1. HABERLER

  2. DENİZ HABER AJANSI - DENİZ HABER - DENİZ HABER TV

  3. Prof. Dr. Teoman Özalp, Atatürk ile anılarını Vira Dergisi'ne anlatmıştı
Prof. Dr. Teoman Özalp, Atatürk ile anılarını Vira Dergisi'ne anlatmıştı

Prof. Dr. Teoman Özalp, Atatürk ile anılarını Vira Dergisi'ne anlatmıştı

20 Ocak Cuma günü sevenleri tarafından son yolculuğuna uğurlanan Prof. Dr. Teoman Özalp, bundan 13 yıl kadar önce Vira Dergisi’ne konuşmuştu.

A+A-

Vira Haber / Özel

Prof. Dr. Teoman Özalp, Vira Dergisi’nin ilk sayısında yayımlanan röportajda, Mustafa Kemal Atatürk ile olan anılarından bahsetmiş ve tarihi bilgiler vermişti.

İşte o röportajdan bazı bölümler:

TEOMAN ÖZALP İLE DÜNDEN BUGÜNE

Milli mücadeleyi yaşamış ve bu uğurda savaşmış bir aileden geliyor Teoman Özalp. Atatürk'ün verdiği nasihatleri ve onunla geçirdiği anları hiç unutmamış. Bu sözler, bir deniz feneri gibi yol göstermiş ona. Türkiye'nin gemi inşa sanayinde bugünlere gelmesinde büyük rolü var Teoman Özalp’in. Vira dergimizin ilk sayısı için yaşam öyküsünü bizlerle paylaşan Teoman Özalp, anılarıyla da bir döneme ışık tutuyor.

Osmanlı döneminin son zamanlarında 1905 yılında Erkan-ı Harp Okulu’ndan yüzbaşı olarak çıkan baba Kazım Özalp, önce Bulgar çeteleri ile çatışmalara katılmış, sonra Balkan Harbi’ne girmiş ve 1. Dünya Savaşı’na katılmış bir asker. Kazım Özalp için milli mücadele yolları Balıkesir’de 61. Fırkaya kumandan vekili olarak tayin edilmesi ile başlar. Sonra Kocaeli Grup Kumandanı, Ertuğrul Grup Kumandanı, Mürettep Kolordu Kumandanı olur. Sakarya'da önemli görevler üstlenen Özalp, paşa olur ve bir kaç gün sonra da Milli Savunma Bakanı olarak görevlendirilir.  1925 yılında Kazım Özalp, Atatürk'ün isteği ile meclis reisi olur. Aynı yıl babası gibi memleketine faydalı işlere imza atacak olan Teoman Özalp dünyaya gelir. Atatürk'ün Teoman Özalp'in hayatında önemli bir yeri var. Atatürk'ün hediyelerini ve nasihatlerini hala değerli bir hazine olarak saklıyor. Gelin bu anılardan bir kısmını Teoman Özalp'in ağzından dinleyelim.

teomanl.jpg


İlgili haber: Prof. Dr. Teoman Özalp son yolculuğuna uğurlandı


Benden eski Teoman yok

Sene 1931 nisan ayı; ben ilkokul 1. sınıftayım. Atatürk tarihe meraklıydı ve Hun Türk İmparatorluğu'nun, Türklerin kökeni olduğunu kabul etmişti. Atatürk; Hun imparatorlarının isimlerinin Türk çocuklarına verilmesini istiyordu. O akşam bize geldiler, çok iyi hatırlıyorum, Atatürk; "ben, eski Hun imparatorlarının isimlerini Türk çocuklarına vermek istiyorum, senin bu gece ismini burada değiştireceğiz” dedi. Bana iki seçenek sundu. Biri Hun İmparatoru Teoman, diğeri onun oğlu Mete. Pek bilinçli değildim aslında, Teoman ismi daha güzel geldi bana. Onun üzerine "peki senin adın Teoman olsun, ileride oğlun olursa adını Mete koyarsın" dedi. Böylece bizim Mete'nin ismi de o zaman ortaya çıktı. Aslında 1931’den önce Teoman adı yoktu. Bu nedenle Türkiye'de gelmiş geçmiş en eski Teoman benim. Benden eski Teoman yok.

Sarayda sünnet düğünü

Babam sünnetimin İstanbul'da olmasını istedi. 21 Eylül 1931'de Dolmabahçe Sarayı'nda yapıldı sünnetim. Akrabalar, arkadaşlar, İstanbul'dan yakınlar, babamın tanıdıkları ve Atatürk geldi. Atatürk'ün ilk önce hediyeleri geldi. Bir Gazi Mustafa Kemal imzalı Teoman'a diye yazılı bir fotoğraf, altın bir cep saati. O saatin altın-platin karışımı kordonu vardı ve kordonun ucunda da bir altın kalem. Bir de içine girebileceğiniz ve dolaşabileceğiniz bir otomobil. O gün için esas hediye buydu tabii.

Atatürk: "Bu alkışlar sana mı, bana mı?"

Ablamın nikahı bizim evde yapıldı ve yüzükleri Atatürk taktı. O gün törene geldiğinde dedi ki; "ben buradakilere bir konuşma yapmak istiyorum, ama söylediklerimi çocuklar söyleyecek". Atatürk böyle bazı düşüncelerini bu gibi toplantılarda orada bulunanlara açmak, onların o konudaki düşüncelerini almak, havayı öğrenmek isterdi. O akşam ki konu, Türk müziği ile batı müziği. Atatürk dedi ki; "Türk müziği geleneksel, bizim sevdiğimiz bir müzik ama, fikir geliştirmek, ufuk açmak için batı müziğini bilmek gerek. Onun için batı müziği eğitiminin okullarda önemle ele alınması gerekir. Bizde yüksek sesle bunları anlattık. Ablamın düğününde de başka bir konuyu işledi. Oradaki konu, orduda rütbe isimlerinin değiştirilmesiydi. O geceden bir kaç ay sonra yeni bir kanun çıktı ve efendi, hazretleri gibi ifadeler kaldırıldı. O gün yaptığımız konuşma bittikten sonra herkes alkışladı. Atatürk de bana, "bu alkışlar, sana mı, bana mı?” diye sordu. Tabii söyleyecek bir şey yok, her yerde konuşan alkışlanıyor ama orada asıl fikir Atatürk'ün.

"Kazım; sen benim başıma politikacı mı yetiştiriyorsun?"

İran Şahı Rıza Pehlevi Türkiye'yi ziyarete geldi. Ziyaret programının içinde bir gün de meclis reisinin evinde öğle yemeği var. Heyet geldi, beni hazırladılar, aşağı indim. Atatürk; “Türklük diye bir şiir var, eğer biliyorsan onu şaha oku" dedi. Ben durdum, bir an Atatürk "niye duruyorsun?" diye sordu. "Bir şey söylemek istiyorum, ama kulağınıza" dedim. "Tamam gel söyle" dedi. Ben "bu Türklük denen şiirde bir yerde Hinde, Çin'e, İran'a her yana at salan biz diye bir yer var, şah alınabilir bundan. Ben burasını atlarsam şiiri şaşırırım, atlamazsam gücendirmeyelim şahı" dedim. Atatürk, tuttu kolumdan döndü babama ve şöyle dedi: "Sen benim başıma politikacı mı yetiştiriyorsun?” O zaman dokuz yaşındaydım. Ertesi gün Atatürk araba yolladı, beni Çankaya Köşkü'ne çağırdı ve bana cami maketi şeklinde bir yazı takımı ile Afet Hanım'ın imzaladığı resimli bir lugat hediye etti.

"Hangi mesleği seçersen seç başarılı olmaya bak"

1937 senesinde bir gün Atatürk Dolmabahçe'den Acar Vapuru ile hareket etmiş, babam da vapurdaymış. Babamı Kadıköy’e bırakacaklarmış. Atatürk beni görmek istemiş. Gittim, bana okulumu, derslerimi sordu ve "ne meslek seçeceksin?" dedi. "Meslek ile ilgili bir şey düşünmedik daha" dedim. Babama döndü, "neden asker yapmıyorsun Teoman'ı" dedi. Babam bunun üzerine, "paşam ben ömrümün 20 yılını çadırda geçirdim, siz de askersiniz, askerliğin zorluklarını biliyorsunuz" dedi. Atatürk ise; “o dönemler çoktan geçti, askerlik şimdi çok rahat, ama anlaşılan sen oğluna kıyamıyorsun" dedi. Sonra bana döndü ve "önemli olan hangi mesleği seçersen seç, başarılı olmaktır. Memlekete hizmet edebilmek için fırsat kollayacaksın. Sen hangi mesleği seçersen seç başarılı olmaya bak" diye hiç aklımdan çıkmayan bir nasihat verdi. Ben de peki dedim ve elini öptüm, bu Atatürk'ü son görüşümdü.

Bu sözleri hiç unutmadı Teoman Özalp, bütün çalışma hayatında da bu sözlerin izinden yürüdü. Mesleğinde çok başarılı oldu ve hangi işin altına imza attıysa memleket menfaatlerini hep ön planda tuttu.

Bu haber toplam 13037 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.