1. YAZARLAR

  2. Atilla Akbaş

  3. Lojistikbank’a Her Anlamda Lojistik Destek Şart
Atilla Akbaş

Atilla Akbaş

Lojistik Yönetim Uzmanı
Yazarın Tüm Yazıları >

Lojistikbank’a Her Anlamda Lojistik Destek Şart

A+A-

Türkiye'de yaşanan döviz kuru dalgalanması Lojistik Sektörünü sekteye uğratsa da; umutlar karlı dağların ardın da değil.

Bir dönem sıkça işittiğimiz konkordato talepleri artık kendini onarma kararlılığıyla ilerliyor.

Ülkede çok sayıda irili ufaklı lojistik firması olmasına rağmen, ağırlıklı olarak başaltı ve orta ölçekli bir sektör yapısına sahibiz.

Türk Lojistiği'nin internatıonal anlamda söz sahibi olabilmesi için küçük ve orta ölçekli işletmelerin birleşerek potansiyellerini daha yukarı seviyelere taşımaları akilane olur.

Ancak böyle bir yol haritası Türkiye’yi Şampiyonlar Ligine taşır.

Finansal ve Teknik anlamda sektörün yeni bir işleyişe ihtiyacı var.

Buda maddi kuvvet gerektiriyor.

Peki nasıl bir yapılanmaya ihtiyaç duyuyoruz?

Taşımacılık alanında bu alana maddi destek sağlayacak bir banka kurulması düşüncesi yine kulislerde.

Bu icraatın içinin ilk aşamada gereksinimlerimiz ölçüsünde doldurulması gerek.

Sadece Lojistikçilere hitap edecek bir ''Lojistikbank'' ın hayata geçmesi sektörün biranda enerjisini yükseltmekle kalmaz çehresini bile değiştirir.

Bu konuda Dünya'da ki örneklerin üzerinden yürümek ufkumuzu açar.

Uzakdoğu'da Çin ilk aklıma gelen lokomotiflerden.

Sadece Lojistik ayaklı bir çalışma prensibiyle hareket ediyorlar.

Bölünmeden100 milyar $’ lik bir sermayeyi yönetip, yönlendiriyorlar yaptıkları bu.

Pekala bizim nakliye grubumuz böyle bir sermayeyi nasıl toplayacak.

Ya da toplanmasına kim omuz verecek?

1990 'lar da girdiğim Denizcilik Sektörü'nde sürekli olarak tekrarlanan şuydu ki; yaşanan her tökezlemede hep devlet babaya koşulsa da; yanlış stratejiler sektörü ayağa kaldıramadığı gibi patronları zengin etti.

En son 2008’de patlak veren krizin yaraları hâlâ kanıyor.

Tersanecilere ve Armatörlere sağlanan imtiyazların, denizciliğin kara ayağı olan lojistikçilere de sunulmaması çifte standart'tan başka bir şey değil de ne?

Duruma bir bütün olarak bakmayı başarabilirsek, şartların dengelenmesi hususunda yapılması gerekenleri de algılamamız kolay olacak.

Örnek mi?

1) Lojistikçinin en büyük derdi, maliyeti yüksek mazot öyle değil mi?

Denizcilerde durum nasıl peki?

Yanıt: Ucuz mazot kullanılıyor. Dolayısıyla kar marjı otomatikman yükseliyor.

2) Denizcilere bankalarca hatta Denizcilik bankasınca sağlanan imtiyazlar krediler v.s işin cabasıydı.

(Yoksa şimdiler de daha yeni işler biraz sarpa sardı)

Hatta, Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin birkaç yıl öncesine kadar Armatörlüğe soyunmak isteyen Bursalı işadamlarına, Gemi alması için kolaylıklı seçenekler takvimi sunduğunu daha dün gibi hatırlıyorum

Denizcilik ile Lojistik paralel olarak ilerlemeli ki terazinin kefeleri dengeyi bulsun.

Kısacası her iki ayağında bir birini kovalaması gerek.

Bu karşılaştırmadan sonra gelelim asıl konumuz olan Lojistikbank’ın hayata geçmesine.

Sermaye Bankası olarak düşünülen Lojistikçileri donatmakla görevlendirilen banka yani Lojistikbank, içinde sadece bankacıların hüküm sürdüğü bir kurum olmanın da ötesine geçmeli.

Denetim ve kontrolör ağı Lojistisyen'lerden oluşmalı.

Bu denetleyiciler Lojistik firmalarının birleşerek daha büyük kuruluşlar olması yönünde sermayenin yanı sıra desteklerini verecekleri eğitimlerle de hissettirmeliler.

Hatta ve hatta Lojistik firması sahiplerine verilecek nakdi bile denetlemeliler. Gerçekden iş yeri için kullanıldığından emin olunması, olmazsa olmazlardan sayılmalı.

KOSGEB'in çalışma prensiplerinde olduğu gibi.

Çünkü bu kurumsal yapı kökten değişikler içeren bir farklı anlayış biçiminde ilerleyecek.

Şirket denetlemeleri sınıflara ayrılmalı, Herkes sahip olduğu sınıfına, kalitesine, kalibresine göre işlere talip olabilmeli. Ötesine taşmak isteyenin hacmi büyümeli.

Bu ve benzer sistem şirketlerin kendi kalitesini artırması anlamında sürekli denetlenerek güncellenmeli.

Bu yenilik hamlesi Lojistikçilere kurulacak sermaye bankası ile can bulacaktır.

Artık yeni yüz yılda  bu bir ihtiyaç.

Kiminle konuşsam şuan mecbur olduğu için mesleğe devam ettiğini söylüyor. Yoksa kazandığım paranın beti bereketi yok diyor.

Nasıl olmasın, tek kamyonu olanda kendini lojistikçi sayıyor, 100 TIR 'ı olan da aynı kefede kalıyor.

Sorunun da başlangıç noktası burası zaten. Önce burayı bir yapılandırmalıyız.

Çin'in yakaladığı ivmeyi pekalâ orta ve geniş zaman da bizde tutturabiliriz.

Yeter ki bütünlük olgusu sindirilsin komşu sektörlerle köprüler kurulabilsin.

Türkiye yüzyılıyla birlikte pek çok farklı proje sırasıyla hayata geçecek.

Bu anlam da gelişim sürecine girmek adına Deniz ve Kara Lojistiğinin fazla zamanı yok. 

Artık kervanı yolda tamam edip gelişen Türkiye’nin önüne kendini halı etme ânı.

Zaman böyle bir zaman…

Bu yazı toplam 707 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar