Denizlerin Plastik Savaşçıları
2013'te kurulan ve tamamı kadınlardan oluşan PLASTON (PLAStik & plankTON) araştırma grubu, Türkiye denizlerinde plastik kirliliği ve etkilerini bütüncül bir yaklaşımla ele alıyor.
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölümü Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ülgen Aytan tarafından 2013'te kurulan ve tamamı kadınlardan oluşan PLASTON (PLAStik & plankTON) araştırma grubu, Türkiye denizlerinde plastik kirliliği ve etkilerini bütüncül bir yaklaşımla ele alıyor.
Doç. Dr. Ülgen Aytan'ın danışmanlığında üç doktora ve bir yüksek lisans öğrencisinden oluşan araştırma grubu, TÜBİTAK destekli projeler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığının projeleri ve lisansüstü tez projeleriyle Türkiye'nin denizlerinde dağılım gösteren mikroplastiklerin miktarını, kompozisyonunu, kaynaklarını, etkilerini ve akıbetini araştırarak, ihtiyaç duyulan bilimsel bilgiye katkıda bulunuyor.
Ülgen Aytan'ın yürütücüsü olduğu TÜBİTAK 117Y207 Nolu projeyle Karadeniz'de ilk kez hamsi gibi balıkların ana besinini oluşturan böcek benzeri canlıların (zooplankton-kopepodlar) doğal ortamlarında mikroplastik tükettikleri ortaya çıkarıldı. Besin zincirinin en alt basamaklarından giriş yapan mikroplastik ve ilişkili kimyasallar besin zinciri içerinde büyüyerek sofralara kadar ulaşabiliyor.
PLASTON araştırma grubu, plastiklerin, Karadeniz'deki canlılarla etkileşimini araştırmak üzere su yüzeyi ve yüzey altına deneysel düzenek kurdu. Günlük hayatta sıklıkla kullanılan tek kullanımlık plastikler ve pandemiyle artan maske, siper, eldiven gibi kişisel korunma ürünlerine yönelik çalışmada bu plastiklerin denizdeki hikayesi araştırılıyor.
Aylık alınan örneklerle bu plastikler üzerinde yaşayan bakterilerden omurgasızlara kadar tüm canlı grupları incelenirken, ayrıca bu canlıların, plastiklerin bozulma ve parçalanma sürecindeki rolleri, kirleticilerle ilişkileri ve çevresel faktörlerin etkileri değerlendiriliyor.
"Günlük hayatta kullandığımız yaklaşık her 10 plastikten biri denizlerde sonlanıyor"
Aytan, bir plankton ekolojisti olarak denizlerde dağılım gösteren mikroskobik canlıları ve onların ekolojilerini araştırdığını, 2013'ten bu yana da denizlerde plankton ile eş zamanlı dağılım gösteren mikroplastikleri araştırdığını belirtti.
Üniversite bünyesindeki mikroplastik araştırma laboratuvarında, multidipisliner yaklaşımla sucul ekosistemlerde dağılım gösteren plastikleri, kaynaklarını, etkilerini, taşınım yollarını ve kontrol yöntemlerini araştırdıklarını ve bunları bilim camiasıyla paylaştıklarını anlatan Aytan, aynı zamanda da yerel yönetimlere, ulusal ve uluslararası karar vericilere yol göstermeye çalıştıklarını belirtti.
Aytan, "Kullandığımız yaklaşık her 10 plastikten 1'i denizlerde sonlanıyor. Karalardan kanalizasyonlar yoluyla, nehirler yoluyla olabilir. Kaçak boşaltımlar, özellikle kıyı bölgesine yapılan kontrolsüz kıyı dolguları, balıkçılık, gemi faaliyetleri bunlar çok önemli karasal ve denizel kaynaklar. Son zamanlarda üzerinde durduğumuz atmosferik taşınım da var." ifadelerini kullandı.
"Denize ne gönderirsek soframıza o geliyor"
Yetersiz atık yönetimiyle denize ulaşan makro boyutlu plastiklerin özellikle güneş ışığı ve bir dizi fiziksel, kimyasal , biyolojik süreçte daha ufak parçalara ayrıldığını aktaran Aytan, "Bütün canlı grupları, örneğin balıklar, midye, istiridye, karides gibi omurgasız canlılar, suyu filtre etme yoluyla ya da plastikleri besin zannederek alıyorlar. Bir canlının tüketmesiyle plastikler besin zinciri içinde ilerlemeye başlıyor, etkileri katlanarak büyüyor ve olay insanda sonlanıyor. Denize ne gönderirsek aslında soframıza sonunda o geliyor." dedi.
1950'lerden itibaren plastiklerin hızla büyüyen bir tehdit haline geldiğini, özel bir tabakalaşması olması nedeniyle plastiklerin Karadeniz'deki davranışının, diğer denizlerden farklı olduğunu aktaran Aytan, "Günlük hayatımızda kullandığımız her şeyi, denizdeki balığın midesinde bulabiliyoruz. Hangi balık olursa olsun, bulduğumuz şey, hepsinin mikroplastikleri değişen oranlarda tükettiği. Mikroplastikler homojen bir kirletici değil, miktarı bölgesel ve zamansal farklılıklar sergiliyor. Ama bildiğimiz şey, plankton dediğimiz mikroskobik canlılardan itibaren balıklar, omurgasızlar, deniz memelileri, deniz kuşları dahil bir çok canlının mikroplastiklerle maalesef ciddi etkileşim halinde olduğu." değerlendirmesini yaptı.
“Plastik, denizlerin biyojeokimyasını etkiliyor"
Dünya genelinde yapılan laboratuvar çalışmalarının, toksik içeriği olan bu plastiklerin canlıların büyümesine, üremesine, beslenmesine etki ettiğini gösterdiğini aktaran Doç. Dr. Aytan, "Plastikler denizlerin biyojeokimyasını etkiliyor. Denizlerin bu hassas element döngülerindeki herhangi bir değişim, bizim hayatımızı etkileyecek çok yakın gelecekte. Marmara bunun bir örneği, sadece Marmara için değil tüm denizlerimiz için harekete geçmeliyiz. Bunların başında Karadeniz geliyor." diye konuştu.
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölümü Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı doktora öğrencisi Başak Esensoy da plastiklerin ve Kovid-19 sebebiyle hayatımıza giren kişisel korunma ürünlerinin deniz ortamında ne şekilde davrandığını, canlılarla nasıl etkileşime girdiğini, bu canlıların hangi plastikleri tercih ettiğini ve bu canlıların plastiklerin bozulma sürecinde ne rol oynadığını araştırdıklarını bildirdi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.