Mersin Limanı’nda tekelleşme korkusu
Türkiye’de özelleştirilen ilk liman olan Mersin Limanı’nda aradan geçen 8 yılı ele alan uzmanlar, önemli uyarılarda bulundu. Araştırma ayrıca liman kullanıcılarının ‘tekelleşme’ korkusunun sürdüğünü ortaya koydu!
Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hakkı Kişi ile Deniz Ulaştırma, İşletme ve Lojistik Araştırmacısı Dr. Esat Koçak, “Liman Özelleştirmeleri, Mersin Limanı İçin Beklentiler Ve Gerçekleşmeler” değerlendirmesinde önemli noktalara dikkat çekti.
Kişi ve Koçak yaptıkları çalışma ile Mersin Limanı’nda özelleştirme öncesi beklentiler ve sonrasındaki geçekleşmelere yönelik algıları, derinlemesine görüşmeler ve belge incelemesi veri toplama teknikleri ile ele aldı. Araştırma konusunda yeterli deneyim ve bilgiye sahip olduğu düşünülen 15 katılımcı ile derinlemesine görüşmeler yapan Kişi ve Koçak, araştırmalarında; liman özelleştirmesine ilişkin görüş birliği olduğunu ortaya koydu.
Kişi ve Koçak, genel olarak özelleştirilen limanlarda bir performans artışı gözlemlendiğini ancak bununla birlikte önemli bir diğer konunun, özelleşen limanlardaki yük gelişiminin özelleşmeye bağlamanın doğru bir yaklaşım olmadığını da vurguladı.
Türkiye’deki iki Deniz Ticaret Odasından birisi olan Mersin Deniz Ticaret Odası tarafından yayınlanan “Mersin Deniz Ticareti Dergisi“ arşivinin 1993-2013 arasındaki 20 yıllık nüshaları üzerinden belge incelemede yapan Prof. Dr. Hakkı Kişi ve Dr. Esat Koçak, Mersin örnekleminde gerçekleştirilen bu araştırmanın özelleştirilen/özelleştirilmesi planlanan limanlar için de genellenebilir verileri taşıdığını ifade ettiler.
Bu sorunlar özelleştirmeyi kaçınılmaz kıldı!
Kişi ve Koçak, araştırmaya ilişkin yayınladıkları makalede öncelikle liman özelleştirilmesi öncesinde yaşanan sorun alanları ve beklentiler-çözüm politikaları kapsamında elde edilen bulguları açıkladılar. İlk göze çarpan bulgu; kamu tarafından yönetilen limanın işletilmesinde önemli sorunlar yaşandığı olurken, özelleştirme öncesinde tüm tarafların uzlaşı içinde oldukları konuların; limanda işlerin kötüye gittiği, limanın kaybedilebileceği, limanın verimsiz işletildiği, çok fazla bürokratik işlem bulunduğu’ ve limanın verimsiz işletildiği olarak özetlendi.
Ayrıca araştırmada; TCDD tarafından işletilen limanın yerel bazda, finansal ve yönetim olarak kısıtlı yetkilere sahip olması, kendi gelirleri üzerinde tasarruf yetkisinin bulunmaması, merkez tarafından tahsis edilen ödenek ile projelendirme yapabiliyor olmasının sorunların ana çıkış noktası olarak belirlendi.
“MIP firmalarla ortak hareket etmez ise İskenderun kazançlı çıkar”
Araştırmada elde edilen sonuçlardan bir tanesi, liman işletmesi Mersin uluslar arası Liman İşletmeciliği A.Ş. (MIP) ile bölgedeki ulaştırma ve lojistik işletmelerinin politikalarını birlikte belirlemelerinde büyük yarar olduğu olurken, aksi halde bu durumdan İskenderun Limanı’nın kazançlı çıkacağı vurgulandı. Kişi ve Koçak bu duruma şöyle dikkat çekti; “Üreticilerin tercihlerini İskenderun Limanından yana kullanmaları halinde Mersin’de faaliyet gösteren ulaştırma ve lojistik işletmelerinin (taşıyan) aleyhine bir durumun gelişeceğini göstermektedir. Bu bulgu, Mersin’de (veya bir liman kentinde) faaliyet gösteren ulaştırma ve lojistik işletmelerinin çıkarlarının bölgede hakim olan liman işletmesi ile paralel olduğu gerçeğine işaret etmektedir. Dolayısıyla elde edilen sonuçlardan bir tanesi de, liman işletmesi ile bölgedeki ulaştırma ve lojistik işletmelerinin politikalarını birlikte belirlemelerinde büyük yarar olduğudur”.
Tekelleşme kaygısı var!
Prof. Dr. Hakkı Kişi ve Dr. Esat Koçak, Mersin Limanı’nın özelleştirme sürecine ilişin yaptıkları araştırmanın sonuçlarını ise şöyle açıkladı; “Limanlar, her geçen gün sertleşen rekabette önemli belirleyiciler arasında yer almaktadır. Bu nedenle politika yapıcı ve uygulayıcıları rekabet üstünlüğü elde etmek amacıyla limanları daha verimli ve etkin hale dönüştürmenin yollarını aramaktadırlar. Liman özelleştirmeleri de bu politikalardan bir tanesidir. Liman özelleştirmesinin verimli, etkin ve rekabetçi bir liman yaratmak, ulusal kalkınma hedeflerini desteklemek adına neredeyse bir zorunluluk ve tek seçenek olduğu yönünde bir görüş birliği bulunmaktadır. Bununla birlikte, özelleştirme yöntemine yönelik olarak elde edilen bulgulardan farklı düşünceler olduğu söylenebilir. Ağırlıklı olarak rekabet koşullarına yönelik kaygılar bu farklı görüşlerde ön plana çıkmaktadır. Bu kaygılar paralelinde, rekabet ortamının sağlanmasına yönelik olarak, limanın parçalı olarak özelleştirilmesi, işletici kuruluşun yerel yönetim ve meslek örgütlerini içeren bir yapıda olması gibi politika önerileri de yer almaktadır.
Ancak, limanın özel bir işletici ile tekele dönüşmesi kaygısının devam ettiği, bu kaygıya yönelik olarak, kamu yönetiminin rekabeti artırıcı yeni politikalar geliştirmesinin beklendiği sonucuna varılmıştır.
“Kent ile liman ortak paydada buluşmayabilir”
Bu farklı görüşlerden de anlaşılmaktadır ki; liman hizmet sunum düzeyi, etkinliği ve verimliliği ile bunun için ödenecek maddi bedel liman kullanıcılarının algılarını doğrudan etkilemektedir. Liman kullanıcıları tarafından arzu edilen; liman hizmet sunum düzeyi, etkinliği ve verimliliğinin artması, buna karşılık ödenecek ücretlerin azalmasıdır. Ancak fiili olarak bunun mümkün olmadığı açıktır. Optimum noktanın yakalanması ile rekabetçi liman hedefine ulaşılabileceği düşünülmektedir.
Bir liman işletmesine talip olduklarında, özel işletmelerin kendilerine özgü hedefleri ve kendilerine verilen süre sonuna kadar limanın işlem hacmini arttıracak ve karlılığı maksimize edecek kısa, orta ve uzun vadeli planları bulunmaktadır. Daha yeni teknolojiler ve daha iyi yönetim modelleri kullanarak gelişmeye çalışırlar. Dolayısıyla, öncelikle kar amacı güden bir özel işletmenin liman kentinin dinamiklerini, vizyonunu tamamen paylaşması beklenemez. Özel işletme karı hedeflerken liman kenti dinamikleri kentin toplumsal, sosyal ve ekonomik olarak kalkınmasını daha ön planda tutabilirler. Bu nedenle liman işleticileri ile kentin yerel işletmeleri ve meslek-sivil toplum örgütleri her zaman aynı paralelde ve ortak paydada buluşamayabilirler.
Çıkarlar paralel!
Liman özelleştirmesi sonrasında artan hizmet düzeyine, verimliliğe ve etkinliğe karşın tarifelerin düşürülmesi talep edilmektedir. Bu konuda optimum noktanın yakalanabilmesi için liman paydaşları ile işletici kuruluş arasında karşılıklı iletişimin devamının her iki tarafa da fayda sağlayacağı düşünülmektedir.
Ayrıca, liman özelleştirmesi sonrasında, liman işleticisi ile liman paydaşlarının karşılıklı olarak çıkarlarının paralellik gösterdiği tespit edilmiştir. İşletici ile paydaşların rakip değil, ortak oldukları düşünülmelidir. Bu yönde, kazan- kazan politikası ile karşılıklı olarak artırılan işbirlikleri ve eşgüdüm ile her iki taraf da kazançlı çıkabilecektir.
Liman kenti dışında, ancak liman artalanında üretim yapan işletmeler liman özelleştirilmesinden dolaylı olarak etkilenmektedirler. Özelleştirilen liman kentinin dışında olsa bile limanı kullanan bir üretici verimli ve etkin bir liman ile uluslararası rekabete katılabilir ve hatta rekabet üstünlüğünü elde edebilir. Bu sayede istihdamı artırarak bölgesel kalkınmaya katkı sağlayabilir”
ViraHaber.com
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.