Marmara'da Uzun Yıllardır Görülmeyen Deniz Canlıları Yeniden Ortaya Çıktı
Marmara Denizi'nde uzun yıllardır görülmeyen ahtapot, dil balığı, gorgon mercanı ve bazı kalamar türlerinin son dönemde görülmeye başlandığını belirten uzmanlar, alınan tedbirlerin, etkisini göstermeye başladığını söyledi.
Marmara Denizi'nde görülen müsilajın ardından bazı alanların Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edilmesine ilişkin karar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla geçen yıl Resmi Gazete'de yayımlandı, ayrıca Marmara Denizi Eylem Planı hayata geçirildi.
İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahsen Yüksek, alınan tedbirlerin ardından Marmara Denizi'nde bazı türlerin yeniden görülmeye başlandığını ifade etti.
Yüksek, "80'li yılların sonlarından itibaren Marmara'da orkinos pek görülmüyormuş. Şu anda nadir de olsa Marmara Denizi'ne geliyor. Demek ki fırsat verilse bu türler girecek. Istakozlar nadir türler, birinci derecede koruma altında, soyu tehdit altında olan türler. Marmara'da da var ama derinde, 60 metrede falan vardı. Kısa bir süre önce 12 metrede görüntülendi." dedi.
Haliç'te dil balığı ve çipura yumurtaları bulduklarını, daha önce Marmara'nın güneyinde görülen ahtapota, şimdi kuzeyde de rastladıklarına dikkati çeken Yüksek, şöyle devam etti:
"Ahtapot normalde, eğer bir tehdit unsuru görmezse, kıyıya yakın alanlarda yaşar. Yuvalama alanı veya besin sıkıntısı çekmiyorsa var olan bir tür. Özellikle güney Marmara'da çok olan bir tür. 2000'li yılların başından beri Erdek Körfezi'ndeki biyoçeşitlilik azalmaya başlayınca örnekleyemiyorduk. Ahtapotun en büyük baskısı insan, eğer rahat verilirse, hızla çoğalacak bir tür."
Bu türlerin dışında kendilerine kısa bir süre önce deniz kestanesi ve sünger fotoğrafları da ulaştığını anlatan Yüksek, Marmara Denizi'nde denetimlerin arttığını, hem kirlilik hem de balıkçılık açısından tedbirlerin son derece sıkı şekilde kontrol edildiğini vurgulayarak "Bu, siz denize ufacık bir dokunsanız geri dönüşünün çok güzel olacağının göstergesidir. Sevinmeli miyiz? Hayır, sevinmek için çok çok erken. Çok büyük tehlikeler var. Şu anda ekosistem bıçak sırtı gibi, keskin bir döngüde, aniden çok kötü şeyler yaşayabiliriz ya da yaşamayabiliriz." yorumunda bulundu.
Tedbirlerin önemine değinen Yüksek, "Deşarjların kısıtlanması, yasak avcılığın kontrol altına alınması veya avcılığın sınırlandırılması, koruma alanlarının artırılması; türlerin yayılımına, üremesine fırsat vermesi ve bu türlerin artması açısından güzel şeyler. Sonuçlarını da hemen hemen alıyoruz işte." diye konuştu.
"Birazcık zaman ve fırsat tanırsak Marmara bize hızlı bir iyileşmeyle dönecektir"
Marmara Denizi ve Adalar'ın Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmesinin çok önemli olduğunu söyleyen İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nur Eda Topçu Eryalçın, alınan kararların tamamen uygulanması halinde kesin bir iyileşme beklediğini ifade etti.
Marmara Denizi'nin döngülerinin çok hızlı olduğunu belirten Eryalçın, "Burada türler, başka bölgelere kıyasla çok daha hızlı büyüyor. gelişmeleri gerçekten hızlı gerçekleşiyor. Biz bu baskıları azalttığımızda kesinlikle iyileşme olacağını düşünüyorum. Marmara'da iyileşmeyi verilerle görmeye başladığımızda mercanlar için daha iyi restorasyon çalışmaları başlatabiliriz." değerlendirmesinde bulundu.
Eryalçın, şöyle devam etti:
"Marmara için yapabileceğimiz çok şey var ama en başta eylem planımızı samimiyetle uygulamak, takip etmek geliyor. Küçük koruma alanımızda, kendi küçük önlemlerimize devam edeceğiz. Balıkçılığı ve çıpa etkisini uzak tutmak gerekiyor. Düşünün ki bu kadar büyük bir şehir var kıyısında, inanılmaz sanayi ile çevrili bir deniz. Başlı başına İstanbul yeter ve üstüne üstlük sanayi bölgesi, buna rağmen bu denizde hala mercan var. Devasa bir salya bütün yüzeyini kapladı ama hala mercan var, bitmediler, ölmediler. O yüzden Marmara'dan ümidimi kesmiyorum, biz birazcık ona zaman ve fırsat tanırsak kesinlikle Marmara bize hızlı bir iyileşmeyle dönecektir diye düşünüyorum."
"Bu bölge son sığınak"
Yaptıkları çalışmalarda rastladıkları yeni türler hakkında bilgi veren Deniz Yaşamını Koruma Derneği gönüllüsü, deniz biyoloğu ve su bilimleri mühendisi Busenaz Değirmen, "1960-1970'li yıllarda çok fazla görülen ahtapot, ıstakoz, bazı kalamar türleri, gorgonlar gibi özellikle Akdeniz türlerini; Marmara ve Karadeniz'de görülmeyen türleri görme fırsatımız oldu, sayıları çok fazla arttı" dedi.
Dernek olarak bölgede mercan ekimi yaptıklarını ve bu ekimin büyük oranda başarı sağladığını kaydeden Değirmen, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu bölgeyi biz son sığınak olarak ifade ediyoruz. Denizel koruma alanı ilan ettiğimiz için de bu bölge çok fazla canlandı çünkü burası tam kesişim yolu. Ege, Akdeniz ve Karadeniz İstanbul'da kesişiyor. Tüm canlılar Adalar'a geliyor. Bu bölgede eskiden çok fazla avcılık oluyordu, özellikle yasak avcılık oluyordu. Bu koruma alanı kararıyla birlikte yasak avcılık da engellendi ve canlılara çok daha fazla ev sahipliği yapabiliyor."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.