Kara&Deniz'de neler yaşandı?
Recep Canpolat, Kara&Deniz Gazetesi'nde Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yapan Selçuk Onur'un gazeteden ayrılmasının perde arkasını yazdı.
Selçuk Onur, geçen gün “Kara&Deniz’de neler yaşandı” başlığıyla bir yazı kaleme almış. Kara&Deniz Gazetesi’nin yayın hayatına başlaması ve bu süreçte yapılan çalışmalar ve kendisinin Kara&Deniz Gazetesi'nden ayrılmasına neden olan olayları kendi penceresinden kamuoyu ile paylaşmış.
Yazıyı okuduğumda ciddiye alınacak bir yanının olmadığını, dedikodu mekanizmasının dışına çıkmayan tabiri caizse “Kocakarı muhabbetini” aratmayan bir söyleme cevap vermenin anlamsızlığını düşündüm. Ancak Google’ın tarihine düşmek adına bir kaç söz söylemek gerektiğine karar verdim.
Selçuk Efendi’nin kaleme aldığı yazısında, kendisi ile bir siyasi polemiğe girdiğimizi ve bunun üzerine yollarımızın ayrıldığını ifade etmiş. Bu konuyu kaleme almayacaktım. Bu olaya şahit olan ve o odada olan dokuz kişi ile birlikte bende kalması gerektiğini düşünüyordum. Fakat Selçuk Onur bu konuyu kaşıyınca, bende kanatma kararı aldım.
Olay aynen şöyle gelişti; Selçuk Onur dâhil odada dokuz kişi vardı. Kara&Deniz Gazetesi’nin 11. sayısını hazırlıyorduk. Eski Başbakanlardan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın rahmetli olduğunun haftasıydı. Erbakan Hoca’nın vefat ettiği gün ben bir yazı kaleme almış birkaç gün sonra Deniz Haber’de yayınlamıştım. Hayatımı etkileyen, manevi dünyamızı şekillendiren üç kişiden biri olduğundan bahsediyordum. (Alparslan Türkeş, Muhsin Yazıcıoğlu ve Necmettin Erbakan) (Bakınız: http://www.denizhaber.com.tr/Yazar/recep-canpolat/181/prof.-dr.-necmettin-erbakan.html ) Bu konu üzerine odada bulunan diğer arkadaşlarımızla sohbet ediyorduk. Selçuk Onur, bu konuya dışarıdan dâhil oldu ve “Bu ülkenin bu duruma gelmesinde, Erbakan gibi yobazlar neden oldu?” diye ifade kullanınca şok geçirdim. O anda odada fırtına öncesi bir sessizlik oldu. Ben kendimi kontrollü ancak sinirli bir şekilde “Selçuk Bey terbiyesizlik yapıyorsun. Erbakan Hoca’ya karşı benim bir muhabbetim var. Biri çıksa senin değer verdiğim bir insana hakaret etse sen ne yaparsın” diye sert bir çıkışta bulundum. Bunun üzerine Selçuk Efendi bana dönerek sende “Yobazsın” deyince film koptu ve çadır karıştı. Selçuk Onur’un sitesinden ahkâm keserek ifade ettiği tartışmamızın ana konusunun siyasi bir olay değil, Bu ülkede başbakanlık yapmış bir insana yaptığı hakaretten dolayı ipler koptu.
Bu konuda daha detaylar var ama olayın geneli bu şekilde gelişti.
Birkaç gün sonra Umre vazifemi yerine getirmek için ailemle beraber Kutsal Topraklara gittim. Ben umredeyken, Selçuk Onur, Hakkı Şen’e bir mektup yazarak Kara&Deniz Gazetesi’nden alacağı olduğunu ve bu paranın ödenmesi gerektiğini söylemiş. Ve bu konuda birkaç kez Hakkı Şen ile görüşmüş. Hakkı Şen ise “Recep Canpolat umreden gelsin görüşelim” mesajı göndermiş. Ancak Selçuk Onur “Ben O Adamla” görüşmem” demiş.
Bu olay umreden geldikten sonra bana aktarıldı. Bende Hakkı Şen’e “Ağabey, Selçuk Onur gelecek, benden özür dileyecek o zaman bu konuları görüşürüm” dedim. Hakkı Şen bu konuyu Selçuk Onur’a aktardıktan sonra, Selçuk Onur, İstanbul Haber Ajansı’na gelerek “Benden ve söylediği sözlerden dolayı özür diledi.”
Selçuk Onur’un alacağı
Selçuk Onur, kaleme aldığı köşe yazısında şirketini İstanbul Haber Ajansı’na taşıdığını ve kira ödediğini, gazeteyi çıkarma telaşından dolayı kendi şirketine zaman ayıramadığını ifade etmiş. Selçuk Onur İstanbul Haber Ajansı’na taşındığı dört ay boyunca hiçbir kira ödemedi. (Kira faturası İstanbul Haber Ajansı’ndan kesilmiş ve vergiler dışında hiçbir ödeme yapmamıştır) Ayrıca, Elektrik, su, telefon ve internet ücreti ödemedi. O yetmiyormuş gibi gazetenin Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yaptığından dolayı aylık maaş bile verildi. İstanbul Haber Ajansı’nın ismi kullanılarak verdiği paranın en az iki katı kadar dergisine bol sıfırlı reklamlar aldı. (Eğer aldığı reklamları unutursa kendisine şirketlerin isimlerini bildirebilirim)
Sitede yazılan her konuya söyleyecek birkaç sözüm var. Fakat bu dedikodudan başka bir yere gitmez.
Selçuk Onur’a bir uyarı;
Yeni gazeten hayırlı olsun. Yalnız Kara&Deniz’in logosunun TayfAjans tarafından hazırlanarak İstanbul Haber Ajansı’na verildiğini ifade edeyim. Sakın Kara&Deniz Gazetesi’nin logosunu kullanma. Mahkemede çok telif ödersin. Ayrıca Kara&Deniz isim hakkının LojiMedya şirketine ait olduğunu söylüyorsun. LojiMedya adına başvuru “K/D Kara&Deniz” adına 2010/73444 numarası ile bir sınıftan koruma altına alınmıştır. Ancak ilana hala çıkmamıştır. İstanbul Haber Ajansı’nın başvurusu üzerine ise “Kara&Deniz” markası Türk Patent Enstitüsü tarafından 2011/30506 numarası ile 4 sınıftan koruma altına alınmıştır.
Bilgin olsun.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.