Aytül-Cüneyt Bayar çiftinin tek çocukları, Işıkkent Eğitim Kampüsü 10. sınıf öğrencisi İdil Bayar, sekiz yaşından beri gönül verdiği yelken sporunda en büyük hedeflerinden birine ulaştı.

Sadun Boro’dan sonra dünya turu yapan ikinci Türk unvanını elinde bulunduran Cumhur Gökova ile çalışan İdil Bayar, World Cruising Club tarafından düzenlenen Uluslararası ARC 2010 yarışı çerçevesinde Atlantik geçişini tamamladı. Cumhur Gökova’nın soyadını verdiği teknesiyle çıktığı yeni dünya turu kapsamında yapılan okyanus geçişi ile İdil, “Atlantik’i geçen en genç Türk kızı” olma unvanını elde etti. 21 Kasım’da Kanarya Adaları’nın Las Palmas kentinden denize açılan 300 teknenin arasında bulunan “Gökova”, yaklaşık 21 günlük mücadelenin ardından geçişini tamamlayarak Karayip Denizi’nin güneyindeki Santa Lucia kentine ulaştı.

Hepimiz çok mutluyuz
İdil Bayar telefonla yaptığı açıklamada, Cumhur Gökova, Maisa Gökova, Kubilay Boyacı, Tamer Büyükyılmaz, Hasan Savatlı, Hakan Gönenli, Rus Boris Dyakonov, İsviçre’li Marcel Schwager ve kendisinden oluşan mürettebatın büyük zorlukları geride bıraktığını söyledi. Geçiş sırasında fırtına olduğunu ve dümenlerden birinin kırıldığını belirten İdil Bayar, “Allahtan tekne çift dümenliydi. Elektronik seyir aletleri bozuldu. İki balon yelken yırtıldı. Ana yelkende de yırtık oldu ama onu dikerek tamir edebilidik” dedi. Yarışı 20 gün 10 saat 59 dakika 41 saniyede bitirdiklerini anlatan Bayar, “12 Aralık Pazar saat 02.00’de Santa Lucia’ya giriş yaptık. Hepimiz çok mutluyduk. Zorlu bir yarışı geride bırakmanın mutluluğunu ve keyfini yaşadık” diye konuştu.

Kendi kategorilerinde beşinci, 300 teknenin bulunduğu genel klasmanda ise 72’inci olduklarını belirten İdil, henüz yarışı tamamlamayan tekneler olduğu için resmi sonuçların açıklanmadığını söyledi. İdil Bayar, “Yaşadığım tecrübeyi kelimelerle anlatmak çok zor. Sevgiyi, mutluluğu, huzuru, stresi ve kızgınlığı birarada yaşayabileceğiniz başka bir yer yok. Fırtınanın ortasında ‘Ne işim var benim burada’ dedim. Dümen kırıldığında hissettiğim kızgınlığı anlatamam. Ama fırtına geçip de sakin sulara kavuştuğumuz anda da okyanusun verdiği huzuru hissettim. Yani kısacası herşeyin birarada yaşandığı bir tecrübe oldu” dedi.

Hürriyet