“Medeniyetler İttifakı”
Kültürlerarası diyalog ve “Medeniyetler İttifakı Forumu”
11 Eylül 2001’ de El Kaide grubunun New York’taki ikiz kulelere saldırısı ile doruk noktasına çıkan batıdaki islam fobisi ve düşmanlığını bertaraf etmek, Hıristiyanlık-Müslümanlık ve Yahudiliği barıştırarak bir arada yaşama kültürünü yerleştirmek, kültürel ve dini farklılıkların bir zenginlik kaynağı olduğunu Dünya milletlerine göstermek için Birleşmiş Milletler Teşkilatına ( BM ) bağlı “Medeniyetler İttifakı Forumu” bizzat BM Genel Sekreteri tarafından oluşturulmuştu. Bu Forumun Eş-Başkanlıklarına da Akdeniz’in en batısındaki İspanya’nın Başbakanı Zapatero ve Akdenizin en doğusundaki Türkiye’nin Başbakanı Sayın R. T. Erdoğan seçilmişlerdi. İspanya’nın Dünyadaki önemini anlamak için; bugün BM’e üye 200 civarında ülkeden 23’ünün resmi dilinin ve Dünya’nın en güçlü ülkesi ABD’nin Texas, California gibi güney eyaletlerindeki 2 resmi dilden birinin İspanyolca olduğunu belirtmek ve yeniçağda Batı Kilisesi ( Katolik Dünyası ) ruhani lideri Papa’nın Dünya’yı Doğu-Batı diye ikiye ayırıp Batı’yı İspanya’ya vermesini hatırlatmak yeterli olacaktır. Türkiye’nin de Dünya ve BM açısından önemi; Müslüman Dünyası’nın Halifelik makamının resmi varisi olması yanısıra, İstanbul’un Doğu Kilisesinin ( Ortodoks Dünyası ) merkezi olması ve Roma, Bizans, Latin ( 1204 -1261 ), tekrar Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu gibi tarihe yön veren 4 büyük imparatorluğun başkentliğini yapmış olmasından gelmektedir. Büyük Fransız İmparatoru olan ve bütün Avrupa kıtasını Atlantik’ten (İspanya) Moskova’ya kadar hakimiyeti altında birleştiren Napolyon Bonaparte: eğer Dünya tek bir devlet olsaydı başkenti herhalde İstanbul olurdu ifadesini de kullanması bu görüşü pekiştirmektedir. Çeşitli tarihçi, siyaset bilimci ve devlet adamları Türkiye’nin coğrafi konumunu Doğu’nun en batısında batının da en doğusunda bulunan bir kavşak noktası olarak tarif etmektedirler. Bu tanım sadece coğrafi bir tanım olmayıp aynı zamanda kültürel bir tanımdır da. Türkiye çeşitli kültür ve medeniyetlerin buluştuğu bir konumdadır. Bu bakımdan Dünya üzerindeki tek evrensel mahiyetteki uluslararası örgüt olan BM tarafından Nisan ayında İstanbul’da düzenlenen, “BM Medeniyetler İttifakı Forumu” nun 2. toplantısı Türkiye’nin Dünyadaki tek uluslarüstü ( supra-national ) nitelikteki örgüt olan AB’ye üyeliği’nin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ispatlamıştır.
İstanbul’daki “Medeniyetler İttifakı” toplantısına Dünyanın cumhurbaşkanı olarak da nitelenebilecek BM Genel Sekreteri’nin yanısıra pek çok Batılı ve Doğulu devlet adamı, diplomat, bilim adamı ve basın mensubu katılmış, ABD Devlet Başkanı Obama da iştirak ederek Türkiye’yi “Model Ülke” olarak nitelendirmiştir. Samuel Huntington’un komünizmin çökmesi üzerine 1990’larda kaleme aldığı Medeniyetler Çatışması kitabında belirttiği tehlike olan bundan sonra Dünya üzerindeki çatışmaların ideolojiler arasında değil Batı ( Hıritiyan-Yahudi “Juda-Christien” kültürel temelli ) ve Doğu (Müslüman kültürü temelli) Medeniyetleri arasında olacaktır tezini ve somut örneklerini yaşadığımız muhtemel tehlikesini önlemek için artık Avrupalı birçok lider Türkiye’nin AB’ye üyeliğini barışın ve refahın bir garantisi olarak görmektedirler.
Bilindiği gibi İstanbul, AB tarafından 2 Yıl önce 2010 YILI AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ ilan edilmiştir. Buna hazırlanmak için büyük mali kaynaklara sahip İstanbul 2010 Ajansı kurulmuştur. Bu ajansın görevi, restorasyon, bakım, onarım, inşaat işlerini düzenlemek; bilimsel, sosyal, kültürel ve sportif projeleri desteklemek ve bunları hayata geçirerek İstanbul’u 2010 yılında AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ’ne yakışır bir konuma getirmektir. Bu sayede başta turizm sektörü olmak üzere pek çok alanda ekonomimize büyük katkılar sağlanacak, Türkiye’nin yurtdışında ve özellikle Avrupa’da daha fazla tanınarak AB’ ye giriş süreci kolaylaştırılacak ve hızlanacaktır.
İstanbul’un kültür ve din/inanç turizminin merkezi ise Kadir Has Üniversitesinin de bulunduğu “Tarihi Yarımada” dır. İstanbul’un “İnanç Turizmine” ev sahipliği yapabilmesi için gerekli çalışmaların vakit kaybedilmeden başlatılması gerekmektedir. Bu konuda tarihi yarımada pilot bölge olarak belirlenerek bölgedeki yıkım, restorasyon, bakım ve onarım çalışmalarına ve çevre düzenlemelerine derhal başlanmalıdır.
AB’nin de Türkiye’de uzun yıllar sonra ilk başlattığı hibe programı, 1997’de kabul edilen “Fener – Balat” projesidir. Bu bölgenin seçilmesinin nedeni Balat’ta bulunan Musevi ve Ermeni, Fenerde ise Rum Ortodoks kültürel ve dini miraslarıdır. Şimdi yapılması gereken, TÜRSAB Başkanlığında ilgili bütün STK’ ların da katılımıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, kapatılan Eminönü Belediye Başkanlığı’nın sınırlarını da içine alan Fatih Belediye Başkanlığı ve tarihi yarımada haricindeki Beyoğlu Belediye Başkanlığı ile birlikte yerel ve uluslararası kaynaklarla yeni bir master proje geliştirip, bu tarihi yarımadayı yabancı turistler için bir kültür ve turizm merkezi haline getirmektir.
Belki de dünyanın en değerli tarihi eserlerine sahip olan tarihi yarımada bugün imalathaneler, tamirhaneler ve toptancılar tarafından işgal edilmiş olup, tarihi dokusu her geçen gün hoyratça tahrip edilmektedir. Oysa ki tarihi yarımada’da bulunan işyeri ve imalathanelerden, İkitelli civarında; toptancılara İSTOÇ, ayakkabı ve sayacılara AYMAKOP, tekstil ve konfeksiyonculara TEKSTİLKENT, kuyumcu ve sarraflara KUYUMCUKENT, mobilyacılar sitesi MASKO, otocenter, matbaacılar sitesi gibi modern, bütün altyapı hizmetleri olan havaalanı ve otoyol’a ulaşımı çok kolay işyerleri inşa edilmiş olup büyük çoğunluğu boş durmakta ve büyük ekonomik kayba neden olmaktadırlar.
Ayrıca tarihi yarımada’da faaliyet gösteren işyeri ve imalathanelerin çok büyük bir kısmı kaçak işçi çalıştırarak, kaçak elektrik ve su kullanarak, vergi kaçırarak veya çok cüzi oranlarda vergi vererek Türkiye ekonomisine ihmal edilebilecek oranda az katma değer ve istihdam sağlamalarına karşılık altyapı sorunlarına yol açmakta ses ve görüntü kirliliğine yol açarak çevreyi kirletmekte tarihi dokuyu tahrip etmekte dolayısıyla inanç ve kültür turizmini baltalayarak getirdiklerinden çok daha fazla ekonomiye zarar vermektedirler.
Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımızın tarihi yarımadadaki işyerlerini şehir dışına çıkartma kararı almasına ve Sayın Başbakanımız aynı zamanda İstanbul eski Belediye Başkanı Sayın Erdoğan’ ın da Belediye Başkanımız Sayın Topbaş’ a tam destek vererek 31 Aralık 2005 tarihine kadar şehir dışında kendilerine ayrılmış yukarda bahsi geçen yerlere taşınmayan işyerlerinin elektirik ve sularının kesileceğini, faaliyetlerinin engelleneceğini çok açık bir şekilde ifade etmesine rağmen maalesef elektirikler hala yanmakta, imalathaneler hala çalışmakta, tarihi doku ve Haliç de dahil çevre hala kirletilmekte ve tahrip edilmektedir.
29 Mart 2009 yapılan yerel seçimlerden sonra seçimleri kazanarak 5 yıllık süre için tekrar Belediye Başkanlığına seçilen Büyükşehir ve Fatih Belediye Başkanlarının ( ve onlara destek olacak Beyoğlu Belediye Başkanının ) üzerlerinde hisettikleri seçmen baskısından kurtularak gerekli yıkımları derhal başlatacaklarını ve restorasyon-bakım ve onarım işlerini 9 ay içinde hızla tamamlayarak 2010 yılı başında tarihi yarımada’yı AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ ünvanına layık bir fiziki alana dönüştüreceklerini ümit ediyoruz. Ayrıca Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Topbaş’ın İstanbul’da son 50 senedir 2 kez üst üste seçilen ilk Belediye Başkanı olmasının karar alma, yaptırım ve icra gücünü de artıracağına inanıyoruz. Aynı kapsamda Cibali-Fener-Balat-Ayvansaray Semtlerinin de Türk Müslüman / Rum Ortodoks / Ermeni Gregoryen ve Yahudi izlerini taşıyan kültürel varlıklarının ortaya çıkartılarak bu bölgenin Kudüs gibi bir Kültür/Din/İnanç Turizmi merkezi haline getirilmesi için yapılan çalışmaların hızlandırılmasını talep ediyoruz. Bu konuda yurtiçi ve yurtdışında çok büyük bir etkinliği olan TÜRSAB’ ın önderlik yaparak bir kampanya başlatmasını ve daha sonra Hükümet, STK’lar, Medya ve kamuoyunun; İBB (İstanbul Büyükşehir Belediyesi), Haliç Belediyeler Birliği ve çevre belediyelerin teknik-mali ve lojistik destek sağlayarak bölgenin Türkiye’nin inanç ve kültür turizmi merkezi olarak 2010 Yılı Avrupa Kültür Başkentliğine çok iyi bir şekilde ev sahipliği yaparak ülkemizin AB halkları tarafından daha yakından tanınması böylece AB üyeliğinin çabuklaştırılmasına katkıda bulunması konusunda toplum olarak hep beraber bir seferberlik başlatmasını bekliyoruz. Biz de Kadir Has Üniversitesi AB Araştırma ve Uygulama Merkezi olarak, bölgede bulunan tarihi, kültürel ve dini eserlerin bir envaterini çıkartarak, bunların tarihi, kültürel ve dini önemlerini açıklayan bilimsel toplantılar düzenlemek, yayınlar ve filmler gibi görsel malzemeler hazırlayıp bunları tüm kamuoyu ve yabancılara sunmak için bir BAP yani Bilimsel Araştırma Projesi başlatmış bulunuyoruz. Bu bilimsel çalışmanın sonunda ortaya çıkan bilimsel veriler ışığında İstanbul 2010 Ajansı kapsamında genel bir mastır plan ve ona bağlı projeler üretilebilecek ve uygulanabilecektir.
TARİHİ YARIMADANIN CİBALİ – FENER – BALAT – AYVANSARAY KISMINDA BULUNAN TARİHİ YAPILAR VE DİNİ ESERLER:
Haliç-Unkapanı:
Cibali Kapısı ( Spigas Kapı)
Theodosia ( Eski Aya Kapı)
Tütün Fabrikası ( Kadir Has Üniversitesi )
Baziliki Palatini ( Balat Kapısı )
Anemas Kule ve Zindanı
Rum Ortodoks Kiliseleri:
Ayios Georgios Potiras Kilisesi
Panayia Balinu Kilisesi ( Moğolların Meryemi Kilisesi, Meryema Ana Kilisesi veya Kanlı Kilise olarak da adlandırılıyor )
Panayia Mouhlitissa Kilisesi
Panayia Vleherna Kilisesi
Taksiarkhes Aya Strati Kilisesi
Ayios Yeoryios Kudüs Metakhion Kilisesi
İoannes Hagius-Aya Yorgi Kilisesi ( Tur-I Suni )
Ayios Dimitrios Ksıloportas Kilisesi
Ayios Nikolaos Kilisesi ( İçinde Aguis Havambulos Ayazması da bulunuyor )
Ayios Yeoryios ( Patrikhane Kilisesi )
Bulgar Ortodoks Kilisesi:
Bulgar ( Stafi Stefanos ) Kilisesi
Ermeni Ortodoks Kilisesi:
Surp Hreşdagabad Kilisesi
Yahudi Sinagogları ve Hastanesi:
Or-Ahayim Musevi Hastanesi
Yanbol Sinagogu
Ahrida Sinagogu
CAMİLER:
Ali Yazıcı ( Fener Kapısı Süzgeççi Yusuf ) Camii
Aşık Paşa Camii
Balat Ferruh Kethüda Camii: Cibali Esrar Dede Sokağı
Balat İskele Camii ( Yusuf Şücaeddin Anbari Camii )
Cibali-Sivrikoz Camii
Çavuş ( Hızır Cavuş-Sefer Çavuş Camii ) Camii: Balat Mescit sokaktadır..
Gül Camii ( Aya Theodosia Kilisesi )
Hacı İsa ( Kürkçe Camii ): Balat Kürkçüçeşme sokaktadır.
Haraççı Kara Mehmet Camii: Kadir Has Üniversitesi yanındadır.
Hazreti Cabir Atik Mustafapaşa Camii
Kazasker İvaz Efendi Camii
Molla Aşki Camii : Balat Paşa Hamam sokaktadır.
Şazeli Tekkesi Mescidi: Unkapanı
Tahta Minare Camii: Balat
Tevki Cafer ( Eski Nişancı ) Camii: Patrikhane arkası, ismail ağa sokaktadır.
Üskibi ( Çakırağa ) Camii: Kadir Has Üniversitesi arkasındadır.
Çınarlı Çeşme ( Abuzer-El Gifari Mescidi ) : Ayvansaray ağaçlı çeşme sokaktadır.
Emir Buhari ( Şeyh Selim Tekkesi Mescidi ) :Ayvansaray, İvaz Efendi Camii civarı, Ahmet Rufai sokaktadır.
Emir Buhari Tekkesi Mescidi: Unkapanı
ÇEŞMELER:
Balat çeşmesi: Yusuf Şücaeddin Camiinin kapısı öndünde yer almaktadır.
Cibali Sivrikoz Çeşmesi: Cİbali Abdülezel Paşa Caddesi Sivrikoz ( Seferikoz) Camiine giden sur kapısının dışındadır.
Cumhuriyet Çeşmesi: Ayakapı sur girişi yanındadır.
Çinili Çeşme : Ayvansarayda Eğrikapı Civarındadır.
Hacı Kadın Çeşmesi: Küçükmustafapaşa Abdi Subaşı Mahallesi, İncebel sokağındadır
Hacı Ahmet Çeşmesi: Küçükmustafapaşa Hamamı karşısında Kandili Güzel Mescidi’nin yakınındadır.
Halil Ağa Çeşmesi: Balat Tahta Minare Camii’nin mihrabı önündedir.
İdris Ağa Çeşmesi: Ayvansaray Atikmustafapaşa Mahallesi, Külhan sokağındadır.
İhramcı Hacı Mehmet Sadık Çeşmesi: Küçükmustafapaşa, Gül Camii karşısında Vakıf Mektebi sokağındadır.
İskender Bey Çeşmesi: Ayvansaray caddesi ile Kuyu sokağının birleştiği yerde
Lütfullah Efendi Çeşmesi: Küçükmustafapaşa, Müftü Ali Camii civarında, Çırakçı Çeşme sokağındadır.
Ruhi Bey Çeşmesi: Küçükmustafapaşa, Gül Camii civarı, Mimar çeşmesi sokağında
Sermimar Hacı Mustafa Çeşmesi: Eğrkikapı, Atikmustafapaşa Mahallesi, Dervişzade sokağındadır.
Sinan Ağa Çeşmesi: Balat Esnaf Loncası Caddesine yakın Sinanağa sokağındadır.
Vezir Süleymanpaşa Çeşmesi: Ayvansaray, Hz. Abdullah El Ensari Türbesi ile Ya Vedüd Türbesi arasındadır.
Yerköylü Ahmet Ağa Çeşmesi: Ayakapı, Abdülezelpaşa Caddesi üzerindedir.
HAMAMLAR:
Arabacılar ( Yatağan ) Hamamı: Ayvansarayda Yatağan Hamamı sokak ile Yatağan Külhanı sokağının birleştiği yerde bulunmaktadır.
Balat Hamamı: Ferruh Kethüda Camii’nin yanında Düriye Sokağı ve Çavuş sokağının birleştiği köşede yer almaktadır.
Havuzlu Hamam ( Ayakapı Hamamı ): Haliç surlarının Ayakapı ve Fener Kapısı arasına açılan yenikapının yakınındadır.
Küçük Mustafa Paşa Hamamı: Gül Camii yakınında Müstantik sokağı ile Karasarıklı sokağı’nın birleştiği yerdedir.
Tahta Minare Hamamı: Balat’ta Vodina Caddesi üzerinde caddeye paralel yapılmıştır.
SIBYAN MEKTEPLERİ:
Hatice Sultan Sıbyan Mektebi: Ayvansaray’da, Defterdar Caddesi üzerindedir. Fatih’in kızı Hatice Sultan tarafından 1456’da yapıldığı ileri sürülmektedir.
TARİHİ MEKANLAR:
Dimitri Kantemir Sarayı
Maraşlı Rum İlkokulu
Fener Rum Erkek Lisesi ( Kırmızı Mektep )
Yuvakimyon Kız Lisesi
ASHAB-I KİRAM KABİR VE MAKAMLARI:
Abdullah El-Ensari: Balat Sultan Çeşme Caddesi No:90.
Abdullah El Hudri: Eğrikapı ile Ayvansaray arası Kandilli Türbe sok. No:28.
Ahmed El Ensari: Ayvansaray, Tokludede Haziresindedir.
Cabir Bin Abdullah: El Cabir Camii içindedir.
Ebu Şeybet El Hudri: Ayvansaray’da Toklu Dede Sokak’ta surların yanındadır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.