1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Deniz Kültürü Derneği'ne ziyaret
Deniz Kültürü Derneği'ne ziyaret

Deniz Kültürü Derneği'ne ziyaret

Ak Parti Birinci Bölge Milletvekili Adayı Erkan Hacısalihoğlu ve beraberindeki heyet Deniz Kültürü Derneği’ni ziyaret etti.

A+A-

Ak Parti Birinci Bölge Milletvekili Adayı Erkan Hacısalihoğlu ve beraberindeki heyet Deniz Kültürü Derneği’ni ziyaret etti.

Ak Parti heyeti, Deniz Kültürü Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hakkı Şen, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ayşe Olcay başta olmak üzere yönetim kurulu ve dernek üyeleri tarafından karşılandı. Oldukça keyifli ve sıcak bir ortamda gerçekleşen ziyarette deniz kültürü konuları üzerinde karşılıklı fikir alış verişinde bulunuldu. Ziyaret sonunda Deniz Kültürü Derneği Başkanı Hakkı Şen tarafından AK Parti heyetine bir deglerasyon sunuldu.

Erkan Hacısalihoğlu
1971 yılında Trabzon’da doğdu. İnşaat Mühendisi olan Erkan Hacısalihoğlu Moskova Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Yine Moskova Üniversitesi’nde yüksek lisans yapan Hacısalihoğlu, Ak Parti İstanbul Maltepe İlçe Siyasi ve Hukuk İşler Başkan Yardımcılığı yaptı. Bilgi ve deneyimini arttırmak için kapsamlı eğitimlere katılan Hacısalihoğlu, İngilizce ve Rusça biliyor. Çeşitli sivil toplum örgütlerinde görev alan ve inşaat firması sahibi Erkan Hacısalihoğlu, evli ve bir çocuk babasıdır.

1.20110512122243.jpg

Deniz Kültürü Derneği tarafından sunulan deglerasyonda şu şekilde:


DENİZCİ MİLLET VE DENİZCİ ÜLKE OLMAK İÇİN
SİYASİ PARTİLERE ÇAĞRIMIZDIR.

A. NEDEN DENİZCİ DEVLET OLMALIYIZ?

1. Altı yüz senelik Osmanlı Devleti ve seksen sekiz yaşındaki Türkiye Cumhuriyeti neden denizci bir devlet olamamıştır? Dünyanın en güzel coğrafi deniz konumuna sahip bir ülkenin denizci bir devlet olamamasının, aslında yıllardır dillere pelesenk edilen bir tek cevabı vardır: Türk milletinin denizcilik geleneği ve kültüründen yoksun olmasıdır.

2. Denizcilik bilinci nasıl sağlanacaktır?
Yine tek bir cevap var. Eğitim. Millet, denizcilik bilincine ancak eğitimle kavuşturulabilecektir.

3. Bu sonuca ne kadar zamanda ulaşılabilir?
Kararlı ve sürekli bir stratejik planlamayla en az bir buçuk nesil sonra, yani 25-30 yıl sonra.

4. Peki bu uğraşa değer mi?
Sorusu bile yanlış. Çünkü sadece ülkemizin geleceği değil, dünyamızın da geleceği, denizleri nasıl kullanacağımıza bağlıdır. Dünya var oldukça dünya ulaşımındaki deniz yolunun vazgeçilmezliği ve hayatiyeti de devam edecektir. Çünkü başka hiç bir alternatif taşıma vasıtası deniz yolu ile rekabet edecek durumda olamayacaktır. Deniz taşımacılığı ile 1 liraya taşınan bir mal, demiryoluyla 3.5 liraya, karayoluyla 7 liraya ve nihayet havayoluyla ancak 22 liraya taşınmaktadır. Dünya ticaretinin % 98’ i deniz yolu ile yapılmaktadır ve dünya deniz ticaret yollarının güvenliği 500 yıl öncesine göre çok daha önemli hale gelmiştir. Çünkü 250 yıl önce, ülkeler belirli bölgelerde birbirlerine muhtaç olmadan gruplar halinde yaşayabiliyorlardı. Bu gün böyle bir durum söz konusu değildir. Bu nedenle dünyanın kritik su geçitleri bugün daha önemli hale gelmiştir. Bu nedenle, Türk Boğazları, Hürmüz Boğazı, Süveyş, Cebelitarık, Panama Kanalları kapandığında dünyamız kaosa sürüklenecektir. Bundan daha da önemlisi insanlar gıda, su ve enerji olarak denizlere bağımlı olacaklardır. Çünkü küresel ekonomik sistemin iç içe geçmiş mekanizmaları bütün ülkeleri ekonomik bir prangayla birbirine kilitlemiştir. Sonuç olarak başta su olmak üzere, karalardaki kaynakların giderek tükenmesi ve kirlenerek kullanılmaz hale gelmesi insanoğlunun denizlere yönelmesini zorunlu kılmıştır. Bu yarışta deniz araştırmalarına önem veren ülkeler, yani demizci devletler denizlerdeki kaynaklara daha çabuk ulaşacaklardır. Bu bağlamda henüz yeterince bilinmeyen ancak potansiyel olarak ümit vaad eden Karadeniz ve kutup bölgeleri gibi deniz alanları üzerindeki paylaşım müacadelesi de öne çıkacaktır. Bu alanların sahipleri ile yüksek teknolojiye sahip ülkeler ya zorunlu olarak anlaşacaklar veya çatışacaklardır. Böylece 500 yıl sonra, karasal sömürgecilikten denizsel sömürgecilik çağına geçilmiş olacaktır. Bu çağın galibi ve sömürenleri askeri bakımdan güçlü olanlar değil, bilim ve teknolojik açıdan güçlü olanlar olacaktır. Çünkü kaynaklar derindedir ve deniz ortamı bilim ve teknolojiye kayıtsız kalanlara hiç bir şey vermez. Yeni bin yılda ülkeler artık kara sınırlarına göre değil, kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge (EEZ) sınırlarına göre komşu olacak, buna göre, birlik veya ittifak oluşturacaklardır. Türkiye açısından gelecekteki en temel deniz araştırmaları sorununun Kıbrıs ve civarındaki bölgelerde yaşanacağı beklenmelidir. Gelecek bin yılın yaşam alanı olacak denizlerin, başta gıda ve enerji olmak üzere her alanda uzun erimli ve yüksek seviyeli bir rekabet ve mücadeleye sahne olması kaçınılmazdır.

5. Denizci devlet olursak ne kazanacağız?
Ekonomik açıdan sadece Yunanistan’a bakmak yeter. 300 milyar dolarlık dünya deniz taşımacılığı pastasının 60 milyarı (% 20) onun. Ulaştırmanın dışında yukarıda da bahsedildiği gibi, güvenlik, deniz dibi ve deniz içi kaynaklardan da istifade edebilmek gelecekte bir yaşam sorunu olacaktır ve tamamen Denizci Devlet olmaya bağlıdır.

6. Bunun kim yapacak?
Devletin öncülüğünde konuyla ilgili herkes elini taşın altına sokacaktır.

7. Peki Cumhuriyet döneminde bu konu hiç ele alınmadı mı?
Alındı. Atatürk 1937 yılında hükümet programını açıklarken, denizciliğe verdiği önemi çok net bir biçimde bu sözlerle belirtmiştir: Denizcilik sadece ulaştırma işi değil, iktisadi iş olarak anlaşılacak ve tersaneler, gemiler, limanlar ve iskeleler inşaa edilecek, deniz sporları kulüpleri kurulacak ve korunup geliştirilecektir. Çünkü: Toprakların ucu deniz olan bir ulusun sınırını, halkının kudret ve yeteneğinin hududu çizer. En uygun coğrafi konumda ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye; endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri bir denizci ulus yetiştirmek yeteneğindedir. Bu yetenekten yararlanmasını bilmeliyiz. Denizciliği Türk'ün büyük ulusal ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız..."

Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi, ekonomik, askeri (jeostratejik), coğrafi ve demografik koşullar, onun denizci bir devlet olmasını gerektirmektedir. Bu durumda, devletten tabana bir akış izlenecektir. Devlet, demografik gücü denizciliğe yöneltmek için (eğitim gibi) gereken yasal ve idari düzenlemeler ile milli güç unsurlarını, denizcilik gücünün geliştirilmesi için yönlendirecektir.

B. DENİZCİ DEVLET OLMA HEDEFLERİMİZ NELER OLMALIDIR?

1937 Hükümet Programında yer alan ana hedef doğrultusunda Denizci Devlet olma yolundaki alt hedeflerimiz ise şöyle sıralanabilir:
• Denizci devlet olmak, devletin milli hedefi olmalıdır,
• Denizcilik vizyonu belirlenmeli ve ilan edilmelidir
• Toplumda denizcilik bilinci oluşturulmalıdır,
• Ulusal gereksinimleri karşılayacak ve dünya deniz ticaretinden yeterli payı alacak seviyede deniz ticaret filosuna sahip olunmalıdır,
• Deniz dibi ve deniz içi kaynaklara ulaşacak teknolojiye sahip olunmalıdır.
• Güçlü bir deniz kuvvetine sahip olunmalıdır.

C. DENİZCİLİK GELENEĞİ NEDİR?
Denizcilik bir gelenek işidir ve bu geleneğin kazanılması uzun yıllar gerektirir. Toprak fethederek bir imparatorluk haline gelen devletlerin çoğu, denizcilik ananeleri olmadığından denizci bir devlet olamamıştır. Bu, sahip olunan donanmanın gücünden farklı bir şeydir. Para karşılığında çok sayıda modern gemi alabilirsiniz. Ancak, kaliteli denizci personel ve denizcilik geleneğiniz yoksa bu güç hiç bir şey ifade etmez. Tarihin en canlı örnekleri, Fransa, İtalya, Osmanlı Devleti ve Almanya’dır. ABD bu özelliğine, kurumsallaşan ve deneyim kazanan deniz gücü sayesinde ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kavuşabilmiştir. Naziler bu ananeyi geliştirmek için savaş öncesi çok büyük gayret sarf etmişlerdir. Coğrafi konumun uygunluğu ve etrafı denizlerle çevrili Türkiye’nin böyle bir geleneğe sahip olamaması, Osmanlı’dan bu yana uygulanan hatalı politikaların bir sonucudur. Türk tarihine ve Türk Denizciliğine bakıldığında genellikle ikinci eğilimin, yani devletin, deniz gücünü dış politika enstrümanı olarak kullandığını veya diğer bir deyişle savunma amaçları ile desteklediğini ve özellikle harp bahriyesine önem verdiğini görmekteyiz. Türkiye’nin eşsiz coğrafi konumunun bu kadar elverişli olmasına rağmen, denizcilik gücünün gelişememesinin temel nedeninin, yöneticilerin ve milletin karakterinden kaynaklandığı şüphesizdir. Bu açıdan bakıldığında ise, tarihten gelen alışkanlıklarla, halkın deniz ve denizcilikten yeteri kadar menfaat sağlamaya yönelmediği, devleti, bu potansiyelden faydalanma yönünde yeteri kadar zorlayamadığı, devletin de, deniz gücünü ekonomi aracı olarak görmemesi neticesinde Türkiye’nin Denizci Devlet sıfatını kazanamadığı anlaşılmaktadır.

D. DENİZCİ DEVLETLERDEN ÖRNEKLER
Macellan’lar, Kaptan Cook’lar, Scott’lar, Amundsen’ler yaptıkları ile dünya tarihinde yer alırken, aynı zamanda ülkelerinin de Denizci Devlet olmasına büyük katkıda bulunmuşlardır. Denizci Uluslar ( Maritime Nations) doğal bir sonuç olarak zengin bir kültür birikimi de yaratmışlardır. Bütün denizci ülkelerin yazılı eser, müzik, resim gibi temel sanatları denizden yansımış zenginliklerle doludur. Yazılı eserlerinde kütüphaneleri dolduran başlı başına bir Deniz Literatürü bütün göz alıcılığı ile yer almaktadır. Deniz, ulusça o insanların yaşamına da doğal olarak bütün unsurları ile girip yer etmiştir. Türkülerinde söylenmiş, davranışlarına, insan olarak karakterlerine yansımıştır. Örneğin Norveçli, İspanyol, İngiliz’in genlerinde, denizin varoluşu o insanların ruhsal ve fizik yapılarına yansıması doğal bir kalıtım olayıdır. O denizci ülkelerin insanları, denizle, gemilerle, rüzgarla, denizdeki canlılarla içli dışlı olmuş, böylece toplumlarında tümüyle deniz kaynaklı bir bilgi birikimi örf ve adetleri oluşmuştur. İşte Deniz Kültürü bunların hepsidir ve ancak uzun süreçlerde deniz denilen o gizemli, güzel ve zor ortamda bir şeyler yaratmakla oluşur.

Denizci devleti, denizcilik bilincine sahip millet yaratır. Sadece hükümetin konuyu ele alması ile denizci devlet olunamaz. Bu nedenle öncelikle yapılması gereken iş, millette bu bilincin oluşturulması, geliştirilmesi ve korunmasıdır. Denizci devlet olma hedefine ulaşılabilecek en kolay, ancak en uzun zaman gerektiren stratejik hedef, halkta denizcilik bilincinin oluşturulmasıdır. Kolay olmasının nedeni yatırımın çocuklara yapılmasıdır. Çocuklara yapılacak yatırımlar sayesinde bir kaç nesil sonrasında deniz ve denizciliğin önemini kavrayan demografik güce sahip olmak mümkün görülmektedir. ABD, İskandinav Ülkeleri, İtalya, Yunanistan, İspanya, Portekiz ve İngiltere, Hollanda gibi ülkelerde denizcilik bir yaşam tarzı, hayatlarının vazgeçilmez bir parçasıdır.

1. Yunanistan
Yunanistan, Rumların denizci bir halk olması sayesinde kurulmuştur. Deniz ticareti ile zenginleşen Rumlar, hem mücadeleye finansal destek sağladılar, hem de cepheye cephane ve silah taşıdılar. Bundan daha da önemlisi, deniz ticareti vasıtasıyla kurdukları iyi ilişkiler ile, başta Rusya ve İngiltere olmak üzere büyük devletlerin siyasi desteğini de kazandılar. Böylece denizci bir halk olan Rumlar, denizci devlet Yunanistan’ı kurdular. Yunanlılar, yılbaşında çam ağacı süslemek yerine, gemi maketi süslemektedir ve Yavuz'la yaşıt 95 yaşındaki Averof' adlı gemilerini restore edip sergilemektedirler. Dünyanın en büyük ağaç gemisi Mahmudiye Kalyonu'ndan kalanlar İstanbul Beşiktaş’taki Deniz Müzesi’nde sergilenmektedir. Bu tarihi gemiyi, maaş ödemekte zorluk çeken zamanın hükümeti memurlarına yakacak olarak dağıtmak üzere parçalatmıştı. Yavuz'un pervanelerinden sadece biri, hurdacılara satılmaktan kurtulabilmiştir. Biz ise benzeri yüzlerce yapılmış ikinci el Amerikan muhriplerinden Gayret'i İzmit'te kıçtan kara yapabildik.

2. İngiltere
• Almanların, 1940’da Dunkirk’te kuşattığı Fransız ve İngiliz Kuvvetleri, İngiltere halkı tarafından sağlanan ve bizzat kullanılan yatlar, balıkçı gemileri, ticaret gemileri ve gezi tekneleri ile kurtarılmıştır. Bu harekat kapsamında İngiltere’nin denizci halkı, 385 bin kişiyi bir haftada tahliye etmişlerdir. Bu durum, İngiliz halkının küçük yaşta, okullarda verilen eğitimle geliştirilen denizcilik bilincinin, denizci bir millet olarak hayat alanına yansıyan en güzel örneğini oluşturmaktadır.

• Bugün Southampton’da rıhtıma bağlı duran 252 yaşında tümüyle ahşap bir gemi olan Amiral Nelson’un sancak gemisi, HMS Victory, Trafalgar Savaşı’ndaki haliyle muhafaza edilmekte ve İngilizler ona titizlikle bakmaktadır. Uzak Doğu seferlerinin vazgeçilmez gemisi Cutty Sark da Greenwich’de bir taş havuzda her gün binlerce deniz tutkununun görmeye geldiği 138 yaşında bir başka kültür mirasıdır. Bu gemiler artık İngiltere’nin değil, dünya denizciliğinin bir zenginliği olarak kabul edilmektedir.

• Denizcilik işindeki gelişmeler kendiliğinden bazı kurumları da yaratmaktadır. Londra’da 1688 yılında Tower Street’de basit ve küçük bir kahvehane olarak gemi kaptanları, deniz ticareti ile ilgili brokerlar, acenteler gibi deniz ticaretinin çeşitli elemanlarının uğrak yeri olan Coffee House, üzerinde güneş batmayan İmparatorluğun dünya denizlerine gönderdiği her türlü gemi ve gemici için haber merkezi, iş merkezi olarak varlığını sürdürmüştür. Aradan geçen 300 yıldan daha fazla bir süre sonrasında bugün bu Coffee House tüm dünyanın bildiği ünlü Lloyd Register haline dönüşmüştür. Lloyd Register, bir devlet kurumu olmadığı halde, denizlerin getirdiği başarı ve gelişmelerin biriktirdiği kültür birikimi ile bugünlere gelmiş uluslararası bir otoritedir.

• 1744’de yine Londra’da, Antwerp Towers isimli bir barda, elektriğin henüz olmadığı dönemde mum ışığında navlun sözleşmeleri yapılır, gemilerin sigorta işleri görüşülür ve anlaşmalara bağlanırdı. Bu küçük cafe bar, uzun yıllar boyunca uluslararası denizcilikte yaptığı işlerin hacim ve çeşitliliği sayesinde büyüyerek bugünkü Londra’da Dünya Gemi Kiralamaları Borsası yani, ünlü Baltic Exchange olmuştur

• Londra, Greenwich’deki Deniz Müzesi’ni hakkıyla dolaşmak Dünya Denizcilik Tarihini okumak gibi bir şeydir. Tamamını gezmek günler almaktadır. Her bir müzenin dev kitaplıklarını, binlerce kitaptan oluşan deniz literatürü ve belgeler oluşturmaktadır. İskandinav ülkeleri, İtalya, Fransa gibi deniz ülkelerinin yanı sıra Kuzey Avrupa’daki küçük ülkeler de inanılmaz zenginlikte deniz müzeleri ile doludur

3. ABD

• 6 Eylül 1620 tarihinde “May Flower” isimli bir gemi ile, Protestan İngiltere’de ağır din baskısı gören Puritan’lardan oluşan kaptan, tayfa dahil 102 kişilik bir grup, 67 günlük bir yolculuktan sonra, yeni keşfedilmiş Amerika’da Cape Cod’a varırlar. Ağır kış şartlarından sonra bahar geldiğinde Plymouth Rock denilen yerdeki kulübelerde 45 kişi hayatta kalabilmiştir. O korkunç kışa dayanamayıp ölenlerden geride kalmış bu bir avuç Avrupalı bugünün Amerika Birleşik Devletleri’ni yaratmışlardır. O gün her 23 Kasım’da Şükran Günü olarak kutlanmaktadır. İlk yerleşim yeri bugün de aynen korunmaktadır. Bir replikası yapılmış olan ve taka tipi Türk teknelerinden biraz büyük “May Flower” da orada bağlıdır. Macera dolu denizcilik tarihinin anısı bugün de korunmaktadır.

• Boston’da 1798’de yapılmış tümüyle ahşap olan USS Constitution gemisine girerken iskele tavasının üzerinde yer alan onur yazısı şu şekildedir: Amerikan Bahriyesinin halen faal durumdaki bir gemisine giriyorsunuz. Sadece büyük devletlerin kıyılarında değil, Hollanda, Belçika ve İskandinav ülkelerinin limanlarında da sakin köşelere çekilmiş, ulusal bir özenle muhafaza edilmiş birçok gemi halen koruma altındadır.

• San Francisco şehir merkezinde, mendirek çevresinde kurulmuş olan National Maritime Historical Park’ta deniz müzesi, tarihi gemiler, gemilerde kullanılan objelerin sergilendiği açık alanlar ile satış mağazalarından meydana gelen bir site yer almaktadır. Buradaki Balclutha isimli yelkenli gemide, küçük yaştaki çocuklara güverte temizliği, yemek pişirme, palanga donanımları kullanarak yük kaldırma gibi faaliyetler icra ettirilmekte, filikalarla mendirek içinde kürek çektirilmekte ve benzer diğer denizcilik faaliyetleri yaptırılmaktadır. Tüm bu faaliyetler bir oyun düzeninde çocuklara verilerek onların denizle iç içe olmaları sağlanmakta, hafta sonu tatilleri için buraya getirilen çocuklar geceyi de bu gemi içinde uyku tulumları ile geçirmekte ve dönüşlerinde kendilerine sunulan denizcilikle ilgili anı objelerini almaktadırlar.

• Başka bir örnek ise, yılın 365 günü açık olan Connecticut eyaletindeki Mystic Seaport’dur. Mystic Seaport, 19’uncu yüzyıla ait bir liman kasabasının, orijinaline uygun olarak yeniden inşa edilmiş halidir. 68 dönümlük geniş bir alana yayılan bu parkta, 1937’de kurulmuş ve günümüze kadar muhafaza edilmiş bir tersane, okul, kilise, banka, matbaa, tekne atölyeleri, marangozhane, yelken atölyesi, halat imalathanesi, planetarium, gemicilik malzemelerinin satıldığı dükkânlar, taverna, balık ağı ambarları gibi 41 adet binadan oluşan bir kasaba ile değişik sergilerin düzenlendiği sekiz galeri bulunmaktadır. Rıhtımda ayrıca 1841 yapımı Charles W. Morgan yelkenli balina gemisi, 1882 yapımı Joseph Conrad yelkenli eğitim gemisi, 1908 yapımı kömürlü Sabino feribotu ve 1921 yapımı L. A. Dunton balıkçı teknesi ziyaretçiler tarafından gezilebilmektedir. Günümüzde de yüzer halde nuhafaza edilen Captain Charles W. Morgan balina gemisinin ambarlarına inildiğinde yağ kaynatılan fırınların, tayfanın, kaptanların yaşam yerlerinin mükemmel korunduğu görülmektedir. Başlarında öğretmenleri ile gelen öğrenciler geminin hâlâ çelik gibi sert ağaçtan bordasına dokunmakta, güvertesinde gemici şarkıları söylemektedirler. Kasabada görevli personel de 19’uncu yüzyıl kıyafetleri ile dolaşmaktadır. Tesiste sene boyunca turlar, sergiler, seminerler, okul tatil programları, deniz bilimleri ile ilgili çalışmalar, yelken dersleri, gençler ve yetişkinler için yelkenli gemi ile seyir, gençlik kampları düzenlenmekte, gençler ve çocuklar için geceleme ve hafta sonu geçirme imkânları bulunmaktadır.

• Denizciliği sevdirme faaliyetleri kapsamında ABD’de anıt ve müze haline dönüştürülmüş beş uçak gemisi, yedi muharebe gemisi, dokuz muhrip, 19 denizaltı, iki yelkenli gemi ve 18 adet çeşitli tiplerden oluşan donanma gemisi ile 100’e yakın asırlık sivil gemi genelde o şehrin belediyeleri veya belirli dernekler tarafından işletilmekte, masrafları gezenlerden alınan giriş ücretleri ve bağışlarla karşılanmaktadır.

• Orlando, San Diego gibi şehirlerde “Sea World” adı altında, denizle ilgili akla gelebilecek tüm canlıları doğal ortamlarına uygun olarak yapılmış suni havuz, göl ve akvaryumlarda izleme imkânı sunan tesisler bulunmaktadır. Buraya gelen ziyaretçiler gün boyunca;

* Katil balinalar, foklar, yunuslar ve denizaslanları tarafından yapılan gösterileri izlemekte, Penguen, müren balığı, pelikan, flamingo, köpekbalığı, baraküda gibi doğal ortamlarında kolaylıkla karşılaşamayacağı canlıları görebilmekte,

* Sürat motorları ve su kayağı ile yapılan akrobasi hareketlerini, su, müzik ve ışık kombinasyonlarının yarattığı muhteşem gösterileri seyretmekte,

*Denizlerle ilgili temel bilgilerin, araştırmaların ve koruma çalışmalarının yer aldığı filmleri izleyerek denizcilik bilgilerini artırmaktadır.

* Özellikle ilköğretim çağındaki çocuklar ile gençler için özel programlar düzenlenmekte ve yılda yaklaşık 200.000 öğrenciye deniz yaşamı öğretilmektedir.

• Sea World benzeri tesislerin sayıları, büyük yatırımlar gerektirmesi nedeniyle çok fazla değildir. Ancak, çeşitli balıklar ile diğer deniz canlılarının izlenebildiği yaklaşık 500 m3lük veya daha büyük akvaryumları ise hemen hemen her Avrupa şehrinde görmek mümkündür.

• Hawai’de Maui Adası’nda sadece balinacılık ile ilgili bir açık hava müzesi vardır. Dünya tarihinin petrolsüz, motorsuz 200 yıllık bir periyoduna Balinacılık Çağı ismini koyduran bir kültürün gururla gösterildiği bir yerdir. Hiç bilmeyen insanlar oradan ayrılırken birçok şey öğrenmiş olarak çıkmaktadır. New Bedford (Connecticut), Salem (Massachussets) ve Nantucket Deniz Müzeleri de öyledir.

• Denize ve denizciliğe yönelik bir diğer güzel örnek de Amerikan Deniz Havacılık Müzesi’dir. Açık hava müzesi şeklinde düzenlenen bu geniş alanda Amerikan tarihini anlatan orijinal objeler ziyaretçilerin beğenisine sunulmaktadır. Ahşap güverteli ilk uçak gemilerinden USS CABOT’un güvertesinin orijinal şekli de ziyaretçiler tarafından dolaşılabilmektedir. Burada hemen herkes gönüllü rehberler aracılığı ile Amerikan tarihi, denizcilik ve deniz gücü ve deniz havacılık unsurları hakkında ayrıntılı bilgi alabilmektedir.

• Katil balina (Orca) olarak bilinen canlıların Orlando Sea World’de günde iki veya üç seans gösterisi olmakta ve her şovu yaklaşık üçbin kişi izlemektedir. Katil balinaların eğiticileri ile birlikte yaptıkları gösterileri izleyen seyircilere, bu canlılara ve denize karşı merak ve sevgi duyguları aşılanmaktadır.

4. Hollanda

• Türkiye’nin yaklaşık yirmide biri yüzölçümüne (41,160 km2) sahip, 16 milyon nüfuslu Hollanda’da 32 deniz müzesi bulunmaktadır. Rotterdam’daki Deniz Müzesinin çatı katında Profesör Plons isimli bir oyun parkı bulunmaktadır. Bu oyun parkı sadece çocukların suyla ilgili her şeyi eğlenerek öğrenmelerini sağlamak, denizi tanıtmak ve sevdirmek amacıyla yaklaşık 500 m2 lik bir açık alan ve 150 m2 lik bir kapalı alan üzerinde kurulmuştur. Parktaki istasyonlardan başka açık sahalarda iki metre yüksekliğindeki bir deniz feneri vb. görsel objeler de yer almaktadır. Açık havada yer alan bu istasyonlara ilave olarak bilgisayar destekli eğitim de verilmektedir. Dokunmatik monitörleri kullanarak sorular soran çocuklara denizle ilgili cevaplar verilmekte veya çocuklar merak ettikleri konularla ilgili detaylı bilgileri kolaylıkla öğrenebilmektedirler.

• Hollanda’nın Sweningen limanında insanlar kışın hafta sonları dahi balığa çıkmak istediklerinden, 20-30 kişilik gruplara günü birlik turlar düzenlenmektedir.

E. DENİZCİLİK BİLİNCİ VE KÜLTÜRÜ İÇİN ÖNERİLER
1. Öncelikle, Denizcilik Bakanlığı ihdas edilmelidir. Böylece, denizle ilgili ticari, ekonomik, sportif her türlü profesyonel ve amatör faaliyetin koordinasyonu, süratle sağlanabilecek, projeler daha kolaylıkla uygulanabilecek ve denetlenebilecektir. ABD’nin denizcilik politikasının temelini oluşturan “denizi daima halkın düşünce alanında tutabilmek için zorunlu halk eğitimi” yaklaşımı, kurulması teklif edilen Denizcilik Bakanlığı’nın takip edeceği temel ilkeler arasında yer almalı ve bu konudaki eğitim her kademede devlet ve özel sektör işbirliğiyle verilecek şekilde gerekli politikalar izlenmelidir.

2. İkinci olarak, okul öncesi dönemdeki çocuklara oyun, oyuncak ve resimli kitaplar yoluyla deniz ve denizcilikle alakalı bilgiler, ilgi çekici, sevdirici temalar hazırlayarak gerek bu tür eğitim veren kurumlar yoluyla bu sevgi aşılanmalıdır.

3. İlköğretim müfredatına deniz, denizcilik ve deniz kültürü ile ilgili mecburi dersler konmalıdır. İlköğretim sürecinde okullarda sürdürülen eğitsel kol faaliyetlerinde denizcilik konusuna yer verilmelidir.

4. Denize kıyısı olmayan illerdeki okulların başarılı öğrencilerinin (özellikle denizi hiç görmemiş olanların), mükafat olarak yaz tatillerinde büyük şehirlerde misafir edilmeleri ve denizciliğimizin tanıtılması, liman şehirlerimizin gezdirilmesi, buralarda gemileri ve denizcilik ile ilgili müzeleri ziyaret etmeleri sağlamalıdır.

5. Kıyısı olan belediyeler tarafından, nüfusu 100 bin için bir, 500 bin olanlar için, her 250 bin kişi için amatör su sporları klubü açılması için yasa çıkarılmalıdır. Bu klüplerdeki eğitimlerin parasız olması ve eğitmenlerin Milli Eğtim Bakanlığı kadrolarından temini sağlanmalıdır.

6. Türkiye’de her ile bir yüzme havuzu yaptırılması ve başta çocuklar olmak üzere o ildeki vatandaşların yüzme öğrenmeleri sağlanmalıdır.

7. İki senede bir tespit edilecek bir limanda, harp gemileri, yelkenli gemiler/tekneler ile her tipten sivil gemilerin katılacağı denizcilikle ilgili sergi, seminer/konferanslar düzenlenmelidir. Buna ilaveten, yelken, kürek, yüzme yarışları ve bot şovları içeren geniş kapsamlı Uluslararası Deniz Festivali düzenlenmelidir. Ayrıca, her yıl Deniz Turizmi Fuarı düzenlenmelidir.

8. Avrupa Birliğinde ilki 20 Mayıs 2008 tarihinde icra edilen AB Denizcilik Günü’ne uygun olarak, Türkiye’de de her yıl 1 Temmuz gününün Denizcilik Günü olarak ilan edilmelidir. Böylece Kabotaj Bayramının kutlanma şeklinin daha aktif ve halka mal edilmiş hale getirilerek, denizciliğin tanıtım faaliyet ve şenliklerine dönüştürülmesi sağlanmalıdır.

9. 27 Eylül Preveze Deniz Zaferi’ nin yurt çapında fazla sayıda ve geniş kapsamlı etkinlikler ile kutlanması; aynı dönemde Denizcilik Haftası ihdas edilmesi ve ilköğretim okullarında hafta boyunca denizcilikle ilgili konuların işlenmesi sağlanmalıdır.

10. Bugün unutulmuş olan, ancak, Kurtuluş Savaşı’nda çok büyük katkılar sağlamış olanlar başta olmak üzere Türk Denizcilik Tarihinde özel yerlere sahip gemilerin, anılarına saygı olarak onları gelecek kuşaklara aktarabilecek her şeyin özenle saklanacağı bir Deniz Ticaret Müzesi kurulmalıdır. Ayrıca, denizcilik tarihimizin tüm detaylarıyla anlatıldığı ve gösterildiği müzeler başta büyük sahil şehirlerimiz olmak üzere Türkiye genelinde yaygınlaştırmalıdır.

11. Sualtı dünyasının özellikle çocuklara tanıtılması ve sevdirilmesi maksadıyla büyük şehirlerimizde dev akvaryumlar kurularak halkın ziyaretine açılmalıdır.

12. Ülkenin sahil ve göl kesimlerinde, modern deniz canlıları parkları açılmalıdır. Hizmet dışına çıkmış harp gemilerinden istifade ile müzeler açılmalıdır.

13. Her yaştan insanın çok az masrafla yürütebileceği denize yönelik hobi alanları yaratılmalıdır. Bunlar kurutulmuş deniz kabukları ve diğer deniz ürünleri olabileceği gibi denizcilikte kullanılan objeler ya da süs balıkçılığı gibi hobiler olabilir.

14. Medyada deniz ve denizcilikle ilgili dergi yayınlaması teşvik edilmeli ve desteklenmelidir. Kamu ve özel kanallarda denizcilikle ilgili mecburi yayınların programlanması sağlanmalıdır.

15. Başta teknik ve sanat okulları olmak üzere gemi maketçiliği kursları açılmalıdır. Denizle ilgili resim, desen yarışmaları düzenlenmeli, film, dizi, belgesel ve klipler teşvik edilmelidir.

16. Denizden kültürel ve sanatsal anlamda da faydalanmak maksadıyla denizle ilgili sanatsal ve tarihi olayların canlandırılması planlanmalıdır. Örneğin; Osmanlı Donanmasının sefere çıkışı her yıl canlı bir görsel şölen ile kutlanmalıdır. Bu konuda gerekli senaryo hazırlanmış ve destek beklemektedir.

17. Moda ve tekstil sektörünün periyodik olarak denizcilik temasını işlemeleri teşvik edilmelidir.

18. Deniz kirliliğini önlemek amacıyla dernekler kurulmalı ve eğitim faaliyetleri yaygınlaştırılmalıdır.

19. Deniz turizmi (gezi ve dalış) ve yatçılık desteklenmelidir.

20. Almanya’nın denizcilik eğitiminde uyguladığı gibi; firmalar ve okullar arasında sağlanan düzenli işbirliği sayesinde, ulusal standartları korumayı ve denizcilik firmalarının taleplerini yerine getirerek eğitim yapmayı mümkün kılan, eğiten ve eğitilenlerin becerikli ve mesleki açıdan yeterli olmalarını sağlayan “denizcilik firmalarının kiralanarak kullanılması yönteminin Türk denizcilik eğitim sisteminde uygulanabilirliği araştırılmalıdır.

21. Buraya kadar sıralanan tüm tekliflerin kapsadığı konuları içeren, denizciliğin, tüm sektörleri ile bir bütün olarak ve tek başlık altında Hükümet Programları ile Beş Yıllık Kalkınma Planlarında yer alması Türkiye Cumhuriyet Hükümetleri tarafından sağlanmalıdır. Ayrıca, tüm siyasi partilerin, iktidara geldiklerinde Hükümet Programlarında denizciliğe yer vermeleri sağlanmalıdır.

2.20110512122259.jpg

3.20110512122306.jpg

4.20110512122314.jpg

5.20110512122322.jpg

6.20110512122330.jpg

7.20110512122338.jpg

8.20110512122346.jpg

9.20110512122353.jpg

DENİZ KÜLTÜRÜ DERNEĞİ
YÖNETİM KURULU


 

Bu haber toplam 3204 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.