Dünyayı durgunluk içine çekebilir
OECD, ilk kez açıkça Euro Bölgesi’nin dağılmasından söz ettiği 2011 Ekonomik Görünüm raporunda, “Bir ya da birkaç üyenin Euro Bölgesi’nden çıkması halinde, büyük olasılıkla dünya ekonomisi de derin depresyona girer” denildi.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), 2011 Ekonomik Görünüm raporunda, Euro Bölgesi’nin dağılmasından ilk kez açıkça söz ederek, Euro krizinin dünya ekonomisi için şu anda kilit bir risk oluşturduğunu vurguladı. Avrupa’da ciddi bir negatif gelişmenin OECD ülkeleri dahil tüm dünyayı durgunluk içine çekebileceğinin belirtildiği raporda, “Bir yada birkaç üyenin Euro Bölgesi’nden çıkması halinde, çok büyük olasılıkla Euro Bölgesi ülkelerinin yanında dünya ekonomisi de derin bir depresyona girer” denildi.
Servetleri imha olur
OECD yılda iki kez hazırladığı bu yılın ikinci raporunda, Euro krizinin çözümü için ciddi önlemler almayarak Euro’nun çöküşüne neden olan her Avrupa Birliği (AB) üyesinin kredi notunun düşürülmesi tehdidiyle karşı karşıya olduğu vurgulanarak, şu değerlendirme yapıldı: “Euro krizinin diğer gelişmiş ekonomileri de durgunluk boşluğuna sürüklemesi için bir adım kaldı. Avrupalı siyasetçiler, Euro krizinin bütün dünyayı tehdit ettiğinin farkında olarak çözüm için bir an evvel adım atmalılar. Aksi halde, AB ülkeleri iflaslar ve sevretlerinin imha oluşuyla karşı karşıya kalabilirler.”
Halen zamanları var
Raporda, Yunanistan’la başlayan ve İtalya’ya uzanan Euro Bölgesi borç krizinin, “geniş bir hızla yayılabileceği ve büyük zararlarla sonuçlanabileceği” bildirildi. OECD raporunda, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) krizin giderilmesinde daha aktif rol alması ve Euro kurtarma fonunun güçlendirilmesi istendi. 17 üyeli Euro Bölgesi’nin bu yıl yüzde 1.6 ve gelecek yıl da sadece yüzde 0.2 büyüyeceği öngörüsünde bulunulan raporda, “Euro Bölgesi için halen zaman var. Ancak siyasetçiler krizin çözümü için somut adımları bir ana evvel atmalılar” denildi.
‘Hafif bir resesyon’
Küresel ekonomik büyümenin 2012 yılında da yavaşlamaya devam edeceği hatırlatılan raporda, 2012 için yüzde 3.4 ekonomik büyüme öngörüldü. Raporda, Almanya, Fransa ve İtalya gibi üç önemli AB ülkesinin gelecek yıl “hafif bir resesyona” gireceği tahmini yapılırken, Euro Bölgesi için mayıs ayındaki OECD Ekonomik Grörünüm raporunda yer alan gelecek yıl için Euro Bölgesi’ne yönelik yüzde 2’lik büyüme tahmini yüzde 0.2’ye çekildi. Raporda, ABD için de 2012 yılındaki ekonomik büyüme oranı tahmini yüzde 3.1’den, yüzde 2’ye revize edildi.
OECD: Türkiye’de büyüme 2012’de yüzde 3’e inecek
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), hazırladığı ekonomik görünüm raporunda Türkiye’nin 2012’de yüzde 3 büyüyeceğini öngördü.
OECD, mayıs ayında yayınladığı raporda Türkiye’nin 2012 büyüme tahmini yüzde 5.3 olarak yer almıştı. OECD’nin raporuna göre, 2012 yılında Avrupa’nın en fazla büyüyen ülkesi olmaya hazırlanan Türkiye’nin, özel tüketim ve yatırımlarla 2011 yılında gerçekleştirdiği büyümeyi, 2012’de kredilerin dizginlenmesi politikaları ve küresel ekonomik koşulların kötüleşmesiyle bir önceki yıl kadar olamayacağı ifade edildi.
2013’te toparlanır
Bu nedenle büyümenin yüzde 3’te kalacağı belirtilirken, raporda ayrıca 2013 yılında dış gelişmelerin iyileşmesiyle, tekrar ekonomik büyümenin toparlanacağı ifade edildi. Bu yıl, kur oranlarındaki oynamanın, 2013’te cari açığın düşmesine ve iç ve dış talebinin adım adım dengeli bir hale gelmesine yardımcı olacağı yorumunun yapıldığı raporda, bu durumun halihazırda yüksek olan enflasyonun üzerinde de baskı yaratabileceği kaydedildi.
Büyümede 12’nci sırada
Türkiye’nin Avrupa’dan daha hızlı büyümesi beklenirken, en yüksek büyüme beklentisi olan ülkeler sıralamasında ise Türkiye 6’ncı sırada yer aldı. OECD üyesi olmayan ülkelerden Çin yüzde 8.5 ile büyümede ilk sıraya alırken onu yüzde 7.2 ile Hindistan, yüzde 6.1 ile Endonezya takip ediyor. Listede Türkiye’nin üstüne yer alan diğer OECD ülkeleri ise Meksika, Güney Kore, Güney Afrika, Avustralya, Estonya ve Şili oluşturdu. Enflasyon rakamlarına bakıldığında ise bu yılı yüzde 7.9’la kapatmaya hazırlanan Türkiye’nin 2012 yılı için OECD tarafından belirlenen enflasyon beklentisi ise yüzde 6.5 olarak verildi. Bu da Türkiye’nin, en yüksek enflasyon beklentisi olan OECD ülkeleri arasında ilk sıraya yerleşmesine neden oldu. Türkiye’nin 2012 yılında yüzde 10.7’lik bir işsizlik oranına sahip olmasının öngörüldüğü rapora göre, 2013 yılındaki oran yüzde 10.4 seviyesinde gerçekleşecek. En yüksek işsizlik oranı beklentisine sahip OECD ülkeleri arasında ise Türkiye yüzde 10.7 ile 8’inci sırada yer aldı.
Almanya: ‘Euro’ya destek için kaynak sınırsız değil
Almanya Başbakanı Angela Merkel’in sözcüsü Steffen Seibert, Euro Bölgesi ile birlik içinde oluduğunu belirterek, “Değişik platformlarda Almanya’nın Euro krizinin çözümüne daha çok katkı yapması yönünde çağrılar yapılıyor. Ancak bizim de ödememiz gereken kendi borçlarımız var. Şu anda durumu iyi idare ediyoruz ama bizim de kaynaklarımız sınırsız değil. Evet Almanya güçlü. Tamam ama kaynaklarımız sınırsızmış gibi yapamayız. Anglo Sakson ülkelerinde bazuka olarak bilinen büyük finansal kaynakların açılması önerisine şüpheyle bakıyoruz” diye konuştu.
Global büyümeyi aşağı çekti, ABD’yi bütçe için uyardı
OECD yılın ikinci Ekonomik Görünüm raporunda üye ülke ekonomilerine ilişkin tahminlerini belirgin şekilde aşağı çekti. Euro Bölgesi’ne yönelik sert uyarılar yapılan raporda ayrıca ABD’li politikacıların bütçe açığının azaltılması planı üzerinde anlaşamamaları halinde global ekonomi için daha olumsuz sonuçların söz konusu olabileceği vurgulandı. Raporda dünya ekonomisinde bu yıl yüzde 3.8 olarak beklenen büyümenin 2012’de yüzde 3.4’e gerilemesinin beklendiği belirtildi. Bu tahminler, OECD’nin mayısta açıkladığı ve dünya ekonomisinin 2011’de yüzde 4.2, 2012’de yüzde 4.6 büyüme kaydedeceği beklentilerinden ciddi düşüş gösteriyor. İngiltere ekonomisinin gelecek yılın ilk çeyreğinde yüzde 0.15 daralacağı bildirilen raporda, gelecek yılın başlarında yeniden resesyona girebileceği uyarısında bulunuldu. İngiltere 2010 yılında resesyondan çıkmıştı.
Almanya: 6 ülkenin ortak ‘elit bono’ planı yok
Almanya “AAA” notuna sahip diğer 5 Euro ülkesiyle birlikte ‘elit’ olarak nitelendiliren ortak bonoları piyasaya sürmeyi düşündüğü şeklinde “Die Welt” gazetesinde yayınlanan haberi yalanladı. Almanya Maliye Bakanlığı böyle bir planlamanın olmadığını belirterek, “Ortak bono konusu Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble’nin Finlandiya ve Hollandalı meslektaşlarıyla yaptığı görüşmede gündeme gelmediği gibi bu yönde İngiltere’yle de bir görüşme yapılmadı. Krizin çözümü için Euro ülkeleriyle birlikte istikrar sağlanması için yoğun şekilde çaba harcanıyor. Bu da Lizbon Anlaşması’nda yapılacak bazı değişikliklerle sağlanabilecek. Üye ülkelerin bütçeleri için borçlanma sınırlarını öngörülmeleri gerekiyor. Bunun yapılamaması durumunda ise, AB Komisyonuna üye ülkelerin bütçe planlarını reddetme yetkisi verilmeli. Bu yetki için de AB anlaşmasında değişiklik yapılması gerekiyor. Bu değişikliği hızla yapmak mümkün” denildi.
Moody’s: Euro krizi tüm Avrupa’yı tehdit ediyor
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s de Euro Bölgesi’nin dağılması riskinden söz ederek, Euro Bölgesi’ndeki borç krizinin ciddiyetinin hızla artmasının tüm Avrupa ülkelerinin kredi notlarını tehdit ettiği uyarısında bulundu. Euro Bölgesi’nde çoklu temerrüt (iflas) olasılığının artık göz ardı edilebilir olmadığını vurgulayan Moody’s, “Bunun gerçekleşmesi halinde bir yada birden fazla ülkenin Euro Bölgesi’nden çıkma olasılığı artabilir” ifadesini kullandı. Kuruluşun yayımladığı raporda şöyle denildi: “Euro Bölgesi bütün olarak büyük bir finansal ve ekonomik güç olmakla birlikte kurumlarındaki zayıflık krizin çözümüne engel teşkil ediyor. Bu da üye ülkelerin notları üzerinde baskı oluşturmaya devam ediyor. Kısa vadede piyasa şartlarına istikrar kazandıracak politik tedbirlerin eksikliği veya bu şartların herhangi bir nedenle istikrara kavuşturulamaması durumunda kredi riski de artacak. Macaristan ve İtalya gibi ülkelerin piyasalarda sürdürülebilir faiz oranlarıyla finansman sağlaması giderek güçleşecek.”
6 ülkenin notu yüksek
Moody’s, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Avrupa Birliği (AB) kurtarma fonundan bir ya da birden fazla yararlanmak zorunda kalan İrlanda, Yunanistan, Portekiz ve Macaristan gibi ülkeleri hatırlatarak, AB ülkelerinin hızla krize karşı etkin çözüm bulamaması halinde diğer ülkelerin de benzer kurtarma paketlerine ihtiyaç duyabileceğinin ve bu ülkelerin kredi notlarının büyük ihtimalle “spekülatif” seviyeye düşürülebileceğinin altını çizdi. 17 üyeli Euro Bölgesi’nin sadece 6 üyesi, Almanya, Fransa, Avusturya, Hollanda, Lüksemburg ve Finlandiya en yüksek nota sahip.
Schaeuble: Euro İstikrar Paktı hızla oluşturulabilir
Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble, Euro İstikrar Paktı’nın hızla oluşturulabileceğini bildirdi. Schaeuble, Euro Bölgesi’ne üye ülkelerin, derin bir mali entegrasyon sağlamak üzere yeni İstikrar Paktı kurabileceğine dikkat çekti. Bölge üyesi 17 ülkede daha sıkı bütçe disiplini hedefleyen Almanya’nın, Avrupa Birliği (AB) anlaşmalarında değişiklik yapılması önerisine atıfta bulunan Schauble, ortak para birimi Euro’yu kullanan ülkeler için amacın kendi İstikrar Paktı’nı oluşturmak ve bu konu üzerinde yoğunlaşmak olduğunu ifade etti. Schaeuble, İstikrar Paktı’nın piyasalardaki güvenin kazanılması için kararlı bir adım olabileceğini belirterek, dünyadaki finansal yatırımcıların ikna edilmesi için temel faktörün istikrarlı paranın devamı olduğuna vurgu yaptı ve “Bunu hızlı bir şekilde yapabilir ve piyasalara Euro’nun istikrarlı olduğu ve olmaya devam edeceği sinyali verebiliriz” dedi. Schaeuble, bütçe disiplinin sıkılaştırılması için anlaşmalarda değişiklik yapılması gerektiğinin de altını çizdi.
Hürriyet
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.