1. YAZARLAR

  2. COŞKUN ARAL

  3. Hem Doğulu, Hem de Batılı Tunus
COŞKUN ARAL

COŞKUN ARAL

Yazarın Tüm Yazıları >

Hem Doğulu, Hem de Batılı Tunus

A+A-

Avrupa kara kışın en karasını yaşarken, güney yarı küre sıcaklarla kavrulurken, Akdeniz kıyısında esintili kumsallarda keyifle nane çayı içenleri hatırlamak gerekir. Hammamet’in kıyı kahvelerinde oturup çay içenler; ne Avrupa’daki soğukları düşünürler, ne de güney yarı küredeki sıcakları. O kadar keyiflidirler. Önlerinde uzanan Akdeniz’in, hiçbir denize benzemeyen davetkâr sularına bakarlar ve hayal ederler; “Şöyle deniz kıyısındaki taşlardan ayaklarımızı denize sallandırsak ne güzel olur değil mi?” diye.

 

Ocak ayının başlarında ailemle ziyaret ettiğim Tunus’un aklıma kazınan ilk manzarası buydu işte. Denize ayaklarını sallandıran eşim ve kızım, Akdeniz’in benzersiz bir ritimle ıslattığı kumsal ve hemen yanı başında dizili kayalarda sarmaş dolaş oturan çiftler…

 

Turistik bir merkez: Hammamet

Tunus’un özellikle yaz aylarında en çok turist aldığı şehirlerden olan Hammamet, başkent Tunus’tan oldukça farklı bir görüntü çizmekte. Ne doğulu, ne de batılı olmaya karar verememiş ülkelerden biri olan Tunus’ta; hem Akdeniz’in ışıltısı, hem de doğunun kalıtsal görüntüleriyle buluşmak mümkün. Şehrin sahil şeridinde dolaşan turistler, Akdeniz’e yüzünü vermiş beyaz badanalı, mavi panjurlu evler ve içerilere girdikçe daralan, gelenekselleşen sokaklar, sizi bezdiren ve sürekli fiyat düşüren tanıdık satıcılar… Turizmin ülkeler için önemli bir gelir kaynağı olduğunu düşünürsek, Tunus da Akdeniz turizminde sesini duyuruyor. Hammamet’in sayıları hızla artan lüks otellerinin sıralandığı sahil bunun en iyi göstergesi. Kafeler, restoranlar ve gece hayatı Hammamet’in turistler için allayıp pullandırdığı seçenekler arasında sayılabilir. Ancak “turist kazığı” ifadesinin en saf haliyle karşılaşabileceğinizi de kafanızın bir köşesine yazmanız gerekli.

 

Başkentin zıtlıkları

Başkent Tunus ise Hammamet’ten daha farklı bir görüntü çizer. Hem daha batılı, hem daha doğulu olmayı başaran başkentin Champs Elysées’si “Bourgiba Caddesi”, 25 Temmuz 1957 yılında Tunus Cumhuriyeti’ni kuran Habib Bourgiba’nın adını taşımakta. 2000 yılında hayatını kaybetmiş olan Bourgiba, reformlarıyla Atatürk’e benzetiliyor. Bourgiba’nın ismini Tunus’ta sıklıkla duymak mümkün.

 

Tunus’un eski başkanının adını taşıyan bu caddesi de ziyaretçilere Paris’ten farksız bir görüntü çizmekte. Lüks mağazalarla bezeli caddenin sonunda ise, doğunun masallarının başladığı Medina yer almakta. Batı dünyasının yüksek rakamlı objelerini geride bırakıp, doğunun sahip olduğu her şeyi ortaya sermeye ve paylaşmaya hazır dünyasına bu kadar hızlı geçebilmek, İstanbul’da yaşayanlar için pek sürpriz sayılmaz. Birçok Avrupalı ise şaşkınlıkla izler.

 

Hemen her şehirde karşımıza çıkan Medinalar, bizim Kapalı Çarşımızı andırır. Dar sokaklarda sıralı dükkânlardan dışarıya taşan doğuya özgü malları satan Tunuslu tüccarlar, pazarlığa elbette çok açıktır. Tajin kabı mutlaka alınması gerekenler arasında yer alır. Ancak fırına girenlerle girmeyenlerin birbirinden farklı olduğunu ve bu konuda yanıltılabileceğinizi bilerek, Tunuslu bir başka müşteriye danışarak bu kaplardan almakta fayda olduğunu da yazmam gerekiyor. Aksi halde göz alıcı renklerine aldanarak alacağınız bu toprak kabı, sadece süs olarak kullanmak durumunda kalabilirsiniz.

 

Ve tabii ki Kartaca

Tunus’un dünyanın en büyük mozaik müzesine ev sahipliği yaptığını kimler bilir? Başkentin dört kilometre batısındaki Bardo Müzesi, bugün Kuzey Afrika’daki en büyük arkeoloji müzesi sayılıyor. Roma villalarına ait mozaiklerin sergilendiği bu müzede, Kartaca’dan heykeller de yer alıyor. Tunus’a gelip de mutlaka kaçırılmaması gereken bu müze ziyareti, geçmişin ihtişamlı zenginliği ile en sade şekliyle karşılaşmak isteyenler için büyüleyici bir gezi olacak.

 

Ve tabii ki Kartaca… Kartaca’nın ünlü generali Hannibal hâlâ akıllardadır. Adına yapılan belgeseller, yazılan kitaplar ilgi odağı olmuştur. Hatta belki de ünü, Kartaca’dan bile daha fazladır. Romalıları yenebilseydi, dünya tarihini baştan sona değiştirebilecek olan Hannibal, dünyanın en büyük askeri dehalarından biri sayılır. Nitekim Roma ordusunun Hannibal’i alt edebilmesinin arkasında da, bu güçlü generalin taktiklerini kullanmış olması yatar. Bugün Kartaca, turistlerin uğrak yerlerinden biri. Ancak MÖ 814 yılında küçük bir Fenike kolonisi olarak kurulmuş olan kent, Akdeniz ticaretinde önemli rol oynamaya başlayacak, Roma’yı tehdit edecek ve direnmesine karşın Roma’ya yenik düşecektir. Buna rağmen, ismi asırlar sonra bile hatırlanmaya devam edecektir. Tunus’a gelip de, başkente 10 kilometrelik mesafede bulunan Kartaca’yı görmeden, efsanevi general Hannibal’i anmadan dönmek olmaz. Akdeniz’in rüzgârına göğsünüzü verip, yüzünüzü İtalya’ya çevirip, tarihin tozlu sayfalarında yer alan insanların vizyonlarının ne kadar geniş olduğunu düşünmemek olmaz.

 

Tunus bizler gibi hem doğulu, hem de batılı bir ülke. Her iki yakaya ait dokular, her yerde görülebiliyor. Belki bu özelliğiyle bizleri şaşırtmıyor, ama Akdeniz’e güneyden bakmanın güzelliğini bana tekrar hatırlatıyor. Kartaca’nın harabeleri arasında dolaşırken, Hannibal’in ölümsüzlüğünü düşündürtüyor, Bardo Müzesi’nde bir zamanların villalarının zeminlerini süsleyen mozaikler sanatın gücünü gösteriyor ve Tunus, ziyaretçilerini bir şekilde şaşırtmayı başarıyor.

 

COŞKUN ARAL

 

Bu yazı toplam 2292 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.