Kapt. Zafer Akbulut: “Uluslararası Denizde Boğulmak Güzel”
Türk Uzak Yol Gemi Kaptanları Derneği (TÜRKKAPDER) Yönetim Kurulu Başkanı Kapt. Zafer Akbulut, yeni dönemdeki hedeflerini Vira Haber'e anlattı.
Öncelikle Türk Uzak Yol Kaptanları Derneği’nin yeni dönemi için yapılan planlar hedefler neler? Kısaca özetlemek gerekirse bunlardan bahsedebilir misiniz?
Ben yaklaşık 14-15 yıldır yönetim kurulundayım ve yönetim kurulu olarak hiç değişmedik aslında, sadece yönetim kurulu başkanı olarak devam edeceğim artık. Arif Bostan hala bizim yönetim kurulumuzda ve bundan önceki başkanlarda yönetim kurulumuzda. Onlarla beraber başlayan belli projelerimiz bulunuyor. Örneğin Türk Uzakyol Kaptanları Derneği olarak Ankara’ya üç yıl önce bildirdiğimiz yıpranma ve yeşil pasaportla ilgili bir çalışmamız vardı. 2018’de bunu göndermiştik. Bununla ilgili olarak çalışmalarımız hala devam ediyor. Yaşanan son olaylardan sonra bu süreç daha da hızlandı.
Bununla birlikte Ankara’ya da ziyaretlerimiz olacak onlarla ilgili de randevularda bulunduk. Onları bekliyoruz. Yıpranma ve yeşil pasaportu almak için çok uğraşıyoruz. Özellikle denizcilerimizi ihraç edebilmek için gerekli olan şey yeşil pasaport. Belki bunun adı farklı bir pasaportta olabilir. Ayrıca havaalanlarına tek bir bankonun sadece denizcilere ayrılması ile ilgili bir çalışmamız da var.
Birde Türkiye Denizcilik Federasyonu (TÜRDEF) ile birlikte Mavi Vatan olarak adlandırdığımız denizlerimizden sular alıp Anıtkabir’e götürmek istiyoruz. Daha önceden devam ettiğimiz Türk Uzakyol Kaptanları Derneği olarak eğitim ve konferans çalışmalarımız devam ediyor. Birkaç eğitim kurumları ile anlaşmak üzereyiz. Bunun yanı sıra gemi kiralama, gemi satın alma ve brokerlikle ilgili birkaç projemiz var. Ve yine bir hastane ile anlaşıp Türk Uzakyol Kaptanları Deneği tarafından gönderilen kişilere belirli indirimle her iki yılda bir yaptığımız sağlık kontrollerimiz var. Bunları da faaliyete geçirirsek bundan sonrası için ne mutlu bize. Bu üç olayı da gerçekleştirdikten sonra zaten yapabileceklerimizin en iyisini yapmış olacağız.
Pandemiyle birlikte anladık ki denizcilik sektörü bizim olmazsa olmazımız. Çoğu ülkeyi ayakta tutan sektörün deniz taşımacılığı olduğuna tanıklık ettik. Ancak bu süreçte gemi insanlarının da ne derece yıprandığını gördük. Sizin bu konuda önerilerin, çalışmalarınız olacak mı? Gemi insanları hak ettiği değeri görüyor mu? Bu kapsamda ne gibi yenilikler yapılmalı?
Pandemiyle beraber olmazsa olmazın denizciler olduğunu gördük. Her zaman söylerim denizciler olmasa dünyanın yarısı soğuktan yarısı da açlıktan ölürdü. Pandemiyle birlikte yıpranma psikolojik olarak yoğunlaştı. Karada çalışan denizciler gemilere gidemedikleri için denizde çalışanlar ise karaya çıkamadıkları için inanılmaz derecede sıkıntılar yaşadılar.
Yakın zamanda şahit olduğumuz örnek; denizcilerin pandemi dolayısıyla sahilden draft okumasına izin verilmediği için Selçuk Kaptanın rahmetli olmasıydı. Denizciler cidden çok zor durumdalar. Gittikleri yerde karantina uygulamasında kalıyorlar ve üstelik hastalıklı insan onlarmış gibi davranılıyor. Ki ben şöyle söyleyeyim: Kara ile denizi kıyaslarsanız deniz daha temiz bence. Gemilerde zaten bir izolasyon var. Biz bunu Uluslararası Gemi Kaptanları Derneği (IFSMA)’ne bildirdik. Denizcilerin yıprandığını, gemi çalışanlarının limanlarda dışarı çıkmadığını ve limanlarda sıkıntı yaşadıklarını söyledik. Ardından onlarda IMO’ya bildirdi. Sirküler olarak diğerlerine de iletildi. Ve Çin bu konuda IFSMA tarafından uyarıldı. Daha öncesinde de Denizcilik Müsteşarlığı IFSMA’nın da içerisinde bulunduğu bir mektup yazmıştı.
En azından limanlarda gemi çalışmalarının dışarı çıkartılması, onların orada sosyalleşmesi gerekiyor. Bununla ilgili çalışmalar devam ediyor. Türk Uzakyol Kaptanları Derneği ve Türkiye Denizcilik Federasyonu olarak bizde uyarıda bulunduk. Bu iki dernek denizcilerin hakları konusunda çok uğraşıyor. Her zaman böyle olayların takipçisi olacağız.
Sizin de bildiğiniz üzere gemi insanlarının ölümü ile sonuçlanan vahim olaylar yaşanmaya başladı. Bu konuya dair değerlendirmeleriniz ne olur? Ne gibi tedbirler gerekli?
Selçuk kaptanın vefatıyla ilgili Çinli yetkililerin çok baskısı olmuştur. Gemi demirliyken çarmıhla inebilirsiniz, draft okuyabilirsiniz bu ayrı; ama limandaki bir gemiden çarmıhla inip draft okumak kadar saçma bir durum, dünyanın hiçbir yerinde yoktur. 22 yıldır denizlerdeyim. Terörün olduğu ülkelere de kısıtlamanın olduğu ülkelere de gittik... Hiçbirinde denizcilere kısıtlama yapılmadı. Guardlarda da olsa bizim draft okumamıza, limanda dolaşmamıza izin verildi. En kötü asgari düzenlerde bile bu olmadı. Biz en son yazdığımız yazıda da özellikle de belirttiğimiz gibi bununla ilgili bir çalışma yapılması gerekiyor. Örneğin gemilere bir drone veya kamera sistemi kurulup draftları okuyacak bir program oluşturulabilir.
Limanlarda özellikle draft okurken geminin bağlı bulunduğu taraf değil de deniz tarafından botla draft okuma zorunluluğu getirilebilir. Bu üç şey yapılabilir. Üyelerimizle de bu konu üzerinde sürekli düşünüyor, fikir alışverişinde bulunuyoruz.
Biraz da denizcilik sektörüne adım atacak gençlerimizden bahsetmek istiyorum. Sektörde eğitim konusu çok önemli bir yere sahip. Firmalar nitelikli eleman bulmamaktan yakınırken, öğrencilerde staj yapacak firma bulamıyor. Sizce bu anlamda neler yapılmalı? Değişmesi gereken şey ne?
Biz her yerde bu soru ile karşılaşıyoruz. Çok okul açmak, eğitimli insanların meydana gelmesi anlamına gelmiyor. Çok okul hem maddi külfet hem de kalite düşürüyor. Çünkü oralara verimli yetişmiş hoca bulamıyorsunuz. Bir denizcilik okulu açıyorsanız eğitimcilerin yüzde 80’i denizcilikten gelmesi gerekiyor. Gençleri yurtdışına ihraç etmek, Türkiye denizciliğini ve Türk bayrağını en iyi şekilde temsil etmelerini istiyorsak okul kalitesinin yüksek olması lazım.
Bu okulların çoğu zaten yan yana. Birleştirilerek tek çatı altında bir üniversite yapma şansımız var. Böyle bir şey yapılabilir. Batıda, güneyde, doğuda birer tane denizcilik fakültesi yapmak daha fazla fayda sağlar.
Ayrıca bizlerde dernek olarak eğitim vermeye her zaman hazırız. İMEAK Deniz Ticaret Odası’na da böyle bir öneride bulunduk. Bununla ilgili bir çalışma yapacaklar. Bize yakın olan okullara üyelerimizi yönlendireceğiz. DTO, TÜRKAPDER ve Türkiye Denizcilik Federasyonu olarak güzel bir ilişki içindeyiz.
Türkiye’deki denizcilik sektörüne dair yorumlarınız da önemli. Yapılan yanlışlar, iyileştirilmesi gereken alanlar neler sizce? Daha iyi bir konuma gelebilmek adına ne gibi farklılıklara ihtiyacımız var?
Öncelikle eğitim sistemini değiştirmemiz gerekiyor. Eğitimi değiştirdiğiniz zaman o gelen nesilde çok iyi geliyor. Ne kadar kaliteli eğitim verirseniz ve staj olarak da gereken destek verilirse o kadar başarılı nesiller yetişir. Bu mesleğin yüzde 80’i stajda öğreniliyor. Bence staj sorunu şöyle çözülebilir: Her gemide gross tonaja veya gemilerin boyuna göre, römorkör ve kılavuz kaptan zorunluluğu vardır. Buna ek olarak bazı ekstra safety kuralları da vardır. Bu kurallar gibi gemilere stajyer alma kuralları ile ilgili de zorunluluk getirilebilir. Gemilerin sertifikalarına tonaja göre bir veya iki stajyer alınabilir diye yazılabilir. Tabi bu uygulama ancak devlet, İMEAK Deniz Ticaret Odası ve denizcilik okulları tarafından bir birlik sağlanıp yapılabilir.
Alternatif olarak staj gemisi var. Yolcu gemilerinin staj gemisi olma konusunu yanlış buluyorum. Bir kere geminin sürekli çalışması gerekiyor. Yolcu gemilerinde çok mümkün değil; ancak RO-RO gemilerinde hem o gemileri çalıştırabilir hem de gemi sahibi kişilere kazanç sağlanabilir. RO-RO gemilerinde kamara sayısı da fazla olduğu için her birine 40-50 tane stajyer koyabilirsiniz. Bir okulun staj problemi bir RO-RO gemisi ile çözülebilir.
Stajyerlerin sigorta konusu da sıkıntılı. Eğer devlet tarafından armatöre destek gelirse armatörün de stajyer alacağını düşünüyorum. Devletin armatörlere sigorta bakımından teşvik vermesi gerekiyor. Bu çalışmanın devlet, İMEAK Deniz Ticaret Odası ve armatörler tarafında yapılması gerekiyor.
Son olarak nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Yaklaşık 22 yıldır bu mesleğin içerisindeyim. Her gittiğim yerde şunu söylüyorum: Birbirimizle değil; dünya ile rekabet etmemiz, dışarıya açılmamız gerekiyor. Uluslararası denizde boğulmak güzel. Biz Türk insanı olarak küçük denizde boğulmayı severiz ama asıl önemli olan uluslararası denizler.
Biz eğer uzakyol kaptanı olarak yetişiyorsak uzakyola çıkmamız gerekiyor. Ayrıca denizciliği yapmayacak olan gençlerin denizcilik okuluna gitmesine de karşıyım. Başkalarının önünü kapatmayalım lütfen.
Ve denizcilik mezunu olanlar, kişisel olarak kendilerini temsil etmiyorlar. Birinci olarak Türkiye Cumhuriyetini ve Türk bayrağını temsil ediyorlar, ikinci olarak ise bağlı bulundukları firmaları temsil ediyorlar. O yüzden Türklüğümüze, Türk bayrağına laf ettirmemek için kaliteli, bayrağımıza yakışır ve iyi bir temsiliyet içerisinde olmamız gerekiyor.
Vira Haber
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.