Karadeniz’de çevre kirliliği artıyor
Yrd. Doç. Dr. Cem Tolga Gürkanlı, Karadeniz'de görülen kirliliğin kontrol altına alınabilmesi için sanayi tesislerine denetim getirilmesi, petrol arama ve taşımacılığının sıkı kontrole alınması gerektiğini söyledi
Ordu Üniversitesi Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Deniz Ekolojisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Cem Tolga Gürkanlı, Karadeniz'in 423 bin kilometrekarelik yüzölçümü ve 1300 metrelik ortalama derinliği ile büyük bir yarı kapalı iç deniz olduğunu söyledi. Yrd. Doç. Dr. Gürkanlı, Karadeniz'in yüksek hidrojen içeriğini, buna bağlı düşük oksijen miktarı nedeniyle ortalama 200 metre derinlikten sonra canlılar için olumsuz bir ortam oluşturduğunu hatırlatırken şöyle dedi:
"Bu olumsuz duruma karşın Karadeniz, son yıllara kadar oldukça zengin bir canlı çeşitliliğine ev sahipliği yapmaktaydı. Bununla birlikte sanayileşme, kentleşme, petrol endüstrisi, kıyısal bölgede gerçekleştirilen tarımsal faaliyetlerden kaynaklı atıklar son 50 yıl içerisinde yüksek miktarda kirlenmeye neden olmuş ve canlı çeşitliliğine zarar vermeye başlamıştır. Bu bağlamda görünen en büyük kirlilik kaynağı büyükşehirlerin ve sanayi merkezlerinin atıklarını Karadeniz'e taşıyan tatlı su girdileridir."
Karadeniz'e akarsular aracılığı ile yıllık ortalama 350-400 bin metreküp tatlı su girdisi gerçekleştiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Gürkanlı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu akarsulardan özellikle Tuna, Dinyester ve Dinyeper nehirleri yüksek su debileri ile içlerinde sanayileşmiş orta ve kuzey Avrupa ülkelerinin de bulunduğu 20'den fazla ülkenin dolayısı ile 160 milyondan fazla insanın kentsel ve sanayi atıklarını Karadeniz'e taşımaktadır. Örneğin sadece Tuna Nehri vasıtası ile krom, bakır, nikel, cıva, kurşun ve çinko gibi hem denizel canlılar, hem de tüketim yolu ile insanlara ölümcül zararlar verebilecek ağır metallerin Karadeniz'e boşaltıldığı bilinmektedir. Akarsular yolu ile Karadeniz'e boşaltılan diğer bir kirlilik kaynağı, kentsel atıklardan ve tarımsal gübrelerden kaynaklı azot ve fosfordur."
Yrd. Doç. Dr. Cem Tolga Gürkanlı, bu tip besin maddelerinin denizlerde 'Alg' adı verilen mikroskobik deniz canlılarının sayılarını arttırdığını ve dönemsel olarak meydana gelen bu artışların su kalitesini ciddi anlamda düşürdüğünü hatırlattı. Yrd. Doç. Dr. Gürkanlı şöyle devam etti:
"Bu durum balıkları da içerisine alan diğer deniz canlılarını da olumsuz yönde etkilemektedir. Karadeniz'deki diğer bir kirlilik kaynağı petrol ve petrol yan ürünleridir. Petrol arama ve deniz yolu ile transferi konusunda ciddi önlemler alınmaması durumunda kirlilik oranı önümüzdeki yıllarda şüphesiz daha da artacaktır. Son yıllarda imzalanan protokoller kapsamında genel anlamda kirlilikte bir azalma gözükse de yeterli değildir. Bu kapsamda özellikle yeni ve teknolojik arıtma tesislerinin kurulması, sanayi tesislerine denetim getirilmesi, petrol arama ve nakliyesinin sıkı kontrole alınması gibi önlemler kirliliğin kontrol altına alınmasında faydalı olacaktır."
virahaber.com
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.