Denizciliğin gelişmesinde "ulusal medya" faktörü
IHS Maritime & Trade Baş Muhabiri Richard Clayton, denizciliğin vazgeçilmez olduğunun dünyaya anlatılmasında medyanın rolüne dikkat çekti. Clayton, "Denizciliğin gelişmesi için ulusal medyaya odaklanmak gerekiyor" dedi.
Vira Haber Merkezi
IHS Maritime & Trade Baş Muhabiri Richard Clayton, İstanbul'da gerçekleştirilen IMO Dünya Denizcilik Günü Yan Etkinliği'ne konuşmacı olarak katılmıştı. Sadece denizcilik medyasının bir şeyler yapmasının yeterli olmayacağını söyleyen Clayton, denizcilik sektörünün saklandığını ve kapalı kaldığını belirterek, “Ben denizciliğin dünya için vazgeçilmez olduğu konusunda en etkili olabilecek insanların denizcilik gazetecileri olmadığına inanıyorum. Bence asıl ulusal medya gazetecilerine odaklanmak gerekiyor” diye konuştu.
“Bir baş muhabir ne yapar?” sorusunun sürekli olarak kendisine sorulduğunu söyleyen Richard Clayton, “Sorunun cevabı; dinler ve düşünür” dedi. Birçok şirkette böyle bir rolün olmadığını, düşünmesi ve dinlemesi için kimseye para verilmediğini belirten Clayton, “Ama ben bugünün haberlerine bakarak trendler bulmaya çalışıyorum. Bugün işimi yapmak için bu cep telefonunu kullandım. Bu sabah Sayın Lim ve Sayın Başbakan Yıldırım konuşurken tweet attım. Burada Profesör Zorlu, denizcilik teknolojilerinden bahsederken “bir musibet bin nasihatten iyidir” dedi. Bunu bir saat önce söyledi ve ben bunu yazdım. 11 kişi retweet etti ve 8 kişi de beğendi. Tüm bunlar bir saat içinde gerçekleşti. İşte medya iş üstünden böyle karşımıza çıkıyor. Osmanlı’daki savaş ve gemilerden bahsederken, ben günümüzdeki kuru yükten ve konteyner piyasasından bahsediyordum. Denizin neden vazgeçilmez olduğunun insanlarca anlaşılmasında medyanın rolü ne? Benim çok ilgilendiğim bir başlık aslında. Ben işimi çok seviyorum. Bunu kaç kişi söyleyebilir tam olarak bilmiyorum. Özellikle keyif aldığım şey, insanlarla konuşmak ve onların endüstrinin durumunu nasıl iyileştirebileceğini dinlemek. İnsanlar bana gelerek, yazdıklarımdan ötürü bir takım zorluklarla karşılaştıklarını veya motive olduklarını söylediğinde ben mutlu oluyorum. Ben bir denizcilik gazetecisiyim. bu sektördeki insanlarla 30 yıldan beri sürekli olarak konuşuyorum. Fark ettim ki denizcilikteki insanların diğer denizcilik insanlarıyla konuşması yeterli olmuyor. Örneğin; çocuklar yedikleri meyve ve sebzelerin dünyanın öbür ucundan geldiğini neden anlamıyorlar? Neden şu an evlerimizde kullandığımız birçok şeyin, aslında deniz aşırı yerlerde tasarlandığını ve üretildiğini, deniz yoluyla taşındığını bilmiyoruz? Neden bunlara şaşırmıyoruz?” diye konuştu.
Denizciliğin gelişmesine engel üç farklı sebep var
Gazeteciliğe ilk başladığı yıllarda, insanların denizcilik üzerine meraklarının olmadığını düşündüğünü söyleyen Clayton, “Denizcilik için sağlıklı bir gelişme istiyorsak, buna engel olan üç farklı sebep var” diyerek şunları söyledi:
“İlki küreselleşme fikri. Küreselleşme fikri o kadar çok geniş şekilde kabul edilir oldu ki, aslında bizler onun ne kadar önemli olduğunu unuttuk ve hatırlamaz olduk. Denizcilik küreselleşmenin ağlarının gelişmiş ülkelere ve kalkınmakta olan ülkelere yayılmasını sağladı. Aynı zamanda mal üreticilerinin arasında rekabetçiliği de arttırdı. Bu rekabet daha etkin iş yapma yollarına da sebep oldu. Denizcilik sayesinde bölgesel olarak işler kurmayı düşünür olduk. Esas ağların daha dışarısında bölgeleri düşünmeye başladık. Yine denizcilik sayesinde beklenmeyen yerlerde geliştirmeler yapmaya başladık. Hem daha kolay, hem ekonomik ve etkin, hem de daha ucuz emek gerektiren bir yöntemdi bu. Denizciler global düşünürler. Bir vizyon ile çok atak şekilde düşünüyorlar. Peki, medya acaba denizciliğin tedarik zincirindeki rolünü görebiliyor mu? Yoksa sadece raftaki malları mı görüyorlar?”
“İkinci sebep; gemileri ve denizciliği görüş açımızdan çıkarmış olmamız. Hepimiz erişimin ne kadar önemli olduğunu, özellikle limanlardan biliyoruz ama bence biraz ileri gittik. Eğer bu dünyanın mucizelerinden ayrı düşersek insanlar bizim yaptığımız şeyleri reddettiklerinde yapacak hiçbir şeyimiz olmaz. Mesela yenilikçileri düşündüm, bu inavatörler nasıl fikirlerini satıyorlar? Tren raylarını yapan insanlar, köprüleri, istasyonları yapanlar, bunun insanlara bir şeyleri açıklaması gerekiyordu. Bu devrimci düşüncenin, aslında dünyayı daha iyiye götürebileceğini kanıtlaması gerekiyor. Bunu yıllar boyunca sürekli açıklamaya devam etmeleri gerekli. Cep telefonu, TV ve benzeri şeyleri keşfeden insanların bir vizyonları vardı. Yeni bir iletişim formu görmüşlerdi. Bence günümüzde benzer bir devrim sürecinden geçiyoruz. Birkaç yıl önce onca yer kaplayan bilgisayarlara göre şimdiki akıllı telefonlar çok daha iyi iş yapıyor. Fakat her iyileştirme bir yatırım gerektiriyor ve neden insanların hayatını daha iyiye götürebileceğini açıklama gerektiriyor. Neden denizcilik daha farklı olsun? Neden sektörümüzü kamuya pazarlaması için medyaya bakıyoruz? Aslında bizlerin şunları göstermemiz lazım; denizcilik insanların hayatını daha iyiye götürüyor ve değiştiriyor.”
“Üçüncü sebep ise, bizler denizcilikten bahsetmeyi kestik. Sadece denizcilik endüstrisinde çalışanlarla konuştuk, dışarıdakilere denizcilikten bahsetmez olduk. Yani ofis dışımızda işimizden bahsetmiyoruz. Öyle bir sektör içerisinde çalışıyoruz ki, iş yerinde yaptıklarımız ile zevk için yaptıklarımız arasında kocaman bir duvar var. Yani medya, koca koca gemilerin heyecanlarını nasıl yakalayabilir? Çok akıllı mimarlar tarafından tasarlanmış, yetenekli, tersane işçileri tarafından yapılmış gemiler bunlar. Kruvaziyer gemilerini dinledik, inanılmaz bir göstergesi, modern mühendisliğin ve geleceğin nesillerine ilham verebilir. Sonra limanlar, öyle bir aktivite ağları ki, sizleri şaşırtmaktan hiç vazgeçmez. Ne yaptıklarımızdan bahsetmeliyiz, dinleyen herkese anlatmalıyız. Eğer medya, insanlara “Denizcilik: Dünya İçin Vazgeçilmezdir” demek istiyorsa şuradan başlamalıyız aslında: Denizcilik sektörü, kendi içine kapandı. Başka kimsenin anlamayacağı kelimeler kullanıyor. İnanıyor ki, sektörü yüksek duvarlar arkasına saklamalıyız. Emniyet ve güvenlik sunmak istiyor. Aynı zamanda neyin yanlış gittiğine odaklamış durumda. Neyin iyi gittiğini ise unutuyor.”
"Çok az insan denizcilik gazetecisi olmak isteyerek büyür"
“Çok az insan denizcilik gazetecisi olmak isteyerek büyür. Çünkü gemi hem göze, hem de gönle ıraktır” diyerek konuşmasını sürdüren Clayton, “Spor, arabalar, moda gibi konulardan bahsetmek denizcilikten bahsetmekten çok daha eğlenceli. İşte bunu değiştirmemiz gerekiyor. Ben denizciliğin dünya için vazgeçilmez olduğu konusunda en etkili olabilecek insanların denizcilik gazetecileri olmadığına inanıyorum. Bence asıl ulusal medyada çalışan gazetecilere odaklanmak gerekiyor ve ülkelerde temsil edenlere bakmak lazım. Onların bizlerin ne yaptığını anlatması gerekiyor. Şöyle bir yaklaşım olabiliyor, gazeteciler her zaman sizin istediklerinizi yazmayabiliyorlar veya kendi kanıtlamalarını yapmak için sizin dediklerinizi çarpıtabiliyorlar. Gazeteciler aslında ilginç haberler arıyorlar. Eğer denizcilik olmasaydı, küreselleşme de ortaya çıkmazdı. Küreselleşme olmasaydı, evlerimiz kışın çok daha soğuk olurdu, yazında çok sıcak olurdu. Denizcilik olmasaydı, çok daha fazla insan dünyamızda yeterli gıda bulamazdı. Yine denizcilik olmasaydı, hayatımızın kalitesi şu an ki kaliteden çok daha kötü olurdu. Denizcilik olmasaydı, eşitsizlik sorunlarını çözemez olurduk. Dolayısıyla yeterince denizcilik konusunda yazmıyorlar diye gazetecileri sakın suçlamayın. Eğer sektörü onlardan saklarsanız yazmazlar. Eğer denizcilik vazgeçilmez ise gazeteciler bizim mesajımızı aktarabileceğimiz aracılardır. Biz birbirimiz ile konuşmamalıyız, yani denizciler denizciler ile konuşmamalı. Daha ziyade çocuklar ile konuşulmalı, arkadaşlarıyla, komşularıyla, TV stüdyolarında tanıştığımız insanlarla konuşmalıyız. Onların da bizim mesajımızı duyması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.