Barış Dillioğlu'ndan Deniz Ticareti Dergisi'ne Özel Açıklamalar
Taşımacılık sektörünün 75 yıllık çınarı Kınay, kurulduğu günden bu yana hedeflerini arttırarak büyümeye devam ediyor. Kınay Taşımacılık ve Lojistik CEO’su Barış Dillioğlu, planladıkları yatırımları ve son gelişmeleri Deniz Ticareti Dergisi’ne anlattı.
Taşımacılık sektörünün 75 yıllık çınarı Kınay, kurulduğu günden bu yana hedeflerini arttırarak büyümeye devam ediyor. Geçtiğimiz yılı toplam 165 bin TEU'luk ticaret hacmi, 3000’den fazla gemiye acentelik ve 600’den fazla dökme gemi bağlantısı ile kapatan Kınay Taşımacılık ve Lojistik CEO’su Barış Dillioğlu, planladıkları yatırımları ve son gelişmeleri Deniz Ticareti Dergisi’ne anlattı.
Öncelikle bize Kınay nasıl kuruldu ve daha sonra Kınay Taşımacılık ve Lojistik (“KTL”) ile nasıl konteyner taşımacılığı sektörüne girdi bahsedebilir misiniz?
İlk olarak kurucumuz olan çok değerli Ali Rıza Kınay’dan bahsetmek istiyorum. Ali Rıza Bey aslında bir bankacı; Osmanlı Bankası’nda direktörlük yapmış, çok değerli bir kişilik. O zamanın Türkiye’sinde Fransızca, İngilizce konuşan, Osmanlı Bankası’nda da iyi bir yer edinmiş birisi. Ali Rıza Bey bu değerli kişiliği ile Bandırma’ya yeni kurulan Osmanlı Bankası’na müdür olarak atanıyor. 3’üncü yılının ardından kendisine Antalya’da açılan Osmanlı Bankası’ndan teklif geliyor. Ancak teklifi eşinin rahatsızlığı sebebi ile reddedip bankadan istifa etmek durumunda kalıyor. Sonrasında fark ediyor ki Bandırma’da inanılmaz bir gemi trafiği var, kendisinde de yabancı dil var... İlk olarak Türkiye’nin en büyük acenteliklerinden biri olan A. Rıza Kınay Vapur Acenteliğini kurarak gemilere hizmet vermeye başlıyor. Hem konteyner hem de Breakbulk gemilerine acentelik yaparak büyük bir trafik elde ediyorlar ve kısa süre sonra dünyadaki belli başlıbüyük armatörlerin ve kiracıların acenteliğini yapmaya başlıyor, 60’li senelerde İzmit ve İstanbul’da ofis açarak büyümeyi sürdürüyor. Ardından konteyner gemilerine, Arkas, CMA CGM ve MSC gibi büyük hatlara çalışmaya başlıyorlar. Bu iş belli bir süre sonra 80’lerde armatörlüğe kapı açıyor ve 90’li yılların ortalarında o zaman kadar suya atılan en büyük “multipurpose” Türk gemisini Türk tersanelerinde yaptırma noktasına kadar gidiyor. Yine 1979 yılında kurulan bir şirket ile değerli taş ve mineral mümessilliği yapılmaya başlanıyor. Hala bu faaliyeti devam ediyor, dünyanın en büyük alıcılarının mümessilliğini yapıyoruz. Tabii bu da, dökme yük ve armatörlük tarafına hız kazandırıyor.
Kınay ailesi 1980’lerde halen Bandırma ve İstanbul arasında yaşıyorlar. Ali Rıza Bey’in tek oğlu var. Sonrasında Hasan Kınay işi devralıyor. Ali Rıza Bey’in de o zaman işi büyütmesi ve Hasan Bey’in de katkılarıyla gemiler çoğalmaya başlıyor. Daha sonra Hasan Kınay oğlu Sina Kınay'ı Amerika Birleşik Devletleri’nde lisans eğitimi; ardından Amerika'da ve İngiltere'de yatırım bankacılığı deneyimlerinden sonra 2004 senesinde Türkiye’ye dönüyor. Bankacılık yaptığı sırada konteyner armatörlerine ve büyükölçekli Freight Forwarding firmalarına finansal danışmanlık sağlıyor. Döndüğü zaman da bu yeni trendden babasına bahsediyor. Ardından Sina Kınay, “Türkiye'de bu işi nasıl yapabiliriz?” diye bir araştırma yapıyor. Ben de o zamanlar başka bir şirkette çalışıyordum ve bu işi yapmak üzere hazırlık içerisindeydim. 2004 Aralık ayında Sina Kınay beni aradı. Kafasındakileri anlattı ve beraber çalışmayı teklif etti. O şekilde birlikte bir yola çıktık. 1 Ocak 2005’te Kınay Taşımacılık ve Lojistik A.Ş.’yi kurduk.
Sonrasında yine hızlı bir büyüme trafiği yakalanmış gibi görünüyor…
Sina Bey ile sektörden iyi tanıdığımız yönetici arkadaşlarımızı birleştirerek bir takım kurduk. Başlangıçta takım içi tanışıklık ve güven ortamının sağlanması büyümemize büyük hız kazandırdı. 2005'te 7 kişi ile başladığımız yolda 2006' da İzmir, 2008' de ise Mersin şubesini açtık. Her şube kendine para kazanmaya başladıkça, yeni bir şube doğurdu. Türkiye'de şu anda 14 şubemiz bulunuyor. Yurtdışında ise Benelux, İngiltere, Vietnam, Tayland ve Çin ofislerimiz başarılı bir şekilde faaliyetlerini sürdürüyor. Yine iyi tanıdığımız ve birlikte çalıştığımız arkadaşlarımıza KTL Ukrayna ve KTL Avustralya için isim hakkı verdik. 2022 yılında KTL USA adıyla Amerika pazarına giriş yapıyoruz. Şu anda yurtiçi ve yurtdışı olmak üzere 650 kişiye yakın çalışanımız var. Bunun 500’ü Türkiye'de, diğerleri de yurtdışında.
Baktığınızda Türkiye’den çıkıp tamamen Türk sermayesi ile bu kadar global olmaya çalışan birkaç lojistik firmasından birisiyiz. Biz bu yola çıkarken ilk hedefimiz sanayinin olduğu her şehre girmekti. Biz kendi vizyonumuzu da geliştirerek nerede ticaret varsa orada olduk. Faaliyet alanlarımız taşımacılıkla sınırlı değil. Lojistiğin her alanında başarılı şekilde var olmaya çalışıyoruz. Aliağa'da TCE Ege Limanı’nda taşeronluk yapıyoruz. Orada da yaklaşık 150 kişilik mavi yakalı çalışanımız var. Konteyner içi yükleme, boşaltma, gemi yanaştırma gibi işleri yapıyoruz. Yine orada bir tanesi 70 dönüm diğeri ise 30 dönüm olmak üzere iki tane açık saha işletiyoruz. Burada dökme maden gruplarına, mermere hizmet veriyoruz. Armatörlere boş depoculuk yapıyoruz. Bu şekilde büyümeye devam ediyoruz. Belli bir noktaya geldikten sonra durma şansınız yok. Bundan sonra hep ileriye gitmek zorundayız.
Denizcilik sektöründe 75 yıl boyunca ayakta kalabilmek çok büyük bir başarı. Bu kadar uzun soluklu bir çalışma hayatını ve sektörde lider oluşunuzu neye borçlusunuz?
2005 yılında Kınay Taşımacılığı kurduğumuz zaman önceliği ihracat operasyonlarına verdik. İhracatta belirli bir seviyeye ulaştıktan sonra 2012 tamamen ithalat odaklı KTL International şirketimizi kurduk. Orada da çok başarılı iki arkadaşımızla birlikte yol alıyoruz. Ardından 2016'da hava kargo operasyonlarına başladık. Farklı şirketler kurarken ihracat ve ithalat taraflarının başarısını ayrı ölçmek gibi bir amacımız vardı. Geldiğimiz noktada ihracatta 2021 yılında 125 bin TEU yük yaparak Türkiye’de lider firma olduk. İthalat tarafında uzun yıllardır hep 2’nci veya 3’üncü oluyorduk. 2021 yılı itibari ile orada da birinciliğe oturarak, seneyi 40 bin TEU ile kapattık. Yani toplam olarak baktığınızda 165 bin TEU bir volüme ulaştık. Bunlar sadece Türkiye’deki rakamlar, yurtdışındaki ofislerimizin hepsi hızlı şekilde büyüyorlar.
Operasyonel başarı ile paralel şekilde kendimizi geliştirmenin yollarını arıyoruz. Pandemi süresince çok önemli bir sertifika programına hazırlandık. Kriterleri oldukça zorlu olan bu sürece adaptasyonu da pandemi gibi sıkıntılı bir dönemde gerçekleştirdik. Başvurumuzu yaptık ve büyük ihtimalle o süreci de geçeceğiz. Pandemi bizi dijitalleşmede beklediğimizden daha hızlı harekete geçirdi; operasyonel süreçleri başından sonuna kadar dijitalleştirdik, kullandığımız operasyonel programımızı değiştirerek sistemler arası entegrasyonu sağladık. Şu anda çalışanların yüzde 100’ü evden çalışsa bile her şeyi yapabilecek pozisyondayız. Zaten çalışanlarımızın yüzde 70’i hala evden veya hibrid şekilde çalışıyor. Yine pandemi öncesinden beri yapay zeka destekli robotlar kullanıyoruz. Şu anda operasyonel süreçlerde üç tane robot çalıştırıyoruz. Sektörde de global gidişat inanılmaz bir hızla dijitale taşınıyor.
Yeni yakıtlar, teknolojinin ilerlemesi ile gelişen yeni gemi tipleriyle ilgili ön görüleriniz nelerdir?
Bundan beş sene önceye kadar konteyner armatörleri büyük gemilere yönelmişlerdi. Navlunlar o kadar ucuzdu ki, amaç büyük gemiler sayesinde sürümden kazanmaktı. Navlunlar düşük olduğundan gemi ne kadar büyük olursa sürümden o kadar para kazanma şansı oluyordu. Türkiye'den Çin’e 500 dolara konteyner yollanabiliyordu. Armatörler de bunun yanlış bir strateji olduğunu fark ettiler ve aynı rota pandemi ile 2000 dolar oldu. Fiyatlar artınca armatörler için hem yakıt türlerindeki değişiklikleri, hem de gemilerin değişikliklerini rahatça yapabilecek ortam oluştu. Zaten eski navlunlar ile dev finansman gerektiren değişikliklerin nasıl olacağını hepimiz merak ediyorduk. Şimdi armatör şunu gördü: Rakamlar bu seviyelerde olduğu zaman gerçekten ticaret yapılabiliyor.
Bundan sonra karbon ayak izi, yeşil lojistik ne varsa ertelemeden yapılması gerekiyor. Dünya artık isyan etti, bu düzeni kaldıramıyor. Pandemiyi dünya isyanının sadece bir tarafı olarak görüyorum, yarın bir gün başka şeylerde çıkacak. Çünkü dünyaya bakmadık, hepimiz bunu kabullenelim. İnsanlar uzun zamandır tüketmeye o kadar alıştılar ki elektronikten tutun kılık kıyafete kadar her şeye saldırdılar. Tabi bu süreçte özellikle Çin inanılmaz bir atak yaptı ve kendini farklı bir noktaya taşıdı. Hepimiz görüyoruz dünyada şu an inanılmaz bir yerdeler.
Konteyner krizi ile ilgili düşünceleriniz neler?
Konteyner krizi var ama yok, hatta bence konteyner fazlası oluşmaya başladı. Biliyorsunuz biz kriz var denildiği zaman herkes konteyner almaya, yönetmeye başlar. Şu an biz bile Çin’den konteyner getirip satıyoruz. Herkes konteyner bulabiliyor. Asıl sorun gemilerde yer olmaması; şu an gemilerde %1 dahi yer açma ve ekstra servis imkanı kalmadı. Günümüz dünyasında gemiler öyle yoğun ki ekstra bir gemiyi bir yerden alıp başka bir yere koyamıyorlar. İkinci sorun ise kiraların çok yüksek olması, bu nedenle kimse yeni gemi kiralayamıyor. Gemiler hep dolu olduğu için de her gelen gemide yük talebi arzdan fazla oluyor, yükler bir sonraki gemiye atılıyor. Bu şekilde Türkiye’de çok fazla bekleyen yük oluşmaya başladı ve bu maalesef devam edecek. 2022 yılında hiçbir armatör Türkiye’ye % 0.5 bile yer artışı veremedi. Sadece Türkiye değil, şu an her yerde benzer şeyler yaşanıyor. Navlunların da bu sene düşmesini beklemiyorum.
Şu anda Rusya Ukrayna savaşı yaşanıyor. Bazı gemilerimiz bölgede kaldı. Bu süreç sizce deniz ticaretini nasıl etkileyecek?
Yüz yıldır barış denizi olarak tanıdığımız Karadeniz, tüm kıyı ülkeleri için dünya denizlerine açılan kapı olması nedeniyle hayati öneme sahip. Rusya-Ukrayna savaşı bölgedeki taşımacılık faaliyetlerini ciddi şekilde aksatıyor. Savaşın başlaması ile Ukrayna istikametli gemiler yüklerini komşu limanlara indirdi. Bazı yükler bu fırsatı da bulamadı ve uzun bekleme süreleri nedeniyle gıda yüklerinin çoğu kullanılamaz hale geldi. Şu anda Ukrayna taraflı lojistik faaliyetleri durmuş durumda. Büyük armatörlerin çoğu da Rusya servislerini durdurdu. Buna karşılık Rusya milli gemileri ile ticaretini devam ettirme şansı buldu. Olağanüstü bir durumda lojistik operasyonlarının ve dolayısıyla tedarik zincirinin bozulmaması için milli taşıma gemilerinin önemi herkes tarafından görüldü. Rus donanmasının yanı sıra savaş nedeniyle yerleştirilen veya kopan mayınlar da yük gemileri için büyük tehlike teşkil ediyor. Bu süreçte gemi ve gemi adamları da mayınlardan zarar gördü. Savaş devam ettiği sürece Karadeniz’de mayınlar nedeniyle yeni bir tehdit dalgası oluşabilir.
Türkiye’nin tüm ülkelerle dostluğunu koruması onu doğu ve batı arasında bir köprü olarak konumlandırdı. Türkiye, devasa kısıtlamalar ve yaptırımlar sonrası Rusya’nın batı ile geçiş yapabileceği köprü olarak öne çıkıyor ve Rus yüklerinin aktarma merkezi olması bekleniyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye için ciddi bir lojistik aktarım merkezi olma fırsatı doğuyor. Bu noktada Türkiye’nin multimodal taşımacılık konusunda hızlıca kendini geliştirmesi gerektiği açıkça gözüküyor.
Şu an nispeten yeni olan bu kriz ortamında her gün dengeler ve ihtimaller değişebiliyor. Hem bölgede, hem de dünyada büyük bir belirsizlik hâkim. Türkiye devleti hem ilgili yapıları, hem de sektör paydaşları olarak yaşananlar yakından takip ediyor. Yine tüm sektör paydaşları alternatif ve çözüm üretmek amacıyla uluslararası muhatapları ile iletişim halindeler. Durum daha da netleştikçe sorunlara hızlıca çözüm yolları üretileceğini düşünüyorum.
İhracat rakamları çok ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Türkiye’de lojistik çok önemli bir hale geldi. Peki, UTİKAD tarafında neler konuşuluyor?
Bugüne kadarki konumuz hep Taşıma İşleri Organizatörlüğü Belgesi idi, ancak gündemimiz değişti. Dünyadaki tüm konteyner taşımacılığının yüzde 80’ini 7 dev armatör yapıyor. Bu şirketler pandemi ile ciddi şekilde lojistik servislerini arttırmaya ve çeşitlendirmeye başladılar. Farklı taşımacılık modlarında da hakimiyet kurmak adına kendi uçak ve tır filolarını oluşturuyorlar. Bir taraftan da tüm sektöre baskı yapıyorlar. Aslında bu lojistik işi tamamen başka bir bilgi birikimi gerektiriyor. Yine aynı şekilde hizmetlerin farklı bileşenler tarafından verilmesi tekelleşmenin önünde önemli bir kontrol noktası oluşturuyor. Armatörlerin bu tutumu tüm dünyada eş zamanlı şekilde yaşanıyor. Bizler de dünyada yaşanan gelişmeleri Türkiye’ye gündeme taşımaya çalışıyoruz, bilgi veriyoruz. Bugün baktığınız zaman lojistik sektörünün ihracata yaptığı katkı azımsanamayacak büyüklükte ve bunların hepsi Türk şirketi, bunların desteklenmesi ve korunması gerekiyor.
UTİKAD’ın Türkiye için de önemli diğer konusu kombine taşımacılık, yani farklı taşıma modlarının birlikte kullanılması… Bu konu Türkiye için çok önemli. Avrupa’nın en büyük tır filosu da bizde, bunu kullanmak gerekiyor. Beş sene içerisinde tır taşımacılığı ve Ro-Ro taşımacılığı ile ilgili mutlaka iki kat büyümemiz gerekiyor. Senelerce bu iş çok tekel kaldı. Artık bu işin geliştirilmesine çok ihtiyacımız var. Kısacası UTİKAD sektörün sorunu neyse; o an gündem neyse, onla alakalı her türlü girişimi yapıyor. Ayrıca yeni UTİKAD yönetim kurulu kendi içerisinde çok iyi bir şekilde yapılandı. Her önemli başlık ile alakalı odak grupları kuruldu. Sektörün tüm sorunlarını gerekli yerlerle konuşarak çözmek adına elinden geleni yapıyor. Her bir yönetim kurulu üyesi ve başkan kendi zamanından büyük fedakarlık yaparak sektör adına büyük savaş veriyor. Hepsine önce sektör adına, sonra kendi adıma teşekkür ediyorum. Ben de onlarla çalıştığım için kendimi şanslı hissediyorum.
Bu şartlar altında 2022 ön görünüz nedir?
2022 yılında iklim değişikliği ve yeşil dönüşüm konusu konuşulmaya devam edecek. Belli bir yere gelene kadar bu konuların gündemde kalması lazım. Bizde bununla ilgili hem sosyal medyada hem de yapacağımız projelerle bilinç kazandırmaya gayret ediyoruz. Kınay olarak 2022 yılı için kendimize %15 gibi bir büyüme hedefi koyduk. Zaten market içinde doğal bir şekilde büyüyoruz, aldığımız müşteri dönüşlerinde de yüzde 10 - 15’lik bir büyüme öngörülüyor. Biz de büyüme hedeflerimizi maksimumda tutuyoruz. 2022’de KTLUSA ile doğrudan Amerika operasyonlarına başlayacağız, bunun çalışmaları sürüyor. Tek bir ofis ile kalmayı da düşünmüyoruz, alternatifler üzerinde çalışıyoruz. Afrika önemli bir market, şu an herkes bu coğrafyada yer almaya çalışıyor. Biz de, 2022 sonuna doğru burada bulunmak istiyoruz, orada bir atılım yapmak için şartları değerlendiriyoruz. 2022 yılında dijitalleşme konusunda daha yapacak çok şeyimiz var. Türkiye’de dağıtımla ilgili bir depo işine girebiliriz, henüz istediğimiz gibi bir yer bulamadık. Lojistik, altında kıvrımları olan bir sektör. Biz her sektörün her tarafında bulunmayı hedefliyoruz. Yeni iş alanları aynı zamanda kendimizi geliştirmemiz için fırsatlar sunuyor. Bunları mevcut operasyonlarımıza entegre etmekten de keyif alıyoruz.
Kınay markasıyla alakalı ağzımızdan çıkacak her kelimeye dikkat ediyor, özen gösteriyoruz. Çalışanlarımızın sorumluluklarını taşıyarak hareket ediyoruz. Burası hiçbir zaman patron şirket olmadı, hiçbir zaman da olmayacak; biz biriz. Bu iş tek başına yapılacak bir iş değil. Bizim için en önemli şey çalışanlarımız. Onlar bize iyi bakıyor, biz de onlara iyi bakıyoruz. 2022 yılının lojistik sektörü, deniz taşımacılığı paydaşları ve Türkiye için iyi bir yıl olmasını temenni ediyorum.
Vira Haber
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.