Caretta carettaların umut ışığı
Caretta carettaların zorlu yaşam mücadelesinde onlara destek olan gönüllü insanlar var. Bu gönüllülerden biri de Fatih Polat. Polat, hem kendi çalışmalarını, hem de caretta carettaların mücadele dolu yaşamlarını anlattı.
Meral Çinar / Vira Dergisi
Geleceğe umutla bakmak adına güzel şeylere ihtiyacımız var hepimizin. Sosyal medyada viral olmuş videolarda, fotoğraflarda da aradığımız bu. Gökyüzüne bakarken en çok düşündüğümüz de. Karahindibayı gözümüz kapalı üflerken aklımızdan geçirdiğimiz dilekler hep umutla ilgili. Biz de bu umuda bir fark yaratmak adına Belek’te 5 yıldır gönüllü olarak caretta carettalar ile ilgilenen Fatih Polat ile görüştük.
Şu anda Ordu Üniversitesi Biyoloji ana bilim dalında yüksek lisans yapan Fatih Polat, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi biyoloji bölümü mezunu. Caretta carettalar ile hocası Doç. Dr. Deniz İnnal aracılığıyla tanıştığını anlatan Fatih, "Hocam da öğrencilik döneminde gönüllü olarak burada çalışmış. Bir gün, benim de gönüllü olabileceğimi ve eğer vazgeçmezsem mesleğim haline gelebileceğini söyledi. Ben de, hem insanlar hem de doğa için bir şeyler yapabileceğimi düşündüm," diyor.
Önce caretta carettalar
Belek bölgesinde 1998 yılında başlayan çalışmalara 2012 yılında katılan Fatih, bugün beşinci senesini bitiriyor. Beraber çalıştığı gönüllü arkadaşlarıyla zorlu arazi çalışmalarının ardından kalan boş vakitlerini keyifle değerlendirdikleri bir kamp ortamları olduğunu vurguluyor ve çalışmalarını uzun uzadıya anlatıyor bize: "Çalışmalarımız ergin dişi deniz kaplumbağalarının yuvalamasıyla başlar. İlk etapta Mayıs ayı ortasında tecrübeli arkadaşlardan oluşan az sayıda kişi ile yola çıkıyoruz. Gönüllülerimizin büyük bir bölümünü oluşturan üniversiteli arkadaşlarımızın da katılımıyla Haziran ayının ilk haftalarında kalabalıklaşan kadromuzla yoğun bir arazi temposuna giriyoruz. Temmuz ortasına kadar süren yuvalama dönemi boyunca gündüz ve gece arazilerinde ergin dişilerin bıraktığı izler yardımıyla kumsaldaki deniz kaplumbağası aktivitesini takip edip yuvaların kayıtlarını alıyor ve bu yuvaları işaretliyoruz. Gece arazilerinde ise yuvalamaya çıkan dişi kaplumbağaların tespiti ve ölçümlerini gerçekleştiriyoruz. Tüm bu arazi çalışmalarını yapabilmek ve bu yorucu işleri görürken güneşten minimum etkilenmek için arazi çalışmalarına çok erken saatlerde başlıyoruz. Bu sebeple çoğunlukla kampta hayat sabah saat 4:00’te başlıyor. Gece arazileri içinse akşam saat 9:00’da arazide olup sabah 3 – 4’e kadar kumsalda çalışıyoruz. Tahmin edileceği üzere sıcak bir bölgede güneş altında kumsalda çalışmak gerçekten yoğun bir gayret ve bolca özveri istiyor."
Temmuz ortalarından itibaren kuluçka sürelerini tamamlayan yavrular yuvalarından çıkmaya başlarken bu süreç Eylül’e kadar devam ediyor. Gönüllü ekipler burada da devreye girerek tespit edilen yuvalardan çıkan yavruların çıkışlarının kayıtlarını tutuyorlar. Ekiplerin işleri arazide bitmeyip kamp alanında elde ettikleri verileri bilgisayara işlemekle devam ediyor. Ancak veriler temize geçirildikten ve kampla alakalı işler bittikten sonra kalan zamanda dinlenip gezebiliyor gönüllü ekip.
Zorlu bir yol hikayesi
Fatih bir caretta caretta yavrusunun yol hikayesini de paylaşıyor bizimle. “Bir Caretta caretta yavrusu yuvadan çıktığı an onun için maraton başlamış oluyor. Caretta caretta yavrularımız genellikle gece çıkıp denize giderler. Bu yavruların gece denize doğru yönünü bulmasını sağlayan ana etmen ay ya da yıldızların ışığının denizden yansımasıdır. Fakat yapay ışık kaynakları bunlardan daha baskın olduğu için yapay ışık kaynağı olan yerlerde bulunan yavrular deniz yerine bu ışıklara yöneliyorlar. Bu ışıklara giden yavrular deniz yolunu kaybettiklerinden ölebiliyorlar. Denizin yönünü bulabilen yavruları da yol üstünde bekleyen doğal ya da insan kaynaklı tehditler mevcut. Bu tehditlerin doğal olanları caretta caretta yavrularıyla beslenen yengeç, martı, tilki gibi avcı türler. Doğal olmayan tehditler ise bizim köpek, kedi gibi evcil hayvanlarımız, kumsalda bıraktığımız kumdan kaleler, hendekler ya da araç izleri.”
"Tüm bu engelleri aşıp denize ulaşmayı başarabilen yavruyu, erginliğe ulaşana kadar bekleyen tehditler de var. Bu sebeple denizde de yavruların mücadelesi devam ediyor. Denize ulaştığında "yüzme çılgınlığı" denilen bir davranış sergileyen yavrular durmaksızın 24 saat boyunca kıyı kesiminden ve dolayısıyla avcılarının yoğun olduğu alandan uzaklaşmaya çalışıyorlar. Başarabilirlerse de bu kez havadan gelecek tehditlere karşıda kendilerini koruyabilecekleri bir yosun tabakasının altına sığınıyorlar."
"Erginliğe ulaşma yolunda ve sonrasında da gerek avcıları ama aslen gene insanoğlundan kaynaklı tehditlerle mücadelesi devam ediyor caretta carettaların. Ergin dönemde deniz kaplumbağaları için doğal avcı konumunda yer alan birkaç köpekbalığı türü hariç doğal bir tehdit yok diyebiliriz. Ama kontrolsüz ve sadece kendimizi düşünerek yaptığımız balıkçılık faaliyetleri sonucu kazara yakalanmalar ve kasti öldürmeleri de sayarsak denizde de huzur bulduklarını söylememiz gerçekten zor. Çünkü tüm bu mücadelenin sonunda; yuvadan çıktığı kumsallara geri dönen ergin dişi deniz kaplumbağalarını vardıkları kumsallarda tekrar, tehdit olarak gördükleri yapay ışık kaynakları ve yumurtalarını bırakabilecekleri en uygun alanlara yerleştirdiğimiz şemsiye ve şezlonglarımızla karşılıyoruz."
"Bizim tüm bu hikayedeki rolümüz, aslında çok küçük bir dilimi içeren karadaki yuvalama ve yuvadan çıkma sürecinde anlam buluyor. En azından bu süreçteki sorunları tespit edebilmek ve elimizden gelenleri minimuma indirmek ya da gerekli mercilere raporlamak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz."
Önemli olan farkındalık yaratabilmek
Önceleri tecrübe edinmek düşüncesi ile başladığı çalışmalarla doğaya ve deniz kaplumbağalarına katkı sunduğunu fark etmesi Fatih Polat’ı daha da motive etmiş ve çalışmalarını akademik ortama taşımış.
Önemli olanın fark yaratabilmek olduğunun altını çizen Fatih, yaşadığı bir olayı anlatıyor bize: "Belek’te bir gün yazlıkçıların yoğun olduğu bir alanda, yoğun bir sabah arazisinin ortasında, güneşe fazlasıyla yakalanmış ve ter içinde 'neden bu kadar uğraştığımı, insanların bu çabamızın ne kadar farkında olduğunu' sorgularken, yazlıklarda ikamet eden ve denize girmeye gelmiş emekli bir amca yanıma yanaştı. İlk başta sorgulayan ya da küçümseyen bir havada olduğunu sandığım bir ses tonuyla bana 'evladım boşuna uğraşıyorsunuz' dedi. Şaşırmıştım ve aslında biraz da kızmıştım. Ben orada onca teri döküp sabahları uyumak yerine 4:00’te kalkıp çaba sarf ederken, bu tavır niye diye soruyordum kendi kendime. Ben ağzımı açıp bir şey söyleyemeden amca devam etti ve neredeyse gözlerimi yaşarttı. Dedi ki "Siz senelerdir sabahın kör karanlığında yataklarınızdan kalkıp burada bu kumsallarda ve bu sıcakta emek sarf ediyorsunuz, biz bunu biliyoruz ama onca çabanıza ve emeğinize rağmen birçok insanın umurunda değil tüm bunlar. Tek düşündükleri şey kazanacakları para. Onlar bildiklerini yapmaya ve sizin yaptıklarınızı bozmaya devam ediyor ama siz gene de yılmıyorsunuz. Size saygı duyuyorum gençler. İnsanların tüm bencilliğine rağmen ter dökmeye devam ediyorsunuz, vazgeçmiyorsunuz. Size özeniyorum." O an aklımdaki, belki yorgunluğun ve güneşin yakıcı etkisiyle cevabını bir an için unuttuğum sorunun cevabını hatırladım. Bir kişi bile fark yaratabilir ve saygıyı parayla satın alamazsınız."
Doğa için…
Akademik olarak kariyerini deniz kaplumbağaları üzerine devam ettirmek isteyen Fatih, doğaya katkı sağlayan projelerde daha aktif yer alabileceğini söylüyor. Herkesin çabasının ve emeğinin özel olduğunu söylerken "Bu çalışmalara katılmamı sağlayan Doç. Dr. Deniz İnnal hocama, beni aralarına kabul eden ve çalışmalarında bana güvenerek yer veren Ekolojik Araştırmalar Derneği (EKAD) ve dernek başkanı ve akademisyen Dr. Ali Fuat Canbolat’a, ömrünü bu işe vermiş, bana örnek olan güzel insanlara ve her yaz beraber yiyip içtiğimiz, aynı güneşin altında ortak bir amaç için ter döktüğümüz gönüllü arkadaşlarıma, ayrıca bu tür projelerin var olması için gerekli kaynağı sağlayan devlet ve özel kuruluşlara, başta Belek bölgesinde yıllardır süren bu projeye katkılarından ve desteklerinden ötürü Belek Turizm Yatırımcılar Birliği (BETUYAB) olmak üzere duyarlılık gösteren herkese teşekkür etmek istiyorum," diyor.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.