"İddialar hayal ürünü"
Savarona Yatı'na düzenlenen fuhuş baskınıyla ilgili 6'sı tutuklu 10 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşmasında, suç organizasyonunun finansmanını sağladığı iddia edilen tutuklu sanık Kazakistan asıllı iş adamı Tevfik Arif suçlamaları reddedetti.
A+A-
Atatürk'ün yaşamının son döneminde bir süre kullandığı Savarona Yatı'na düzenlenen fuhuş baskınıyla ilgili 6'sı tutuklu 10 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşmasında, suç organizasyonunun finansmanını sağladığı iddia edilen tutuklu sanık Kazakistan asıllı iş adamı Tevfik Arif suçlamaları reddedetti.
Antalya Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan iddianamenin kabul edilmesi sonrasında davanın görülmesine Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Duruşmanın başlamasıyla soruşturma dosyasındaki gizlilik kararı da kalktı.
Kimlik tespitleri sırasında kendisini “iş adamı” olarak tanıtan ve eski Türk dili konuştuğunu beyan eden sanık Tevfik Arif, Moskova Üniversitesi Uluslararası Ekonomi Bölümü mezunu olduğunu ve yıllık gelirinin 300 ile 500 bin lira arasında olduğunu söyledi.
Sanıkların kimlik tespitlerinin tamamlanmasının ardından Mahkeme Başkanı Mustafa Zeki Söğüt, avukatların talebi üzerine, 49 sayfalık iddianamenin suçlamalar ve çeşitli tespitlerle ilgili bölümleri özet olarak okudu.
Antalya Cumhuriyet Savcılığının iddianamesinde, Kazak iş adamı Tevfik Arif'in, tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, klasik olarak fuhuş yaptırıp, fuhuştan para kazanan bir kişi olmadığı, “Aksine cinsel amaçlı temin edilen kadınların tüm ücretlerinin yanı sıra kadınlara, ajanslara ve aracı konumunda olan kişilere ödenmesi gereken tüm parayı ve yabancıların getirilmesindeki transfer ücretlerini de karşılayan, külfet yüklenen kişi” olduğu ifadeleri yer aldı. İddianamede, Tevfik Arif'in fuhuş yaptırmak amacıyla yurt dışından getirilen kadınların, temin edilmesinde doğrudan menfaat sağlamadığı, ancak dolaylı olarak büyük menfaatler elde ettiği suçlaması yöneltildi.
“Türküm ve Türkçe Konuşacağım”
İddianamenin okunmasının ardından ilk olarak ifadesi alınan sanık Tevfik Arif, suçlamalara ilişkin avukatlarıyla hazırladığı 4 sayfalık yazılı savunmasını dosyaya sunduklarını, kendisinin Türkçe olarak özel yaşamına ilişkin açıklamalarda bulunmak istediğini söyledi.
“Türküm ve Türkçe konuşacağım” diyen Arif, eski Türkçe konuşması nedeniyle yeminli Rusça tercüman aracılığıyla ifade verdi.
Ailesinin 1875'li yıllarda, yaşadıkları bölge Osmanlı topraklarına dahilken, daha sonra sınırların dışında kalmasıyla Kazakistan'a yollandıklarını ve burada 1953 yılında doğduğunu belirten Arif, lise eğitiminin ardından bir kaç yıl çalıştıktan sonra Moskova Üniversitesi Uluslararası Ekonomi Bölümü'nden mezun olduğunu söyledi.
Kazakistan'da bir bakanlıkta bir süre çalıştığını ve 1987 yılında ülkeler arası mal değişimi yapan kendi şirketini kurduğunu anlatan Arif, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla enerji, kimya ve yakıt işlerine yöneldiğini, Rusya'da başarılı işler yaptığını söyledi.
ABD ve İngiltere'deki şirketlerle ortaklıklar kurduğunu, bu süreçte Türkiye'de turizmin geliştiğinin kendisine söylenmesiyle Türkiye'de otel açtığını anlatan Arif, Türk ortaklıkların zor olmasına rağmen yatırımları başarıyla gerçekleştirdiğini ve Türkiye Cumhuriyeti pasaportu alarak Türk vatandaşlığına geçtiğini söyledi.
ABD'de de turizm alanında yatırımlar yaptığını anlatırken Mahkeme Başkanı Mustafa Zeki Söğüt'e, Türkçesinin anlaşılır olup olmadığını soran Tevfik Arif, Söğüt'ün sözlerinin anlaşılır olduğunu söylemesiyle “Cezaevinde bulunduğum 3 ayda yardımcı oldular, Türkçemi geliştirdim” dedi.
Yeminli tercümanın da yardımcı olduğu ifadesine devam eden sanık Arif, yıllar önce tamamen Türkiye'ye yerleştiğini ve ailesiyle İstanbul Beşiktaş'ta yaşadıklarını söyledi.
“Suçlamalar Hayal Ürünüdür”
Soru üzerine hakkındaki suçlamalarla ilgili söyleyecek bir şeyi olmadığını belirten ve “Bu suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Çok şey söylenebilir ama şu an gerek yok. Bunların hepsi hayal ürünüdür” diyen sanık, mahkeme heyetine, kendisini dinledikleri için teşekkür etti.
Avukatı Süleyman Çalıkuşu'nun talebi üzerine, Mahkeme Başkanı Mustafa Zeki Söğüt, önemli yabancı iş adamlarına Türkiye'de düzenlediği partiler aracılığıyla yarar sağladığı yönündeki iddialarla ilgili ise savunmasını Rusça konuşarak sürdürdü.
Arif, iddia konusu olayı anlayabilmek için Savarona'da yaşananları anlamak ve dikkat etmek gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
“Ben Rus eğitimi aldım ve bu ülkeden ticaret yaptım. Eski Rus arkadaşlarımla buluşma ihtiyacı duyuyorum. Eşiyle gelen arkadaşlarım vardı. Savarona'da çalışan ve şahit olanlara karşın nasıl oluyor da 8 kadın 3 gün süreyle herhangi bir zorlamaya tabi tutulabilir. Bunu anlamak gerekiyor. 'Görmüşler, tahmin ediyorlar' gibi iddiaları kabul etmiyorum. Allah'a şükür ki, Allah yardımcı oldu ki, bu kadınlar da baskın nedeniyle yaşadıkları stres ve baskı nedeniyle kimseye iftira atmadılar. Bu kültürel farklılıklardan kaynaklanan bir konu. İnsanların bir masada oturabileceğini belki buradaki bakış açısıyla anlayamıyorlar. Burada yargılanan insanların her biri ülkelerinde, çevrelerinde saygı gören insanlardır. Bunlar anlaşılmalı.”
Arif, kendisinin şoförlüğünü ve asistanlığını yapan tutuklu sanık Gündüz Akdeniz'in de sokakta gördüğü kedi ve köpekleri bile besleyen bir insan olduğunu, böyle bir insanın başka insanları zorla fuhşa sürükleme suçunu işlemesinin mümkün olmadığını ileri sürdü.
Sanığın ifadesini tamamlanasının ardından avukatı da, iddianamede 16 Mart 2010 tarihinde Savarona'da fuhuş yapıldığı iddialarına yer verildiğini belirterek, müvekkilinin 15 Martta annesinin birinci ölüm yıl dönümü nedeniyle Kazakistan'da bulunduğunu, Türkiye'ye 16 Martta döndüğünü, böyle bir matemi yaşarken, iddia konusu suçları gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını söyledi. Sanık avukatı, Arif'in haziran ayında da eşi ve çocuklarıyla Savarona'da tatil yaptığını ileri sürdü.
AA
Bu haber toplam 1410 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.