1. HABERLER

  2. SAVUNMA SANAYİ

  3. İlk milli denizaltı Piri Reis suya indirildi
İlk milli denizaltı Piri Reis suya indirildi

İlk milli denizaltı Piri Reis suya indirildi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2022'den itibaren her yıl bir denizaltımız daha hizmete girecektir. 2027 yılında, 6 denizaltımızın tamamı da Deniz Kuvvetlerimizin emrinde hizmet vermeye başlayacaktır." dedi.

A+A-

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gölcük Tersane Komutanlığında Yeni Tip Denizaltı Projesi'nin ilk deniz altısı Pirireis'i Havuza Çekme ve 5. Gemisi Seydialireis'in ilk kaynak töreninde yaptığı konuşmada, havuza çekilecek Pirireis denizaltısının inşasının yaklaşık 4 yıl önce başladığını, 2022 yılında Pirireis denizaltısının hizmete gireceğini söyledi.

Pirireis'in ardından Hızırreis, Muratreis ve Aydınreis denizaltılarının ilk kaynak törenlerinin yapıldığını ve inşa sürecine geçildiğini hatırlatan Erdoğan, bugün Yeni Denizaltı Projesi'nin 5'incisi olan Seyidialireis'in ilk kaynak töreninin de gerçekleştirileceğini belirtti.

Gelecek yıl bitmeden serinin son gemisi olan Selmanreis'in inşasına da başlanacağını anlatan Erdoğan, 2022 yılından itibaren her yıl bir denizaltının daha hizmete gireceğini, böylece 2027 yılında 6 denizaltının tamamının da Deniz Kuvvetleri'nin emrinde hizmet vermeye başlayacağını aktardı.

Denizaltıların şimdiden ülkeye, millete, orduya, denizcilere hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, projenin ilk adımının atıldığı günden şimdiye yürütülen çalışmalarda emeği geçenlere teşekkür etti.

Hedeflerinin bu süreçte elde edilen tecrübe ve birikimle, milli denizaltı projesini süratle hayata geçirmek olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Milli denizaltılarımızın ilk kaynak, denize indirme ve hizmete girme törenlerinde de inşallah yine birlikte olacağız. Deniz altılarımıza isimleri verilen reislerimizin her biri gerçekten abide kişiliklerdir. Mesela Gelibolulu Pirireis'in 500 yıl önce çizdiği harita ve yazdığı kitabı Bahriye eseri bugün dahi hayranlıkla karşılanıyor. Bütün ömrü denizde ve savaşta geçen Pirireis'in Akdeniz'de, Aden'de, Basra Körfezi'nde verdiği mücadele, gençlerimize örnek olacak kahramanlıklarla doludur. Seydialireis hayatı filmlere konu olacak derecede inanılması zor maceralarla dolu adeta bir süper kahramandır. Bu yürekli denizcimiz, Kızıldeniz, Aden Körfezi, Umman Denizi ve Hint Okyanusu boyunca savaşa savaşa Hindistan'ın en ucuna kadar gitmiştir. Yolda tutulduğu fırtınalar ve düşman saldırıları sebebiyle yıpranan donanmasının silahlarını Hindistan'ın en ucundaki kabilelere emanet ettikten sonra da karadan dönüş yoluna geçmiştir. Seydialireis'in bugünkü Hindistan, Pakistan, İran, Irak, Anadolu üzerinden İstanbul'a kadar karadan süren seyahati, gerçekten şaşkınlık ve hayranlık vericidir."

Erdoğan, daha ilgincinin, Seydialireis'ten asırlar sonra bölge halkının Japonya'ya giderken aynı limana uğrayan Ertuğrul Fırkateyni'ne emanet edilen silahları vermek üzere geri getirmiş olması olduğunu aktardı.

"Geçmişiyle ilişkisi kesik bir tarih anlayışı yerleştirilmeye çalışılmıştır"

Türkiye olarak geleceğe güvenle bakabilmek için önce geçmişten geleceğe güçlü bir köprü kurulması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Milletimize uzun yıllar boyunca bilinçli bir şekilde tarihi, kültürü, medeniyeti, kahramanlıkları, başarıları unutturulmak istenmiştir. Sanki bu millet ve bu devlet gökten zembille inmişçesine geçmişiyle ilişkisi kesik bir tarih anlayışı yerleştirilmeye çalışılmıştır. Hakikat güneşinin kapatılması mümkün olmadığı için milletimiz epeyce bir zaman ecdadının mirasına, kulaktan kulağa aktarılan hatıralarla gizli saklı okunan kitaplarla sahip çıkmıştır. Halbuki sadece Cumhurbaşkanlığı forsumuzda temsil edilen devletlerimizin 2200 yılı aşkın köklü bir mazisi bulunuyor. Bu devletlerin yönettikleri toprakların haritasını şöyle bir gözümüzün önüne getirdiğimizde ortaya gerçekten muhteşem bir manzara çıkıyor. Anadolu'yu merkez aldığınızda, en kuzeydeki Baltık ülkelerine, en doğudaki Çin'e, en güneydeki Hindistan'a, en batıdaki Kuzey Afrika topraklarına ve Cebelitarık Boğazı'na kadar her yerde izimiz vardır. Bu ülkenin ve bu milletin tarihini bilmeyenler, attığımız her adımda bize 'Burada ne işimiz var?' diye soruyorlar. Halbuki asıl sorulması gereken soru, 'Biz bunca zamandır niye oralarda yokmuşuz?' olmalıdır."

Türkiye'nin izlediği politikanın, boyundan büyük işlere kalkışarak başını belaya sokma veya hakkı olmayan yerle müdahalede bulunma olmadığını belirten Erdoğan, "Tam tersine, hem kendimiz hem dostlarımız hem de tüm insanlık için gecikmiş bir hak temsili mücadelesi içindeyiz. Suriye'de yürüttüğümüz harekatların amacı budur. Doğu Akdeniz'de izlediğimiz politikanın gayesi de budur. Son olarak meşru Libya yönetimiyle yürüttüğümüz çalışmalar da bu çerçevededir." dedi.

"Durduk yere kimseyle maraza çıkarmak gibi bir derdimiz yoktur"

Türkiye'nin, Doğu Akdeniz ve Libya meselesiyle ilgili politikalarına değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yunanistan ve onu destekleyen kimi ülkeler, uzunca bir süredir Türkiye'yi adeta denize adım atamaz hale getirmenin hazırlıkları içindeydi. Akdeniz'e komşu kimi Arap ülkeleri ile İsrail'in de benzer çabalar içinde olduğunu biliyoruz. Bizim, durduk yere kimseyle maraza çıkarmak, kimsenin hakkını, hukukunu gasp etmek gibi bir niyetimiz yoktur. Bıçak gırtlağa dayanana kadar da sükunetimizden asla taviz vermedik ancak geldiğimiz noktada artık bu suskun ve çekingen politikayı sürdürme lüksümüz yoktur.

Şayet KKTC ve Libya ile başlattığımız süreçlerden vazgeçersek bırakınız ekonomik faaliyetleri, bize denize girecek kıyı, olta atacak sahil bile bırakmayacaklar. Karşımızdakilerin hak, hukuk, adalet, ahlak, insaf diye bir dertleri kesinlikle bulunmuyor. Türkiye'ye ve Türk milletine karşı öyle bir kinleri var ki ellerinden gelse bizi sadece Anadolu'dan söküp atmakla kalmayacak, dünyadan kökümüzü kazıyacaklar. Hamdolsun ülkemiz artık bu tür niyetlere, bu tür sinsi veya açık saldırılara karşı kendi hakkını, hukukunu, çıkarlarını koruyabilecek güce, iradeye, imkana sahiptir. Ülkemizin KKTC ve Libya ile yaptığı anlaşmalar, uluslararası hukuka, Birleşmiş Milletler sözleşmelerine ve diğer yerlerdeki benzer örneklere tamamen uygundur."

"Türkiye attığı adımlardan kesinlikle geri dönmeyecektir"

Hiç kimsenin Türkiye'yi dışlama, kıyılarına hapsetme, ekonomik çıkarlarını gasbetme niyetiyle Türkiye'nin karşısına gelmemesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

"Türkiye ne Suriye'de attığı adımlardan ne Libya ile vardığı mutabakattan kesinlikle geri dönmeyecektir."

Türkiye'nin Libya'da işi olmadığını söyleyenlere seslenen Erdoğan, "Madem Libya'nın bizimle ilgisi yok, öyleyse Gazi Mustafa Kemal orada ne arıyordu?" dedi.

Libya'ya asker gönderme konusuna ilişkin Erdoğan, şunları söyledi:

"Gerekirse bu desteklerin askeri boyutunu artıracak, karada, denizde ve havada her türlü imkanı değerlendireceğiz."

Hassas bir dönem

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, da "Yedi iklim üç kıtaya barışı, huzuru ve adaleti götüren atalarımızdan aldığımız ilhamla ve milli, manevi değerlerimiz doğrultusunda bugüne kadar mazlum ve mağdurların yanında olduk. Aynı şekilde bugün Suriye’de olduğu gibi Libya’da da barış, huzur ve güvenlik sağlanana kadar Libyalı kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz." dedi.

Akar, Bölgesel ve küresel düzeyde belirsizlik, risk ve tehditlerle dolu hassas bir dönemden geçildiğini ifade eden Akar, şöyle devam etti:

"Böyle bir dönemde ülkemizin güvenliği, asil milletimizin huzur ve refahı için sadece bugünün değil, geleceğin savunma ve güvenlik teknolojilerini de yakından takip etmek ve buna göre gerekli hazırlıkları yapmak mecburiyetindeyiz. Jeostratejik önemi son derece yüksek olan coğrafyamızda yerli ve milli savunma sanayi ürünleriyle teçhiz edilmiş etkin, caydırıcı ve saygın bir orduya sahip olmak bizler için artık bir tercih değil, bir mecburiyettir, zorunluluktur. Nitekim yurt içinde ve sınır ötesinde başarıyla yürütülen terörle mücadele operasyonlarında yerli ve milli savunma sanayisi ürünlerimizin ne kadar önemli olduğu açıkça görülmüştür."

Bu operasyonlarda yerli ve milli savunma sanayisi ürünlerinin kahraman ve fedakar Türk Silahlı Kuvvetleri personeline kazandırdığı hareket kabiliyeti, özgüven, moral ve motivasyonun son derece önemli olduğunu ve bunun asla göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Akar "Türkiye, artık enerjisini, birikimini ve kaynaklarını boşa harcayan bir ülke değil. Çok şükür o günler geride kaldı." diye konuştu.

Yerli ve milli projeler

Yerli ve milli imkanlarla üretilen MİLGEM korveti, lojistik destek gemisi, çok maksatlı amfibi hücum gemisi, Altay tankı, Atak taarruz helikopteri, silahlı/silahsız insansız hava araçları, Hürkuş eğitim uçağı, Göktürk-1 gözetleme uydusu, yeni tip karakol botları, süratli müdahale botları, milli piyade tüfeği, mayına karşı korumalı araçlar, hava savunma ve füze sistemleri başta olmak üzere birçok sistem ve alt sistemlerin savunma sanayisinde gelinen noktayı en açık şekilde gösterdiğini anlatan Akar, "Tüm bu projeler Türk savunma sanayisinin teknolojisiyle, tecrübesiyle, mühendislik altyapısıyla, bütçesiyle, bilgi paylaşım metodolojisi ve proje yönetim sistematiği ile geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne sermektedir. Artık kendi firmaları, kendi insan kaynağı ve kendi imkanlarıyla üreten ve ürettiğini ihraç edebilen bir ülke durumundayız." dedi.

Dost ve kardeş Pakistan’a ihracı gerçekleştirilecek MİLGEM’lerin henüz bir başlangıç olduğuna yönelik değerlendirmesini dile getiren Akar, şunları söyledi:

"Reis sınıfı denizaltılarımızın inşasında elde edeceğimiz tecrübelerle tıpkı MİLGEM’lerde olduğu gibi milli denizaltımız MİLDEN'i de üreteceğimize inanıyoruz. Kendi ihtiyaçlarımızı karşılamanın yanı sıra dost ve müttefiklerimizin de ihtiyaçlarını karşılayabilecek seviyeye ulaşacağız, bu konuda kararlıyız. Denizaltılarımızın tamamlanıp donanmamıza katılması TSK'nin etkinlik, caydırıcılık ve saygınlığına önemli katkılar sağlayacak, Deniz Kuvvetlerimiz, hem Mavi Vatan'ımızdaki hak, alaka ve menfaatlerimizi hem de Kıbrıslı kardeşlerimizin haklarını çok daha güçlü bir şekilde koruyacaktır. Bu çalışmaların ne kadar hayati önemi haiz olduğu, Ege’de, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta yaşanan son gelişmelere bakıldığında bir kez daha ortaya çıkmaktadır."

Libya ile yapılan mutabakat

Libya ile yapılan "Deniz yetki alanlarının sınırlandırılması" ile "Güvenlik ve askeri iş birliği" mutabakat muhtıralarını, "hak ve menfaatlerin korunması yönünde atılan stratejik öneme sahip adımlar" olarak nitelendiren Akar, şöyle konuştu:

"Bu adımlar ile her iki ülkenin hak ve menfaatleri doğrultusunda tamamen BM kararlarına ve uluslararası hukuka uygun bir şekilde, deniz yetki alanları kayıt altına alınarak bölgede oldubittilere izin verilmeyeceği açık bir şekilde ortaya konmuş ve haklarımızın korunması sağlanmıştır. Köklü tarihi, kültürel, ekonomik bağlarımız olan Libya ile güvenlik ve askeri iş birliği kapsamındaki faaliyetlerimize de devam edeceğiz. Yedi iklim üç kıtaya barışı, huzuru ve adaleti götüren atalarımızdan aldığımız ilhamla ve milli, manevi değerlerimiz doğrultusunda bugüne kadar mazlum ve mağdurların yanında olduk. Aynı şekilde bugün Suriye’de olduğu gibi Libya’da da barış, huzur ve güvenlik sağlanana kadar Libyalı kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Türkiye, savunma sanayisindeki stratejik ihtiyaçlarını kendisi tasarlayabilir, geliştirebilir, üretebilir ve bunların ihracatını yapabilir hale gelinceye kadar durmayacağız, dinlenmeyeceğiz, gece-gündüz çalışacağız. Yapabildiğimizi, üretebildiğimizi gördük, bundan sonra da üretmeye devam edeceğiz."

"Çalışıyoruz, çalışacağız ve başaracağız"

Yüksek teknolojiye dayalı savunma sanayisindeki yerlilik ve millilik oranının yüzde 70’ler seviyesine çıkarıldığını belirten Akar, şunları kaydetti:

"2023 yılına kadar bu oranı yüzde 75 seviyesine çıkarmak için çalışıyoruz, çalışacağız ve inanıyoruz ki başaracağız. Kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör, vakıf şirketleri, üniversiteler hep birlikte, omuz omuza aklın ve bilimin rehberliğinde ciddiyet, samimiyet, diyalog ve koordinasyon içerisinde çalışarak hedeflerimize ulaşacağımıza yürekten inanıyoruz. Bu vesileyle, milli savunma sanayimizin gelişmesindeki kararlı tutumunuz, liderliğiniz ve desteğiniz dolayısıyla zat-ı devletlerine şükranlarımı sunuyor, gurur duyulan bu projelerin hayata geçirilmesinde, başarıyla yürütülmesinde emeği geçenlere, katkıda bulunanlara yüksek müsaadeleriyle teşekkür ediyorum. Denizaltılarımızın ülkemize, milletimize ve silahlı kuvvetlerimize bir kez daha hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum."

Denizaltılar etkin ve caydırıcı bir kuvvet

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler de törende yaptığı konuşmada, "Türk Deniz Kuvvetleri denizlerdeki güç mücadelesinde envanterindeki denizaltılar ile etkin ve caydırıcı bir kuvvet olarak yer almaktadır" dedi.

Güler, Gölcük Tersane Komutanlığında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı, Yeni Tip Denizaltı Projesi'nin birinci gemisi Pirireis'in havuza çekme ve beşinci gemisi Seydialireis'in ilk kaynak töreninde, kahraman Türk donanmasının gücüne güç katacak önemli bir projenin hayata geçirildiğini belirtti.

Kendi kara sularının yanı sıra Atlantik'ten Büyük Okyanus'a kadar her coğrafyada etkin harekat icra etmeye her daim hazır olan Türk Deniz Kuvvetlerinin yüce ulusun gurur kaynağı olmayı sürdürdüğünü vurgulayan Güler, "Bugün denizaltıların üç boyutlu ortamda hareket edebilmeleri uzun süre lojistik destek almadan harekat yapabilmeleri ve en önemlisi tespit ve teşhis edilmeden sürpriz etkisi yaratabilmeleri deniz harbinde üstünlük sağlamakta ve deniz harbinin kaderini değiştirme imkanı vermektedir. Bu nedenle Türk Deniz Kuvvetleri denizlerdeki güç mücadelesinde envanterindeki denizaltılar ile etkin ve caydırıcı bir kuvvet olarak yer almaktadır" diye konuştu.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığının da değişen harekat ihtiyaçları ve teknolojik ilerlemelere uygun olarak platformlarını geliştirdiğine dikkati çeken Güler, şunları kaydetti:

"Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Reis Sınıfı denizaltılarla de yeni imkanlara kavuşacak ve gücüne güç katacaktır. Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın pek çok zaferi tarihe altın harflerle yazdıran kahraman komutan ve leventlerinin taşıdığı inanç ve ruhla en modern deniz harp silah ve vasıtalarını öz kaynaklarımızla inşa edip denizcilikte en üstün eğitim seviyesine ulaşarak kendisine verilen görevleri bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da başarıyla yerine getireceğine ve denizlerdeki Türk hak ve menfaatlerini koruyarak atalarımızdan aldığımız şerefli sancağı daha da yükseklere taşıyacağına olan inancımız tamdır."

Pirireis'in 2022 yılında hizmete girmesi planlanıyor

Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir de yeni tip denizaltı projesinin bir sözleşmenin ötesinde, kamu ve özel sektörün ahenk içerisinde çalıştığı örnek program olduğunu söyledi.

Demir, proje kapsamında başkanlık tarafından yürütülen teknoloji transferi, altyapı geliştirme, yerlileştirme ve sanayileşme faaliyetlerinin olumlu sonuçlarını almaya başladıklarını dile getirdi.

Milli Savunma Bakanlığı envanterine girecek olan "reis sınıfı" denizaltılarında mevcut sistemlerin geliştirilerek kullanılmasına yönelik Ar-Ge faaliyetlerine başlanıldığına değinen Demir, şöyle konuştu:

"Yerli ve milli yakıt pili, ana elektrik motoru, batarya ve çeşitli tipte sonarların geliştirilmesine kurumumuz bünyesinde başlanılmıştır. Ar-Ge faaliyetleri kapsamında elde edilecek ürünlerin önümüzdeki senelerde başlayacak diğer sualtı platformları projelerimizde kullanılmaya başlanması ve teknik açıdan dünya pazarında tercih ediliyor olması kurumumuzun stratejik hedefleri arasında orta ve uzun planları arasında yer almaktadır. Proje kapsamında tedarik edilen denizaltılar havadan bağımsız tahrik sistemi için dünya üzerinde kullanılmakta olan üç fazla sistemden yakıt pili teknolojisini kullanmakta olup donanmamız için bir ilk olma niteliği taşımaktadır."

Demir, "Bugün havuza çekim işlemini gerçekleştirdiğimiz Pirireis denizaltımızın 2022 yılında hizmete girmesi planlanmaktadır. Proje kapsamında inşa faaliyetlerine devam edilmekte olan diğer 5 denizaltımızın 2027 yılına kadar hizmete girerek donanmamızın gücüne güç katması beklenmektedir." ifadesini kullandı.

İsmail Demir, başkanlığın, Türkiye'nin küresel güç olma ülküsüne matuf olarak milli sanayiinin savunma ve güvenlik ihtiyaçlarını karşılayabilir ve idame edilebilir kapasiteye ulaşmasını teminen, gerekli politika ve stratejilerin geliştirilmesi süreçlerine öncülük yaptığını sözlerine ekledi.

denizalti-1-007.jpg

denizalti-2-004.jpg

denizalti-4-001.jpg

erdogan-003.jpg

erdogan1-002.jpg

denizalti-2-004-001.jpg

erdogan2-002.jpg

erdogan3-001.jpg

erdogan4.jpg

erdogan5.jpg

erdogan6.jpg

erdogan7.jpg

erdogan9.jpg

erdogan10.jpg

20191223-2-39972638-50592909-web.jpg

20191223-2-39972702-50592960-web.jpg

20191223-2-39972702-50592958-web.jpg

20191223-2-39972702-50592952-web.jpg

20191223-2-39972702-50592949-web.jpg

20191223-2-39972702-50592944-web.jpg

20191223-2-39972702-50592943-web.jpg

20191223-2-39972702-50592942-web.jpg

 

Vira Haber

Bu haber toplam 6205 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.