Denizcilik Politikaları ve Kabotaj
Dokuz Eylül Üniversitesi’nde “Denizcilik Politikaları ve Kabotaj” Panelinde kabotaj hakkının önemi vurgulandı
Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü ve Denizcilik Fakültesi’nce Kabotaj Hakkı’nın elde edilişinin 84. Yıldönümünde düzenlenen “Türkiye’de Denizcilik Politikaları Ve Kabotaj ” paneli 30 Haziran 2010 Çarşamba günü Saat: 16.00’da DEÜ DESEM Bordo Salon’da gerçekleştirildi.
Açılışını Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet FÜZÜN'ün yaptığı panelde; E. Koramiral Lütfü SANCAR başkanlığında, DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hüseyin Avni BENLİ, DEÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Kemal ARI, DEÜ Denizcilik Fakültesi öğretim üyeleri Yrd. Doç Dr. Soner ESMER ve Öğr. Gör. Dr. Didem ÖZER panelist olarak sunumlarını gerçekleştirmişlerdir.
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet FÜZÜN açılış konuşmasında Dokuz Eylül Üniversitesi’nin denizcilik eğitimi ve araştırmalarında önde gelen bir üniversite olduğunu belirterek Türkiye’nin denizcilikten daha çok pay alması gerektiğini belirtti. Büyük Atatürk’ün denizcilik ile ilgili ideallerine ulaşmak için daha çok çalışılması gerektiğini belirten Prof. Dr. FÜZÜN panel başkanı ve panelistlere teşekkür belgelerini takdim etti.
Başkanlığını Emekli Koramiral Sayın Lütfü Sancar’ın yaptığı Panel’de ilk olarak söz alan DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hüseyin Avni BENLİ “Türkiye’nin Deniz Araştırma Politikaları” konulu başlığı altında ilk olarak dünya genelinde ilk deniz araştırmalarından bahsederek, Türkiye’nin Durumu ve Deniz Araştırmalarının Gelişimi konularına değindi. 1970-1980 dönemi, 1980-1990 dönemi ve 1990’dan günümüze olmak üzere Deniz Araştırmaları konusunda bilgilerini aktaran Prof. Dr. BENLİ, son olarak Ulusal Deniz Araştırma Stratejilerinden bahsederek Türkiye’nin deniz araştırmalarına yeterince kaynak ayırmadığını belirtti.
Denizcilik Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç Dr. Soner ESMER “Limanların Önemi” konulu sunumu ile ilk olarak en eski limanlarımızın Ege’de olduğunu belirterek, isimlerini Knidos, Efes, Bergama, Assos, Teos, Pagos (Kadifekale), Urla olarak belirtti. Osmanlı Döneminde en önemli limanlarımızın, 1876 yılında bitirilen İzmir’deki Pasaport limanı, 1892’de yapılan İstanbul Salıpazarı eski rıhtımı, 1903’te Haydarpaşa önlerinde yapılan eski liman olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. ESMER, 18. ve 19. yüzyılın İzmir Limanı’ndan bilgiler vererek Osmanlı dış ticaretindeki gelişmelerin etkisiyle İzmir Limanı’nın o dönemde ihracat limanı olma özelliği kazanıp, 19. yüzyılda Osmanlı’nın en önemli ihracat limanı olduğunu, ithalatta ise İstanbul Limanı’ndan sonra geldiğini açıkladı. İstanbul Limanı’nın ise Dünya deniz ticaretinin en eski ve önde gelen uğraklarından birisi olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Soner ESMER, İstanbul’un özellikle 19.yüzyılın son çeyreğinde batılı limanlar arasında Londra’dan sonra en yoğun liman olduğunu ifade etti.
Kapitülasyonların kaldırılması ve kabotaj yasasının yürürlüğe girmesinin Türk limancılığı için çok önemli bir adım olduğunu belirten ESMER, 1954 yılında yürürlüğe giren “Limanlar İnşaatı Hakkında Kanun”un ulusal liman altyapısının oluşumuna öncülük ettiğini, Limanlarımızın çoğunun 1950-1960 yılları arasında hizmete girdiğini sözlerine ekledi. Türkiye Limanlarımızın mevcut durumlarına değindikten sonra, yıllar ve bölgeler bazında yük elleçleme miktarlarından bahseden Yrd. Doç. Dr. ESMER, sonuç olarak Kabotaj Kanunu’nun Türk limancılığı için çok önemli bir ilk adım olduğunu ve Türkiye limancılık altyapısının zaman içinde çok geliştiğini belirterek sözlerini tamamladı.
DEÜ Denizcilik Fakültesi öğretim görevlisi Dr. Didem ÖZER “Türkiye’de Kabotaj Taşımacılığı ve Politikası” konulu sunumunda kabotaj kelimesinin Fransızca’da kıyı ticareti anlamına geldiğini ve Fransızca’dan geldiğini belirterek “Kabotaj taşımacılığı da ülkeler için; uluslararası açıdan kısıtlayıcı, ulusal açıdan korumacı bir politika alanıdır” ifadesini kullandı. Ulusal denizcilik politikasının, devletin denizciliğe karşı olan tutumunu ifade ettiğini, dolaylı olarak diğer ülkelerin filolarına karşı olan tutumunu da yansıttığını belirten Dr. ÖZER, Ulusal Denizcilik Politikasının Amaçları ve Türkiye’de Kabotaj Taşımacılığı konularına değindi. 1 Temmuz 1926’dan itibaren yürürlüğe giren Kabotaj Kanunu’nun, ticari denizcilik yapılanmasının temeli olduğunu ve Türk armatörlüğünün doğmasının ve gelişmesinin, diğer denizcilik faaliyetlerinin (kılavuzluk, kurtarmacılık, gemi inşa, balıkçılık, kumculuk, acentecilik…) de milli bir kimlik kazanmasının bu kanun ile sağlandığını belirten Dr. ÖZER, Kabotaj hakkının Türk bayrağına geçmesinin, deniz ticaret filomuzun gelişmesine ve dolayısıyla Türk ekonomisine daha fazla katkı sağladığını ifade etti. 1983- 2008 yılları arasında Kabotaj taşımacılığına yönelik politikalar kapsamında 5.-6.- 7.- 8. ve 9. beş yıllık kalkınma planlarını hedeflenilen ve gerçekleştirilen olmak üzere inceleyen Dr. ÖZER, 1977-2008 arasında gerçekleştirilen Türkiye’nin Kabotaj taşımalarını da açıklayarak, Kabotaj taşımacılığının ve politikasının, ilgili paydaşların bir araya gelmesi ile; gemi inşa, liman, istihdam, STK, eğitim, basın yayın, mevzuat boyutunda bir bütün olarak ele alınması ve çağdaş, gerçekçi, tutarlı, ülke çıkarlarına ve sektör ihtiyaçlarına uygun olarak yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirterek sözlerine son verdi.
DEÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Kemal ARI, “Kabotaj Hakkının Elde Edilmesi ve Kazanımlar” konulu sunumuna Mahmut Esat Bozkurt’un kabotaj ile ilgili bir anısı ile başlarken, kabotajın kelime anlamından ve diğer dillerde nasıl ifade edildiğinden bahsetti.
Kapitülasyonların denizcilikle ilgili ağır koşulları çok yönden büyük bir dayatma yarattığını belirten Doç. Dr. ARI, limanların Osmanlının, gemilerin ise Frenklerin olduğunu ve gümrük işlemlerinin, ticaret gemilerini incelemenin, gemi kurtarma işlerinin ve kabotajdan yoksunluğun bu dayatmanın en önemli aktörleri olduğunu ifade etti. Doç. Dr. ARI, 1 Temmuz 1926 tarihinde yürürlüğe giren Kabotaj Kanunu ile Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye ve Limanlarla Kara Suları Dâhilinde İcrayı Sanat ve Ticaret Hakkında Kanun ile uygulamaya konulduğunu, böylece, Türk kıyılarında yolcu ve yük taşımacılığının yabancılara yasaklandığını ve bu hakkın sadece Türklere ait olduğunu da sözlerine ekledi. Bu kanunun Türkiye kıyılarında yük ve yolcu taşımacılığını Türk bayrağını taşıyan gemilere bıraktığını belirten Doç. Dr. ARI, Türkiye kıyılarında, limanlarda ya da limanları arasında kılavuzluk, çekme ve benzeri her türlü liman hizmetinin de; ancak, Türk bayrağı taşıyan gemilerle yapılabileceğini belirterek, ve Kabotaj Kanunu’nun Türk milletinin bağımsızlığı için çok önemli ve büyük bir adım olduğunu ifade ederek sözlerini tamamladı.
Panelistlerin sunumlarını tamamlamalarının ardından panel başkanı Emekli Koramiral Lütfü Sancar tarafından açılan soru-cevap oturumunun ardından, panel programı sonlandırıldı.
Virahaber
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.