"Balık çeşitlerinde korkunç azalma oldu"
Prof. Dr. Meriç Albay, Marmara Denizi’nin, birçok balık türünün üreme yeri ve geçiş noktası olduğundan çok iyi korunması gereken bir bölge olduğunu ancak balık türlerinin hızla yok olduğunu söyledi.
Su Ürünleri ve Balıkçılık Meslek Dalı Ana Komisyonu (MEDAK) Başkanı Prof. Dr. Meriç Albay, Marmara Denizi'nin, birçok balık türünün üreme yeri ve geçiş noktası olduğundan çok iyi korunması gereken bir bölge olduğunu ancak balık türlerinin hızla yok olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Albay, av sezonunun balık türlerinin üreme aylarına göre hesaplanmadığını belirterek, bunun da denizlerdeki balık neslinin önemli ölçüde azalmasına neden olduğunu ifade etti.
Bazı balıkların yumurtlama dönemlerinin farklılık gösterdiğini ifade eden Albay, şu bilgileri aktardı:
“Bazı balıkların yumurtlama dönemi 15 Nisan'dan önce başlarken bazılarının üreme dönemi ise 1 Eylül'den sonra da devam etmekte. Özellikle ülkemiz balıkçılığının temelini teşkil eden hamsinin üreme dönemi ekim ayına kadar devam ediyor. Aynı zamanda ülkemiz balıkçılığı için önemli bir tür olan istavrit ise, mart ayının ikinci yarısından itibaren üreme dönemine giriyor. Bu dönemler su sıcaklığına göre ileri ve geri doğru kayabiliyor. Oysa ki av yasakları yakın zamana kadar 1 Mayıs'ta başlarken, son 2 yıldır 15 Nisan'da başlıyor”
Albay, balıkların trol ağları ile ciddi zarar gördüğünü belirterek, Çipura, hamsi, kefal, gibi bir çok balık çeşidinin üreme döneminin eylülde başlayıp ekim ve kasım aylarına kadar devam ettiğini ve yumurtadan çıkan yavruların kendini ağlardan koruyabilecek boya gelmediğinden özellikle gırgır ve trol ağları ile zarar gördüğünü ifade etti.
“YENİ DÜZENLEME YETERLİ DEĞİL”
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın bu yıl sürdürülebilir balıkçılık için, avlanacak balık boyutlarına yeni düzenleme getirdiğini belirten Albay, bunun olumlu bir adım olduğunu ancak yeterli görmediklerini kaydetti.
Albay, şöyle konuştu:
“Bakanlık tarafından orfoz ve lahos balığının minimum avlanma boyu 30 santimetreden 45 santimetreye, lüferin minimum avlanma boyu ise 14 santimetreden 20 santimetreye çıkartıldı. Bu olumlu bir adım olmasına rağmen yeterli değil. Çünkü, ilk üreme boyu üzerine yapılan çalışmalarda lüferin ilk üreme boyu 21-24 santimetre arasında, orfozun ilk üreme boyu dişilerde 43,8 santimetre iken erkek bireylerde ortalama 68,5 santimetre, lagosta ise 50-60 santimetre olduğu kanıtlandı. Balıkçıların mevcut kullandıkları ağlar ile bahsettikleri tez doğru. Çünkü istavrit ağı ile lüfer avlıyorlar. Oysaki bütün dünya da ağ seçiciliği diye bir şey var. Ağın göz açıklığını daha büyük tutarlarsa, büyük balıklar ağa takılacak, küçük balıklar ise ağın delikleri arasından çıkıp gidecek. Aynı zamanda ağı toplama hızı da önemli. Her ne kadar ağın göz açıklığı uygun olsa da hızla çekilen bir ağ, suyun içinde bir duvar şeklini alacak ve küçük balıklar dışarı çıkamayacak. Son zamanlarda gelişen teknoloji ile balığın türünü, tahmini miktarını ve boyunu da ortalama olarak tespit edebilen cihazlar geliştirilmiş ve bunu kullanan balıkçı reisleri de görüntüden anlayabiliyor. Bir sürüde bulunan toplam balığın içindeki küçük yüzdeler ile ifade edilen iri balığı almak için ağ atmamaları gerekiyor.”
Hamsi avının, zaman zaman gündüz yasaklandığını bildiren Albay, Türkiye'de kıyı balıkçılığı yapıldığından hamsinin gece avlandığını belirtti.
“MARMARA DENİZİ, BİR ÇOK BALIK TÜRÜNÜN ÜREME YERİ”
Prof.Dr.Albay, Marmara Denizi'ndeki balıkların Marmara'yı, Akdeniz ile Karadeniz arasında bir geçiş ve dinlenme noktası olarak kullandığını belirterek, bu nedenle bölgenin çok iyi korunması gerektiğini ifade etti.
Albay, şunları söyledi:
“Marmara denizi, bazı balıklar için ev sahipliği de yapıyor. Burası aynı zamanda bir çok türün üreme yeri. Marmara Denizi, çok iyi korunması gereken bir bölge olmasına rağmen biz bunu başaramadığımız gibi bugün en çok trol, algarna çekilen bir yer konumuna geldi. Sonuçta da bir zamanlar orkinos, kılıç, çipura, levrek, palamut, lüfer ve özellikle uskumru gibi türlerin yaşadığı ve avlandığı yerde, bugün sadece istavrit, hamsi ve sardalya ile birlikte kırmızı karides avlanabiliyor ve bu avcılık çok kısa sürüyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine göre, 2004 yılında, Marmara'da yılda 68 bin ton balık avlanırken, bu rakam 2009 yılında 31 bin tona düştü. Geçen yılda ise toplam deniz balıkları avcılığının yüzde 8,86'sı Marmara Denizi'nde gerçekleştirildi.”
“BALIK TÜRLERİ YOK OLUYOR”
Marmara Bölgesi'nin ekonomik değeri olan balık türlerinin hızla azaldığını belirten Albay, şunları kaydetti:
“Marmara Denizi'ndeki potansiyel olarak avlanabilir balık çeşitlerine korkunç bir azalma oldu. Örneğin, en son Marmara'da 1996 yılında orkinos avlanmış ve balık halinde satışı yapılmış. Kılıç balığı ise en son ne zaman avlandığı bilinmiyor. Bir zamanlar Sarayburnu'nda olta ile 2 kiloluk çipuralar yakalanırken bugün tükenmek üzere. Uskumru ise artık yok denecek kadar az avlanıyor. Belki hala kıyıda köşede kalmış 50-60 tür var. Ancak, örneklemek için numune bulmak zor.”
Türkiye'deki balıkçılık gemilerinin kıyı balıkçılığına göre dizayn edildiğini belirten Albay, gemilerin fabrika tipi gemilere dönüştürülerek, açık deniz balıkçılığına uygun hale getirilmeleri gerektiğini sözlerine ekledi.
Tekirdağ'da, 30 yıllık balıkçılık yapan Osman Kesici de, hamsinin biraz daha zamanının olduğunu belirterek, lüferin şu sıralar az bulunduğunu, palamudun ise bol olmasını beklediklerini söyledi.
A.A.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.