1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Benden günah gitti!
Benden günah gitti!

Benden günah gitti!

Mayıs ayında yapılacak seçimlerde DTO Başkan Adayı Salih Zeki Çakır'ın DTO yönetimini suçlayıcı açıklamalarına DTO Yönetim kurulu Başkanı Metin Kalkavan sert tepki gösterdi.

A+A-

IMEAK Deniz Ticaret Odası, şubat ayı olağan aylık toplantısını bugün gerçekleştirdi. Toplantının ana gündem maddesini oda seçimleri oluştururken, toplantıya DTO Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan’ın sözleri damgasını vurdu. Mayıs ayında yapılacak seçimlerde İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkan Adayı olan Salih Zeki Çakır'ın son günlerde DTO yönetimini suçlayıcı açıklamalarına tepki gösteren Kalkavan suçlamalara cevap verdi.

Başkan Kalkavan konuşmasında şunları söyledi: “En son konuştuğumuzda Anayasa Mahkemesi kararını değiştirmemişti ve adaylığımız kesin değildi. Ancak karar kesinleşti ve artık biz de adayız. 3 aylık bir erteleme var. Salih Zeki Çakır kardeşimize bizi canlandırdığı için teşekkür ediyorum. Seçimin, doğru yapıldığı, düzgün uygulandığı takdirde sayamayacağımız kadar faydası vardır. Epey zamandır ortada bir rekabet yoktu. Bizi tekrar sahaya indirdikleri için kendilerine teşekkür ederim. Bundan sonra Salih Kaptan 1 ay konuşacak ve ben buradan 45 dakika cevap vereceğim. Ta ki mayıs ayına kadar. O zaman geldiğinde büyük bir yer tutacağız ve orada karşılıklı bir münazara yapacağız.”

BEN SENİ YANLIŞ TANIMIŞIM

Kalkavan, seçimdeki rakibi Salih Zeki Çakır’ın yüzüne bakarak, “Bu 24 Kasım’dan beri yazılanlar, söylenenler... Bunlar senin sözlerin mi?” diye sordu. Çakır da, “Evet Başkanım. Hepsinin altına imzamı atarım.” diye cevap verince Kalkavan, “Eğer ki bunların altına imza atıyorsan sen benim bildiğim Salih Kaptan değilsin! Seni yanlış tanımışım. Yazık...” dedi. Kalkavan sözlerini şöyle sürdürdü: “Salih Kaptan ne diyor? ‘Adalet yok!’ diyor. İnsan yapmadığı şeylere üzülüyor. Adaleti temsil edecek bir komisyon oluşturacağını söylüyor. Bana her şeyi diyebilirsiniz; ama bunu diyemezsiniz. ‘Demokrat olacağız’ diyor. Biz demokrat değilmişiz gibi. Biz misafirlerimizi çağırırız, ağırlarız ve konuşturur dinleriz. Bu demokratlığımızın en somut ispatıdır. Bakın Erkan Dereli, işte kendisi burada. Biz istemesek bırakın konuşmayı içeri bile giremez. Hiçbir zaman, ‘Sen büyüksün konuş, sen konuşma. Sen büyük firmasın gir. Sen balıkçısın girme...’ gibisinden bir tavırda olmadık. Daha da üzücüsü bizim vizyonumuz olmadığını söyledi kendisi. İnsanda biraz Allah korkusu olur! Sizin ‘arama konferansı’ dediğiniz etkinliği bu odanın literatürüne kimler getirmiştir açar bakarsınız. Tarih 2003 Mart. Üstelik bir tane de yapmadık. 30 Kasım 2008’de de yaptık. En sonuncusunu ise geçen sene yaptık. Biz 10 senede hiçbir şey yapmamışız. Özür dileriz. Her şeyi devlet yapmış, biz yatmışız. Neler yaptığımızı sunumlarda duyacaksınız. Neler yaptığımızı anlatsam, birkaç saat zamanınızı alırım. Aranızda bize hesap sormak isteyip de soramayan var mı?

SALİH KAPTAN ‘İNCE AYAR’ YAPTI

Hele bir konu var ki şeffaflık. Herhalde biz birkaç tane katman kullanıyoruz. Ama bu benim son yumruğum değil. Onu ne zaman kullanıp kullanmayacağıma da karar vereceğim. Bizim hiç kimseden sakladığımız bir şey yok. Biz hilekarmışız. Salih Kaptan ‘ince ayar’ diyor. Konuşmanın başında “Bunlar sizin sözleriniz mi?” dedim ve imza attığınızı söylediniz. Bir basın toplantısında bir gazeteci size ‘Yani hile mi yapıldı?’ dediğinde ekibinizdeki Erkan Dereli ‘Evet aynen öyle’ dedi. Sonra siz öyle demeyelim diyerek düzeltip ‘ince ayar’ dediniz. Ben hangisine inanacağım. Bunu neden söylüyorum. Basın mensupları soruyor ‘Cevap vermeyecek misiniz?’ diye Ben de dedim ki 'Hayır. Bakalım, dinleyelim. Neler öğreneceğiz.' Klasik seçim taktikleri yapmayacağınızı söylediniz. Komiteleri ayarladığımızı söylediniz. Yanınızdaki kılavuz böyle olursa olacağı bu; çünkü aklı hep böyle şeylere çalışıyor. Eskiden blok blok götürürmüşüz komitelere koyarmışız. Evet koyardık. Neden koyduğumuzu biliyor musunuz? Bu kadar insanı buraya getirebilmek için. Normalde 60 kişi getiremezsiniz. Biz de komitelerden böldük, parçaladık ve bu insanları buraya getirdik. Yani Meclisimizin bu sayıya ulaşması için çalıştık.

DÜZELTİLMEMESİ BİZİM SUÇUMUZ MU?

Devlet karar vermiş. Uluslararası kodlama eşit olsun diye NACE kodlaması yapıyor. Bunun içinde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı var, Maliye Bakanlığı var, Gelir İdaresi var, Nüfus İdaresi var, Odalar Birliği var, SSK var. Oturup çalışıyorlar ve bir kodlama yapıyorlar. Firmalara da diyorlar ki, ‘Yeriniz yanlışsa gelin itiraz edin.’ Tüm bunlardan sonra 26 gazeteye ilan verdiler. Firmalar bunu görüp de düzeltmemişse bu bizim suçumuz mu? Benim itiraz mercii olmadığım bir yerde nasıl hilekar, sahtekar oluyorum. 53’ten 47’ye kasıtlı olarak indirildiği söyleniyor. Ayıp ya! Hakikaten ayıp! 47 değil 40’ın altına inecekti. Halim Bey’e dua etsinler.

SİZ BİZİ KAPIDAN BİLE SOKMAZDINIZ

Siz bizim yerimizde iktidarda olsanız bizi bu kapıdan içeri bile sokmazdınız. Biz, içerideki ajanınız da dahil size bütün kapılarımızı açtık. Bütün bilgilerimizi verdik. Kazanmak uğruna neler yapıyorsunuz? Kazanırsanız tebrik ederiz. Ancak bütün bu söyledikleriniz için sadece ‘yazık’ diyorum. NACE kodlamasını ağzına dolayıp komite komite tutturmak gerçekten bilgisizlik. Bunu defalarca anlattık. Seçim uzadı. Hangi hakların verilip verilmeyeceğini bekleyip göreceğiz. Yanlış yerde olan şirketler elbette var; ama zamanında kontrol etmemiş. Devlet de kendilerini vergi tahakkukuna göre bir yerde konumlandırmış. Salih Kaptan diyor ki: ‘Bunu ille de siz yaptınız. Benim 8 firmam var. Kasıtlı olarak 8 komiteye dağıttılar.’ Biz bunu niye yapalım ki? Gideceksen bir komiteye git. Burada söylenenler kötü niyeti gösteriyor. Bir seçim için değecek bir şey değil.

KOSTER PROJESİNE SAHİP ÇIKMAYIN

Patenti bize ait 35 projemiz var. Arama konferanslarında, 2003, 2008 ve 2012’de hepsindeki projeleri alın koyun. Yenilerini de koyarsanız biz onlardan da faydalanacağız ama KOSTER projesine sahip çıkmayın! KOSTER projesi varken siz neredeydiniz? 2002 yılının mali bütçesi 200 milyon TL olarak belirlendiğinde bunun için kim uğraştı? 57. Hükümetin son bütçesine bunu koydurmak için hepimiz uğraştık ve o para kullanılamadı. Bu projeye işlerlik kazandırabilmek için ne kadar uğraştık! Şimdi bu proje sizin oldu. Toplantılara katılmakla KOSTER projesine sahip olunduğunu da ilk defa görüyorum. Biz oraya ekibimizi gönderirken nasıl olması gerektiğini söyledik. Şimdi proje sizin. Bakalım nasıl olacak? Ama sizin söylediğiniz yöntemle olmaz! Anlaşamadığımız nokta şu: Bu projenin teşvik kredisi olmadan gerçekleşmesi mümkün değil. Ne kadar kredi alırsanız alın. Merakla bekliyorum. Sonuç nasıl olacak.

YAPTIKLARIMIZI HAYAL BİLE EDEMEZSİNİZ

Biz bir zümreye çalışıyormuşuz. Kendileri hiçbir zümrenin adamı olmayacakmış. Biz bu hafta balıkçılarımız için uğraştık. Deniz turizmcilerimiz burada. Geza Bey ben göreve geldiğimde ‘Başkan, içinde deniz sözü geçen her şeye bizim sahip olmamız lazım.’ dedi ve öyle de oldu. Amatör denizciler için yaptıklarımız da ortada. Ben anlayamadım nasıl oldu da biz bir zümreye ait olduk. Elbette her şeyi çözme şansımız yok. Yetkinin bizde olmadığı işler var. Biz sadece laf üretmişiz. Çözüm üretememişiz. İnsanın bunu söylerken biraz yüzü kızarır. Oral Bey’le 7 senedir bilimsel olarak çalışırız. Dünyanın raporunu verdik. Başaran Bey’le 'McKenzie Raporu' hazırladık. Bu kadar çalışıp, uğraşıp devlet kabul etmiyorsa biz ne yapalım? Artık sen geldin. Sayın Bakan Binali Yıldırım’a da yakınsın. Buyurun GİSBİR’den gidip bazı şeyleri halletseydiniz. Bazı şeyleri yapmak kolay değil. Bizim 10 senede yaptıklarımızı hayal etmeniz bile mümkün değil.

SEÇİM HER ŞEY DEĞİL

Deniz bütünlük olayıdır. Bir tavada olmak ayrı şeydir; ama hepimiz aynı gemideyiz. Herkese ulaşamamakla suçlanıyoruz. Nasıl yapalım? Biz size odalarda yaptığımız kavgaları mı anlatalım. Benim hayatımın büyük bölümü odayı temsille geçiyor. Gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında. ‘Buna ne gerek var?’ da diyebilirsiniz. Ona da saygı duyarım; ama bir yerde yapılan küçük bir temsil bile odamız için ne kadar önemli. Bunu da bilin. Meclistesiniz. Komitelerdeydiniz. Bir şey sundunuz da komitelerden, yönetimden ret mi gördü? Seçim her şey demek değil. Bir de seçim sonrası var. Ben size hiç saygısızlık yaptım mı? Hiç böyle kelimeler kullandım mı? Bundan sonra sen 1 ay konuşacaksın bense yarım saat 45 dakika konuşacağım. Konuşmamın başında da söyledim. Kendisine teşekkür ettim. Bizi canlandırdığı için. Karşımızda bir rakibin olması bizi harekete geçirdi; ama bize ithamlarda bulunmasına gerek yoktu. Burada sadece belirli şeylere cevap veriyorum. Diğerlerine sırayla cevap vereceğim. Niye tekrar aday olduğumu da söyleyeceğim.

DENİZDE AYRIM YAPMADIK

Biz denizde hiçbir zaman ayrım yapmadık. En büyük özelliğimiz buydu. Bana en fazla kızması gereken kişi Hakan Şen’dir. Ama biz kişilerle uğraşmadık. Biz sistemi düzeltmeye çalıştık. Herkesin bizi sevmesini de beklemedik; ama herkes yaptıklarımıza saygı duymak zorunda. Bir sürü değerli profesörümüzle ayrı ayrı yaptığımız çok önemli çalışmalar var.

Çok geniş bir yelpazedeyiz. Burada aynı zamanda sivil toplum kuruluşu olarak geçiyoruz. Tarih 30 Ocak. “DTO’da seçimin düğümün şubeler çözer.” demişsiniz. Biz şubelerimizi hiç karıştırdık mı? ‘Kendiniz seçin, seçilin. Kim gelirse bizim başımızın üstünde yeri vardır.’ dedik. ‘Sektördeki dinamikleri harekete geçirmeye çalışıyoruz. Ortada bilgisizlik var. Sivil toplum kuruluşlarını yansıması yok denecek kadar az.’ demişsiniz. Bir görüştür, saygı duyarım; ama aday olduğunuz yerin bir sivil toplum kuruluşu olmadığını bilin. 'Biz sloganımızı, ‘Değişme zamanı’ ve ‘Değişim ihtiyacı’ olarak belirledik. Güçlü bir oda oluşturmak için çalışmalar yapıyoruz' demişsiniz. Sanki bizim hiçbir gücümüz yok, çok güçsüzüz. Hiçbir şey yapamıyoruz. Merak ediyorum. Önümüzdeki günlerde neler üreteceksiniz. Oturun, ekibinizle beraber üretin; ama her söylediğinizin de cevabını alacaksınız. Hakkıyla yapabilen ekibin seçimini yapıyoruz. Başka bir şeyin seçimi değil. Söylediklerinizin içinde KOSTER’den başka somut bir şey duyamadım. O da zaten size ait değil. Bizden önce ve bizim zamanımızda bastırılan kitabın haddi hesabı yok. Meclis bizden bıkmıştı.

SUÇLAMALARIN HİÇBİRİNİ KABUL ETMİYORUZ

Ben burada kendisinin yüzüne karşı konuşuyorum. Onun olmadığı yerlerde konuşmuyorum. Gelirsiniz her sandığın başına bir adamınızı koyarsınız, sisteminizi kurarsınız. Sistemi de değiştirmiyoruz. Yüksek Seçim Kurulu’na da şikayet edebilirsiniz. Bu suçlamaların hiçbirini kabul etmiyoruz. Bu tarzınız ne DODER’in tarzı ne de BADER’in. Tarzınızın dışına çıktınız. Allah selamet versin. İstediğiniz kadar çamur atın. Burada kaptanlarımız var. Benimle en fazla fikir çatışmasında bulunanlardan birisi Yunus Bey’dir; ama hiçbir sorusuna cevap alamadığı olmamıştır. Belki yeterli olmamıştır; ama cevapsız kalmamıştır. Meclisimiz olmasa bu kadar büyük projeler yapamazdık.

BU STRATEJİYLE ÇIKMAZ SOKAĞA GİDERSİNİZ

İstediğinizi söyleyin. Mesele değil, ama denizcilik sektörüne zarar vermeyin. Yarın seçim biter; ama yaptıklarımıza saygı göstereceksiniz. İstediğiniz harcamayı yapacağız. Bin kişi, 2 bin kişi çağıracağız ve istediğini bana soracaksın. Bize yapıp da anlatamadığımız şeyleri anlatma fırsatı veriyorsunuz bu yaptıklarınızla. Bu kadar emek verdik ve karşılaştığımız sıfatlar hiç hoş değil. Bu sözlerle savcılığa gitsem dava açabilirim. Bana ‘hilekar’ dediniz. Konuşacak çok şey var; ama burada bunlara zaman yetmez. Size sadece şunu söyleyeyim: Yola çıkarken stratejinize dikkat edin. Bu stratejiyle o yol, çıkmaz sokağa gider.”

Başkan Kalkavan, Salih Zeki Çakır’ın konuşmalarının ardından da şunları söyledi:

dsc_5477.jpg

BU SEÇİM YDO’NUN SEÇİMİ DEĞİL

“Bu seçim YDO ve diğerlerinin seçimi değildir. Aramızda çok değerli YDO üyeleri var. Artık oradan çıksın. Biz deniz turizmiyle uğraşmaya başladığımızda ‘Bir sürü problem varken neden sadece deniz turizmini konuşuyorsunuz?’ dediler; ama sonra alıştılar; çünkü denizcilik bir bütündür. Salih Kaptan ‘Koster yenileme projesi en önemli projemizdir.’ demiş. ‘Deniz Ticaret Odası gerekli katkıyı vermedi.’ demiş. DTO Alev Bey’i ve Bülent Bey’i görevlendirdi. Projede odayı temsilen ikisi vardı ve kesinlikle herhangi bir şeyi engelleme gibi bir durumları olmadı. Hem projeyi sahipleneceksiniz ve DTO yüzünden olmadı diyeceksiniz. Suat Hayri Aka bu projeyi aldı ve sahiplendi, sağ olsun çok da uğraştı.Biz de tüm desteğimizi verdik. ‘DTO’nun Sayın Metin Kalkavan’ın kişisel ofisi gibi kullanılmaması gerekir.’ demişsiniz. Biz hiçbir zaman böyle bir şey yapmadık. Ben sadece Pazartesi ve perşembeleri öğleden sonra, 14:00’den sonra geliyorum, diğer çalışmalarımızı ofislerimizde yapıyoruz.

TERCİHİMİZ DAHA FAZLA İNSANIN OLMASI

‘Seçim komitelerinde NACE kodlarına aykırı şekilde dizayn yapıldı.’ demiş. Biz 50-60 komiteye çıkalım diyoruz. Tercihimiz daha fazla insanın olması. Bu bir tercihtir. Devlet, ‘Hiç alakasız bir yere seni koymam!’ diyor. Sen istediğin kadar ‘Ben şu komiteye gitmek istiyorum.’ de. Bir şey değişmez. Ben şu anda odanın başkanıyım. Elbette ki kendimi anlatacağım. Benimle konuşurken dikkat edeceksiniz. Altı boş konuşmam. Projelerinizi çıkarın. Biz de çıkaralım. O zaman farkı göreceksiniz. Ben size ‘Gelin istediğiniz şekilde bizimle yarışın’ diyorum. Daha iyisini yaparsanız tebrik edeceğiz. Ben o eski usullere göre hiçbir yerde engelleme yapmadım. Yardım istiyorsanız edelim ama niyet başka. Buyurun meydan. Çalışacaksınız, üreteceksiniz. O şekilde bir yere geleceksiniz.

Okuduklarıma mı inanayım, burada duyduklarıma mı inanayım ikilemde kaldım. Ben ‘Salih Kaptan yarıştan çekilsin’ demedim. Onca şey yaptık ve hala yapamadıklarımız var. Bizim 3-4 kişinin elinde olan bir sistemimiz yok. Biz mümkün olduğu sürece uzman seçmeye çalışıyoruz. Herkese başarılar diliyorum”.

dsc_5482.jpg

dsc_5479.jpg

dsc_5525.jpg

dsc_5532.20130208112123.jpg

 

Bu haber toplam 1363 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.