Benim büyük ailem
Deniz Ticaret Odası’nın 2003-2013 yılları arasındaki faaliyetleri ve 2023 vizyonu kamuoyuna açıklandığı ‘DTO Bilgilendirme Toplantısı’nda DTO Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan ve ekibi gövde gösterisi yaptı.
“DTO Bilgilendirme Toplantısı”, DTO Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan ve DTO Meclis Başkanı Cengiz Kaptanoğlu’nun ev sahipliğinde Lütfü Kırdar’da bugün gerçekleştirildi. Denizcilik sektörünün yoğun ilgi gösterdiği toplantıya sektörün değişik kesimlerinden yaklaşık iki bin kişi katıldı. Toplantıya Piri Reis Üniversitesi öğrencileri de katılım sağladılar.
Toplantının açılışında mevcut DTO yönetiminin 10 yıllık dönemde gerçekleştirdiği faaliyetlerin anlatıldığı slayt sunumu yapıldı. Sunumda, DTO’nun ilk kurulduğu günden günümüze kadar görev yapan DTO Başkanları da anıldı. Sunumda, “Siz istedikçe uzak görünen hayaller yakınlaşır” anlayışıyla 2002 yılında göreve gelen Metin Kalkavan ve ekibinin geçen 10 yıllık sürede uzak görünen birçok hayali gerçekleştirdiği belirtilerek, mevcut yönetimin yeni hedefleri gerçekleştirmek ve yeni adımları atmak için hazır olduğu vurgulandı.
Sunumun ardından, şehitler için 1 dakikalık saygı duruşu yapılarak, İstiklal Marşı okundu. İstiklal Marşı sırasında toplantı salonunda coşkulu bir hava hakim olurken, katılımcılar İstiklal Marşı’nı hep bir ağızdan söylediler.
BİZDEN ÖNCE EMEĞİ GEÇEN BÜTÜN BÜYÜKLERİMİZE TEŞEKKÜR EDİYORUZ
Daha sonra kürsüye DTO’nun “10 yıllık icraatları ve 2023 vizyonunu” anlatmak üzere DTO Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan geldi. Konuşmasına “Benim büyük ailem. Hoş geldiniz” diyerek başlayan Metin Kalkavan, Ulu Önder Atatürk’ün bıraktığı denizciliği milli ülkü olarak düşündüklerini ve ondan hiç vazgeçmeyecek şiarıyla yola devam ettiklerini söyledi. 2002 yılında bayrağı devraldıklarını belirten Metin Kalkavan, “Ama bizden önce çok yapılanlar vardı. Bu oda neredeyse ufacık bir odadan doğdu. Oda derken küçük iki tane küçük odadan… Ve tırnaklarıyla uğraşılarak 2002’lere geldi. Biz sadece Sayın Cengiz Kapanoğlu’nun deyişiyle Rumelili olarak devraldık.
Rumelili derken, kendisini Anadolulu, beni Rumelili olarak gördüğünü ama bu şekilde modernizasyon ve ileriye doğru atılım yaptığımızı, 2002’de gelmiş olduğumuz görevde bizden önce emeği geçen, ahirete göç etmiş, yaşayan bütün büyüklerimize teşekkür ediyoruz” dedi.
DTO 2002’DE DOĞMADI AMA BİZ ÇITAYI ÇOK YÜKSELTTİK
DTO’nun 2002’de doğmadığını, daha önceki dönemlerin çok zor olduğunu dile getirerek, “Temeli onlar attılar, Altan Köseoğlu’nun deyimiyle biz ‘çıtayı çok yükselttik, çok yukarılara çektik.’ Yukarısını yapmaya da devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. Kalkavan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Baktığımızda bütün her şeyi devletimizle yaptık. Belki burada görmediniz, başardık, yaptık diyoruz ama devletsiz, idaresiz bu bu sektörde hiçbir şeyi başarmak söz konusu değil. Onun için bütün bu süreç boyunca 82’den bugüne, 2002’den bugüne bütün devletimize, hükümetlerimize teşekkür ediyoruz. Mecliste bulunan bütün partilerimize teşekkür ediyoruz. Özellikle 2002’den sonra Sayın Başbakanımız başta olmak üzere bütün bakanlarımıza ve bizim içimizden meclise, değişik partilerden giden milletvekillerimize candan teşekkür ediyoruz. Gördüğünüz gibi 400’ün üzerinde kanuni düzenleme var. Bu, son 10 yılda her 5 iş gününde -denizle ilgili bir düzenlemenin yapıldığını gösteriyor. Bu inanılmaz bir rakam.”
ZİHNİYETTE BÜYÜK DEĞİŞİKLİK YAPTIK
Bu süreçte yaptıkları en önemli değişikliğin zihniyette olduğunu belirten Metin Kalkavan, önce çıtayı beklenti olarak düşürdüklerini söyledi. Bu konuya açıklık getiren Metin Kalkavan, “Bu neydi? Bizden, devletten her şeyi istemeyin, doğruyu isteyin. Bu devletle bizim aramızda, kurumlarla bizim aramızda inanılmaz bir uyumu doğurdu. Biz büyük bir filtre görevi gördük. Burada baktığımızda zihniyette başardığımız her şey istenmez ama doğru olanı isteyeceksin. Bu yapılanların çoğunda doğru, haklı gerekçeler, talepler vardı. Ve devrim niteliğinde olaylar gerçekleşti. ÖTV’siz akaryakıt bunlardan bir tanesiydi. Geldiğimizde düşünce şuydu: Ne yapabiliriz, çıtayı çok yukarıya nasıl çekeriz? Burada bütün ekibe ama özellikle danışmanlarımız rahmetli Yücel Hocamız, Prof. Oral Erdoğan, Osman Hocamız, Mustafa Hocamız, bir dünya bilim insanı ile beraber çok çalıştık. Ve burada o günün şartlarıyla arama konferansları gerçekleşti ve oradan birçok sonuç çıktı. Önce hastalığı tespit ettik. Ne yapmamız gerekti, nasıl tedavi etmemiz gerekti. O gün geldiğimizde kucağımızda kara liste diye Türk gemilerinin yasaklanmış bir olayını bulduk ki, burada tabii ki tek başına olacak bir olay değildi ama biz Türk donatanının, armatörün de zihniyet değişimine sebebiyet verdi. Söylediğimiz şuydu; yakalanacaksan Türk limanlarında yakalan, dışarıda değil.
İçerideki maliyet dışarıdakinin beşte biri. Ve idaremiz çok sıkı liman denetimleriyle ciddi bir başarıya imza attı. Burada en büyük faydayı denizci insanların işbaşında olmasında gördük. O zaman denizcilik müsteşarı ve ulaştırma müsteşarlğı ayrı birimlerdi ama tamamında ağırlıklı denizciler vardı. Bu kara liste uygulaması uğraşında emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Bir gün bu konuda kitap yazacağız. Gerçekten çok zordu. Bize neredeyse iğne ile kuyu kazdırdılar. Ve sonuçta ilk gün bizi kabul etmeyen kurumlar, randevu vermeyen Paris MOU gibi kurumların kendi tabanlarının değiştirilmesine sebebiyet verdik. Gemi İnşa Fakültemizde yaptığımız bir çalışmayla işin Türkçesi kötü bayraklı gemiler değil kirleten, iyi bayrağın kötü gemileriydi dünyayı kirleten. Bunların da en önemlisi Erika kazasıydı. Erika beyaz bayrağın kirli gemisi olarak üç yıl sonra Avrupa kıyılarında kırılarak İspanya kıyılarını mahfetmişti. Bu bilimsel çalışma Paris MOU’nun tabanını değiştirmesine sebebiyet vermiştir. Bu inanılmaz bir başarıdır. Çünkü biz şunu ispat ettik: Kaza bazlı analizlerde Türk bayraklı gemiler İngilizlerden bile daha az kazaya sebebiyet vermiştir. Bu bilimsel çalışmayı her tarafa sunduk ve en sonunda Paris MOU pes etti. Bu çalışmalar öyle bir başarıyı peşi sıra getirmeye başladı ki, bilimsellikten hiç ödün vermeden hep altı dolu gerekçelerle devletimize yaklaştık. Bunu yaparken uluslararası kuruluşlara üyelik, yönetimlerde insan bulundurmak ana gayemiz ve hedefimizdi. Neredeyse belirli senelerde ya başkan, ya yönetim kurulu üyesi ama hiç olmazsa delegeler olacak diye her denizcilik kurumuna üye olduk. Buradaki yöneticilerimizi de destekledik. İnşallah bu verdiğimiz büyük emeklerle geçtiğimiz yıllarda BIMCO’da icra kurulu yapmış Eşref Cerrahoğlu’nun akabinde inşallah önümüzdeki dönemde bugün icra kurulu üyeliği yapan Şadan Kaptanoğlu’nu BIMCO Başkanı olarak göreceğiz.”
DENİZCİLİĞİN NEREDEYSE ALTIN ÇAĞINA GELDİK
Metin Kalkavan, bu uğraşlar sonunda Türkiye’de daha önce hayal edilemeyen organizasyonlar yapılmaya başlandığını dile getirdi. Bu kapsamda 2003 yılında başlayan ve bu yıl 10’ncusunu yapılacak olan uluslararası denizcilik finans konferanslarının yapıldığını anlatan Metin Kalkavan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunlara öncelikle biz hayal olarak bakar, dünyanın parasını verip Londra merkezli olarak gider ve onlardan bilgi almaya çalışırdık. Ama öyle bir hale geldik ki onlar bize gelmeye başladı. Bunlar birken iki, iki iken üç, bu yıllarda yılda ortalama 5 tane uluslararası denizcilik konferansın yapıldığı önemli bir denizcilik merkezi haline geldi İstanbul. Dünyada bu çok normal değil. Sayarsanız bir elin parmaklarını geçmez bu kadar konferansın yer aldı şehir. Bu da şunu gösteriyor; gerçekten Türkiye denizcilikte bir marka olma yolunda yol alıyor. Bu yıllar bir taraftan bizim için en büyük kriz olan 2001 krizinden çıkış, bir taraftan denizciliğin yeni yeni toparlanışı ama öyle bir döneme geldi ki evet, denizciliğin neredeyse altın çağına geldik. Hızla büyüyen bir sektör haline geldik. 2003 -2008 yılları Türkiye’de denizciliğin en hızlı büyüdüğü, denizcilik olarak Türkiye’de en hızlı büyüyen sektör olduk. Bunu da nereden öğreniyoruz; 2002 yılı sonunda BDDK kayıtlarında 350 milyon dolar olan denizcilik portföyü 2009 sonunda 5.5 milyar dolara gelmiştir. Yani 14 misli artan bir kapasiteyle büyümüştük. Tabii bu arada Türkiye’de belki de çok verimli olan bir sistem vardı. ESDK denilen bir sistem ve 5 bakan ve TOBB Başkanı ile Ankara’da bir pazar günü bir toplantı yapmıştık. O günün şartlarında ÖTV’si indirgenmiş akaryakıt, oto finansman dediğimiz ERDEMİR ile devlet kurumları ile uzun vadeli kontratlar, liman ücretlerinin azaltılması o toplantıdan çıkmıştı. Bunun sonucu olarak 6 Haziran 2003’de Sayın Başbakanımız 6 bakanı ile birlikte odamıza gelmişti. Bir meclis toplantısıydı ve o gün ÖTV’si indirgenmiş akaryakıtın açıklamasını yapmıştı. Hızla devrimler devam ediyordu. Liman ücret tarifeleri hızla indirilmesi söz konusu oldu. Nisan 2004’te sicilden terkinde zorluk yaşayan, yurtdışı finansmanında ayağımıza dolanan sicilden terkin olayında 27 Nisan 2004’te kanun değiştirdik. Bütün bunlar sırasıyla hızla devam ederken, yeni projeler ve ortaklılıklar 2004 yılında denizciliğin en iyi olmaya başladığı yıllarda hızla özelleştirmeden, ortaklıklar, projeler devreye girdi. Bunların başında Denizciler Ataköy geliyordu. Bu da DTO projesi olarak hayata geçmiş ve bugünlerde inanılmaz bir teminat sigorta görevi görüyor. Bütün bunlar yapılırken doğal olarak navlunların patlamasıyla gemi inşada talep patlaması oldu. Bu talep patlamasına ne altyapımız hazırdı, ne tersanelerimiz, ne emeğimiz hazırdı… Bu bizde ciddi bir sorun yarattı ve sonunda öyle bir yere geldik ki tersanelerimiz üç, dört yıl dolu aşamasına geldi. Bu kendisiyle beraber yan sanayinin gelişimi, korkunç bir yan sanayi atılımı ortaya çıktı. Bunları yaparken bu hızlı büyüme sonucu tabii istenmeyen olayları da yaşadık. Sonuçta tersanelerimizde kazalarla karşılaştık. Bu bize ciddi bir imaj kaybına sebebiyet verdi. Bunu anlatmakta zorluk çektik ama aşmakta zorluk çekmedik. Bugün geldiğimiz noktada azalan talep ve azalan gemi inşayla beraber gemi inşamız farklı bir alanda büyümeye devam ediyor. Bunların bir tanesi askeri gemiler, bir tanesi de gemi tamir-bakım onarım sektörü. Bir tarafta özel gemiler yapılıyor, bir tarafta tamir bakım büyüyor.”
KIZSANIZ DA KIZMASANIZ DA TÜRK ÖZEL BANKACILIĞINA TEŞEKKÜRÜ BORÇ BİLİYORUM
Kalkavan, bu şekilde iyi giden bir dönemde denizcilerin olmayan bir krizle karşılaştıklarını vurgulayarak, dünya finans ekonomik krizinin yaşandığını hatırlattı. Kalkavan, “Ama iyi ki olmuş diyeceğimiz bir kriz. Eğer olmamış olsa denizcilik krizi çok daha büyük olacaktı. Bu krizden çok büyük etkileşim yaşadık. Beklemediğimiz bir anda bizim olmayan ve denizciliğin olmayan bir krizle karşı karşıya kaldık. Denizcilik para yoğun, emek yoğun olduğu gibi gemi inşa asıl sermaye yoğun bir sektör. Böyle bakılınca ciddi kayıplara uğradık. Ama ben burada kızsanız da kızmasanız da Türk özel bankacılığına teşekkürü borç biliyorum. O süre zarfında ve bugüne kadar yüzde 97’sini taşıyan bir Türk özel bankacılık oldu. Bu konuda da 6-7 tane bankamız başı çekti” diye konuştu.
400 MİLYON DOLARLIK BİR VARLIĞI HAYATA GEÇİRDİK
Bugün 5’nci yılını dolduran global ekonomik krizin getirmiş olduğu zorluklara ve yapılanlara da değinen Metin Kalkavan, o süre zarfında devlet ve hükümetle yaptıkları en somut şeyin BDDK karşılık yönetmeliğini iki yıl arka arkaya çıkartmak olduğunu vurguladı. Bu süre zarfında önemli çalışmalar yaptıklarını belirten Metin Kalkavan, “Tabir-i caizse Libya’da iş yapan müteahhitlere çıkarılmış olan kredilerini ödeyememe durumları, normalde rotatif kredilerin kullanılmasındaki karşılık oranlarını 5’den 1’e indiriyordu. Bankalar için de kullanıcı için de büyük kolaylıktı. Bunun yanında kredi garanti uygulaması ile yarım kalmış gemilerimizi tamamlama imkanı bulduk. Burada esas hedefe, amaca yaklaşamasak da yaklaşık 400 milyon dolarlık bir varlığı hayata geçirdik” dedi.
DENİZCİLİĞİN ZORLUKLARINI FOTOĞRAFLARLA ANLATTI
Bu kadar kısa zamanda 10 yılı anlatmanın mümkün olmadığını dile getiren Metin Kalkavan, yaklaşık bir saat süren konuşmasında 10 yıl için her yıla 6 dakika süre düştüğünü belirterek, denizciliğin ne demek olduğunu, denizciliğin ne kadar önemli ve meşakkatli bir iş olduğunu kelimeler yerine fotoğraflarla anlatmaya çalıştı. Kalkavan sözlerine şöyle devam etti:
“Gördüğünüz bir capsize, Ereğli gemimiz. Bakın yüzerken, bunun filmlerde gördüğünüz kötü havada gelebilecek durumunu size ben göstereyim. Gördüğünüz bu capsize ne hale geldi. Şimdi bunu buraya koyarken yapımcı arkadaşlar sordu amacınız ne diye… Bu denizci için büyük korku, armatör için varlığını ne şekilde nerelerde götürüyor. Bir gemi şu gördüğünüz tahta gibi değil, o ağır denizlerde bu hale gelebiliyor, bu halde seyrine devam edebiliyor. Gemi inşanın ne kadar zorluğunu, armatörlüğün ne kadar zor olduğunu ama ondan önemlisi denizcilerin, denizlerde çalışan insanların ne kadar zor şartlarda çalıştığını gösteren önemli bir teknik olay. Bu gördüğünüz de bir konteyner gemisidir ve burkulmayı gösteriyor. Evet, koskoca bir gemi, 26 bin tonluk gemi denizde bu hale gelebiliyor.”
DTO’YU KİŞİYE DAYALI SİSTEMDEN ÇIKARIP KURUMSALLAŞTIRDIK
Geçen 10 yıl içinde yapmış oldukları birçok şey olduğunu ama bunlardan önemli bir tanesinin de kurumsallık olduğunu ifade eden Metin Kalkavan, kişiye dayalı sistemden çıktıklarını vurguladı. Kalkavan, kendisi için söylenen ‘kolay ulaşılabilir olmaması’ ile ilgili yorumlara da işaret ederek, “Ulaşılabilir olmak adına cep telefonumu herkese veririm. Ama biz ulaşılabilirliği kesmeye çalışıyorduk sistem adına. Kişiye bağlı sistemden sistemden gelen doğruyu iletmek ve onu çözmek ana hedefimizdi. Bunlarda da çok yol aldık. Bakarsanız neler başardığımızı, inanırsanız başarırsınız. İnananların başardığının en büyük kanıtlarından biri Çanakkale Zaferi’dir. Bu vizyonla yolumuza devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
İŞTE DTO’NUN 2023 VİZYONU
DTO Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, konuşmasında DTO’nun 2023 yılında nasıl bir vizyona sahip olacağı konusunda bilgi verdi. Bu konuda bir dünya proje sayabileceğini ancak bunu yapmayacağını belirten Kalkavan, planladıkları projelerden sadece önemli olanları dinleyicilere aktardı. Kalkavan, bazı projeleri sadece başlık olarak bazılarını ise detaylı olarak anlattı. Denizcilik müzesi, deniz tarihi enstitüsü kurulması gibi projeleri ana başlık olarak açıklayan Kalkavan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ama bunlardan bir tanesi özellikle bizim önemli. Yapacağımız şeylerden bir tanesi finansal risk yönetimi için denizcilik piyasası türev araçları kullanımını devreye koymak. Kısaca ifade etmek gerekirse; Borsa İstanbul bünyesinde indekslerin, göstergelerin tanıtılarak bu araçlardan faydalanılmasını sağlayacağız. Yine, kurumsal yönetim anlayışı, ileri yaklaşım, yönetimde bütünlük, söze güven ilkesi gibi başlıklar var. Söze güven ilkesi, bu gerçekten dünyada yeni kullanılan bir olgu. Ama gerçekten bizim önem verdiğimiz söze güvenme modeli; güvene, bütünlüğe dayanan, ahlaki ve etik değerlere sahip çıkan, bu konuda değişimci istikrar sağlayan bir sistem. Bir diğer hedefimiz global filoda 50 milyon ulaşmak. Bunun yanı sıra denizcilik banka kredilerine alternatif sermaye piyasası, finansman araç ve yöntemlerin etkinleştirilmesi var. Bizim için olmazsa olmazlardan birisi olan ve ileride mutlaka vizyon olarak yapmaya devam edeceğimiz zihniyetteki değişime devam edeceğiz. Somut olarak düşündüğümüz konu filonun yenilemesi. Bu bütün filo için gerekli. Bütün derken önce koster ile başlıyoruz. Burada yeşil gemi (green ship projesi) öne çıkıyor. Kosterde Avrupa yapmış olduğu yeni toplantılarda artık Uzakdoğu ile rekabete karar vermiş. Neye karar vermiş? AB gemi inşa ve yan sanayi ile yılda 80 milyar Euro ciro yaratan bir sektörü ve 500 bin çalışanını koruma amaçlı bu kararları almıştır. Yıllardır bize yapılamaz denilen teşviklerin tamamını gizli olarak uygulamaya devam ediyorlar. Bu proje kapsamında bizim de önerimiz bugünkü şartlarda koster filosunu yenilemek ancak şöyle olabilir. Bugün 8 milyon dolara 3-5 bin dolara almak fizıbıl değil bir yatırımcı olarak. Ama bunu hurda teşviği ile olanları hurdaya çıkarırken, alınacak olan devlet desteği ile bunları hayata geçirmek. Karada otomobiller için verilen 1.5 TL/kilo, neredeyse bize 850 Dolar/ton yapıyor. Bunu ancak hurda teşviği ile yapılmasını önereceğiz. Motorcularımız ve balıkçılarımız için her zaman söylediğimiz burada da mutlaka yeni teknolojiye geçmek zorundayız. Yeni teknoloji yeşil, g ren dediğimiz çok daha az enerji tüketen, çok daha ekonomik olan teknelere mutlaka geçmek zorundayız.”
2023 VİZYONUNU HER GİTTİĞİMİZ YERDE SÖYLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ
Metin Kalkavan, sektörde yeni bir vizyon yaratmak için 2023 vizyonunu ısrarla her gittikleri yerde söylemeye devam edeceklerinin altını çizdi. 2023 vizyonunda Türkiye’nin denizcilikte nerede olacağı konusunda da bilgiler veren ve öngörülerini paylaşan Metin Kalkavan, denizcilik sektörünün 2023 yılında taşımacılıkta 50 milyon tonu aşacak, ihracatta 10 milyar doları aşacak bir yapıda olacağını vurguladı. Kalkavan, bunlardan daha önemlisinin ise özellikle içeride kullanılan teknelerde tamamıyla yeşil projelere ve kosterde de yeşile dönmek zorunda olduğunu belirterek, önemli bir diğer vizyonun ise eğitim olduğunu kaydetti.
GELECEĞİN DENİZCİLİK ORDUSUNU YETİŞTİRİYORUZ
Toplantıya birçok öğrencinin katıldığını gözlemlediğini ifade eden Metin Kalkavan, eğitimle ilgili 2023 vizyonunu şöyle anlattı:
“Gerçekten sizlerin gurur duyması gerekli olan yegane, belki de en büyük proje Piri Reis Üniversitesi’dir. Bu bir denizcilik ihtisas üniversitesidir. Bu üniversitenin şu andaki 682 öğrencisi tamamen denizcidir. Bu yıl kitapçığa girecek 840 öğrenci sadece 40’ar 40’ar uluslararası ticaret, çok iyi idari birimler kuruyor. Başında Sayın Hocamız Oral Bey olacak. Ve bu da deniz destekli. Bunun dışında 40 tane makine mühendisimizin dışındaki tamamen, yani 720’sidenizcidir. Bunun 480’i meslek yüksek okuluna girecektir, diğerleri fakültelere gelecektir. Şu anda yüzde 100’ü denizci olan ve gelecekte de deniz bilgisiyle yetişmiş ekonomist, iktisatçı, idareci yine karaya yetiştirmek üzere çok değerli bölümümüz neredeyse tamamı denizci olan bir ihtisas üniversitesidir. Bu açıdan sadece denizcilik fakültesinde değil, yeni kurulan meslek yüksek okulumuzda da denizciliğe devam ediyoruz. Ana gayemiz denizciliğin her alanında eğitim veren, yetiştiren bir güzide okul yaratmak. Bu üniversite gerçekten gözbebeğimiz olacak. Nedir, ne yapacak diye baktığımızda gelecek yıllarda, önümüzdeki 5 yılda kendine yeten ve yılda minimum bin kişi civarında mezun veren, bundan daha önemlisi geleceğin armatörlerini, denizcilerini, işverenlerini yetiştiren, dünyada marka olmuş bir üniversite haline gelecek. DTO olarak bütün önceliğimizi verdiğimiz eğitim birçok okula Piri Reis’ten önce yardım ettik. Bu yıl da iki üniversite, iki meslek lisesi okuluna simülatör yardımına devam ettik. Türk Deniz Eğitim Vakfı aracılığıyla bunu hiç durdurmadık. Borçlandık, yatırıma devam ettik. Piri Reis Üniversitesi 100 milyon doların üzerinde bir proje olarak devam etmekte ve ekim ayında ana kampüsümüzü Tuzla’da hep beraber açacağız. Burada çocuklarımıza çift ana dal yapma imkanı tanıyacağız. Gerçekten çok iyi, çok ilkeli, çok donanımlı denizci insanlarımız oradan çıkacak. Tuzla sadece tersanelerimiz, sadece GİSBİR’le değil denizcilik eğitimiyle de büyük bir marka olmaya devam edecek. Piri Reis Üniversitesi’nin akabinde ikinci büyük proje bu Türkiye’de henüz uygulanmayan, bizim başaracağımız proje, bundan sonra parası olmayan öğrencimizi alıp, kredilendirip, eğitip işe yerleştirip, kendisini geri ödeyecek şekilde bir mekanizma kuruyoruz. Bu gelecek 10 yılda Türkiye’deki değil, dünyadaki sayılı merkezlerden bir tanesi olacağız. İş garantisiyle 5 yılda pırıl pırıl gençlerimizi sokaklardan alıp, iş sahibi yapıp, işe yerleştireceğiz. Bu proje kendi başın 100 ila 150 milyon dolar arasında bir rakama çıkacak. Deniz artık çok fazla kişinin gittiği bir yer değil. Avrupa bunun sıkıntısını çekiyor. Orada denize gitsinler diye kampanya yapıyorlar. Şu anda Türkiye’de 28 bin evladımız denizcilik eğitimi alıyor. Bu çok büyük bir rakam. Dolayısıyla geleceğin denizcilik ordusunu yetiştiriyoruz. Ama armatör, ama işveren ama çalışan olarak. Bunu yapmaya devam edeceğiz. Burs olayı projesi çok büyük bir projedir. Akabinde bu bize günün birinde ücretsiz işverenin aradığı, bana da bunlardan verin dediği ürünler halinde evlatlarımızı yetiştirip inşallah parasız günlere de geleceğiz. Bunu ne zaman görürüz, buna söz veremeyiz. Bu projeyi görmeniz lazım. Ülkemizde ilk sertifikadan yeşil yapılan üniversite projesi bizim projemiz. Yapabileceğimizin en iyisini yapıyoruz. Bu projenin daha sonra bir ek projesi var. Onu da bir sonraki aşamada sizlerle paylaşacağız.”
SİZLER BENİM BÜYÜK AİLEMSİNİZ AMA ÇEKİRDEK AİLEME DE TEŞEKKÜR EDERİM
Konuşmasında, Herkesi memnun etmek gibi bir hedeflerinin hiçbir zaman olmadığını da açıklayan Metin Kalkavan, bundan sonra da olmayacağını vurguladı. Kalkavan, geçen süre içinde hedeflerinin doğruyu yapmak olduğunu belirterek, denizcilik sektörü temsilcileri için “Sizler benim büyük ailemsiniz. Takdir edenim, etmeyenim, sevenim sevmeyenim olabilir. Esas hedefim herkes tarafından saygı görmek” ifadelerini kullandı. Metin Kalkavan, konuşmasında çekirdek ailem dediği başta kendisine çok emeği geçen annesi olmak üzere babası, ağabeyleri, ablası ve kendisini ilk defa canlı olarak salonda dinleyen Necati amcasına teşekkür etti. Daha sonra uyarılar üzerine salonda olan Selahattin amcasına da teşekkür eden Metin Kalkavan, “O amcamın da bende büyük katkısı var. Amcalarım bana 9-10 yaşında denizle ilgili pratik eğitimi veren kişilerdi. Eşim ve beni çok sevenlerin vakitlerini çok çaldım. Çok emekleri var. Gerçekten yaptığımız işten şunu bekliyoruz: Hatalarımız olacak, eksikliklerimiz olacak ama artılarımız ve fazlalıklarımız çok daha fazla olmaya devam edecek. Neticede insanız. Yiğidi öldür, hakkını ver. Bizim gibi insanlar için en güzel şey değer bilmek ve Allah razı olsun demek. Hepinize geldiğiniz ve bize 10 yılda yaptıklarımızın bir kısmını anlatma fırsatı verdiğiniz için candan şükranlarımızı sunuyoruz. Bu kadar kısa sürede size 10 yılı, geleceği, vizyonu anlatmaya çalıştık. Uzmanlar çok uzatmayın, insanları sıkarsınız dedi. O yüzden kesmek zorundayız. Ama bu takım oyunu. Bu dönemin son konuşmasıydı. Allah nasip ederse yarın akşamdan sonra yine konuşmaya başlarız. Hayırlısıyla yenisine başlarız. Sürç-i lisan ettiysek affola. Hakkınızı helal edin, emeklerimiz helal olsun” dedi.
10 YILLIK EKİP ARKADAŞLARINI KÜRSÜYE DAVET ETTİ
Metin Kalkavan, konuşmasının son bölümünde 10 yıllık çalışmaların ve başarının arkasında olan çalışma arkadaşlarını “Bizim 10 yılda yapmış olduğumuz işlerde emeği olan çalışma arkadaşlarımı bütün takım olarak huzurlarınıza çağırıp, alkışlatmak istiyorum” sözleriyle ekibini kürsüye davet etti. DTO ekibinin isimleri okunarak kürsüye çıkmaları sırasında her bir isimde salonda büyük bir alkış koptu.
DEVLETLE VE HİÇBİR KURUMLA KAVGA ETMEDİK
Metin Kalkavan, Galatasaraylıları şampiyonluklarından dolayı kutlarken, “Ama bu bir tuzak soruydu. Eğer Rizespor için daha büyük alkış olmazsa affetmem. 10 yılda bizimle beraber çok iyi bir takımımız vardı. İnanın çok iyi işler ancak uyumla geliyor. Bizim en büyük başarılarımızdan bir tanesi bu. Biz hiçbir kurumumuzla, devletle hiçbir zaman kavga etmedik. Bütün kurumlarımızla çok iyi olduk, bundan sonra da iyi olacağız. Hele devletimizle çok iyi olacağız. Bugün burada yoklar, keşke olsalardı. Onlara da candan teşekkürler” şeklinde konuştu.
CENGİZ KAPTANOĞLU: SEÇİMLERİN BAŞARISI DENİZCİLİK SEKTÖRÜNÜNDÜR
Kürsüde heyecanlı bir konuşma yapan DTO Meclis Başkanı Cengiz Kaptanoğlu da, salondaki sektör temsilcilerine “Anadolu’nun aslanları” diye hitap etti. Kaptanoğlu şunları söyledi:
“Siz et tırnak olan sizler bize aşık, biz sizlere aşık. Eğer biz bugün denizcilik sektörünü bu duruma getirebildiysek bütün kuvvet sizlerdedir. Bize o aşkı veren sizlersiniz. Sizler olmasanız, sizler bizi desteklemeseniz inanın bunlar olmazdı. Bakın iki dönem yaşadık ama DTO’nun bir tek üstünlüğü var diğer odalardan. İnanın 357 odadan üstünlüğü var DTO’nun. Biz denizcilik sektörünü hep kendi çabalarımızla büyütelim derken, biz bizleri idare eden devlete de denizciliğin nasıl olması gerektiğini, denizciliğin birimlerinin nasıl büyümesi gerektiğini anlattık. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye denizci ülke oldu. Allah nasip eder, en yakın zamanda bu eğitim furyasında sizlerle birlikte denizci millet de olacak. O da sizin başarınız. Sizlere binlerce teşekkür ediyoruz. Sizlerden Allah razı olsun. Bu DTO’nun faaliyeti ama ben yönümü belli etmeden duramıyorum. İşte bizler yarın bir seçime giriyoruz. O seçimlerde bugün bizlerle olarak seçimin şevkini, heyecanını yaşatıyorsunuz. Yarın akşam 5’ten sonra alacağımız neticenin sonucunu şimdiden müjdeliyorsunuz. Onun için de size binlerce teşekkür ederim. Yarın seçimlerde sakın yanlışlık olmasın. Metin Kalkavan’ın oy rengi beyazdır, Salih Zeki Çakır’ın kırmızıdır. Yarınki seçimlerde birlik ve beraberlik içinde, hiçbirimizi kırıcı hareket yapmadan o seçimi de bize yakışır şekilde yapacağınıza inanıyorum. Yarınki seçimlerin başarısı denizcilik sektörünündür. Bu başarı şimdiden hayırlı uğurlu olsun. Hepinize bütün arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum.
10 YILLIK BAŞARININ MİMARLARI
İMEAK Deniz Ticaret Odası'nda 10 yıllık başarının ardında yer alan TOBB Konsey Başkanı, Sektör Meclis Başkanı, DTO Meclis Başkanı ve vekilleri, Yönetim Kurulu üyeleri ve vekilleri ile şube başkanlarından oluşan o ekipte şu isimler yer alıyor:
Gündüz Kaptanoğlu,
Sefer Kalkavan,
Eşref Cerrahoğlu,
Erol Yücel
Cengiz Kaptanoğlu,
Bedri İnce
Faruk Ürkmez
Turgut Kaptanoğlu
Levent Karaçelik
Metin Kalkavan
Halim Mete
Rıdvan Kartal
Burhan Deva
Kenan Torlak
Necdet Aksoy
Alp Özalp
Faruk Miras
Murat Er
Bahri Mete
Emin Akbaşoğlu
Bülent Kaptanoğlu
Hüsnü Çöllü
Serdar Şekerci
Hakan Şen
Cengiz Divilioğlu
Yaşar Naiboğlu
Hakan Karakaya
Mustafa Yılmaz
Tamer Kıran
Şadan Kaptanoğlu
Servet Yardımcı
Ahmet Paksoy
Recep Düzgit
Salim Erdem
Erhan Bayraktar
Asım Barlın
Nazım Kalkavan
Sualp Ürkmez
Alev Tunç
Faruk Okuyucu
Özkan Göksal
Koray Deniz
Başak Akdemir
Şükrü Ergün
İrfan Erdem
Hasan Mengi
Gündüz Nalbantoğlu
Hüsnü Çöllü
Ahmet Erol
Şaban Arıkan
Bülent Kavsak
Geza Dologh
Atalay Mülayim
Erdoğan Yılmaz
Fotoğraflara içi tıklayınız : https://www.virahaber.com/foto-galeri/deniz-ticaret-odasi-bildirim-toplantisindan-kareler-205.htm
FOTOĞRAFLAR: AYŞEGÜL KÜÇÜKKURT
virahaber.com
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.