Denizcilerin sembol eğitim kurumu Türkiye'nin ilk denizcilik okulu, 92 yıldır denizci yetiştiren Ziya Kalkavan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Mezunlar Derneği (ODEMED)’nin olağanüstü Genel Kurul toplantısında Teoman Mustafa Akyol ODEMED’in yönetim kurulu başkanı seçildi. Teoman Mustafa Akyol seçimlerin ardından bir konuşma yaptı. Akyol önceki yönetim kuruluna teşekkür ederek başladığı konuşmasında bütün STK’lar, üniversiteler ve mezunlarla birlikte burayı Türk denizciliğinin geleceği için Türk deniz kültürünü evrensel deniz kültürüyle buluşturacak bir merkez haline getireceklerini söyledi: İşte Teoman Mustafa Akyol’un konuşması:

''Sayın başkanlarım, değerli hocalarım, kıymetli yol arkadaşlarım, saygı değer hazirun… ODEMED’in olağanüstü genel kuruluna hoş geldiniz.

Sözlerime başlamadan önce bir önceki dönem başkanım ve yönetim de görev alan kardeşlerime vermiş oldukları hizmet ve dik duruşları için teşekkürü bir borç bilirim.

Sivil toplum kuruluşları; özelde faaliyet yürüttüğü alanda yol gösterici, genelde ise ülkenin demokratikleşmesinin mihenk taşıdırlar. İçinde bulunduğumuz bu mekân Türk denizcilik tarihi, kültürü ve sivil bahriyesi için çok önemli bir mekândır. Bu mekânda yetişen birçok insan Türk denizcilik sektörüne yön vermiştir.

Burası önceleri Yüksek Denizcilik Okulu (YDO) tarafından kullanılıyordu, daha sonra ise Ziya Kalkavan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi tarafından kullanılmaya başlandı. Bu mekânda çok başarılı denizciler yetiştirilmiştir. Ziya Kalkavan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nden mezun olan denizciler; kadirşinast ve paylaşımcıdır. Mezunlarımız mavinin sadece bir renk olmadığını, denizin medeniyetlerin, uygarlığın gelişip serpildiği mavi vatan olduğunun bilinciyle gemiye çıkmaktadırlar. Allah bütün denizcilerimizin yardımcısı olsun.  Unutmayalım uluslararası sularda Türk bayrağı dolaştıran her denizcimiz, bir ateşedir. Ülkemizi temsil edendir.

Ben 1991 yılında bu okuldan mezun oldum. Mezun olduktan sonra bu okuldan aldığım eğitim ve kültürle denizcilik sektörünün içinde bulunan çok değerli kurumlarda çalıştım. Önce denizde zabitlik ve baş mühendislik, ardından yine Türkiye’nin çok önemli kurumlarında yöneticilik yaptım. Hem denizdeki iş hayatımda, hem de yöneticilik yaptığım şirketlerde denizcilik sektörünün ve içinde bulunduğum kurumun ileriye gitmesi, başarılı olması için inanç ve kararlılıkla çalıştım, bundan sonra da çalışmaya devam edeceğim…

Bizim pusulamız her zaman cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk’ün “en güzel coğrafi vaziyette ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye; endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci millet yetiştirmek kabiliyetindedir. Bu kabiliyetten istifadeyi bilmeliyiz. Denizciliği Türkün büyük milli ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız” cümlesi bizim de idealimiz ve hedefimizdir.

Ziya Kalkavan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde yetişen her denizci gemide kavga etmenin bedelinin çok ağır olacağını ve geminin batacağını bilir. Hangi okuldan mezun olursa olsun gemideki herkes kardeşimiz, ağabeyimiz ya da dostumuzdur. Bu bilinçle arkadan dolanıp iş çevirmeyi bilmeyiz, ama fırtınanın şiddeti ne olursa olsun gemimizi sağ ve salimen limana yanaştırmayı iyi biliriz. Ziya Kalkavan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi mezunlarının bilinci berrak, fikirleri kıyıya vuran köpükler kadar temiz ve beyaz, yalansızdır. Dayanışma kültürümüz en üst seviyededir. Türk denizcilik sektörünü uluslararası seviyeye taşımak ve başarıyla temsil etmek bizim rotamızdır. Bu rotadan asla vazgeçmeyiz.

Elbetteki gemiyi batırıp bu kötü sonuçtan nema çıkarmak isteyen insanlar çıkabilir. Ama biz buna izin vermeyiz ve diz de çökmeyiz. Hak yemeyiz, hakkımızı da asla yedirmeyiz. Özellikle bu öğretim yılında çok ilginç olaylar yaşadık ve ilginç gelişmelere tanık olduk. Sınav kitapçığında Ziya Kalkavan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin olmayışı, kim ya da kimlerin işine yarayacaktı? Uzun yıllardır başarıyla Türk denizcilik sektörüne denizci yetiştirmiş bu gemiyi kim ya da kimler batırmak istiyor bilmiyoruz…

Değerli delegeler, mezunlarımız ve geleceğimizin teminatı öğrencilerimiz… İçiniz rahat olsun, 92 yıllık denizcilik kültürüne, eğitimine ve temel taşlarına el uzatılacak olunursa; gerektiğinde bu sorunu en üst makama, Cumhurbaşkanı’mıza götürecek kadar gücümüz var. Kimsenin bu gemiyi batırmaya gücü yetmeyecek. Bu saatten sonra bu mekân sadece bir okul olmayacak; burası Türk denizciliğinin merkezi olacak. Burada bilim ve teknoloji üretilecek. Burası Türk denizciliğinin geleceği için Türk deniz kültürünü evrensel deniz kültürüyle buluşturacak bir merkez olacak. Bunu idaremizle, sektörümüzün amiral gemisi deniz ticaret odamızla,  mezunlarımızla, sektörün sivil toplum kuruluşlarıyla İTÜ Denizcilik Fakültesi başta olmak üzere üniversitelerimizle yapacağız.

Değerli katılımcılar, dünyada mesleki liselere hızlı bir geri dönüş var. Çünkü sanayinin ana omurgasını ara elemanlar oluşturuyor. Bu konuyu herkesin çok ciddi bir şekilde oturup irdelemesi gerekiyor.

Dünyada ekonomistler yeni bir kavram geliştirmeye başladılar. Bu bizim ODEMED olarak da üstünde çalışma yaptığımız ‘mavi ekonomi’ kavramıdır. Bu kavram 2008 küresel finans krizi sonrası ortaya çıktı. Dünyanın dörtte üçünü kapsayan ve hayati öneme sahip olan deniz ve okyanuslarda sürdürülebilir büyümenin sağlanması amaçlanan mavi ekonomiyle buralardaki ekosistem ve biyolojik çeşitliliğin korunması ve su kalitesinin iyileştirilmesi hedefleniyor.

Dünya doğayı koruma vakfının (WWF) "Sürdürülebilir Mavi Ekonominin İlkeleri" isimli raporunda, okyanuslar, denizler ve kıyı bölgeleri ekosistemlerinin dünyadaki milyarlarca insanın geçim kaynağı olmasının yanı sıra gıda güvenliği ve ülkelerin ekonomik refahı için de hayati öneme sahip olduğu belirtiliyor. "Dünyadaki yedinci büyük ekonomi" olarak nitelenen okyanuslardan 24 trilyon doların üzerinde varlık elde edildiğine yer verilen raporda, deniz ve okyanus ortamlarının uzun vadede iş ve beslenme sağlama kapasitesi, ekonomik faaliyetlerin baskısı ve plansız kalkınma yaklaşımlarıyla tehdit altında bulunduğunun altı çiziliyor.

Raporda; hem gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkelerdeki birçok hükümetin, kuruluşun ve topluluğun, deniz ve okyanusların ekonomik gelişimini yönetme konusunda daha tutarlı, bütünleşik, adil ve bilime dayalı bir yaklaşımın gerekliliğini fark etmeye başladığı ifade ediliyor. Mavi ekonomi Kitabı’nın yazarı Prof. Dr. Gunter Pauli, üretim yapılırken çevrenin istismar edilmemesi gerektiğine dikkati çekerek, mavi ekonominin aslında tüm sektörleri etkilediğini kaydetti. Pauli, bu konseptin insanların ihtiyaçlarına yönelik iş alanları da yarattığını ve ekonomide bir nevi katalizör görevi görerek, sosyal sermayeyi güçlendirdiğini anlatıyor. İşte bizler de bu kavramı hayata geçirmek için var gücümüzle çalışacağız.

Değerli hazirun; konuşmama son verirken bir konunun altını çizmek istiyorum. Burada hiç kimse misafir değil, herkes ev sahibi... Evinize hoş geldiniz. Çok yakın zamanda peş peşe etkinliklerimizi sizinle paylaşacağız. Bu mekân herkese açık, isteyen herkes etkinliklerini burada yapabilir. Bu arada kıta sahanlığımıza da sonuna kadar sahip çıkacağız, her bir milini boş bırakmayacağız. Yeni bir Doğu Akdeniz sorunu yaşamamak adına, ülkenin denizcileşmesi için buna ivedilikle ihtiyacımız var. Bunun için de çok çalışacağız. Bu bağlamda bana ve yönetim kurulunda yer alan arkadaşlarıma verdiğiniz destek, duyduğunuz güven için bir kez daha teşekkürü bir borç bilirim…

Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Allah selamet versin… Yolumuz açık ve aydınlık olsun…

Yaşasın Ortaköy , Ortaköy Yaşasın!!!!''

Vira Haber ailesi olarak Teoman Mustafa Akyol'a yeni görevinde başarılar diliyoruz. 

Vira Haber