İTÜ DEFAMED'den 'Denizcilik Sektöründe Kadınların Rolü ve Cinsiyet Eşitliği' Semineri
İTÜ DEFAMED (YDO) 75. kuruluş yılında sürdürülebilir kalkınma hedeflerini konuşmak üzere 'Denizcilik Sektöründe Kadınların Rolü ve Cinsiyet Eşitliği' başlıklı bir seminer düzenledi.
Denizcilik sektöründeki kadınların rolü ve cinsiyet eşitliği konularını ele alan seminer serisinin ilk halkası, 7 Mart 2024 tarihinde 14.00-16.00 saatleri arasında Kozyatağı Kültür Merkezi'nde gerçekleşti.
Konferansta, Dilruba D. Söylemez, Nilgün Bal, Gözde Turan Sarı, Elif Karaman Sümer sektörde kadın olmanın zorluklarını ve meslek hayatları boyunca karşılaştıkları engelleri anlattılar. Konferans, İTÜ DEFAMED Genel Sekreteri Çağlar Coşkunsu’nun açılış konuşması ile başladı.
Denizcilik Tarihsel Olarak Erkek Egemen Bir Alan Olmuştur. Yakın Zamanda Bu Sadece Tarihsel Bir Tespit Olarak Kalacaktır.
‘Değerli konuklar, İTÜ Denizcilik fakültesi YDO mezunları derneğinin 75. Yıl seminerler zincirin birincisine hoş geldiniz. Derneğimizin kuruluşundan günümüze 75 yılda dünya Türkiye ve mezunlarımız çok büyük değişimler yaşadı. Bizler açısından kanımca en büyük değişikliklerden biri kadınların denizcilikte bugün geldiği ama ileriye doğru daha çok yol alan aşamadır. Uluslararası Denizcilik örgütünün internet sitesinde tarihsel olarak erkek egemen sektör olan denizcilikte uluslararası Denizcilik örgütü sektörün ileriye doğru hareket etmesine yardımcı olmak ve kadınların 21. yüzyıl beklentilerine uygun bir temsil elde etmelerini desteklemek için yoğun bir çaba sarf etmektedir mesajı bulunmaktadır. Evet doğrudur, Denizcilik tarihsel olarak erkek egemen bir alan olmuştur. Fakat umuyorum yakın zamanda bu sadece tarihsel bir tespit olarak kalacaktır. Cinsiyet eşitliği ve kapsayıcılığın teşvik edilmesi, farklı bakış açılarını ve yenilikçi çözümlerin ortaya çıkmasına olanak tanıyan bir yaklaşımdır.
Kadınlar denizcilikte birçok zorlukla karşı karşıya kalmaktadır. Önyargılar, iş ve özel hayat dengesinin sağlanmasında doğrudan kadına yüklenen talepler, yeterli kariyeri fırsatlarının bulunmaması ve bazı durumlarda taciz ve ayrımcılık başlıca sorunlar olarak görülmektedir. Bu zorlukların üstesinden gelmek, denizcilikte kadınların etkisini ve sayısını artırmak için kritik öneme sahiptir. Bugün ana konumuz Denizcilik sektöründe kadınlar ve cinsiyet eşitliği olmakla beraber seminerimizin tanıtım afişinde gördüğünüz gibi seminerler zincirimizin ana başlığını ‘YDO, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini Konuşuyor’ olarak belirledik. Sürdürülebilir kalkınma, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme kapasitelerini tehlikeye atmadan günümüz nesillerinin ihtiyaçlarını karşılayabilme yeteneği olarak tanımlanmaktadır.
Birleşmiş Milletler 17 ana başlık altında sürdürülebilir kalkınma hedefleri belirlemiştir. Yoksulluğu sona erdirmekten tüm dünyada temiz suya ulaşımının sağlanmasına ve deniz kaynaklarının korunmasına, iklim değişikliğine kadar birçok hedef arasında toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak, tüm kadınları ile kız çocuklarının güçlenmesi hedeflerden biridir.
Kadınların geçmişte ve bugün verdiği mücadeleyi 8 Mart kadınlar gününü kutluyorum. Denizcilik özelinde cinsiyet eşitliği mücadelemizde ufkumuzun her zaman aydınlık, rotamızın umut olmasını diliyorum.’
Dilruba D. Söylemez; Birlikte Yol Almadığımız Sürece. O Yol, Bir Yere Gitmeyecek
‘Kültürümüze bugüne gelmemiz yedi büyük aşamayla yedi kademeyle oluşuyor. Erkekler önce kadınların aslında kas gücünün zayıf olduğu için yetersiz olduğunu iddia ederek başladığı ayrımcılık, daha sonra kadınların çocuklarına doğru evrilmeye başlıyor. Ayrımcılık yetmiyor, insanların cinsiyetleri bitti toplumun yarısını ayrıştırdınız biraz daha lazım. Ne var, fiziki özellikler var; cilt rengi, dini inanışı, dili hatta saç ve göz rengi, hatta boyu ve kilosu bile ayrımcılıkta masaya geliyor ve ne yazık ki bugünkü tüketim çağında toplumumuz artık ayrımcılığı markaya dış etkenlere kadar indirgemiş durumda. Kadının dışlandığı bir toplum bir dünya otomatikman yarısının devre dışı kaldığı bir toplumdur. Emeğin katkının başarının, mutluluğun hüznün yarısının komple dışlandığı bir toplum olmuş. Öteki ayrımcılıklar bu pastanın küçük küçük dilimlerini oluşturmakta, lobicilik, ayrımcılık, mülkiyetçilik, ayrıcalık sağlamaz kimseye, ayrıcalık sağlayan kutlamamızı da yasımızı da hep beraber tutmaktan geçer.
Denizcilik sektörüne gelirsek bu toplumda şu an biz sanayi devriminden sonra artık teknolojiye evrildik. Denizcilik sektöründe artık gemiler makinelerle ilerliyor. Buhar bile değil. Hangi erkek bilekleriyle, kapatıp açıyor ki artık hangi yük istif tablosunda artık biz bilgisayarı kullanmıyoruz. Kadınların erkeklerden farkı var, evet kas gücümüz belki kas oranımız daha düşük olabilir ama beynimizdeki düşünme yapımız, düşünme becerimiz biraz daha kompleks. Yani biz birlikte yol almadığımız sürece. O yol, bir yere gitmeyecek.
Toplumun Yarısı Biziz, Öteki Yarısı Bizim Eserimiz
Erkeklerin tamamı topluca hareket ederken, yanında destek ile ilerlerken biz kadınlar hep yalnız kaldık, hep kendi başımıza ilerledik işte özünde aslında bu yatıyor. Birlik olmak zorundayız. El ele vermek zorundayız. Toplumun yarısı biziz, öteki yarısı bizim eserimiz. Eğer biz birlik olmaz ve gelecek nesillere kendi bilgimizi aktarmazsak hiçbir yere varamayacağız. Sektörle ilgili meslekle ilgili asla girmeden umutsuzluğa kapılmadan ilerlemek zorundayız. Bugün burada olan bütün abilerimde çok emek verdiler. Kapılar açtılar, biz kapılar açtık, kapılar niye kapalıydı? Önce bunu sormamız gerekir.’
Nilgün Bal: ‘Biz Sadece Eşit Şartlarda Çalışmak İstiyoruz’
‘Pozitif ayrımcılık yapılmaya çalışılırken de aslında bazı zararlar verilebiliyor. Bu nedenle biz denizde çalışan kadınlar olarak ne pozitif ne negatif bir ayrımcılık istemiyoruz. Biz sadece eşit şartlarda çalışmak istiyoruz. Şu anda baktığımızda bütün dünya değişiyor. Her gün yeni sistemler geliyor. Denizcilik sektörü bu anlamda son yıllarda çok ciddi kurallar yürürlüğe soktu. Şu anda günümüzün en önemli konularından bir tanesi yakıt kaynaklı salınımlar. Bu konuda bir sürü çalışmalar, seminerler, sempozyumlar düzenleniyor ve bütün dünya çapında bunlar yapılıyor. Denizci kadınlar olarak bu konularla daha fazla ilgilenip, bu sektörün bu alanında da daha fazla yer alıp gerekli eğitimleri alıp başarılarımızı ortaya koyacağımızı inanıyorum. Artık belirli tabuları yıktık. Kalan tabularını da yeteneklerimiz ve aklımızla yıkacağımıza hiçbir şüphem yok. Yeni dünyaya en güzel şekilde ayak uydurarak bu konuda birbirimize destek vererek. Kadınların sektördeki yerinin çok daha artacağına eminim.’
Gözde Turan Sarı: ‘Kadınların Kamusal Çocuk Bakım Desteğine İhtiyacı Var’
‘Burada kadınların dünya genelinde karşılaştığın zorlukları ele almayı ve Denizcilik sektöründe çalışan kadınların mesleki gereksinimler nedeniyle bu zorlukları daha fazla yaşadıklarını vurgu yapmak istiyorum. Türkiye'de son 25 yılda denizci kadınlar kendi sektörlerinde önemli ilerlemeler kaydettiler. Ancak maalesef aynı gelişmeyi Türkiye’deki tüm kadın örgütleri için söyleyemeyiz. İstanbul sözleşmesinden çıkılması bunun en bariz örneği. Yalnız bugün ortak bir soruna dikkat çekmek istiyorum. Gelişmekte olan 31 ülkede yapılan bir araştırmaya göre, yoksulluk içinde yaşayan kadınların sadece %1’i çocuk bakım hizmetine erişebilmekte. Bu istatistik temel ihtiyaçlarda ciddi bir eşitsizliği göstermektedir bizlere. Türkiye'deki verilerde bu değerin aynısı yani 31 tane gelişmekte olan ülkeyle aynı verilere sahibiz. 2762 çocuk sadece bakanlık desteğiyle ücretsiz olarak kreş, gündüz bakımevlerinden faydalanabiliyor. Devlete ait kurumlarda sadece 100 çocuktan bir tanesi yer bulabiliyor. Yani böyle bir yer de yok, zaten imkân da yok. Türkiye'de ön okul kayıt oranı sadece %29. Bu da ekonomik kalkınma ve iş birliği ülkeleri ortalamasının oldukça altında.
Türkiye'de çalışma çağındaki kadınların sadece üçte biri iş gücü piyasasında aktif yani %33,6 OECD ülkelerinin ortalaması %64. Türkiye'de her 3 kadından bir tanesi sadece iş gücünde çalışıyor. Diğer 2 kadın çalışmıyor. Çünkü bu ülkelerde örnek almanız gereken kamu destekleri var.
Kamu destekli çocuk bakımı hizmetlerin eksikliği Türkiye’de birçok ailenin evde bakıcılarla çözüm bulmasına neden olmakta. Ancak bu çözümün de kendine özgü zorlukları var. Kamusal destek olmaması, gayri resmi ekonominin büyümesine neden olurken, bakıcı eğitimi ve yeterliliği için Türkiye’de de bir standart olmayışı yetersiz pedagojik yaklaşıma sebep olmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde evde bakıcı almanız gerektiği zaman bunların alması gereken standart eğitimler var. Ama Türkiye’de böyle bir şey yok. Hatta kayıt dışı çalışıyor çoğu çalışan da. Ayrıca ekonomik durumu yeterli olmayan aileler için evde bakıcılar çözüm olmadığı gibi bakıcının hastalık durumunda da ailede yine ödün verenler kadınlar olmakta. Ayrıca birçok bakıcı da aynı zamanda birer anne.
Düşünelim, biran için Türkiye’deki denizci kadınların bakış açısından ve şimdilik sadece karada çalışan denetçilere, mühendisleri, operasyon müdürlerini, brokerleri. Şu anda bu pozisyonlarda çalışan birçok kadın denizci var. Gemi tersane süreçleri, gece yarısı kaza telefonları hafta sonlarına denk gelen arızalar ve bunlara ek sık sık olan yurt dışı seyahatleri tüm bunları hepsini cinsiyetlerine bakmaksızın eşi şartlarda yapabilmek için. Kamusal çocuk bakım desteğine ihtiyacı var. Yoksa bu kadınların kimse eşitlikten bahsetmesin. Çocuk bakımı, ebeveynlerin iş ve aile sorumluluklarını dengesizleştiren kritik bir konu ve biz denizcilerin de birçok alanda olduğu gibi çocuk bakımında da dünyadan örnekler alarak adım atması gerektiğini düşünüyorum.’
Elif Karaman Sümer: ‘Sırf Kadın Çalışanı Daha Fazla Olsun Diye Yan Rollerde Kadın Çalışanı Olan Çok Firma Var’
‘Ben ve benim gibi mezunlarımız birçok STK da etkin bir şekilde yer alarak alanlarında önemli faaliyetlere imza atmaktadır. Kadınlarımızın kendilerini göstermeye ve ispatlamaya artık daha fazla ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Zira bu zamana kadar yeterince başarı elde ettik. Hep birlikte kadınların gücünü keşfetmek, toplumsal cinsiyet eşitliği için çaba göstermek ve daha adil bir dünyaya inşa etmek adına bu yolda ilerlemeye devam edelim. STK larda yönetim kurulundaki kadınları görünür olabileceği yerlerde olması kadınların Denizcilik sektörüne girme konusunda cesaretlendirir ve kadının görünürlüğünü artırabilir. Bazı kurumların kadınlara yönetici sıfatında değil de yan rollerde yer verme eğilimlerinde olduğu gibi numunelik bir yaklaşım sergilendiği gerçeği ortadadır. Sırf kadın çalışanı daha fazla olsun diye yan rollerde kadın çalışanı olan çok firma var. Biz kadınların artık yetenekleri etkili bir şekilde kullanarak hak ettikleri yerlere ulaşabilme potansiyeline sahip oldukları aşikardır azimleriyle sürdürülebilir kalkınmaya odaklanarak güçlü bir gelecek inşa etmek için adımlar atıyoruz. Unutmayalım ki eşitlikle sürdürebilirlik, toplumunuzun daha güçlü ve adil bir şekilde ilerlemesi için kritik öneme sahiptir.
Birlikte çalışarak biz kadınların asistanlık gibi sınırlı rollerle sınırlı olmadığını kanıtladıkları yeteneklerini sergileyebilecekleri ve hak ettikleri yerlere ulaşabilecekleri bir gelecek inşa etmeye devam edelim.’
Seminer İTÜ DEFAMED Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Tekerin katılımcılara plaket vermesi ile son buldu.
Vira Haber
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.