1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Denizde olduğum anlar en çok ‘ben’ olduğum anlardır
Denizde olduğum anlar en çok ‘ben’ olduğum anlardır

Denizde olduğum anlar en çok ‘ben’ olduğum anlardır

Dünya sualtı dalış rekortmeni olarak Türkiye’yi gururlandıran Yasemin Dalkılıç'la deniz tutkusu, ilginç anıları, deniz kültürü ve çevre konusunda konuştuğumuz bir söyleşi gerçekleştirdik…

A+A-

Dalış sporuna çok küçük yaşta başlayan Yasemin Dalkılıç, 14 yaşında milli paletli (monopalet) yüzme takımına girdi. Yaş grubunda Türkiye'yi iki dünya ve bir Avrupa şampiyonasında temsil etti ve yine yaş grubu içinde çeşitli Türkiye rekorlarını birkaç yıl elinde bulundurdu. ODTÜ-SAT Serbest Dalış Grubu ile 1998 yılında katıldığı Uluslararası Serbest Dalış Şampiyonası'nda Türk milli takımını temsil etti ve bayanlar arasındaki en iyi dereceyi yakaladı. Dünya sualtı dalış rekortmeni olarak Türkiye’yi gururlandıran Dalkılıç, Mısır'da Limitli Değişken Ağırlık kategorisinde 105 metre ve Yunanistan'da Desteksiz Sabit Ağırlık kategorisinde 40 metrelik dünya rekorları ile bu sporda adından söz ettirdi. Dalkılıç ile deniz tutkusu, ilginç anıları, deniz kültürü ve çevre konusunda konuştuğumuz bir söyleşi gerçekleştirdik…


Mercan kayalıkları, dev gemi batıkları gibi yerlerde dalışlar gerçekleştirdiniz. Bu dalışlar size neler hissettirdi?


Küçükken bir yatın yanında dalarken bile, yata doğru yüzerken teknenin sualtında kalan büyük karanlık görüntüsü beni hep ürpertirdi. Şimdi öyle değilse de, çok büyük yapılar yanında dalarken hala benzer bir ürperme hissederim. 155 metrelik dev bir batığa dalmak inanılmaz bir deneyimdi. Sualtında karanlık bir şehir gibi. Hem ürpertiyor hem büyülüyor. Mercan kayalıkları apayrı bir güzellik… Yavaş yavaş her canlıyı her detayı incelemek sayesinde tadını çok daha fazla çıkarabiliyorsunuz. Rekor kırdığım dönemlerde karanlık derinliklere odaklanmıştım. Şimdi bu tutkumu dünyanın en güzel dalış noktaları ile değerlendirmek çok büyük keyif veriyor.


Deniz sizin için neden önemli oldu? Deniz tutkunuzu nasıl açıklarsınız?


Deniz benim kendimi bulduğum, tanıdığım, ifade ettiğim yer. Birşeylerin pek farkında olmadığım çok küçük yaşlarda bile denize girince sualtı dünyasından müthiş büyülenir, kendimi orada çok mutlu ve huzurlu hissederdim. Bu hep böyle devam etti. Denizde olduğum anlar en çok ben olduğum anlardır. Yerini hiçbir şey tutamaz...

Denizle ilgili veya gerçekleştirdiğiniz dalışlarda yaşadığınız ilginç deneyimlerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Unutamadığım pek çok anım var tabii… Birkaç örnek vermek adına ilk anımdan başlayayım. 3-4 yaşında ayağımın değmediği yerlerde denizden çok korkardım. Babam botla ablam ve beni derin suda gezmeye götürmüştü. Annem de serbest dalıyordu. Bir büyük kabuk çıkarıp bize verdi. Ne güzel diye bakarken içinden bir ahtapot çıkıp botta yürümeye başladı. Öyle korktum ki anında kendimi denize attım. Ondan sonra da derin su korkum kalmadı.

İlk defa tropik bir deniz olan Kızıldeniz’de daldığımdaki şaşkınlığımı da hiç unutmam. Renkli, birbirinden güzel canlılar görmüş ve inanamamıştım. Bir seferinde ben hamileyken ve serbest dalarken bir yunus gelmişti yanımıza. Yunuslar hamile bir kişiyi hissedermiş. Yaklaşıp nazikçe etrafımda dönüp durmuştu. Belgeselimizin bir bölümünde yer alan boyu benden daha büyük, 250-300 kg’lık devasa iki orfozu görmek de unutamadığım bir deneyimdi.


Çevre konusunda ne düşünüyorsunuz? Temiz bir dünya için neler yapılabilir?


Sualtındaki görüntü tahminimden çok daha kötü maalesef. 10-15 yıl önce daldığım harika yerler tanınmayacak kadar değişmiş durumda. Canlı miktarı büyük bir hızla azalmakta. Bunun karşısına geçebilmek için en önemli adım büyük ticari işletmelerin işleyiş şekillerini değiştirmeleri, enerjiyi tasarruflu kullanmaları, atıkların doğru dönüşümünü sağlamaları olacaktır. Ama bireylerin de hayat şekillerini değiştirmeleri, doğa ile uyumlu yaşamaları, bencil tüketim üzerine kurulu hayat anlayışını değiştirmeleri gerekiyor.


Deniz ve çevreyle ilgili sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyor musunuz? Kendinizin tasarladığı bir proje var mı?

Rekor denemeleri yaptığım yıllarda, her rekor denemesi projemi bir sosyal sorumluluk projesi oluşturarak da değerlendirmeye çalıştım. Bunlar çevre koruma amaçlı projelerden, engelli dostlarım ile dalış gibi projelere dek çeşitlilik gösterdi. Rekor denemelerine son verdiğim noktada “Dünyanın İnanılmaz Dalışları” adlı, bir yandan dünyanın en güzel dalışlarını izleyicilere gösterirken diğer yandan denizlerin karşı karşıya kaldıkları tehdidi göstermek istediğimiz belgesel projesine başladık. Bu proje boyunca denizlerin tahmin ettiğimden çok daha hızlı çok daha kötü bir şekilde tükenmekte olduğunu gördüm. Bundan sonraki tüm projelerimi bu konuya adamak, bunu engellemek için elimden gelen herşeyi yapmak istiyorum. Ama bunun için sponsor desteği çok önemli. Bu projemin gerçekleşmesini, dünyada benzeri olmayan bir teknoloji ile akıllı soğutma makinaları geliştirerek enerji tüketimini %70 miktarında azaltabilen, dolayısıyla ekonomiye büyük katkıda bulunabilecek bir projeye kendini adamış Cantek firmasına borçluyum. İki idealist görüşün bir araya gelmesiyle hiç yaşamadığım bir sinerjisi olan bir işbirliği oldu bu. Bunun her şirkete örnek olmasını diliyorum.

Üç tarafımız denizlerle çevrili ama İstanbul’da denizle tanışmamış binlerce çocuk var. Sizce deniz kültürünü geliştirmek için neler yapılmalı?


Bir insana denizi sevdirmek için tek yapılması gereken çocukken deniz kenarına götürülmesidir. Gerisi kendi kendine gelir zaten… Denizi sevmemek, dolayısıyla çocukları götürmemek veya denizden korkmak ve çocuklara bu korkuyu yansıtmak nesilden nesile geçiyor. Bu korkuyu saklayarak bir çocuğun doğa ve deniz ile başbaşa kalması sağlanırsa eminim o çocuk ve nesil deniz sever olarak gelişir.

Kariyeriniz ve deniz dışında Yasemin Dalkılıç neler yapar? Uğraştığınız veya merak duyduğunuz farklı alanlar var mı?

Müziğe büyük ilgim var. 5 yaşında piyano derslerine başlamıştım. Daha sonra ablam Hande Dalkılıç konser piyanisti olmaya karar verince gitara kaydım. Hala müzik dinlemek ve amatörce çalmak hayatımda önemli bir yer taşıyor. Aynı zamanda matematiğe büyük ilgim vardı. Teknolojiyi de çok severim. Şimdi bu tutkumu bilgisayar programları yazarak ve bir “computer geek” olarak devam ettiriyorum. Tabii spor ve doğanın tarışılmaz bir yeri var hayatımda. Dalış dışında spora dayalı en favori hobim ise kayak…
 

 

 

 

 

virahaber.com

Bu haber toplam 1753 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.