Deniz Kuvvetleri Komutanı 15 Temmuz gecesini anlattı
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu,FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin, "müşteki" olarak verdiği ifadesinde, "TSK'nın bazı birliklerinde olağan dışı hareketlilik olduğundan, saat 22.23'te gelen telefonla ilk defa haberdar oldum" dedi.
Ankara Cumhuriyet Savcısı Ahmet Adil Kubat, Fetullahçı Terör Örgütü'nün darbe girişiminin ardından, geçtiğimiz günlerde Deniz Kuvvetleri Komutanlığına giderek, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bostanoğlu'nun ifadesini aldı.
Oramiral Bostanoğlu'nun ifade tutanağına göre, 15 Temmuz 2016'da Heybeliada'da Deniz Lisesi Mezuniyet Töreni ile ertesi gün saat 11.00'de Tuzla'da Sancaktar Amfibi Gemisi'nin denize indiriliş töreni olduğunu belirtti.
Bu törenlere katılmak üzere, 15 Temmuz sabah 09.30'da askeri uçakla İstanbul'a hareket ettiğini anlatan Bostanoğlu, önce Haydarpaşa GATA Hastanesi'nde tedavi gören emekli Oramiral Murat Bilgel'e ziyarette bulunduğunu, öğle yemeğinden sonra, Kalamış Marina üzerinden Sahil Güvenlik Botu TCSG-19 ile Heybeliada Deniz Lisesi'ne geçtiğini bildirdi.
Heybeliada'daki diploma töreninin ardından saat 18.15 civarında Ataköy Marina'ya intikal ettiklerini, daha sonra beraberinde eşi, emir subayı Binbaşı Özkan Gülömür ve araç sürücüsü Uzman Çavuş Nurhan Öztürk ile annesinin Ataköy'deki evine geçtiğini aktaran Bostanoğlu, saat 19.30 sıralarında düğün için Çınar Otel'e gittiğini, burada araç sürücüsünü ve emir subayını gönderdiğini belirtti.
Bundan sonra düğün sahipleriyle beraber olduğunu kaydeden Bostanoğlu, şunları söyledi:
"TSK'nın bazı birliklerinde olağan dışı bir hareketlilik olduğundan, saat 22.23'te gelen telefonla ilk defa haberdar oldum. Telefonla görüştüğüm Ankara'da bulunan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkan Vekili Tümamiral Macit Arslan (Personel Başkanı) 'Karargahta olağan dışı hareketlenmeler olduğunu, gelişmeler hakkında bilgi vereceğini' söyledi. Daha sonra emir subayım Binbaşı Gülömür'ü cep telefonundan arayıp, 'Ankara'da bir şeyler oluyor. Haberin var mı' diye sordum. Cevaben 'Ben de bir şeyler duydum' dedi. Derhal otele gelmesi talimatını verdim. Ayrıca sahil güvenlik botunu aramasını ve Ataköy Marina'ya intikal etmesini söyledim.
Yaklaşık 10 dakika sonra emir subayım otele geldi. Bu görüşmenin hemen ardından, güvenli bir bölgeye intikal etmek maksadıyla, düğün töreninin yapıldığı mekanı eşim, oğlum ve gelinimle birlikte saat 22.35 sıralarında terk ettim. Ayrılmadan bir dakika önce İzmir Özdere'de bulunan Kurmay Başkanım Koramiral Serdar Dülger, Ankara'da olağan dışı gelişmeler olduğunu, oturduğu lojmanda ikamet eden Genelkurmay Lojistik Başkanı Hava Korgeneral Fikret Erbilgin'in derdest edilerek, götürüldüğünü eşinden öğrendiğini söyledi. Önce Sahil Güvenlik Komutanlığına ait bot ile Ataköy Marina'dan Fenerbahçe Orduevi'ne intikal etmeyi planlıyordum. Ancak emir subayımın, ulaşımı koordine etmek maksadıyla, TCSG-19 bot komutanıyla yaptığı telefon görüşmesinde, bot komutanının 'Bir misafirin emrine girdim' diye söylemesi, 'Neredesin' diye sorulduğunda 'Kalamış Marina'dan çıkış yaptığını' ifade etmesi ve ayrıca özel sekreter İstihbarat Kurmay Albay Mahmut Arduç'un 'Komutanın emniyetini sağlamak üzere, TCSG-19 botuyla geliyorum' telefon görüşmesini bana aktarması üzerine, şüphe uyandıran bir durum sezdik. Bunun üzerine risk almamak için Sahil Güvenlik botuyla denizden intikal düşüncesinden vazgeçtim."
Foça'daki generallerin derdest edilmesi
Bostanoğlu, şunları aktardı:
"Yaptığım görüşmelerden edindiğim kanaate göre, Tuğamiral İrfan Arabacı, Tuğamiral Murat Şirzai, Tuğamiral Muhittin Elgin, Tuğamiral İhsan Bakar, Tuğamiral Hasan Kulaç'ın, Deniz Kuvvetleri Karargahı'nı ve harekat merkezini, darbe teşebbüsü kapsamında kontrol altına aldığını öğrendim."
Ayrıca Foça'daki özel eğitim merkezinde tatilde bulunan emekli Koramiral Atilla Kezek'in saat 22.55'te arayarak, kampta bulunan Tümamiral Aydın Şirin ve Tümamiral Hasan Nihat Doğan'ın, Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız ve personelince derdest edilerek, Foça dışına götürüldüğünü söylediğini vurgulayan Bostanoğlu, "Bu andan itibaren amacım, Deniz Kuvvetleri'nin İstanbul'da konuşlu bir birliğine intikal etmek, iletişim imkanının daha güvenli olduğu, güvenli bir ortamda, Deniz Kuvvetlerine bağlı birliklerdeki duruma ilişkin bilgi temin ederek, emir komuta hiyerarşisi dışındaki illegal girişimleri kontrol altına almaktı" ifadesini kullandı.
Bostanoğlu, bu maksatla Deniz Kuvvetleri Komutanlığının ana ast komutanları olan Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele, Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Hasan Uşaklıoğlu, Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Şükrü Korlu, Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanı Koramiral Adnan Özbal, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı vekili Tümamiral Macit Arslan, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargah Komutan Vekili Deniz Yarbay Aşkın Öge ile görüşmeler yaptığını bildirdi.
Bu sırada araç radyosundan ve cep telefonundan olanları anlamaya çalıştıklarına işaret eden Bostanoğlu, yaklaşık bir saat, Florya'da, havaalanı yakınındaki İSPARK otoparkında beklediklerini anlattı.
Oramiral Bostanoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Özellikle bu bölgede araç yoğunluğu olduğu için yerimizi tespit etmesinler diye otoparkta kaldık. Ancak daha sonra diğer araçların otoparktan ayrılması üzerine Yeşilyurt/Yeşilköy bölgesindeki sokaklarda kendimizi takipten kurtarmaya çalıştık. Aracın radyosundan darbe girişimine ilişkin haberlerin öğrenilmesi, ayrıca gelen telefon raporları ve medya yayınlarıyla darbenin netleşmeye başlaması üzerine, uzun mesafeli araç intikalinin riskli olacağını değerlendirdim. Bu sırada İstanbul bölgesindeki Deniz Kuvvetleri bağlısı birliklerin komutanı olan Koramiral Korlu ile görüştüm. Beni, güvenliğim için birliğine davet etti. Korlu'ya itimat etmeme rağmen, bende birliğin güvenliğine ilişkin tereddütler olduğundan ve Yeşilköy'den Kasımpaşa'ya intikal esnasında darbeciler tarafından alıkonabileceğim ihtimalini dikkate alarak, bu hareket tarzından vazgeçtim."
"Mobil telefon aracılığıyla kriz yönetimi"
Oramiral Bostanoğlu, gece 01.00'de Poyrazköy'de konuşlu SAT Komutanı Deniz Albay Turan Ecevit'in kendisini arayarak, "Emniyetini sağlamak üzere bölgeye bot intikal ettirebileceğini, bu maksatla güvendiği iki personeli göndereceğini söylediğini" aktardı.
Kendisinin de Yeşilköy'de uygun iskeleye bot göndermesini istediğini anlatan Bostanoğlu, ancak bir süre sonra Ecevit'in "Kendi birliğinde de bazı darbeci personelin olduğunu, bazı mühimmat ve silahın birlik dışına çıkarıldığını ve Poyrazköy bölgesinin emniyetli olmadığını söylediğini" kaydetti.
Ecevit'in, kendisini başka askeri birliğe veya emniyetli sivil bölgeye denizden intikal ettirebileceğini bildirdiğini ifade eden Bostanoğlu, yaklaşık bir buçuk iki saat sonra iki personeli bulunan atak botunun Yeşilköy'de iskeleye geldiğini, ancak bunu da emniyetli görmediğinden, iskeleye gece süresince intikal etmediğini vurguladı.
Bostanoğlu, gece boyunca Yeşilköy bölgesinde araç içinde kalıp, sık sık yer değiştirerek, kendisinin ve ailesinin güvenliğini sağlamanın ve mobil telefon aracılığıyla kriz yönetiminin uygun olacağına karar verdiğini ifade etti.
Yer değiştirme sürecinde kendisine ve ailesine ulaşılmasına mani olmak, rehin alınmamak ve darbeci hainlerin elektronik olarak mevkilerini belirlemesini engellemek amacıyla mobil telefonunu saat 23.11-01.11 arasında kapattığını bildiren Bostanoğlu, "Bu tedbir tamamen mevki tespitini önlemek ve kişisel güvenliğimizi tesis etmek için uygulanmıştır. Bununla birlikte üst düzey yetkili merciler tarafından bilinen, emir subayımın cep telefonu sürekli açık tutuldu. Bu telefon üzerinden iletişim sağlamaya devam ettik. Ast birliklerden raporlar aldık ve gerekli görüşmeleri yaptık" diye konuştu.
Tümamiral Arslan ve Deniz Yarbay Öge'den Ankara, Koramiral Korlu, Koramiral Özbal ve Deniz Albay Ecevit'ten İstanbul bölgesi, Koramiral Uşaklıoğlu'ndan İzmir bölgesi, Oramiral Kösele'den ise Gölcük bölgesi ve gemilerin durumuyla ilgili görüşmeler yaptığını aktaran Bostanoğlu, "Görüşmeler sırasında seyre kaldırılan gemilerin üslerine dönmesi ve darbecilerden kurtarılması talimatı verilmiştir. Ayrıca Deniz Kurmay Albay Bülent Olcay ve Deniz Albay Oğuz Kaan Yavuz ile Sahil Güvenlik Komutanlığının emir dışında giden gemilerin geri dönmesi ve komutanlığın emniyete alınması, yani darbecilerden kurtarılması talimatı verilmiştir" dedi.
Oramiral Bostanoğlu, Deniz Harp Okulu Komutanı Tümamiral Mesut Özel'in darbeciler tarafından Maltepe Askeri Cezaevinde enterne edildiğini öğrendikten sonra doğrudan kendisiyle temas kurduğunu bildirdi.
Özel ile konuşmasını, Maltepe askeri Cezaevi Komutan Vekili Yarbay'ın sağladığını anlatan Bostanoğlu, yarbaya, "Yaptığı işin kanunsuz olduğunu ve amirali derhal serbest bırakmasını söylediğini" belirtti.
Yarbayın ise "Birinci Ordu'dan emir aldığını" ifade ettiğini aktaran Bostanoğlu, "Bir süre sonra Tümamiral Özel'in, taksiyle cezaevinden ayrıldığını öğrendim. Emniyetli olması nedeniyle Deniz Harp Okulu yerine, İstanbul Tersanesi'ne gitmesini söyledim" dedi.
İfade tutanağına göre Bostanoğlu, darbecilerce tesirsiz hale getirilmemek için katıldığı düğünde emir subayının kendisine refakat etmediği izlenimini "darbeci hainlere" verdiklerini söyledi. Bazı telefon görüşmelerini emir subayının yaptığını ancak güvenli olduğunu değerlendirdikten sonra yanında kendisinin bulunduğunu söylediğini anlatan Bostanoğlu, bunun ardından telefon görüşmeleriyle darbenin önlenmesi için talimat verdiğini kaydetti.
Bostanoğlu, şöyle konuştu:
"Genelkurmay Başkanı ve diğer kuvvet komutanlarından haber alınamaması üzerine yaşanan illegal olaylar karşısında saat 01.17'de Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ile telefon irtibatı sağladım. Sayın Bakan'a, 'Komuta kademesi olarak darbe girişimine karşı olduğumuzu, bu girişimin FETÖ cuntası tarafından yapıldığını değerlendirdiğimi ve güvenli bir bölgede bulunduğumu' ifade ettim. Sayın Bakan ile daha müteaddit defalar telefonla görüşerek, sürekli irtibatta kaldık. Gelişmelere yönelik olarak kendisine bilgi sundum.
Daha önceden, Deniz Kuvvetlerinin basın faaliyetlerinden tanıştığım CNN Türk muhabiri Kenan Şener ile saat 01.24'te irtibat kurdum. Ona da benzer açıklamalarda bulundum. 'Komuta kademesi olarak bu girişimi kesinlikle kabul etmiyoruz' şeklindeki ifadem CNN Türk'te yayınlandıktan sonra diğer televizyon ekranlarında ve internette son dakika gelişmesi olarak kamuoyuna duyuruldu. Olay gecesi tek kuvvet komutanı açıklaması olarak bu ifadelerimin darbe endişesi yaşayan kamuoyunu ve darbe karşıtı olan TSK personelini ferahlatan önemli bir referans teşkil ettiğini düşünüyorum. Bu açıklamadan sonra 02.30'da Genelkurmay İstihbarat Başkanı Mustafa Özsoy (tutuklu), emir subayımı arayarak nerede olduğumu öğrenmeye çalıştı. Kendisine herhangi bir cevap vermedik."
Bostanoğlu, 16 Temmuz saat 01.40'ta Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanı Tümamiral Sinan Azmi Tosun'un kendisini arayarak, Aksaz Özel Eğitim Merkezinde tatilde bulunduğunu ifade ettiğini, sonrasında "darbe girişiminin tamamen dışında olduğunu ve bunu Donanma Komutanı'na ve Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı'na ifade ettiğini söylediğini" anlattı ve "Daha sonra bu amiralin, darbeciler tarafından yayınlanan atama listesinde, Donanma Komutanı ve Kocaeli Sıkıyönetim Komutanı olarak yer aldığını öğrendim." dedi.
Darbe girişimi gecesi, araçta bulundukları sırada ailesi ve emir subayının şahsi mobil telefonları dışında, kendisine ve emir subayına ait resmi telefonlardan da kriz yönetimi amacıyla birçok görüşme yaptığını ifade eden Bostanoğlu, bu kapsamda Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele, Karamürselbey Eğitim Merkezi Komutanı Tuğamiral Özdem Koçer, Doğu Akdeniz'deki gemide bulunan Deniz Kurmay Albay Aykar Tekin ile yaptığı görüşmelerde Gölcük, Foça, Mersin, Karadeniz Ereğlisi ve Aksaz deniz üslerinden emir komuta hiyerarşisine aykırı olarak, sözde "büyük çaplı terörist saldırı ihbarı" ile seyre kaldırılan 11'i fırkateyn, 8'i hücumbot, 5'i korvet olan toplam 24 geminin üslerine dönmesi direktifi verdiğini anlattı.
Yavuz fırkateyni dışındaki gemilerin üslerine döndüklerini ancak Yavuz fırkateyninde bulunan darbecilerin Donanma Komutanı Oramiral Kösele'yi etkisiz hale getirdiklerini ifade eden Bostanoğlu, bu periyotta, zaman zaman Kösele ile telefon irtibatı kurduğunu bildirdi. Kösele'nin anlatımına göre kendisinin, Deniz Kurmay Albay Levent Kerim Uça ile birlikte kamaraya kilitlendiğini, sabah saatlerinde gelişmelerin darbecilerin aleyhine dönmesinden sonra fırkateyn komutanının, kendisinin ve gemisinin Donanma Komutanı emrinde olduğunu söylediğini bildiren Bostanoğlu, bunun ardından Kösele'nin gemide serbest kaldığını, fırkateynin de daha sonra Gölcük'e intikal ettiğini kaydetti.
Toplam 140 telefon görüşmesi
Bostanoğlu, darbe girişimi gecesi kendi telefonundan 80 dakika süren 62, emir subayının telefonundan 77 dakika süren 78 telefon görüşmesi yaptığını daha sonra öğrendiğini belirterek, "Toplamda 9 saat süreyle mobil halde ya da belirli yerlerde duraklayarak, aracımızda bekamızı sağladık. Darbecileri etkisiz hale getirmek için telefon iletişimiyle süreci yönettim." diye konuştu.
Oramiral Bostanoğlu, FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin soruşturma sırasında tutuklanan Deniz Kuvvetleri İstihbarat Başkanı Tuğamiral Murat Şirzai'nin kendisine 16 Temmuz sabahı telefonla gönderdiği mesajlarda, "Komutanım şu anda kuvvetteyim. Gece geldim. Çağırdılar, olay var diye. İrfan Amiral çağırdı. 'Karargahın güvenliğini sen sağla' dedi. Şu anda karargah emniyette", "Şu anda Genelkurmay'dan ateş ediliyor. Uçaklar tarafından Meclis'e atılan bombalardan dolayı binada yer yer hasar var. Personel nöbetçiler emniyette", "Bir kısım personeli ve mağdur sivilleri çıkarmaya çalışacağız. Bize de mermi geliyor", "Siz emniyette misiniz" diye yazdığını bildirdi.
Halen firarda olan Gölcük Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren'in de aynı sabah gönderdiği telefon mesajında, "Ben Hayrettin Paşa. Ülkem, milletim, bayrağım, şehitlerim için Gölcük'teyim, görevimin başındayım. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene" yazdığını belirtenBostanoğlu, şu beyanı verdi:
"Yeşilyurt/Yeşilköy bölgesinde saat 07.00 sularına kadar kaldık. Bundan sonra en kısa sürede Ankara'ya intikal etmeye karar verdim. Ancak İstanbul'da yeterli güvenlik ortamının henüz tesis edilmediğini dikkate alarak, her zaman uygulandığı şekilde, polis eskortuyla İstanbul dışına kadar çıkmanın daha uygun olacağını değerlendirdim. Bu maksatla polis eskortu almak üzere 07.23'te Ataköy Polis Merkezi amirliğine gittik ve polis eskortu talep ettik. Polis merkezi amiri ile yaklaşık yarım saat görüşme yaptık. Gece süresince neler yaptığımı ve nerede bulunduğumu açıkladım. Daha sonra Ataköy Polis Merkezine gelen Bakırköy İlçe Emniyet Müdürü Murat Çetiner ile 30-45 dakika kadar konuşma yaptık. Benzer konuları konuştuk. Çetiner, eskort talebine karşılık yol emniyetinin tam olarak sağlanamadığını ve bunun zaman alabileceğini belirtti ve bizleri daha iyi imkanlara sahip Bakırköy İlçe Emniyet Müdürlüğüne davet etti.
Davet üzerine oraya intikal ettik. İlçe Emniyet Müdürlüğünde ast birliklerle birçok telefon görüşmesi yaptım. Bu arada saat 08.08'de Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar ile görüştüm. Kendisine bulunduğum yeri söyledim ve en kısa zamanda Ankara'ya intikal etmek istediğimi ifade ettim. Yaklaşık 11.30'a kadar İlçe Emniyet Müdürlüğünde kaldım. Bu periyotta iki kez Milli Savunma Bakanı ile ve Başbakanlıkta soyadını hatırlamadığım Murat isimli görevlinin telefonu vasıtasıyla Genelkurmay Başkanı ile görüştüm. Genelkurmay Başkanı'mız Orgeneral Sayın Hulusi Akar, ilgililerle koordine edip, emniyetli bir şekilde Ankara'ya intikal etmemi söyledi. Belirttiğim komutanlarla görüşmeler yaparak ve İlçe Emniyet Müdürü ile koordineli olarak süreci yönetmeye devam ettik."
Bostanoğlu, emniyet müdürlüğündeki odada iş adamı Esat Ulu'nun da bulunduğunu ifade ederek, öğle saatlerine doğru, emniyet yetkililerinin tavsiyesiyle havayoluyla Ankara'ya gitmeyi kararlaştırdığını söyledi. Çetiner ve Ulu ile birlikte saat 12.00'de Atatürk Havalimanı'na ulaştıklarını, burada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaklaşık 10 dakika görüştüklerini anlatanBostanoğlu, milletvekilleri için hazırlanan özel uçağa bindiğini, uçakta yaklaşık 4 saat bekledikten sonra Ankara hava sahasının güvenliğinin tam olarak sağlanamadığının bildirilmesi üzerine, polis eskortuyla havalimanından ayrıldığını aktardı.
Kavacık'ta, SAT komandolarının koruma olarak kendilerine katıldığını ve aynı gece Ankara'ya ulaştığını ifade eden Bostanoğlu, Ankara'da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Genelkurmay 2. Başkanı, kuvvet komutanları ve Jandarma Genel Komutanı ile yaptıkları toplantıda başlarından geçenleri anlattıklarını ve ne gibi önlemler alınacağını konuştuklarını ifade etti.
"Sürecin en az hasarla atlatıldığı kuvvet"
Bostanoğlu, "Karanlık olayların yaşandığı bu süreçte darbeciler tarafından ulaşılamamış ve rehin alınamamış olmam sayesinde, Deniz Kuvvetleri bağlısı birlikler ile iletişim kurabildiğimizi, CNN Türk ile kurduğumuz irtibatın ve yaptığımız açıklamanın tüm Türkiye'de kamuoyunu rahatlatan bir beyanat olduğunu ve Deniz Kuvvetleri çapında krizi mümkün olan en uygun şekilde yönetebildiğimizi değerlendiriyorum." dedi.
Karargaha 17 Temmuz 2016 sabahı intikal etmeden önce, darbecilerin yakalanarak, gözaltına alınması talimatı verdiğini aktaran Bostanoğlu, şunları kaydetti:
"Sonuç olarak, bu menfur darbe girişimi sırasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve bağlısı birliklerde herhangi bir silahlı çatışma yaşanmamış, Deniz Kuvvetleri personelince halka ateş açılmamış ve kan dökülmemiş, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve bağlısı birliklerde emir komuta hiyerarşisi en kısa zamanda tesis edilmiş, darbe girişimine katılan şüpheliler yine Deniz Kuvvetleri tarafından yakalanarak, adalete teslim edilmiştir. Darbeciler tarafından asılsız 'büyük çaplı terörist saldırı ihbarı' ile seyre kaldırılan 24 savaş gemisi, direktiflerimle ve emrimdeki vatansever denizci komutanlar sayesinde üslerine geri döndürülmüştür.
Ayrıca Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bağlısı askeri okullardaki öğrencilerin hiçbirisinin bu menfur olaylara fiilen karışmaması, Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak benim için buruk bir teselli kaynağı olmuştur. Nitekim Deniz Kuvvetleri Komutanlığının can kaybı yaşanmayan, en kısa zamanda olayları kontrol altına alan ve sürecin en az hasarla atlatıldığı kuvvet olduğunu söylemek mümkündür.
Bu olaylar nedeniyle ben de mağdur oldum. Çünkü beni de etkisiz hale getirmeye çalıştılar. Ancak şüphe etmemiz nedeniyle bulunduğumuz yeri terk ettiğim ve bizi bulamadıkları için darbecilerin kontrol alanına girmedim. Olay nedeniyle darbecilerden ve beni özellikle etkisiz hale getirmek isteyenlerden şikayetçiyim."
ViraHaber.com
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.