"Mayıs 2022’de likidite sıkıntısı yaşanacak"
İMEAK DTO Ekim ayı meclis toplantısında konuşan Prof. Dr. Oral Erdoğan, dünyanın 2022 yılı mayıs ayında likidite sorunuyla karşı karşıya kalacağını belirtti.
İMEAK Deniz Ticaret Odası Ekim ayı meclis toplantısında bir sunum yapan Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oral Erdoğan, “Küresel anlamda büyüme verilerine baktığımızda Amerika ve Çin gibi büyük birçok ülke ciddi büyüme gösteriyor. Dünya ekonomisi de genel anlamda beklentilerin üzerinde bir büyüme sergiliyor ama Türkiye hepsinin üstünde bir büyüme beklentisi içerisinde. Geçtiğimiz günlerde Uluslararası para fonu IMF, yüzde 5.5 civarında öngördüğü Türkiye’nin büyümesini yüzde 9 olarak revize etti. IMF gibi dünyanın sayılı kurumlarından biri ülkeye 1 ay öncesine kadar yüzde 5.5 büyür diyor, şimdi de yılsonuna kalmış 3 ay, yüzde 9 büyür diyor. Bu anlamda açıklanan tahminlere çok itibar etmemenin anlamlı olduğu görülüyor. Ya da maksatlı bir açıklama da olabilir. Benim öngörüme göre sanayi büyümesi de dikkate alındığında beklenenin çok üstünde bir sanayi verisi açıklandı. Cari açık ciddi bir fazla verdi. Yılın sonunda yüzde 10’un üzerinde bir büyüme olasılığı çok yüksek” şeklinde konuştu.
Büyüme tatmin edici değil
Bu büyümenin tatmin edici olup olmadığını da yorumlayan Erdoğan, “Dünya ekonomisinde pandemi öncesinde yukarı doğru giden bir büyüme öngörülüyordu ama 2020’de yaşanan pandemiyle birlikte bu yukarı gidiş aşağı doğru yol aldı. Aslında dünyanın ihtiyacı olan ekonomik büyüklükten oldukça geride. Amerika’nın faiz oranlarını düşük tutması, AB Merkez Bankası’nın negatif faizde olmasını anlamlı kılıyor. Avrupa doğru bir şey yapıyor. Faizlerde düşük seyretmek anlamlı. Faizi düşük tutmanın yanı sıra diğer faktörlerin nasıl tutulacağı çok önemli. Bizim durumumuza bakınca, faiz 18’de iken, 17-16’ya inecek dersek başka faktörleri ne yapacağız? O sorular açıkta kalmamalı. Olayı sadece faizle başarmaya kalkmak bazen bir kişinin bazen 3 kişinin görevden alınmasına sebep oluyor. Şu anki durumumuz küresel anlamda gelir adaleti, kişilerin refah düzeyi, ülkelerin savaşa gitmemesi için açlık seviyesine düşmemesi açısından küresel anlamda çok ciddi bir büyüme ve adil paylaşım gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Fiyatlar yükselirken gelir adaleti bozuluyor
Birçok kesim için faydalı olarak görülen fiyat yükselmelerinin dünya genelinde gelir adaletinin hızla bozulduğu anlamına geldiğini söyleyen Prof. Dr. Erdoğan, “Birtakım kesimler fiyat artışından yaralanıyormuş gibi görünebilir ama tüketme noktasına geldiğinizde çok ciddi bir stres vardır. Avrupa bölgesinde enflasyon yüzde 3’ü bulmuştur. Buna karşın Avrupa faizlerde yüzde 0’ı uygulamaya çalışmaktadır. Hani enflasyon istemiyordunuz? Yükseltin o zaman enflasyonu. Bizim Merkez Bankası yüzde 25-30 yapması gerekiyorsa Avrupa’nın da fonlama maliyetini yüzde 3 yapması gerekir. Amerika da yüzde 5,15 desin. Avrupa’da faiz 10 yıllık planda yüzde 1,50. Niye o zaman enflasyon istiyorsun? Demek ki bir sebep var. Bilinçli bir şekilde enflasyon istenen bir üretim anlayışı söz konusu. Bu model literatürde çok da tercih edilen bir metot değildir. O yüzden normal iktisatçıların kolayca anlayacağı bir durum olmadığına inanıyorum. Bu sebeple Amerika bize yeni dersler vermeye aday diye düşünüyorum. Amerika’da maliyet reel sektör için tek başına 30 yıllık tahvillerin fiyat hareketine baktığımızda 1.5 civarlarında. Geçmişe baktığımızda çok da yukarıda olduğunu görüyoruz. Amerika açısından şu anda tam istihdam yaşanmadı. En az 8-10 daha başka bir olay daha olmazsa genişlemeci politikaya devam edecek” yorumunu yaptı.
Parasal büyüme ekonomik büyümeyi getirir
Küresel olarak milli gelir 2021 itibarıyla hızla yükselme gösteriyor diyen Erdoğan, “Dünyada parasal büyüklüğü bilinçli olarak yükseltirseniz onun takibinde ekonomik büyüme de sağlarsınız. Paranın miktar etkisiyle afyon yutmuş gibi bir büyüme olabilir. Gerçekten üretim olur, onun karşılığında parasal hacim yaratırsınız o ayrı ama şimdi parasal hacim yaratıp üretim tetikleniyor. Bu sürdürülebilir değildir. Bunun dönüşü kaçınılmazdır. Amerika uzun vadede büyümeyi hedeflemekte. Bundan geri adım atmayı düşünmüyor. Avrupa Birliği’nin de önümüzdeki süreçte büyümesinin yavaşlayacağını düşünmüyorum. AB hala Amerika’ya göre tüm aşırı şekilde faizleri tüm vadelerde sıfıra yakın tutuyor. Amerika’da 30 yıllık faiz oranları yüzde 2’ye doğru giderken Avrupa’da yıllık yüzde 0,2 civarlarındadır. Yabancı biri Türk tahvili yerine Avrupa tahvilini alır. Böyle olunca Türkiye’nin risk düzeyi ciddi bir şekilde yüksek seyrediyor” ifadelerini kullandı.
Emtia fiyatları yükseliyor
Emtia fiyatlarında çok ciddi bir yukarı hareket olduğunu kaydeden Erdoğan, “Emtiada en dikkat çekici metal grubu oldu. Diğer metallerde yükselme olurken son dönemde demir cevherindeki düşüş ilginç görünüyor. Gıdada; mısırda fiyatların aşağı yönlü, arpa ve buğdayda yukarı yönlü olduğunu görüyoruz. Enerji tarafında doğalgaz, kömür ve ham petrolde yukarı doğru bir hareket var. Bu Türkiye’nin aleyhine bir durum. Değerli maden dünyada yükselme yapmazken ülkemizde yükseldi. Enerji hariç, enflasyonun küresel yükselme trendinde yumuşama başlamış gibi görünüyor. Enerjinin ikinci etkileri olacağı için şu anda iddialı konuşmuyorum. Eğer petrolde yükselme durulursa enflasyon düşme eğiliminde olacak diyebilirim. Enflasyondaki korkulan atmosfer birkaç ay içerisinde azalacak diye düşünüyorum” dedi.
Denizcilikte yüzde 3’lük büyüme
Denizcilik piyasalarını da değerlendiren Erdoğan, “Dünya filosunun 2.12 milyar DWT’lik bir kapasite var. Bu büyüklüğe karşılık yüzde 3’lük bir büyüme gerçekleşmiş durumda. Konteynerde tarafında büyük hareket devam ediyor. 25.9 milyon TEU’luk bir konteyner gemi filosu oluşmuş durumda. Bu kadar denizcilik büyümesine rağmen bizim çok büyük emekler veren denizcilik camiamız yatırımlar yapıyorlar yeterli değil. Dünya yatırımcılarına baktığımızda, yeni gemi inşa olarak 8,6 milyar dolar, balkırda 7,7 dolar, konteynerde 31,6 milyar dolar ve diğer türdeki gemi yatırımlarıyla beraber toplamda 73,8 milyar dolar gibi bir rakam görüyoruz. Bu rakamlarda konteynere muazzam bir giriş var. Türkiye’nin kaç tane ana şirketi var ve konteynerde gemisi var? Türk bayraklı konteyner gemimiz kaç tane? O kadar fırsat kaçırdı ki Türkiye” ifadelerini kullandı.
Yıllardır 28,5 milyonluk bir filoda kaldık
Avrupa’nın yaptığı 22,9 milyar dolarlık yeni gemi alımının 5,8 miyar dolarlık kısmını Yunanistan’nın yaptığını ifade eden Erdoğan, “Dünya genelinde; Çin 10,1, Güney Kore 5,8, Japonya 5,3, Kanada 6,4, Brezilya 3,3 milyar dolar yeni gemiye yatırım yapmış bu yıl içerisinde. Türkiye için bu rakam 100 milyon dolardır. 2020’de bu rakam 500 milyon dolardı. Biz yıllardır 28,5 milyonluk bir filoda kaldık. Yükselseydi dünyadaki tedarik zincirinin bozulduğu bu dönemde güzel işler yapacaktık. Dünyada 2022 nisandan yıl sonuna kadar hızlı bir likidite sıkıntısı gelecek. Ona hazır olarak gitmek gerekiyor diye düşünüyorum. Bu anlamda denizcilerimiz 2006-2009 arasına bakarak ne yaşanacağını görebilirler. O yüzden tedbirli gidilmesi, kaynakların optimal kullanılması ve bir miktar rezerv bulundurulmasının faydalı olacağını düşünüyorum” diye konuştu.
En çok sipariş konteynere
Filoya göre en çok siparişin olduğu tür yıllar sonra konteynerde oldu diyen Erdoğan, “ Bu en az nisan-mayısa kadar sürecek. Bu işin ucuna Avrupa birliği eklenecek. AB daha da büyüyecek. Şu anda Çin üretiyor Amerika’ya gönderiyor. Diğer ayağı da Avrupa oldu. Türkiye de kendi nasibine düşeni alıyor. 2003-2006 döneminde bunu yaşadık. Çin ve Kore tersaneleri kapasiteyi aşınca talep Türkiye’ye geldi. Bu dönem ise tersaneler için çok fazla iş çıkmadı. Bakım onarım tarafında faaliyetler arttı. Römorkör tarafında çok büyük işer yapılıyor. Konteynerdeki bu yüksek seyir mayıs ayına kadar sürecek. Sonrasında küresel likidite yavaşlaması çok ani vuracak. Onu şu anda iddialı konuşmak zor ama önümüzdeki günlerde bunu konuşmak daha kolay olacak” şeklinde konuştu.
Vira Haber
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.