'İnsan arıyorum insan!'
A+A-
Sinoplu Diyojen (Kinik Diyojen) güpegündüz elinde lambayla dolaşırken, kendisine ne yaptığını soranlara: İnsan arıyorum, insan!’ der…
Dün Adana’daki otogarda battaniyeye sarılı bir yaşındaki Garam Bebeğin cansız bedeni yürekleri bir kez daha dağladı. Yanında oturan ve sessizce ağlayan annesi Nesrin Berdoş, kocasını Suriye’deki iç savaşta yitiren yüzlerce, binlerce anneden sadece biriydi. Beş çocuk annesi olan Nesrin Berdoş, Halep’ten yürüyerek Hatay’a, oradan da, İstanbul’a gitmek için Adana Otagarı’na gelmişti. Bu soğukta yapılan zorlu yolculuk, Garam Bebeği bu dünyadan ayırdı. Adli Tıp Kurumu’nun raporuna göre Garam Bebek açlıktan ve soğuktan ölmüştü. Bu kadar… Annesi, yanında yatan küçük kızının yanında sessizce göz yaşı döktü bir süre; sonra gözlerini sildi, geride dört evladı daha vardı. Oysa acıyı akıtmanın en iyi yoludur ağlamak… Dün hüngür hüngür ağladım…
Ben son zamanlarda aynaya bakmakta zorluk çekiyorum. Utanıyorum; insanlığımdan, bu yaşananlara karşı elimden bir şey gelmemesinden, yüzlerce kadın ve çocuğun katillerine bir şey yapamamaktan utanıyorum. Her gün onlarca insan Ege’de, zorlu dağ yollarında hayatını kaybediyor. Ölenler mi daha şanslı, kalanlar mı bilmek zor? Yaşananlar korkunç…
Türkiye’ye son dönemde yedi kez geldi Angela Merkel. Neden? Çünkü Türkiye’ye mültecilerle ilgili ihtiyacı var Avrupa’nın, Almanya’nın. Keyfinden gelmiyor. Türkiye’ye üç milyar Euro da yolda, gelmek üzere. Üç değil, 30 milyar Euro verseler ne olacak. Akan kan, gözyaşı, vahşet duracak mı? Hayır. Burada dünyaya egemen olan güçlerin o coğrafyadaki hesaplarını artık sonlandırmaları gerekiyor. Bu akını durdurmanın tek yolu silahların susması. Artık silah tacirlerinin ve güçlü devletlerin oyunlara bir son vermesi ve bu savaşı durdurması lazım. Çünkü artık kimse “orası uzak bir coğrafya, ülkemde bana bir şey olmaz” demesin. Artık güvenli hiçbir yer yok. Bütün egemen güçlerin bu olanlara son vermek için birlikte hareket etmesi ve akıl tutulmasına son verme zamanı çoktan geldi.
Artık bu vahşeti seyreden biz kadınlar, analar için yolun sonuna geldik. Sıcak evimizde oturamaz, yemek yiyemez, aynaya bakamaz olduk. Çevremizdekilere yardım ediyoruz, ama nereye kadar. Yeter artık, yeter… Bu zalim düzen durmazsa bir kıyamet geliyor ki, sonunu da kimse göremeyecek. Bu işin galibi olmayacak. Sahi, orada kimse yok mu???
Dün Adana’daki otogarda battaniyeye sarılı bir yaşındaki Garam Bebeğin cansız bedeni yürekleri bir kez daha dağladı. Yanında oturan ve sessizce ağlayan annesi Nesrin Berdoş, kocasını Suriye’deki iç savaşta yitiren yüzlerce, binlerce anneden sadece biriydi. Beş çocuk annesi olan Nesrin Berdoş, Halep’ten yürüyerek Hatay’a, oradan da, İstanbul’a gitmek için Adana Otagarı’na gelmişti. Bu soğukta yapılan zorlu yolculuk, Garam Bebeği bu dünyadan ayırdı. Adli Tıp Kurumu’nun raporuna göre Garam Bebek açlıktan ve soğuktan ölmüştü. Bu kadar… Annesi, yanında yatan küçük kızının yanında sessizce göz yaşı döktü bir süre; sonra gözlerini sildi, geride dört evladı daha vardı. Oysa acıyı akıtmanın en iyi yoludur ağlamak… Dün hüngür hüngür ağladım…
Ben son zamanlarda aynaya bakmakta zorluk çekiyorum. Utanıyorum; insanlığımdan, bu yaşananlara karşı elimden bir şey gelmemesinden, yüzlerce kadın ve çocuğun katillerine bir şey yapamamaktan utanıyorum. Her gün onlarca insan Ege’de, zorlu dağ yollarında hayatını kaybediyor. Ölenler mi daha şanslı, kalanlar mı bilmek zor? Yaşananlar korkunç…
Türkiye’ye son dönemde yedi kez geldi Angela Merkel. Neden? Çünkü Türkiye’ye mültecilerle ilgili ihtiyacı var Avrupa’nın, Almanya’nın. Keyfinden gelmiyor. Türkiye’ye üç milyar Euro da yolda, gelmek üzere. Üç değil, 30 milyar Euro verseler ne olacak. Akan kan, gözyaşı, vahşet duracak mı? Hayır. Burada dünyaya egemen olan güçlerin o coğrafyadaki hesaplarını artık sonlandırmaları gerekiyor. Bu akını durdurmanın tek yolu silahların susması. Artık silah tacirlerinin ve güçlü devletlerin oyunlara bir son vermesi ve bu savaşı durdurması lazım. Çünkü artık kimse “orası uzak bir coğrafya, ülkemde bana bir şey olmaz” demesin. Artık güvenli hiçbir yer yok. Bütün egemen güçlerin bu olanlara son vermek için birlikte hareket etmesi ve akıl tutulmasına son verme zamanı çoktan geldi.
Artık bu vahşeti seyreden biz kadınlar, analar için yolun sonuna geldik. Sıcak evimizde oturamaz, yemek yiyemez, aynaya bakamaz olduk. Çevremizdekilere yardım ediyoruz, ama nereye kadar. Yeter artık, yeter… Bu zalim düzen durmazsa bir kıyamet geliyor ki, sonunu da kimse göremeyecek. Bu işin galibi olmayacak. Sahi, orada kimse yok mu???
Bu yazı toplam 5064 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.