KOSDER'in PSC Çalıştayı'na sektörden yoğun ilgi!
Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği (KOSDER), “Liman Devleti Kontrolleri ve Türk Bayrağının Beyaz Listede Kalması” konulu çalıştay düzenledi.
17 Ağustos tarihinde düzenlenen çalıştaya; Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ahmet Selçuk Sert, BİMCO 2019 Başkanı Şadan Kaptanoğlu, Deniz Ticaret Odası (DTO) Yönetim Kurulu Üyeleri Tamer Kıran, Erbil Özkaya, Deniz Ticaret Odası (DTO) Meclis Üyesi Recep Düzgit, KOSDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kocabaş, KOSDER Yönetim Kurulu Üyeleri Salih Zeki Çakır, Bülent Dandin, Pınar Kalkavan, Hakan Çendik, Gemi Sörvey Kurulu Başkanı Mustafa Kıran, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı temsilcileri, Armatörler Birliği temsilcileri, denizcilik sektörü sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve denizcilik firmaları temsilcileri katıldı.
Liman Devleti Kontrollerinde karşılaşılan sorunların ve Paris MoU kapsamında yapılan denetimlerde Türk Bayrağının beyaz listede kalması adına yapılacak çalışmaların değerlendirildiği toplantının açılış konuşmasını yapan KOSDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kocabaş, Türk Bayrağının hem ticari hem de stratejik bir önemi olduğuna vurgu yaparak; “Ticari önemi malumunuzdur ki Kabotaj Kanunu çerçevesinde Türk armatörüne ait olan ticaret imtiyazını kullanabilmek sadece Türk bayrağı çeken gemilere haizdir. Ayrıca Türkiye’ye yapılan uğraklarda da bazı ticari avantajlar mevcuttur. Milli önemi ise Türk bayrağını taşıyan gemilerin Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzer kara parçaları olması, ticaretin de bayrağı takip etmesi sebebiyledir. Türk bayraklı filo ne kadar yoğun biçimde ve ne kadar uzun menzilde ticaret yaparsa Türkiye Cumhuriyeti’nin ticari ve stratejik menfaatlerin de dünya sathına yansıması o derece büyük olacaktır” dedi.
Türk Bayrağı kara listeyi hak etmiyor
Önümüzdeki süreçte Türk Bayrağının beyaz listede kalması için çalışmalar yapılması gerektiğine değinen Kocabaş, geçmiş yıllarda yaşanan tutulmalardan dolayı gri liste tehlikesinden kurtulmak için bu yıl ve sorasında tutulma oranlarında iyileşme sağlanması gerektiğine dikkat çekti. Türk Bayraklı gemilerin denetimlerde yaşayacağı olası bir tutulmanın hem ticari kayba hem de prestij kaybına neden olacağını söyleyen Kocabaş; “Türk bayraklı gemilerden birisinin tutuklanması önce o geminin armatörü için büyük bir ticari kayıp, sonra da Türk bayrağı için büyük bir itimat kaybıdır. Fakat Deniz İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğü’nün aynı yazıda ifade ettiği önlemler, 2002-2007 dönemindeki dayanışma havası oluşturulmasından çok, üyelerimizin bazılarının da serzenişte bulunduğu üzere, çoğu kez aksinin ispatı mümkün olmayacak bir suçtan ötürü cezalandırmalara sebep olacaktır. Bu da nihayetinde bayraktan çıkışı hızlandırabilir. Öteki taraftan çok gevşek davranılırsa, bu sefer de tekrar siyah bayrağa doğru bir düşüş söz konusu olabilir ki, bunca yıllık emek ve uzmanlıkla ne Türkiye Cumhuriyeti idaresi ne de Türk bayraklı gemi armatörleri bunu hak etmemektedir” ifadelerini kullandı.
Türk deniz ticaret filosunun yenilenmeye ihtiyacı var
Konuşmasının sonunda Türk Bayraklı deniz ticaret filosunun yenilenme ihtiyacına değinen Kocabaş konuşmasını şu sözlerle tamamladı: Son olarak şuna da vurgu yapmak gerekiyor: Bölgede faal olarak bulunan 10 milyon DWT’ye yakın koster filosunun en az 3 milyon DWT’lik kısmı Türk sahiplidir. Bu filo, yaşı dolayısıyla ne teknik olarak ne de emniyet bakımından Avrupa’nın taleplerini karşılamamaktadır. Avrupa da gitgide bu yaşlı filoya karşı daha az hoşgörülü olmaya başlamıştır.
KOSDER olarak yola çıkış manifestomuzda bilhassa Türk bayrağı altında çalışan Koster filomuzun yaşı ve eskiyen teknolojisinin bu sorunları beraberinde getireceğini öngörmekteydik. Bugün de dün olduğu gibi aynı şeyi savunmaktayız. Türk koster filosunun yenilenmesi, sürdürülebilir bir finansman modeli desteğinde yenilenmelidir.
Değerli katılımcılar, bugünkü çalıştayımızda işte bu orta noktayı nasıl daha yapıcı bir şekilde bulacağımız konusuna eğileceğiz. Başlıklar herkese duyuruldu ama özetle Türk bayrağının beyaz bayrakta kalmasının öneminden bahisle başlayıp, yerli ve yabancı limanlarda Liman Devleti denetimlerinde yaşanan sıkıntıları ele alacağız. Türk bayrağının beyaz kategoride daha uzun yıllar kalması için neler yapılması gerektiği, armatöründen gemi adamına kadar tüm paydaşların sorumlulukları ve yaptırımların “dozu” hakkında da bugün konuşacağız. Hepimiz için yararlı bir çalıştay olmasını dilerim.
KOSDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kocabaş’ın konuşmasının ardından Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz Sörvey Mühendisi Kaptan Ahmet Mert bir sunum yaparak katılımcıları ön sörveyler ve liman devleti denetimlerinde dikkat edilmesi gereken hususlar konularında bilgilendirdi. Türk bayraklı gemi tutulmalarında tutulmaya sebebiyet veren kusurun sorumlusuna (şirket, personel, klas kuruluşu…) cezai yaptırımlar bulunduğunu belirten Mert, ön sörveylerle kusurların tespit edilip tutulmaların önüne geçilmesini amaçladıklarını ifade etti. Ön sörveylerle birlikte yoğunlaştırılmış denetimlere ilişkin de bilgiler paylaşan Mert, Paris MoU kapsamında yoğunlaştırılmış denetimlerin yapılacağı tarihlerden yaklaşık 3 ay önce idare olarak ön sörveylere başladıklarını ve gemilerin performanslarına katkı sağlamayı amaçladıklarını söyledi.
Türk sahipli filonun yüzde 30’u ne yazık ki Türk bayrağında
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz Sörvey Mühendisi Kaptan Ahmet Mert’in konuşmasının ardından çalıştayın moderatörlüğünü yapan KOSDER Yönetim Kurulu Üyesi Salih Zeki Çakır da çalıştayın amacının Türk Bayrağının itibarını korumak ve yükseltmek olduğunu ifade ederek idarenin de yaşanan sorunlara çözüm üretmek, sektöre destek olmak adına çalıştayın düzenlenmesine katkı sağlamasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Sektör temsilcilerinden Liman Devleti Kontrollerine ilişkin yaşadıkları sorunları ve şikâyetleri idare ile paylaşarak çözüme kavuşturulması yönünde girişimlerde bulunulacağına inancını ifade ede Çakır, “Sorunu yaşayanlarla sorunu çözme makamında olanları karşı karşıya getirmeyi amaçladık. Neticede hepimizin amacı Türk Bayrağının itibarını korumak ve yükseltmektir. Konumuz Türk Bayrağı olmasına münasebetiyle şunu da hatırlatmakta fayda var, Türk sahipli deniz ticaret filosunun ne yazık ki yüzde 30’u Türk Bayrağında bulunuyor. Bu oran her sene de giderek azalmaktadır. Bunun da tabii ki gerek ticari gerek şahsi nedenleri var. Biz bunun da çalışmasını yaparak Türk Bayrağından çıkışın nedenleri diye bir kitapçık haline getirerek idaremizle paylaştık. Avrupa’da gerek bayraktan kaynaklı gerekse personelden kaynaklı olumsuz bir yaklaşım ne yazık ki olduğunu görüyoruz. Burada da idaremiz haklı olarak zor bir süreçle elde edilen beyaz bayrak başarısından taviz vermemek adına çalışmalarını kararlılıkla sürdürüyor. Bu noktada bize düşen görev de idaremize destek olarak Türk Bayrağını en iyi şekilde temsil etmek ve Türk Bayrağını özendirecek çalışmalara destek vermektir” şeklinde konuştu.
Çakır, konuşmasının ardından sektör mensuplarına yaşanan sorunlara ve beklentilere ilişkin değerlendirmelerde bulunmaları için söz verdi. Sektör temsilcileri gerek yurt içinde gerekse yurt dışında yaşanan liman devleti kontrollerinde karşılaştıkları durumlara ilişkin değerlendirmelerde bulunarak yaşanan sorunları ifade etti.
Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü’nde 48 saat olarak belirlenen sürenin 168 saate çıkarılmasından dolayı teşekkür etmek için söz alan Deniz Ticaret Odası Meclis Üyesi Recep Düzgit, düzenlemenin gerçekleşmesinden dolayı memnuniyet duyduğunu belirterek emeği geçenlere teşekkür etti. Düzgit ayrıca İstanbul Boğazı’nda deniz trafiğinin tek yönlü sağlanmasının boğaz girişlerinde yığılmalara neden olduğunu dile getirerek konunun çözümü için idareden destek beklediklerini söyledi.
Mazeretlerimizi kenara bırakıp üstümüze düşeni yapmalıyız
Sektör temsilcilerinin şikâyet ve değerlendirmelerinin ardından söz alan Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ahmet Selçuk Sert, Türk Bayrağının beyaz liste dışına çıkmasının çok ciddi bir prestij kaybına yol açacağını ifade ederek bunun sektör açısından da çok önemli bir kayıp olacağını dile getirdi. Mazeretlerin kenara bırakılarak herkesin üstüne düşen görevi yapması gerektiğini söyleyen Sert, “Bu alanda birlikte gayret ederek başarıya ulaşmalıyız. Bu başarının 3 temel unsuru var; irade, idare, işletme. İdaremiz bu konuda üzerine düşeni yapıyor. Sayın Başbakanımız, Sayın Bakanımız, Sayın Müsteşarımız hepsi sektöre hâkim ve konuyu yakinen bilen insanlar olarak çalışmalarını sürdürmekteler. İşletmelerimiz de bir irade ortaya koyarak bu sürece hazır olmalıdır. Bizim için ön sörveyler bizim için bir hazırlıktır. Bu hazırlık sürecini iyi değerlendirmeliyiz. Elbette yurtdışında Türk Bayraklı gemilere gösterilen toleransın düşük olduğunu biliyoruz. Ama bu alanda başarılı olmak istiyorsak hepimiz bu işin stresini çekeceğiz” dedi.
Sektöre her konuda destek sağlamaya gayret ettiklerini belirten Sert; “7/24 ulaşılır olmak adına gerekli çalışmaları yaptık. İdaremize her zaman ulaşabilirsiniz. Sadece yurt içinde değil yurt dışındaki limanlarda da ikili ilişkilerimizi kullanarak sektörümüze destek olmaya çalışıyoruz. Önceden gemi tutulduğunda haberimiz oluyordu. Biz şimdi diyoruz ki Port State gemiye çıktığında haberimiz olsun. Duruma göre biz gerekli görülen girişimlerde bulunmaya gayret ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Kimse gemisini demirde tutmak istemez
Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü’nde yapılan değişikliğin kolay gerçekleşmediğini, çeşitli gerekçelerle karşılaştıklarını ancak yapılan düzenlemenin sektöre bir katkı sağlayacağına inandıklarını belirterek şöyle konuştu:
Hakikaten zor bir çalışma oldu. Mecliste çeşitli düzenlemelerin yapılmasında bulunmuş biri olarak bunun kadar zorlandığımız bir çalışma olmadı. Montrö anlaşmasına karşı olmasından tutun da kaza risklerinin artmasına kadar çok farklı görüş geldi. Sonuçta bu da ekonomik bir olaydır. Yani en emniyetli durum sıfır harekettir. Uçaklar hiç kalkmazsa, trenler, gemiler hareket etmezse en emniyetli durum bu olur. Bu işin sürdürülebilirliğini sağlamak, optimizasyonunu bulmak gerekir. Geçtiğimiz hafta 45 gemi bundan faydalandı bunun da istatistiklerini tutuyoruz ve yakında paylaşacağız. Dediğim gibi bu da ekonomik bir olaydır. Kimse 2 günlük süre 7 güne çıktı diye gemisini demirleyip ticaretini durdurmak istemez. Tutuluyorsa da mutlaka bir ihtiyaç vardır. Ayrıca buralarda yapılacak küçük onarımların buralarda yapılması da ekonomimize olan bir katkıdır ve buralarda ciddi bir piyasa olduğunu düşündük. Bu doğrultuda da KOSDER den bu talep gelmişti ve biz bu talebi değerlendirerek çalışmalarımızı yoğunlaştırarak sonuçlandırdık. Sektörümüze, ülkemize hayırlı olsun.
Türk deniz ticaret filosu yenilenmesi için önümüzdeki süreçte çalışacağız
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ahmet Selçuk Sert, konuşmasının son bölümünde sektörün çok çeşitli sorunları olduğunu, bunlardan birinin de Türk deniz ticaret filosunun yenilenme ihtiyacı olduğunu ifade etti. Türk deniz ticaret filosunun gençleştirilerek yeni filonun da Türk Bayrağında kalması için çalışmalar yapılması adına KOSDER Yönetim Kurulu Üyesi Salih Zeki Çakır’ın önerisi olduğunu söyleyen Sert, “Bunun farkındayız. Bilincindeyiz. Bunun için inşallah önümüzdeki süreçte, bayram sonrasında hep birlikte gayret edeceğiz” dedi.
Paris MoU kapsamında yoğunlaştırılmış denetimler öncesi sektör ile idarenin bir araya gelerek konunun ele alınması için ortam oluşturan KOSDER yönetimine teşekkür eden Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ahmet Selçuk Sert’e çalıştay sonunda KOSDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kocabaş tarafından plaket takdim edildi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.