İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meriç Albay, Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 25 kilogram civarında olan kişi başına balık tüketim miktarının, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 1 kilogramın altına düştüğünü belirtti.

Prof. Dr. Albay, Türkiye'de kişi başına balık tüketiminin yılda 8 kilogram olduğunu söyledi. Dünyada ortalama 18 olan oranın, Avrupa Birliği'ne üye ülkelerde 22, Japonya'da 70, İzlanda'da ise 90 kilogram olduğunu aktardı.

Türkiye'de protein ihtiyacının giderilmesinde balık tüketiminin sadece yüzde 3'lük paya sahip olduğunu dile getiren Meriç, "Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Ulusal Gıda ve Beslenme Strateji Grubu tarafından hazırlanan rapora göre, ülkemizde insanlar, enerji ve protein ihtiyaçlarını daha çok tahıl ve kırmızı et tüketimiyle karşılıyor. Enerji ihtiyacının yüzde 52'sinin tahıl ve tahıl ürünleri, yüzde 4'ünün et ürünlerinden karşılandığı Türkiye'de, protein ihtiyacının da yüzde 55'i tahıl, yüzde 10'u ise et ürünleri tüketimiyle sağlanırken, balık neredeyse beslenmede hiç yer almıyor" diye konuştu.

En çok tüketilen türler

Prof. Dr. Meriç, deniz bölgelerindeki yerleşim yerlerinde daha çok hamsi, istavrit ve sardalyanın tüketildiğini anlatarak, "İç bölgelerde ise genellikle alabalak, sazan gibi iç su balıkları tercih ediliyor. Ayrıca, Karadeniz bölgesinden gelen hamsi ve son yıllarda ithal edilen donmuş uskumru da iç bölgelerde az da olsa tüketilen türler arasında. Kalkan, çipura ve levrek gibi pahalı türler ise gelir düzeyi yüksek olan kişiler veya turizm sektörü tarafından tüketilmektedir" bilgisini verdi.

Tüketim en çok Karadeniz, en az Doğu'da

Balık tüketim miktarının, üretimin çok olduğu kıyı bölgelerden iç bölgelere doğru gidildikçe azaldığını vurgulayan Meriç, şöyle devam etti: "Örneğin Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 25 kilogram civarında olan kişi başına tüketim miktarı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 1 kilogramın altına düşmektedir. Türkiye için çipura ve levrek hala çok fazla bilinmeyen türler. Özellikle kıyı bölgeler dışındaki vatandaş, kalkanı, lüferi, mezgiti bilmiyor, istavriti ve hamsiyi çok fazla yemiyor. Bu veriler şunu gösteriyor; Karadeniz gibi üretimin yüksek olduğu bölgelerde su ürünleri tüketim alışkanlığı yüksek, üretim miktarına bağlı olarak iç bölgelerde tüketim alışkanlığı düşük."

Meriç, hayvansal protein açığının giderilmesinde en önemli besin kaynağı olan su ürünlerinin üretim potansiyelinin sınırsız olmadığını ifade ederek, nüfusa paralel üretimin de artırılamayacağını söyledi. Meriç, bu nedenle kişi başına düşen su ürünü miktarının belirli bir seviyeden sonra azalmaya başlayacağını ve talebin üretim miktarıyla sınırlı kalacağını sözlerine ekledi.

virahaber.com