Farklı ülkelerden 20 derin deniz uzmanının yaklaşık 10 yıl süren, ''denizlerin nüfus sayımı'' olarak adlandırılabilecek araştırmasının sonuçlarına göre, yakın gelecekte ve orta vadede özellikle soğuk su mercan resifleri, kıta yamaçlarının üst bölgeleri ve deniz dibi kanyonları tehlikede.

Uzmanlar, Plos One dergisinde yayımlanan araştırmalarında, hidrotermal kaynakların etrafındaki canlıların da tehdit altında olduğuna dikkati çekti. Sıcak, mineral açısından zengin suların bakır, kadmiyum, nikel veya platin gibi madenler açısından da zengin olduğunu belirten araştırmacılar, çok sayıda şirket ve bilim adamının derin denizlerdeki bu hammaddeleri çıkarmanın yollarını aradığını ve derin deniz kaynaklarından faydalanma isteğinin de giderek arttığını kaydetti.

Araştırmacılar, bu çalışmalarda ekolojik etkilerin en aza indirilmesi gayretinin de bulunduğunu, ancak sonuçları kestirebilmek için insanoğlunun derin deniz ekosistemi hakkında henüz yeterli bilgiye sahip olmadığını ifade etti.

İklim değişikliği nedeniyle denizlerin asitlenmesinin, yani pH değerinin düşmesinin de büyük tehdit oluşturduğunu bildiren araştırmacılar, akıntıların, besin zincirinin ve ısının değişmesi halinde derin deniz faunasının oksijensiz kalabileceği uyarısında bulundu.

Denize atılan plastiklerin de tehlike saçtığına işaret eden araştırmacılar, atıkların küçük parçacıklar halinde derin denizlere ulaştığını ve balıklar tarafından yenildiğini, uzun vadede bunun etkilerinin ise henüz bilinmediğini kaydetti.

''Asıl sorun, derin deniz hakkında henüz çok az şey biliyor olmamız'' diyen araştırmacılar, bu nedenle endüstrinin ve iklim değişikliğinin derin denizdeki habitatlara ne kadar zarar verdiğini tam olarak ölçemediklerini bildirdi.

Derin deniz, su yüzeyinden 200-250 metre derinliğin altındaki bölgeleri tanımlıyor.

A.A.