İsrail sazanı iç sularımızın belalısı oldu
İsrail sazanı, diğer balık türlerinin sayısının artmasına engel olduğu belirten ve belirten Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Fen- Edebiyat Fakültesi'nde görevli Prof. Dr. Nazmi Polat, "Bir el, bütün sularımıza bu balığı yaygınlaştırdı" dedi.
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Fen- Edebiyat Fakültesi'nde görevli Prof. Dr. Nazmi Polat, göl, gölet ve akarsu gibi iç sulardaki balık faunasında büyük değişiklik olduğunu, 'havuz balığı' olarak bilinen İsrail sazanın baskın tür haline geldiğini söyledi.
Tüketilmeyen bu balığın, diğer balık türlerinin sayısının artmasına engel olduğunu belirten Prof. Dr. Polat, "Bir el, bütün sularımıza bu balığı yaygınlaştırdı" dedi.
OMÜ Fen- Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Polat, 30 yıldır aynı üniversitede görev yaptığını ve Samsun'un iç sularını tamamen bildiğini söyledi. Her ortamda yaşayabilen balıklarla ilgili araştırma yaptığını kaydeden Polat, "2005 yılında bununla ilgili bir kitap hazırladık. Daha sonra Samsun'un balık faunasında çok büyük bir tehlike ile karşı karşıya kaldık. O gün birkaç alanda bulunan 'havuz balığı', insanların 'İsrail balığı' dediği bir balık, şu anda iç sularımızın tamamını kapsamış durumda. Bir el, bütün sularımıza bu balığı yaygınlaştırdı; ama bu elin kim olduğunu, bu gücün ne olduğunu kimse kabullenmiyor; kabullenmek istemiyor. Bütün iç sularımızı hatta Yeşilırmak Nehri'ni bile baskın hale getirecek bir istilacı tür çoğalıyor ise bunda başka gerekçelerin de aranması gerekiyor" diye konuştu.
'EKOLOJİK TÜRLERİ YOK ETMİŞ OLURUZ'
İsrail sazanının baskınlığının önlenmemesi halinde doğal balık faunasının yok olacağını ileri süren Prof. Dr. Polat, şunları söyledi:
"Bizim normal balıklarımız, yılda 1 defa ürerken, İsrail sazanı ise 6- 7 bazen 9 defa üreme yapıyor. Ondan öte bu balık, bizim doğal faunamızdaki balıkların yumurtaları ile besleniyor. Bu balık, ekolojik ortama çok kolay uyum sağlayabilen, çok değişik habitatlarda rahatlıkla yaşayabilen; sıcak, soğuk, kirli, akarsu ve durgun suda yaşayabilen, çok fazla üretme yeteneğinde olan bir balık. Dolayısıyla bizim doğal balık türlerimizin varlığını tehlikeye atıyor, engelliyor. O suda baskın tür haline geliyor. Eğer bu balıkla ciddi bir mücadele yapılmazsa bu baskınlığı önlenemezse yakın gelecekte özellikle durgun sularımızdan başlamak üzere doğal balık faunamızın yok olduğunu göreceğiz. Bu da göllerimizin çölleşmesi manasına gelir. Bu balık, yenmeyen, tüketilmeyen alanın bir daha almadığı bir balık. Böylece doğal alanlarımızdaki ekolojik türleri yok etmiş oluruz. Ekolojik halkadaki doğal türlerin yok olması demek, bu halka ile alakaları diğer canlıların da zamanla yok olacağını ve sırada bir gün insana geleceğini gösteren çok ciddi bir işarettir."
Vira Haber
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.