Meclis Araştırma Önergesi verdi
MHP İstanbul Milletvekili Sayın D. Ali TORLAK “Denizcilik Sektörünün Sorunlarının ve Çözüm Yollarının Belirlenmesi” amacıyla TBMM Başkanlığına “Meclis Araştırma” önergesi verdi.
MHP İstanbul Milletvekili Sayın D. Ali TORLAK “Denizcilik Sektörünün Sorunlarının ve Çözüm Yollarının Belirlenmesi” amacıyla TBMM Başkanlığına “Meclis Araştırma” önergesi verdi.
MHP İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak’ın verdiği Meclis Araştırma Önergesi’nde şu ifadelere yer verildi.
Denizcilik Sektörünün Sorunlarının ve Çözüm Yollarının Belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98’inci, TBMM İç Tüzüğünün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca “Meclis Araştırması” açılması için gereğini saygılarımızla arz ve talep ederiz.
GEREKÇE
1980’li yıllardan sonra uygulanan politikalar çerçevesinde, yavaş yavaş kapalı ekonomiden serbest piyasa ekonomisine geçişini başlatan ülkemiz, bu değişim süreci içerisinde uluslararası kural ve kaidelere göre yönlendirilen ve yönetilen denizcilik sektöründe de serbestleşmenin yollarını aramış, hatta 2581 sayılı Kanun ile sektörel serbestleşmeyi ilk başaran sektörlerden biri olmuştur.
Bu değişim sürecinde, mevcut yapının eksikliklerini ve tıkanıklıklarını tespit eden siyasiler ve sektör temsilcileri, yaşanan değişimi hem planlamak, hem daha iyi yönetmek, hem de gelişmiş dünya ülkelerinin sektörün yapısına uygun kurdukları yapılanmayı sağlamak için denizciliğin devlet içinde tek bir sahibi olacak yapıya yönelik çalışmalar yapmışlardır.
Bu tartışmalar 1990’lı yıllara kadar sürmüştür. Ne var ki, Bakanlık talebi ile başlayan süreç, Başbakanlığa bağlı olarak çalışacak olan bir Müsteşarlık olarak yeni bir başlangıcı getirmiştir.
Denizcilik, Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde Deniz Ulaştırması Genel Müdürlüğü olarak varlığını sürdürürken, 1993 yılında 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Bakanlık bünyesinden kurtarılarak Müsteşarlık seviyesinde temsil edilmesinin uygun olacağı değerlendirilmiş ve denizcilik devletin yapılanmasında en azından üst düzeyde bir görüntü kazanmıştır.
1993 yılından 2011 yılına gelene kadar da her hükümet döneminde Denizcilik Müsteşarlığının Denizcilik Bakanlığı olarak yapılandırılması talepleri aralıksız devam etmiştir.
Ancak bugün geldiğimiz noktada yapılan tartışmaya baktığımızda şöyle bir manzara ile karşı karşıya olduğumuzu görmekteyiz; “denizci olmayan kadroların kurduğu Denizcilik Müsteşarlığı, denizci kadrolar tarafından kapatılmaya çalışılmaktadır.”
Bu görüntü çok vahim bir görüntüdür. Özellikle uluslararası siyaset açısından da ülkemizin iddiasını zayıflatacak bir görüntüdür.
Denizcilik sadece su yolu ve ulaştırma modu değil, 378000 Km2’lik karasuyu ve münhasır ekonomik bölgesiyle mavi bir Vatan’dır.
Ülke yük taşımasının %95 ‘inin yapıldığı ana sektördür.
Suyla denizin buluştuğu adalar dahil 8.400 kilometre sahil uzunluğu ve bu kıyı şeridindeki her türlü kıyı yapılarını ilgilendirmektedir.
Karasuları ve münhasır ekonomik bölgesiyle denizin altı ve üstü dahil petrol, doğalgaz, madenler v.b. yönetimini içeren faaliyet alanına sahiptir.
Aynı zamanda kara sınırından fazla denize olan sınırımız mevcuttur. Dolayısıyla güvenlik ve seyir güvenliği, deniz emniyeti, boğazlar ve denizdeki trafik sorunları, denizdeki çevre kirliliğine müdahale etme gibi görevleri bulunmaktadır.
Büyük bir Bakanlık yapısının içinde üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkenin denizciliğinin Genel Müdürlük seviyesinde temsilinin, bu alanda hizmet veren ve alan ciddi bir sektörün varlığı karşısında işlemlerin gerçekleştirilmesinde yeni bürokratik hiyerarşi oluşturulacaktır.
Denizciliğin, uluslararası özelliği gereğince bu yapının güçlendirilerek ayrı tutulmasının “Ulaştırma-İletişim” başlıklarının sınırlarını aşan ve alan olarak çok ciddi bir katma değer yaratan sektörün yönlendiricisinin Genel Müdürlük seviyesinde tasarlanması yanlış bir karar olacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığını bugün bütün dünya tanımakta ve otoritesini kabul etmekte iken;
2008 küresel krizi ile birlikte batma noktasına gelen ve hala ayağa kalkamayan, yan sanayisi ile birlikte 100 bin’den fazla insanımızın işsiz kaldığı bir ortamda, yan iş kolları ile birlikte yine 85-90 bin ailenin ekmek yediği balıkçılık sektörünü de içine alan denizcilik sektörünü güçlü bir idare yapısına kavuşturmak yerine, ulusal ve uluslararası alanda büyük bir tecrübe sahibi olan Denizcilik Müsteşarlığını kapatmak ve Genel Müdürlük düzeyine indirmek uluslararası camiada Türkiye’nin iddiasından vazgeçtiği görüntüsünü verecektir. Bu kabul edilemez bir durumdur.
Virahaber
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.