1. HABERLER

  2. DENİZ KÜLTÜRÜ

  3. İki gemi iki hüzünlü öykü
İki gemi iki hüzünlü öykü

İki gemi iki hüzünlü öykü

Independenta, 27 gün boyunca hiç durmadan yanar. Gemiden aylar boyunca siyah dumanlar çıkıp gökyüzüne yayılır. Petrol tabakasına bulanmış martı ve karabataklar günlerce, gazetelerin sayfalarını ‘mağdur başrol oyuncuları’ olarak süslerler.

A+A-

15 Kasım 1979 sabahı neredeyse tüm İstanbullular aynı anda uyanırlar. Şehir ‘tehlikeli’ anlama gelen ‘beş kesik’ vapur düdüğünü duymasa da bir süre sonra meydana gelen büyük patlamayla sarsılır. Patlamanın şiddetiyle Boğaz çevresindeki pek çok evin camı kırılır. Yer gök kızıla kesmiştir.

Birgün Gazetesi'nin haberine göre; beşi yirmi geçe yataklarından fırlayan İstanbullular, sahile koştuklarında denizdeki alev topunu görürler. İlk anda patlamanın bir terör eylemi olduğu düşünülür. Ancak çok geçmeden ham petrol yüklü 150 bin grostonluk Rumen tankeri Independenta ile Yunan Evriari kosterinin denizin üzerinde çarpıştığı anlaşılır. Alevler gökyüzüne ulaşırken, yangın da yayılır.

Jandarma ve polis, daha önce hiç karşılaşmadıkları olayı izlemeye gelenleri sahilden uzaklaştırmaya çalışsalar da başarılı olamazlar. Harem’in gümrük sahasından Moda burnuna ve Kalamış koyuna kadar uzanan bütün sahil şeridi kalabalıktan görünmez olur.

Pek çok gazete yıldırım baskıya geçer. Haber merkezlerinin telefonları olayın vahametini öğrenmek isteyenler tarafından kilitlenir.

Independenta, 27 gün boyunca hiç durmadan yanar. Gemiden aylar boyunca siyah dumanlar çıkıp gökyüzüne yayılır. Sahile vuran kalın petrol tabakasına bulanmış martı ve karabataklar günlerce, gazetelerin sayfalarını ‘mağdur başrol oyuncuları’ olarak süslerler.


Cam karaborsaya düştü

Olay, haftalar boyunca, manşetleri, kahve köşelerini işgal eder. Gemi soğutulduktan sonra hurdacılar sahneye çıkar. Teknelerle gelip parçaları sökmeye başlarlar. İstanbul’un ‘tarihi patlaması’ hurdacılarla birlikte camcıları da ihya eder. İstanbul’da camın karaborsaya düştüğü başka dönem yoktur. Sigortıa şirketleriyle zarara uğrayanlar arasında büyük problemler yaşanır. Mesleğe yeni başlayan itfaiye erleri ise enkaz başında talim yaparlar.

Haydarpaşa Garı’nın dış cephesi de patlamadan zarar görür.

Independenta’dan geriye kalanlar Tuzla Tersanesi’ne çekilse de geminin bir bölümü hüzünlü bir fotoğraf gibi Boğaz’ın mavi sularına asılı kalır.


Hikâyeler örtüşür

28 Nisan 1960 sabahı İstanbul Üniversitesi’nin bahçesinde bir öğrenci eylemi düzenlenir. Çok geçmeden polis müdahale edip öğrencileri Beyazıt Meydanı’na doğru sürer. Ancak bu kadarla kalmaz. Bir öğrenciye de ateş edilir. Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz ölmüştür. Henüz 20 yaşındadır.

Geçen günlerde yaşamını yitiren Çetin Altan, olaydan sonra dünya tarihindeki en kısa makaleyi yazar: “Bugün canım yazı yazmak istemiyor.” İşte o meşhur yazı Turan Emeksiz’in ölümünün ertesi gününde kaleme alınmıştır. Turan Emeksiz’in ismi üniversitesinde oturduğu derslikle birlikte doğum yeri olan Malatya’daki bir caddeye verilir. Yıllar sonra Boğaz’da seyri sefer yapan bir geminin ön kıç taraflarında da aynı yazı okunur: “Turan Emeksiz.”

Independenta ve Turan Emeksiz

Uzunca bir süre Independenta’dan geriye kalanlar ve Turan Emeksiz vapuru birbirini selamlar.

Turan Emeksiz’in eşitlik, özgürlük ve tam bağımsızlık gibi idealleri vardır. Bir sonbahar günü üniversite bahçesinde vurulur. Romen gemisi bir sonbahar günü Boğaz’da ağır ağır batmıştır. Independenta, ‘Bağımsızlık Ateşi’ demektir. Yıllar sonra son enkazı da sulardan alınır. 1986 yılında artık geriye hiçbir iz kalmaz.

 Turan Emeksiz vapuru, yaşlanınca Mudanya’ya çekilir. Önce adı değiştirilip bir yüzer restorana dönüştürülür ardından da tamamen ortadan kaybolur.

 


ViraHaber.com

Bu haber toplam 3421 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.