Herşey bir yana, deniz bir yana
22 Temmuz seçimlerini geride bıraktık. Seçmen ?dere geçilirken at, deniz geçilirken de kaptan değiştirilmez? dedi. AKP seçimleri kazandı. Geminin dümeninde yine Sayın Tayyip Erdoğan var. Ya diğer partiler? Onlar da gemideler. Peki, bizler yani seçmenler? Bizler de gemideyiz. Deniz fırtınalı. Gemi istikrarlı. Demek ki alabora olmayacağız. Türkiye?nin yolu açık olsun.Genel seçimler sonrasnda Vira?nın Parlamento ile ilişkileri denizcilik ve deniz kültürü temelinde kurulacak.İki yılı aşan yayın hayatında Vira Dergisi, Türkiye?nin Avrupa Birliği?ne üyelik sürecine dönük yayınlarıyla hükümetin ve pek çok parlamenterin ilgisini denizcilik sektörüne çevirmekte, belli bir katkıda bulundu. Yeni dönemde bu yönelimi arttırarak sürdürmek, Vira?nın yayın politikasında önemli bir yer alacak. Vira bir sektör ve deniz kültürü yayını olduğu için, onu yayımlayanların ve çalışanların politik tercihlerinin üstünde, politik alana ilkesel olarak denizciliğimizin sorunları açısından bakmakta. Bu da, Vira?nın bütün partilerle, kurumlarla, çevre ve bireylerle ilişkilerinde, denizi ortak payda olarak görmesini açıklamakta. TBMM?ye bu seçimlerde pek çok yeni parlamenter girdi. Onların denizle olan ilişkilerini öğrenmek ilk işimiz olacak. TBMM?de denizle kişisel hobiden, ekonomiye, deniz kültüründen, deniz ekonomisine kadar geniş bir yelpaze içinde, denizle ilişkili milletvekilleri ve bakanlar Vira?nın öncelikli ilgi alanına girecek. TBMM?deki partiler arasında, iktidar-muhalefet rekabeti, Vira?nın konusu değil. Ama karacı-denizci rekabetini, Vira mercek altına alacak. Örneğin bütçe görüşmelerini izleyeceğiz. Denizci milletvekillerinin bu görüşmelerdeki performansını, onların bütçe kaynaklarından yüzde kaçını denize akıttıklarıyla ölçebileceğiz. Diyelim ki, ?Karayollarına ayrılan paralarla?, ?Denizyollarına ayrılan paraları? kıyaslayacağız. Bunların arasında hakkaniyetli bir oran olup olmadığına bakacağız. Konuşmalarında ?deniz? sözcüğünün kaç kere yer aldığı bile bizi ilgilendirecek. Kısaca Vira?nın TBMM ile ilişkileri, denizle ilişkilerinin fonunda açık-seçik ortaya çıkacak. O halde Vira; denizlerimiz, denizlerimizdeki bütün canlılarımız denizden ekmek yiyen bütün insanlarımız, dalgaların vurduğu bütün kıyılarımız adına TBMM?yi izleyecek. Söz olmadan kültür olmaz. Kısaca bizim sloganımız ?herşey bir yana, deniz bir yana? olacak. Misyonumuzu ise, ?uzlaşmanın denizcesini? Türkiye?ye duyurmak diye tanımlamak mümkün. Bu ne demek? Bu, TBMM?nin Türkiye?yi taşıyan bir gemi olduğunu, hepimizin bu gemide; kimimizin kaptan, kimimizin çarkçı, kimimizin tayfa, kimimizin kamarot ve kimimizin yolcu olarak bulunduğunu bilmek demek. TBMM gemisi batarsa, hep birlikte batarız. Batmamak için ise, uzlaşmanın denizcesini öğrenmek gerek? Uzlaşmanın denizcesini konuşan ilk altı denizciyi hatırlatmak istiyorum sizlere. Gemi inşa mühendisi Binali Yıldırım, dalgıç Kürşat Tüzmen, tersane sahipleri Ali Torlak ve Kemal Yardımcı, Deniz Ticaret Odası Antalya Şubesi Eski Başkanı Hüsnü Çöllü, gemi inşa mühendisi Soner Aksoy.. Farklı partilerden aynı dili kullanan bu milletvekillerimizin, TBMM?de başarılı birer denizce öğretmeni olacaklarından şüphemiz yoktur. Vira, bütün parlamenterlerimizi denize çağırıyor. Denize açılmayan, karada boğulur.Seçilen tüm milletvekillerimize mavi, engin, sonsuz ufuklar dilerim.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.