“Deniz turizminden daha çok para kazanabiliriz"
İzmir Bölgesi’nde deniz turizm başlığı altında marinalar ve amatör denizciliği değerlendirir misiniz? Yat bağlama kapasiteniz bölgenizde ne kadar?Deniz...
İzmir Bölgesi’nde deniz turizm başlığı altında marinalar ve amatör denizciliği değerlendirir misiniz? Yat bağlama kapasiteniz bölgenizde ne kadar?
Deniz turizmini kruvaziyer gemiler ve limanları, marinalar ve yat işletmeciliği, günübirlik gezi tekneleri ve sualtı ve su üstü denizsporları başlıkları altında toplayabiliriz. Ülkemizin turizm gelirlerinin yüzde 20'sini deniz turizmi gelirleri oluşturuyor. Deniz turizminde 6.86 milyar dolar gelir ile Akdeniz'de 5 sıradayız. 2023'te deniz turizminde Akdeniz'de 3 ülke arasına girmeyi ve 20 milyar dolar gelir sağlamayı hedefliyoruz. Biz bölgemizde yaptığımız çalışmalar ile bu hedefe ulaşma çabasına destek veriyoruz.
Son yıllarda marinalarda yaşanan doluluk sevindirici olmakla beraber, yeni marina yatırımlarının bir an önce gerçekleştirilmesi gerekiyor. Akdeniz Çanağı'nda bağlama kapasitesi açısından 5. sıradayız. Kıyılarımızın uzunluğu ile marina sayımızı karşılaştırdığımızda, çok daha fazla marina ve tekne bağlama kapasitesine ulaşmamız gerektiğini görmekteyiz. 2023'te de hedefimiz 25 bin olan yat bağlama kapasitemizi 50 bine çıkarmak. Bu hedefe ulaşmada en önemli bölge de Ege kıyılarımız. Bölgemizde Setur Çeşme Marina, IC Çeşme Marina, Port Alaçatı Marina, Teos Marina, Setur Kuşadası Marina, D-Marin Didim Marina, Setur Ayvalık Marina ve Levent Marina olmak üzere 8 adet marina bulunuyor. Bu yat limanlarının bağlama kapasitesi 3 bin 775 teknedir. 2023'e kadar bölgemizde 8 adet daha yeni marina kurulması, böylece yat bağlama kapasitesinin iki katına ulaşması planlanıyor.
Yat turizminin yanı sıra yelken ve diğer su sporlarının daha fazla gelişmeye ihtiyacı var. Dünyanın en iyi 3. sörf alanı olan Alaçatı bölgemizde yer alıyor. Dikili, Ayvalık gibi rüzgar açısından şanslı olan diğer yörelerimizi de tanıtmayı hedefliyoruz. Bu çalışmalar sonucunda ülkemizin deniz turizm gelirlerini artırmak mümkün olacaktır.
İzmir Bölgesi’nde deniz turizmi ile ilgili öne çıkan sorunları ve çözüm önerilerini değerlendirir misiniz?
Bölgemizde deniz turizminin gelişmesi için daha fazla tanıtıma ihtiyacımız var. Alaçatı başta olmak üzere rüzgar sörfü için ideal merkezlerimize Avrupa'dan yaz kış daha fazla turist çekmek için tanıtım artırılmalı. Yılın 330 günü rüzgarlı olan Çeşme Alaçatı, sörf tutkunları için vazgeçilmez bir yöre. Alaçatı'da rüzgarı,
denizi satıyoruz. Sadece Alaçatı ve Çeşme değil; Çeşmealtı, Urla, Dikili ve Foça'nın da sörf turizminde potansiyeli olduğunu ve geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sörf turizminde havadan para kazanıyoruz. Üstelik sörf için gelen turist, bir gün değil en az 10 gün kalıyor.
Alaçatı Sörf Cenneti'nde geçen yıl itibariyle 12 sörf okulu yer alıyor. Alaçatı, 23 Nisan ile 29 Ekim tarihleri arasında 6 ay boyunca faaliyet gösteriyor. En canlı sezon ise temmuz- eylül dönemini kapsayan yaklaşık 90 günlük süre. Kalan aylarda kapasitesinin çok azı kullanılıyor. Sezon süresini uzatacak yaratıcı projeleri bir an önce hayata geçirmeliyiz. Sezonu uzatmak için bölgeye sörf temalı butik oteller yapılmalı. Tesislerde uluslararası sertifikalı eğitmenler çalıştırılmalıdır.
Bölgemizde geçen yıl itibariyle 24 Dalış Merkezi yer alıyor. Bu merkezler dalış, tur, eğitim, malzeme satışı, rehberlik ve doğa yürüyüşü hizmetleri veriyor. Tesislerde uluslararası sertifikalı eğitmenler ve personel çalıştırılmalı. Sektör temsilcileri ruhsat alma ve belgelendirme de problemler yaşamaktadır. Bu sorunlar mutlaka çözülmeli.
Kruvaziyer turizminin geliştirilmesi için daha çok gemi getiren firmaya daha fazla teşvik verilecek şekilde bir destek modeli uygulanmalı. Ayrıca İzmir Alsancak Limanı'nda yolcu terminalinin modernleştirilip, daha fazla geminin yanaşması için parmak iskeleler bir an önce yapılmalı. Planlanan iskelelerin maliyetinin yüksekliği dikkate alınarak alternatif olarak dolphin iskelelerin yapılması da önerilebilir. Kruvaziyer yoluyla daha fazla turistin gelmesi için, Kemeraltı başta olmak üzere İzmir'in tarihi ve kültürü daha çok öne çıkarılmalı. Çeşitli limanlarımızda gastronomi ve tarih turları olmak üzere cazibe merkezleri yaratılmalı.
Marinaların tesis edilemeyeceği şehir içinde kalmış kıyılarımıza tekne park yerlerinin yapılması en önemli isteğimizdir. Bu sayede İzmir Körfezi'nde önemli bir canlılık yakalanacaktır.
Özellikle sahil, sıhhiye, fener ücretlerinde, römorkajda indirim yapılmalı. En azından gelen gemi ve yolcu sayısını artırıcı teşvik sistemi geliştirilmeli. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü'nün yeni Gemi Trafik Hizmeti Ücret Tarifesi, zaten var olan maliyet sıkıntılarının üzerine tuz biber oldu. Ayrıca bu uygulama, birbirine yakın olan limanlar arasında haksız rekabet oluşturacak. Yunanistan'ın Pire Limanı ile bölgedeki benzer yabancılimanlara karşı rekabet gücümüz alacak. Kamu hizmeti karşılığı alınan bu ücretin kaldırılmasını talep ediyoruz. Hali hazırda gemilerden bu kapsamda Navigationaldues (seyir güvenliği destek hizmeti) olarak fener ve tahlisiye ücreti alınmaktadır. Şimdiye kadar Bakanlığımız, ülkemizi uluslararası düzeyde etkileyecek her gelişmede pozitif yaklaşım içinde oldu. Bu yaklaşımın devam edeceğine, Odamız ve sektör temsilcileri ile birlikte bu sorunu çözeceğimize inanıyoruz.
Bölgenizde kruvaziyer turizm alanında rakamları verir misiniz?
Bölgemizde kruvaziyer turizmi özellikle son 10 yılda hızla büyüdü. Kuşadası Limanı, geçen yıl 553 bin yolcu ile kruvaziyer turizminde Türkiye'nin birinci limanı oldu. İzmir Alsancak Limanı 338 bin, Çeşme Limanı 37 bin, Dikili Limanı ise 8 bin yolcu ağırladı. Geçen yıl Bölgemizdeki kruvaziyer limanlarına 685 gemi, 937 bin yolcu getirdi.
Geçen yıl gemi ve yolcu sayısında gerileme yaşanmasına rağmen, gelecek dönemde kruvaziyer turizminin gelişeceğine inanıyoruz. Bu kapsamda 16-19 Mart 2015 tarihlerinde Amerika Birleşik Devletleri'nin Miami kentinde düzenlenen kruvaziyer fuarına katıldı. Katılım ve rekabet açısından yoğun geçen Miami'deki buluşmada tüm limanlarımızın yanında olduk. Onların tanıtımına destek verdik. Fuar boyunca kruvaziyer sektörüne hizmet veren şirketlerle görüşmeler gerçekleştirdik.Bu çabalarımızın sonucunda ülkemizin önümüzdeki dönemde daha çok yolcu çekeceğine, ülkemizin kruvaziyer sektöründen daha fazla pay alacağına inanıyoruz.
Çevre, önemli konu başlıklarımızdan birini oluşturuyor. Bölgenizde denizlerdeki çevre ile ilgili faaliyetler hakkında bilgi verir misiniz?
Deniz turizmi için en önemli çalışma, küçük deniz araçlarından kaynaklanan deniz kirliliğinin önlenmesini amaçlayan Mavi Kart Sistemi'dir. Ayvalık'tan Didim'e kadar olan sorumluluk sahamızda bulunan 15 liman ve 8 marinada atık alım tesisleri mevcut.
Ama bu tesisler sadece kendi müşterilerine hizmet veriyor. Bunların yanında 156 günü birlik gezi teknesi, 58 balık çiftliği, 63'ü gırgır 53'ü trol olmak üzere 4 bin küsur kayıtlı balıkçı teknesi, atık alım tesisine ihtiyaç duymaktadır. Bu tesislerin müşterisi olmayan balıkçı ve gezi teknelerinin atık vermesi ticari açıdan mümkün değil. Şubemiz, teknelerde Mavi Kart Atık Alım Sistemi mevzuatı ve uygulamalar konusunda yerel yönetimler başta olmak üzere bilgi aktarmak için çalışıyor. Odamız tarafından belediyelere ve kıyı tesislerine bu konuda sağlanacak destekleri anlatıyoruz. Bu ihtiyaçların giderilmesi için günübirlik gezi teknelerinin bağlı bulunduğu rıhtımlara Atık Alım Tesisi kurulması için gerekli üst yapıları Oda olarak temin ediyoruz. Belediyelerden de altyapının oluşturulmasını istiyoruz.
Ayrıca TURMEPA ve yerel yönetimlerle işbirliği yaparak deniz ve kıyı temizliği etkinlikleri düzenleyerek, kamuoyunu, özellikle gençleri ve çocukları denizlerimizi ve kıyıları korumak için duyarlı olmaya davet ediyoruz. Bu yıl günübirlik gezi teknelerinin uğrak yeri olan koyların temizliği için de çeşitli kampanyalarımız olacak.
Bölgenizde genel deniz ticareti ile amatör denizcilik arasında rakamsal olarak nasıl bir oran var?
Bölgemizde deniz ticaretinin gelişimi uzun yıllara dayanıyor. Ancak amatör denizcilik ve deniz turizmi son yıllarda ilgi görmeye başladı. Yapılan altyapı yatırımları ve destekler sayesinde amatör denizciliğin, deniz sporlarının ve deniz turizminin daha hızlı gelişeceğini öngörüyoruz. İçişleri Bakanlığı'nın Türkiye'ye yabancı sermaye ve zengin turistin gelmesini sağlamak için başlattığı 5 yıl ikamet izni çalışması çok önemli. Bakanlık, yat turizmi amacıyla ülkemize gelen ya da gelmek isteyen yat sahibine, eşine ve çocuklarına talepleri halinde 5 yıl geçerli ikamet izni verilmesiyle ilgili çalışıyor. Bugüne kadar Arap ülkeleri, Rusya, Ukrayna gibi ülkelerden gelen turistlere 3 ay ikamet tezkeresi veriliyordu. Yeni çalışma ile turist sayısında önemli artış yaşanacağını düşünüyoruz.
ViraHaber.com
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.