G20 zirvesi Antalya’da gerçekleşti
Dünya liderleri Antalya'daki G20 Liderler Zirvesi'nde dün bir araya geldi. Antalya’da 15-16 Kasım tarihlerinde gerçekleşen G-20 zirvesine dünya ekonomisine yön veren liderler Obama, Putin, Merkel ile birlikte 26 ülkenin devlet başkanı, 13 bin ka
Türkiye'nin ev sahipliğinde Antalya'da düzenlenen G20 Liderler Zirvesi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın konuk heyet başkanlarını karşılaması ve aile fotoğrafı çekimiyle başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, liderleri otel önünde hazırlanan platformda karşıladı. Karşılamanın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve aralarında ABD Başkanı Barack Obama, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suudi Arabistan Kralı Salman Bin Abdulaziz Al Suud, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Japonya Başbakanı Şinzo Abe, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un da bulunduğu konuk heyet başkanları, G20 Liderler Zirvesi aile fotoğrafı için hazırlanan platformda, kendilerine ayrılan yerlere geçti.
Fotoğraf çekiminin ardından "Kalkınma ve İklim Değişikliği" başlıklı çalışma yemeğine geçildi.
Terör saldırılarında hayatını kaybedenler için saygı duruşu
Erdoğan, çalışma yemeğinin ardından "Kapsayıcı Büyüme: Küresel Ekonomi, Büyüme Stratejileri, İstihdam ve Yatırım Stratejileri" başlıklı oturumun açılış konuşmasını yaptı. Konuşmasına Ankara ve Paris başta olmak üzere terör saldırılarında hayatını kaybedenler için saygı duruşuyla başlayan Erdoğan, "Terörizm hepimizin barış ve güvenliğini tehdit etmeye devam ediyor" dedi.
Mülteci krizine konusunda uluslararası toplumun iyi bir sınav veremediğini belirten Erdoğan, G20'nin önemine de vurgu yaptı. "G20 sadece kriz zamanlarında hatırlanacak bir oluşum değildir" ifadelerini kullandı. Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Paris’teki terör saldırılarını şiddetle kınıyorum. Fransız dostlarımıza ve aramızda bulunamayan Hollande’a taziyelerimim iletiyorum. Bu vesileyle Ankara ve Paris başta olmak üzere tüm terör saldırılarında hayatlarını kaybedenler için sizleri bir dakikalık saygı durusuna davet ediyorum.
Terörizm hepimizin barış ve güvenliğini tehdit etmeye devam ediyor. Bu acı hadise bize gösterdi ki ekonomi ve güvenlik arasındaki ilişkiyi görmezden gelemeyiz. İnsan hayatından bağımsız değildir. Türkiye'nin son 4 aydır yaşadığı terör saldırıları gibi, Suriye'nin yaşadıkları gibi.
Bu gelişmeler göstermektedir ki terörle mücadeledeki kararlılığımızın daha güçlü devam etmesi gerekiyor. Mülteci krizi konusunda da uluslararası kısımda daha büyük önem kazanıyor. Mülteci krizi konusuna iş birliği gittikçe önem kazanıyor. Uluslararası toplumun iyi bir sınav verdiğini söylemek mümkün değildir. Bu konuları bu akşamki çalışma yemeğinde ele almak fırsatı bulacağız. G20'nin tarihi dönüm noktası olmasını temenni ediyorum.
"Önceliğimiz kapsayıcılık, uygulama ve yatırımlar"
Geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiğimiz zirvede önemli kararlar aldık. Altyapı, enerji, kadınların istihdamda payının arttırılmasına kadar birçok önemli konuya değindik. G20 sadece kriz zamanlarında hatırlanacak bir oluşum değildir. Dönem başkanlığı önceliklerimizi kapsayıcılık, uygulama ve yatırımlar olarak tespit ettik.
Adalet kavramının G20 çalışmalarında karşılığı olduğunu düşündüğümüz kapsayıcılığa önem veriyoruz. İkincisi uygulama. Sözlerimizi hayata geçirmeliyiz. Üçüncüsü yatırımlardır. Gelişmekte olan ülkelerde yatırım gerekleri görülüyor.
Dönem başkanlığımızda G20 bazı ilklerini gerçekleştirdi. İlk defa enerji bakanlarımız biraraya geldi. Yine bu yıl 2011'den beri ilk kez tarım bakanlarımız biraraya geldi.
"Küresel ekonomik performansa erişemedik"
Geçtiğimiz yıl G20 ülkeleri olarak büyüme stratejileri hazırladık. Tam ve eksiksiz olarak yaparsak küresel büyümeye 2 puanlık destek sağlayacağız. Yıl boyunca sürdürdüğümüz çalışmaların olumlu sonuçlarını alıyoruz. Atılan adımlara rağmen hala küresel ekonomik performansa erişemedik.
Gelişmiş ülkeler uzun bir süre durgunluktan kurulamadı. Tam toparlanma başlamışken bu kez de gelişmekte olan ülkeler durgunlukla karşılaştı. Küresel ekonomideki durgunlukların yanında küresel ekonomideki riskler de önemli.
Öncelikle büyüme stratejilerine odaklandık. Uluslararası kuruluşlardan aldığımız raporlara göre tahayyütlerimizin yüzde 45’ini tamamlamış bulunuyoruz.
Ekonomi ve güvenlik birbirlerine uzak konular değildir. Ekonomik konuları siyasi ve sosyal yönleriyle bir bütün olarak değerlendirmeliyiz. Geçtiğimiz yıl stratejiler hazırladık. Bu da gösterdi ki 2 puanlık bir artı kazandık.
Obama: Suriye’de Esad’ın geleceği yok
Suriye’deki iç savaşı ve mülteci krizini değerlendiren ABD Başkanı Barack Obama, “Yeni bir anayasa, seçim ve ateşkesin yapılması üzerine hedefleri belirledik. Çok hırslı hedefler. Bu tür ümitler daha önce de vardı ve yıkılmıştı. Bu ümitlerimiz başarıya ulaşamayabilir. Özellikle Suriye’de Beşar Esad’ın geleceğinin olmadığına inanıyoruz” dedi.
Obama, ABD ordusunun istese Musul, Rakka ya da Ramadi’ye kadar girebileceğini ancak geçmişteki tecrübelerin tekrarlanmasından endişe ettiklerini söyledi.
Obama, G-20′de büyümenin ivme kazanması için çalışmalar yapıldığı, küresel iklim değişimi için Paris Konferansı öncesi çözüm için anlaştıklarını açıkladı. Paris saldırılarına değindiklerini kaydeden Obama; “Soruşturma ve faillerin bulunması için Fransız ortaklarımızla birlikte çalışıyoruz. Bugün, yeni bir anlaşmayı ilan ediyoruz. Fransa’ya istihbarat ve askeri bilgi paylaşımını daha etkin hale getiriyoruz. Çünkü bu tür saldırıların tekrarlanmaması için her şeyi yapmalıyız. IŞİD kötülüğün yüzüdür ve bizim hedefimiz bu terör örgütünü yok etmektir. Bunu yapmak için askeri, istihbarat güçlerine ve halklarımızın güçlerine sahibiz. Askeri anlamda koalisyonumuz hava saldırılarını arttırmaktadır. Bugüne kadar 8 bin hava saldırısı yapılmıştır. Sahada etkin bir ortağımız olduğu zaman IŞİD’in geri itilebildiğini gördük. Hem Irak hem Suriye’de artık daha az toprağa sahiptir. İnsancıl alanda daha fazla şey yapmaya karar verdik. ABD, Suriye halkına 4,5 milyar Dolar yardım yapmıştır” diye konuştu.
“Ordumuz Musul, Rakka ya da Ramadi’ye gidemez ve geçici olarak DAEŞ’i temizleyemez diye söylemiyorum”
Sahaya ABD askeri gönderilmesi fikrine ilişkin Obama, “Bunun bir hata olacağı sadece benim görüşüm değil, sivil ve askeri danışmanlarım da aynı görüşü paylaşıyor. Ordumuz Musul, Rakka ya da Ramadi’ye gidemez ve geçici olarak DAEŞ’i temizleyemez diye söylemiyorum. Daha önce gördüklerimizin tekrarını görebiliriz diye söylüyorum” dedi.
“Suriye muhalefeti ve Suriye rejimiyle ilgili hedeflerini belirledik”
Mültecilerin durumuna ilişkin olarak şunları söyledi; “Mülteciler konusunda Türkiye ve Lübnan inanılmaz bir yük kaldırıyorlar. Bu mültecilerin terör saldırılarına maruz kalmış mağdurlar olduğunu unutmamalıyız. Ülkelerimiz bu mültecilere kapılarını açmak ve kendi güvenliğimizi sağlamak zorundadır. Diplomatik alanda biraz ilerleme kaydettik. Bu çok önemli çünkü Suriye’deki savaşın sonunu getirecek tek çözüm budur. Viyana’da bir ortak anlayışa varıldı. Bu hafta sonu yapılacak görüşmelerle, Suriye muhalefeti ve Suriye rejimiyle daha kapsayıcı ve temsilci bir hükümetin kurulması, daha kapsayıcı bir Anayasa’nın yazılması ve seçimlerin yapılması ve bir ateşkesin yapılması üzerine hedeflerini belirledik. Bunlar çok hırslı hedefler, bu ümitlerimiz başarılı olmayabilir. Bütün tarafların temsilcilerinin bir süreç üzerinde anlaşmış olmaları.”
IŞiD’e karşı askeri bir stratejileri olduğunu söyleyen Obama; “IŞİD’e baskı yapmayı hedefliyoruz hava saldırıyla birlikte. Sahaya yardım ediyoruz, eğitim veriyoruz. IŞİD’in finansmanının kesmeye yönelik çalışmalarımız var. Askeri anlamda yaptıklarımızı arttırmaya devam ediyoruz. Diplomatik anlamda da, Suriye ve İran’a Suriye içinde ılımlı bir muhalefetin olduğunu ve geçiş sürecini yönetebileceklerini anlatmaya çalışıyoruz. Bütün danışmanlarım, bana ABD askerinin Musul’a yada Rakka’ya girmesinin yanlış olduğunu söylüyorlar. Askerlerimiz geçici olarak giremeyeceği için değil, bunun daha önce gördüğümüz gibi sorunu çözmeyeceği için. Diyelim ki 50 bin askeri Suriye’ye gönderdik, o zaman Yemen’de bir terör saldırısı olduğu zaman ne yapacağız? Yani, bir stratejinin sürdürülebilmesi gerekiyor. Bizim stratejimiz IŞİD’i hedef almak, kapasitesini kısıtlamak, Suriyeli, Iraklı ve Kürt güçleri desteklemektir, işte takip etmemiz gereken strateji budur. Bu konvansiyonel bir savaş değil. Terörle mücadeleye devam etmeliyiz. IŞİD’in elindeki toprakları geri almak, Suriye’deki iç savaşın bitmesini gerektiriyor” diye kaydetti.
Güvenli Bölge veya uçuşa yasak bölgenin verimli olmayacağına karar veriyoruz
Obama, IŞİD ile mücadelede “güvenli veya uçuşa yasak bölge”nin “Verimli olmayacağına karar veriyoruz” olduğunu belirterek, böylesi bir alan oluşturmanın saha operasyonu gerektireceğini söyledi. Obama, Suriye’de IŞİD’e koalisyon güçleri olarak 8 bin hava saldırısı yapıldığını belirterek, şu ifadeleri kullandı: “IŞİD’i yok ediyoruz. IŞİD’in geri çekileceğini gördük. IŞİD bugün Suriye ve Irakta daha az toprağa sahiptir. Bu kazanımların devam etmesi gerekirse daha fazla devletin katılımı gerekir. IŞİD’i Irak ve Suriye’de yenmek yeterli değildir. Türkiye, Lübnan, Ürdün devletleri şu anda inanılmaz büyük bir yük kaldırıyor. Bu ülkeleri mülteciler karşısında tek başına bırakamayız. Bütün ülkelerin güvenliğine önem veriyoruz. Suriyeliler de dahil olmak üzere daha fazla mülteci almaya devam ettikçe terör sorunlarının yanında mağdurlarda artıyor. Mültecilere kapılarımızı açmak zorundayız. Ama güvenliği de sağlamak zorundayız. ”
“Paris’teki saldırılarla ilgili spesifik bir bilgi gelmemişti bize”
Obama, Paris saldırılarında kendilerine istihbarat gelmediğini söyleyerek; “Potansiyel IŞİD tehditleriyle ilgili endişeler 1 yılı aşkın olarak var. Paris’teki saldırılarla ilgili spesifik bir bilgi gelmemişti bize. Bizim yapabileceğimiz yada Fransız yetkililere iletebileceğimiz bir şey gelmedi” dedi.
“IŞİD kesinlikle müslümanlığı, islam’ı temsil etmiyor”
Obama şunları söyledi; “IŞİD kesinlikle Müslümanlığı, İslam’ı temsil etmiyor. Terör saldırılarının mağdurlarının birçoğu Müslümandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’da bunu söyledi. Şiddete inanmıyoruz diyen ama bu kadar radikal ideolojilere karşı çıkmayanlar da oldu. Bence bu tür fikirlere karşı konulması gerekiyor.”
“Aslında en büyük yükü taşıyan ülke Türkiye”
Obama, “Mülteciler konusunda da tartışmalar var. Hem Avrupa’da hem ABD’de tartışılan bir konu. Ama mülteciler, bu terörün mağduru insanlar. Aslında en büyük yükü taşıyan ülke Türkiye. Onlarda bu mültecilere sınırlarını açık tutmaya devam ediyorlar. Bu gerçekten onların insanlığa olan göstergesidir. Bizimde üzerimize düşen görevi yapmamız gerekiyor” dedi.
Erdoğan G20 zirvesinde sonuç bildirgesini açıkladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Antalya’da gerçekleşen G-20 Liderler Zirvesi’nin sonuç bildirgesinin de açıklandığı basın toplantısında, "Kendi halkını katleden Esed’in Suriye’nin geleceğinde yeri yoktur, olamaz. Esed bu şansını çoktan kaybetmiştir. Unutulmamalıdır ki Suriyeli mülteciler DAİŞ’ten ve Esed rejimini devlet teröründen kaçıyor" dedi.
Erdoğan, Türkiye’nin 1 Aralık 2014 tarihinde Avustralya’dan devralınan dönem başkanlığının iki gün süren Liderler Zirvesi’yle tamamlanmış olduğunu kaydetti. Antalya Zirvesi Sonuç Bildirgesi’nin G-20’nin gelecek dönem çalışmalarını şekillendirecek önemli bir belge olduğuna olan inancını dile getiren Erdoğan, 2016 yılı için G-20 dönem başkanlığın da Çin Halk Cumhuriyeti’ne devrettikleri sözlerine ekledi.
Terörizle mücadelede güçlü duruş ortaya çıktı
Zirve öncesi Cuma gecesi Paris’te yaşanan terör saldırıların liderler olarak herkesi derinden üzdüğünü belirten Erdoğan, "Bu vesileye Paris’teki terör saldırılarını şiddete kınadığımı ifade ediyor, Fransız dostlarımızın acılarını paylaşıyoruz" dedi. Dün ki ilk G-20 oturumunda da Beyrut’tan Bağdat’a, Ankara’dan Paris’e kadar terör saldırılarında hayatını kaybedenler için G-20 liderleri olarak saygı duruşunda bulunduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"2015 Antalya zirvesinin belki de en önemli sonuçlarından biri dünya ekonomisinin ve nüfusun çok büyük bir bölümün temsil eden G-20 ülkelerinin terörizmle mücadele konusunda güçlü bir duruş ortaya koymuş olmalarıdır. 2008 yılında beri G-20 zirvelerine katılan bir liderim. Başından beri söylediğim bir şey var, ’Küresel barış ve istikrar sağlanmadan güçlü bir küresel ekonomiden bahsetmemiz mümkün değildir.’ Dolayısıyla G20’nin küresel istikrarı doğrudan etkileyen meseleleri görmezden gelme lüksü olamaz. Bu anlayışla zirvede finansal konuların yanı sıra terörizm ve mülteci krizini de ele aldık."
Uluslararası işbirliği
Türkiye’nin olarak terörizmin ne olduğunu çok iyi bilen ve ağır sonuçlarıyla 70’li yıllardan bu yana yüzleşen bir ülke olduğunun altını çizen Erdoğan, terörle mücadele konusunda uluslararası işbirliği konusunda Türkiye’nin üzerine düşen ne varsa yapmaya hazır olduklarını bir kez daha zirvede ifade ettiklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu mücadele samimi bir uluslararası işbirliği ve dayanışmayı gerektirir. Terörizm mücadele konusunda G-20 liderleri şunu bir defa kabul etmişlerdir ki, buradan ortak bir bildiri kararlı duruşumuzu ortaya koyması bakımından da önem ifade etmektedir" diye konuştu.
Terör örgütünün ayrımı olmaz
Terörün dini, milliyeti, ırkı, bölgesi olamayacağını, terörizmi herhangi bir dinle ilişkili hale getirmenin de yanlış olduğu gibi böyle bir tavrın o dinin mensuplarına yapılacak en büyük hakaret, saygısızlık olacağını belirten Erdoğan, "Zira bütün dinler için hayat hakkı kutsaldır" dedi.
Aynı zamanda terör örgütleri arasında ayrım yapılmaksınız kararlı şekilde mücadele edilmesi çağrısı yapan Erdoğan, "Bu örgütler arasında ayrım yapan herkes, her ülke bizim gözümüzde terörizmle mücadele konusunda hata içindedir" dedi.
DAİŞ, El- Kaide, Boko Haram, PYD, YPG ve DHKP gibi terör örgütlerine karşı aynı kararlı mücadele devam edileceğini söyleyen Erdoğan, "Uluslararası alanda da terör örgütleriyle etkin işbirliği sağlamak için kararlı somut adımlar atılması gerekiyor. G-20 liderleri olarak terör örgütleriyle ayrım gözetmeksizin mücadele konusunda görüş birliği içinde olduğumuz gördük" diye konuştu.
Çözüm Suriye’de herkesin kabul edeceği bir rejim
G-20’de temsil edilen ve içinde Türkiye’nin de bulunduğu Müslüman liderler olarak İslam’la hiçbir ilgilisi olmayan DAİŞ terörüne ve vahşetine karşı ortak sorumlulukları olduklarını aktaran Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bölgemizde ve dünyanın farklı köşelerinde meydana gelen çatışma ve istikrarsızlar hepimizi yakında etkiliyor. Çevrimizde artık yönetilemez hale gelmiş ülkeler ortaya çıktı. Suriye bu konuda en fazla öne çıkan yerdir. Sınır komşusu ve halkıyla yakın bağları olan bir ülke olarak Suriye’de yaşanan dramın etkilerini çok yakından hissediyoruz. Türkiye bugün 2.2 milyonu Suriyeli, 300 bin Iraklı olmak üzere 2.5 milyon mülteciyi topraklarında barındırıyor. Bu mağdur insanların tamamına inanç ve köken farkı gözetmeksizin kapılarımızı açtık. Bu her şeyden önce bizim için insanlık vazifesidir. Ancak karşı karşıya bulunduğumuz örneği görülmemiş sorun bir ülkenin tek başına üstesinden gelebileceği boyutu çoktan aştı. Esasen sorunun derinleşmesi evlerinden, vatanlarından geriye dönüş ümitlerinin her geçen gün zayıflamasından kaynaklanıyor. Suriye’de ülkede yaşayabilen herkesin kabul edebileceği bir çözüm üzerinde uzlaşılmadan bölge kaynaklı sorunların üstesinden gelinemez. Uluslararası toplumun bu konuda artık etkin bir işbirliği, külfet paylaşımı ve samimi dayanışma içinde hareket etmesi gerekiyor."
Esed’in Suriye’nin geleceğinde yeri yoktur
Bu noktada Cumartesi günü sona eren Viyana Görüşmeleri’nde gelinen aşamayı sorunun çözümü için atılmış ’ümitvar adım’ olarak değerlendirdiğini belirten Erdoğan, "Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, terörden arındırılması ve çoğulcu demokratik meşru bir siyasi yapıya kavuşması bu sürecin ana hedefidir" dedi.
"Kendi halkını katleden Esed’in Suriye’nin geleceğinde yeri yoktur, olamaz. Esed bu şansını çoktan kaybetmiştir. Unutulmamalıdır ki Suriyeli mülteciler DAİŞ’ten ve Esed rejimi devlet teröründen kaçıyor" diyerek açıklamalarını sürdüren Erdoğan, G-20 liderleri olarak bugün nüfusu bir çok Avrupa ülkesinden fazla mülteciler için daha fazla gayret edecekleri açıkladıklarını söyledi.
Terör ve mülteciler arasında bağ sorumluluktan kaçmaktır
Bugün terör ve mülteciler arasında ilişki kurulmasını insani sorumluluklardan kaçma gayreti olarak gördüğünü belirten Erdoğan, terörizmle mücadele ve mülteci soruna çözül bulma gayretlerini birlikte yürütülmesi gerektiğini söyledi. Mülteci olayıyla terör olayını birbirine karıştırılmaması gerektiğini belirten Erdoğan samimi bir dayanıma çağrısı yaptı ve G-20 ülkeleri olarak dünya örnek olmak gibi bir sorumluluğa sahip olduklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Suriye’de insani güvenlik bağlamında atılması gereken adımlar daha fazla geciktirilmeden hayata geçirilmelidir. Bunu başarabilirsek daha iyi bir gelecek konusunda tüm insanlığın güçlü bir umut beslemesine kartı sağlamış oluruz. Bu bizim için en az güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyüme kadar önemli bir hedeftir. Bunu birlikte yapabiliriz."
Kapsayıcı bir büyüme
2015 yılında gerçekten de yoğun bir küresel gündemin olduğunu ve karşı karşıya olunan sorunların çoğunun küresel ölçekte işbirliği gerektirdiğini belirten Erdoğan, "Bu bakımdan G-20 platformu sadece üye ülkeler değil tüm dünya için önemli bir imkandır. Biz dönem başkanlığımızda G-20’nin bu yönünü öne çıkarmanın, güçlendirmesinin içinde olduk" diye konuştu.
Türkiye’nin dönem başkanlığında G-20 gündeminin kapsayıcılık, uygulama ve yatırımlar olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortak hedefin güçlü, sürdürülebilir ve dengeli olduğu kadar bu yılla birlikte kapsayıcı bir küresel büyümeyi temin etmek olduğunu söyledi. Bunun hayat standartlarının yükseltilmesi ve refahın yaygınlaştırılması bakımından önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, G-20’nin gelecek dönem başkanı Çin Devlet Başkanı’nın da bunu kendi yapacakları zirvede de koruyacağını dile getirdiğini aktardı.
G-20 Zenginler Kulübü değildir
G-20 için artık uygulama zamanının geldiğini belirterek değerlendirmelerine devam eden Erdoğan, verilen taahhütlerinin uygulanması içi kapsamlı bir izleme mekanizması oluşturulduğunu ve 2018 yılına kadar yüzde 2.1’lik büyüme için uygulanacak stratejileri bu şekilde takip edebileceklerin söyledi. Verilen taahhütlerini yarısını tamamlandığı ve kat edilen mesafenin G-20’nin toplam hasılasına binde 8’lik katkı yapacağı hesap edildiğini belirten Erdoğan, yatırımların canlandırılması için zirvede görüş birliğini de oluştuğunu belirterek, 2018 sonuna kadar küresel düzeyde yatırım 4.4 trilyon dolar artmasını beklediklerini söyledi. G-20’nin zenginler kulübü olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Bizler sadece belirli bir refah seviyesini yakalamış toplumları değil, aynı zamanda kalkınma çabaları devam eden ülkeleri de temsil ediyoruz. Dünyanın önde gelen gelişmiş ve yükselen ekonomileri olarak düşük gelirli ve gelişmekte olana ülkelerine halinden de anlıyoruz. Dolayısıyla bu notada söyleyecek sözümüz olması gerekir. Bu anlayışla G-20 kalkınma gündeminin sürdürülebilir kalkınma için 2030 gündemini destekleyecek şekilde yeniden yapılandırılması için mutabık kaldık. Kültür ve medeniyet adalet üzerine bina eden bir ülke olarak kapsayıcılık ilkesini bu doğrultuda ısrarla savunmaya devam edeceğimizi ifade etmek isterim."
ViraHaber.com
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.