Nuh'un Gemisi gibi görüyorlar
Bingazi Limanı'ndaki hangarın içi tam bir can pazarı. Binlerce kişi bir yandan can korkusu, diğer yandan açlık ve susuzluktan bitkin düşmüş vaziyette kendilerini alacak bir gemi bekliyor.
Bingazi Limanı'ndaki hangarın içi tam bir can pazarı. Binlerce kişi bir yandan can korkusu, diğer yandan açlık ve susuzluktan bitkin düşmüş vaziyette kendilerini alacak bir gemi bekliyor.
Vietnamlı, Pakistanlı, Afrikalı, Filipinli, Çinli yüzlerce yabancı, Türk feribotlarını adeta Nuh'un Gemisi gibi görüyor. Örtündüğü battaniyeyi titreyen elleriyle aralayarak pasaportunu uzatan Bangladeşli, 'Türk gemisi gerçekten bizi alacak mı?' diye soruyor. Başkonsolos Ali Davutoğlu hem onu hem de diğer yüzlercesini rahatlatıyor, kimseyi geride bırakmayacaklarını söylüyor. Osman Gazi ve Orhan Gazi feribotları Marmaris'e doğru yol alırken, içinde bulunan yüzlerce yabancı yolcunun yaşadığı huzur da yüzlerinden okunuyor.
Elinde silah Bingazi Limanı'nın girişini bekleyen sivilleri 'Türk gazeteciler' diyerek kolayca geçiyoruz. Siluetleri iyice belirginleşmeye başlayan gemilerin önünde ellerinde koca valizlerle bir sağa bir sola koşuşturan insanların yanından büyük hangara yöneliyoruz...
Devrimden önce depo olarak kullanılan hangarın içi tam bir can pazarı. Çamura bulanmış battaniye ve yatakların üzerinde boş gözlerle sağa sola bakanlar... Tir tir titreyen çocuklar... Çaresizliğini belli etmemeye çalışan kadınlar... İnsanlık sanki sükut etmiş...
Bangladeşli, Vietnamlı, Pakistanlı, Afrikalı, Filipinli, Boşnak 40'tan fazla ülkeden binlerce kişi bir yandan can korkusu, diğer yandan açlık, susuzluk ve soğuktan bitkin düşmüş vaziyette kendilerini de alacak bir gemi bekliyor. Zayıf bedenini soğuktan korumak için örtündüğü battaniyeyi titreyen elleriyle aralayarak pasaportunu uzatan Bangladeşli, emin olmak için 'Türk gemisi gerçekten bizi alacak mı?' diye soruyor.
Türklerin yanı sıra bizzat yabancıların da tahliyesiyle ilgilenen Türkiye'nin Bingazi Başkonsolosu Ali Davutoğlu hem onu hem de diğer yüzlercesini rahatlatıyor ve kimseyi geride bırakmayacaklarını söylüyor. Çinlileri almak için bizzat Çin hükümeti tarafından kiralanan Yunan gemileri iki gündür limandan ayrılamazken, beş metre ileride Osman Gazi ve Orhan Gazi gemileri arka arkaya limana yanaşıyor ve yolcularını alarak Marmaris'e doğru yola koyuluyor. Tahliye işlemleri için limanda geceleyen Bingazi Başkonsolosluğu'muzdan bir yetkili, Türkiye'nin tahliyelerle gerçek büyüklüğün ne olduğunu tüm dünyaya gösterdiğini söylüyor. Ona göre Türkiye hem diğer ülkelere tahliyenin nasıl yapılacağını gösterdi, hem de kimsenin umursamadığı fakir ülke vatandaşlarını alarak gerçek anlamda büyüklüğün ne olduğunu ortaya koydu.
Anlatacak o kadar çok acılı hikâyeleri vardı ki... Yağmacılar yabancı şirketlerin mallarını yakıp yıkarken, bazı işçileri esir alıp her şeylerini gasp etmişler. Güneydeki Jallu kentinden 80 otobüsle yola çıkan Çinli işçilerin ancak 30 otobüsü limana ulaşabilmiş. İsyancılar 50 otobüse içindeki eşyalarla birlikte el koymuş.
Libya'ya girmek için kat ettiğimiz 2 günlük yolculukta, küçücük çocukların bile eline kolayca silah alabildiği ve silah seslerinden uyuyamadığımız Tobruk kentini hatırladım. Aklımızda kolay silinmeyecek acı izler bırakan Bingazi şehrini, 13 yaşında elinde Kalaşnikof'la trafik polisliği yapan gençleri, gasp ettikleri araçlarla şehir meydanında turlayan başıbozukları, tankları lunaparktaki atlı karınca ve salıncaklara benzetip namlusunda oyun oynayan çocukları geride bırakmıştık.
Bingazi'ye ulaşan ilk Türk gazeteciler olarak bizler Libya'nın içinde bulunduğu zor şartların çoğuna şahit olarak gemiye bindiğimizde günlerdir limanda yaşadıkları işkenceden kurtulmanın verdiği huzurla oh çeken o yabancıların yüzlerindeki huzura şahitlik ediyoruz artık.
Kızılay görevlileri ve tıbbi ekip onların acılarını bir nebze olsun azaltmak için birbiriyle yarışıyor. İstedikleri kadar yemekten yiyebiliyorlar, su içiyorlar, her türlü ihtiyaçlarını artık giderebiliyorlardı. İDO'ya ait Orhan Gazi-1 feribotuyla yaptığımız 18 saatlik yolculuk onlar için belki de hayatlarındaki en güzel hatıralardan biri olacak.
Ve Marmaris'e vardığımızda ayrı bir insanlık dersi. Kendi vatanlarında, hatta çalıştıkları ülkelerde bile çok az değer verilen bu insanlar çiçeklerle karşılanıyor. İtilip kakılmıyorlar. 'Misafirimizsiniz' deniliyor. Ortadoğu'da demokrasi fırtınası şiddetini artırırken Türkiye artık sıradaki hangi Ortadoğu ülkesinden vatandaşlarını tahliye edeceğinin hesaplarını yapmalı.
Zaman
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.