Norman Atlantic'ten kurtulan tır şoförü dehşet anlarını anlattı
Adriyatik Denizi’nde seyreden Norman Atlantic feribotunda çıkan yangında son anda kurtarılan Bursalı TIR şoförü, Celaettin Sakin dehşet anlarını anlattı. Yaşadıklarından sonra bir daha deniz yolculuğu yapmayacağını belirtti.
Celaettin Sakin, "Biz üç TIR şoförü arkadaştık. Yangın esnasında karar aldık, ‘nasıl ölelim?’ diye. Yanarak, denize atlayıp boğularak ya da dumandan zehirlenerek ölme konusunu tartıştık. Sonunda uyuyarak dumandan zehirlenip sonsuza kadar uyumada karar kıldık. Otuz saat sonra kurtarıldık. Olay yerine gelen ilk Yunan helikopteri ayrımcılık yaptı, Yunanistan vatandaşı olan gemi personelini kurtardı." dedi.
Adriyatik Denizi'nin ortasında yanan feribotun yolcularından biri de Bursalı TIR şoförü Celalettin Sakin’di. Osamngazi’deki evinde gazetecilere açıklamalarda bulunan Sakin, üç yıldır TIR şoförlüğü yaptığını, sürekli Yunanistan’dan İtalya’ya gittiğini söyledi. 26 Aralık günü Bursa TOFAŞ’tan aldığı yükle birlikte yola çıktığını dile getiren Sakin, yaşadıklarını şöyle anlattı: "28 Aralık günü Yunanistan’da gemi biletlerimizi aldık. Saat 12.00 kalkacaktı, gemi 02.00 sularında kalktı. Gemiye bindiğimizde her zaman bindiğimiz gemi zannettik ama değildi. Resepsiyona geldiğimizde şaşırdık, dedik ki, ‘Bu nasıl gemi?’ şaşırdık. Gemi dış görünüşü aynı ama içerisi çok farklı, sürekli bindiğimiz bir gemi değil. Araçlar gemiye çıkınca gemi zorlandı, çok eski bir gemi. Saat 03.00 sularında odaya gittim uyuyamadım. Bir saat sonra restoranta gittim, kapalı olunca bar şeklinde bir yer vardı. Bir tatlı aldım, tatlıyı yemeden bir patlama sesi duydum. Kahve makinesi veya kazan patladı zannettim. Bir baktım dumanlar çıkıyor. Hiç alarm sesi gelmedi. Yangın iki saat önce çıkmış. Alttan alevler o kadar yüksek geliyor ki üçüncü kata kadar alevler ulaştı. Güvertedeki araçların yandığını gördük. Ana baba günü gibi oldu. Güverteler doldu, insanlar kurtulmanın yolunu aradı. Can yeleklerini taktık ve takamayan çocuklar oldu. Gemi personeli ne alarm çaldı ne ‘yangın var’ gibi uyarıda bulundu. Canımızın kurtarmanın yolunu aradık. Gemi yanıyordu, fırtına ve yağmur vardı. Kaldık ortada. Saat 04.30’da fark ettik ama yangın iki saat önce çıkmıştı."
"AYRIMCILIK YAPTILAR ÖNCE YUNAN VATANDAŞLARINI KURTARDILAR"
Sabah olduğunda bir keşif uçağı geldiğini belirten Celalettin Sakin, "Uçak geminin etrafında döndü. Kurtarma halen yoktu. Sonra bir Yunan helikopteri geldi, sevindik. Çok perişan haldeydik, Herkes birbirinin üzerinde. Yukarıdan bir sepet attı. Onlar çok ayrımcılık yaptılar. Gemi İtalyanların gemisi, gemide çalışan personel Yunanistanlı. Yunanlılar önce kendi vatandaşlarını kurtarmaya çalışıyorlar. Orada herkesin bir canı var. Tabi ki biz istiyoruz önce çocuklar ve bayanlar gitsin, en son biz gidelim. Yunanlar kendi vatandaşlarını çektiler. Helikopter iki kişi alıp gitti. 10 dakika sonra iki kişi daha aldılar. Bir aha o helikopter gelmedi. Gemi yanarken seyir halindeydi bir süre sonra durdu. İki saat daha bekledik, kurtarma ekibi geldi. Komandolar gemi personeli dışındakileri kurtarmaya başladılar. O ekip de gitti, kurtarma yeniden durdu. Gemiyi filikalarla çekmeye çalıştılar, halat koptu. Koskoca gemiyi halatla çekmeye kalktılar. Kurtarma operasyonu tam fiyaskoydu." diye konuştu.
"ÖLÜM ŞEKLİNİ TARTIŞTIK"
Gemiye yangın başlangıcından 24 saat sonra İtalyan kurtarma ekiplerinin geldiğini vurgulayan Sakin, şöyle devam etti: "Allah onlardan razı olsun, gayet iyi çalıştılar. Yangından 24 saat sonra İtalyanlar geldi. Bu sürede hiçbir şey yiyemedik. Helikopterle kurtarıldık. 30 saat sonra kurtarıldık, atık gücüm tükendi. Aç, susuz kaldık. Nasıl öleceğimi diye düşünmeye başladık. Üç TIR şoförü arkadaştık. Dumandan zehirlenip ölmeyelim diye uyumuyorduk. Gücümüz bitti. Biz artık arkadaşlarımızla oturup karar aldık ‘Bu işin sonu yok, nasıl öleceğiz, yanarak mı ölelim, denize atlayıp boğulalım mı, dumandan zehirlenerek mi ölelim’ diye düşündük. En iyi ölüm şeklini seçiyoruz artık, duman gelsin, uyuyalım, dumanla sonsuza kadar uyama şeklini tercih ettik. Gücümüz tükendi, adım atmaya halimiz yoktu. Gemi personeli enerji içeceği içmiş, içinde çok az kalmış, onu içtim, Az da olsa ağzım ıslandı. Üç arkadaş dışarı çıktık. Komandoların koluna yapıştık, ‘Bizi çekin, halimiz yok’ dedik. Bizi gördüler. Halsiz düştük, son 30 kişinin içerisindeydik. Benim hatta son numaram 35’ti. Helikoptere bindikten sonra kurtulduk, ‘geri kalanları Allah kurtarsın’ dedik. Kurban keseceğiz, dedik uçak gemisine bindik. Açlıktan bayıldım. Tansiyonumu ölçtüler. Yemek verdiler. Kendimize geldik."
"BİR DAHA DENİZ YOLCULUĞU YAPMAM"
Yaşadıkları dehşet anlarını anlatan Celalettin Sakin, "Bir daha deniz yolculuğu düşünmüyorum, asla. Eve geldiğim zaman psikolojim bozuldu. Eve geldiğimde ev sallanıyor gibi geldi. Bir baktım gemide değil, evdeyim. Deniz yolculuğu düşünmüyorum. Deniz yolculuğu çok kötü. Yaşadığımız şartlar çok kötü. Kaza olabilir ama kurtarma çok zayıf. Deniz kazaları çok kötü. Kurtarılma ümidin yok. Suyla başbaşasın. Ne olacağını bilmiyorsun. Sonuçta boğulacaksın. Araçların hepsi yanmış. Bütün her şeyimiz yandı; paramız, pasaportumuz yandı. Üzerimdeki eşofmanı İtalyan hükümeti verdi. Giyecek bir şeyimiz kalmadı. Demir erimeye başladı artık. Kurtulmasaydık demir erimişti. Son anlarımızı yaşarken kurtulduk. Yine TIR şoförlüğe devam edeceğiz ama karadan çalışacağız." şeklinde konuştu. Sakin, gemiden geriye kamarasının anahtarı kaldığını söyledi.
Dört çocuk babası Sakin’in ortanca kızı ise "Babamın eve geldiğine çok sevindik. Annemle beraber uyuyamadık. Pazar akşamı aldık kaza haberini. İş yerinden aradılar gemi yanıyor dediler. Salı günü de babam aradı, kurtulduğunu söyledi." dedi.
virahaber.com
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.