1. YAZARLAR

  2. HAKKI ŞEN

  3. Ayıp mı, Gayıp mı?
HAKKI ŞEN

HAKKI ŞEN

Yazarın Tüm Yazıları >

Ayıp mı, Gayıp mı?

A+A-

Denizcilik sektörünün pek alışık olmadığı bir tartışma yaşadık. Neydi bu tartışma? Virahaber, Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği?nin, üye olduğu uluslararası üst örgüt olan İMPA?dan ihraç edildiği haberini aldığı zaman harekete geçti. TKKD, IMPA?dan neden ihraç edilmişti? Virahaber, bu ihraçın üyelik aidatının ödenmemesi nedeniyle gerçekleştiğini öğrendi. Araştırmanın arkası geldi. Ve bir anda, sevgili kardeşimiz Cahit İstikbal?le kendimizi bir polemiğin içinde bulduk. Biz, bir sivil toplum kuruluşunun uluslararası bir sivil toplum kuruluşundan ihraç edilmesi karşısında Cahit İstikbal kardeşimizin, anlaşılmaz bir biçimde seyirci kalmasını içimize sindiremedik. TKKD?ni ihraç eden IMPA?da, İstikbal kardeşimizin yönetici konumunda olması ve daha düne kadar da aynı İstikbal?in TKKD?nin yönetiminde bulunduğu gerçeği bizi harekete geçirdi. Bildiğiniz yazılar, genel yayın yönetmenliğini yaptığım Virahaber tarafından yayınlandı. Arkadaşlarım, hiç bir art niyet taşımadan konunun üstüne gitti. Konu bir nebze de olsa aydınlığa kavuştu. Başlangıçta Virahaber?i en ağır, hatta hakaretamiz terimlerle suçlayan Cahit İstikbal, sonuçta, sağduyulu bir yaklaşımda karar kıldı ve son röportajında TKKD?nin yeniden IMPA üyeliğine alınmasının mümkün olduğunu ifade ederek, aramızdaki temel sorunu ortadan kaldırmış oldu. Ama bu arada, benim birlikte çalıştığım insanlarla ilgili yarattığı soru işaretleri ortadan kalkmış değil. Genel Koordinatörümüz Ayşe Olcay?a söyledikleri ile editörümüz Beste Önkol hakkındaki tutumuna, değerli kardeşim Cahit İstikbal eğer izin verirse itirazım olacak. Ayşe Olcay haber kovalar, gazetecilik yapar. O ele aldığı her sorunu, bugüne kadar tam bir tarafsızlık içinde incelemiştir. Gerek Vira Dergisi?nde, gerek ise Virahaber?deki içeriğe, röportajlara, konu seçimine, kısacası bugüne kadar yaptıklarımıza göz atan her aklı başında insan, karşımızda, dürüst bir medya mensubunun varlığını kabul edecektir. Zaten aksi olsaydı, her iki yayında gördüğünüz yazarlar, gazeteciler, sanatçılar, bilimadamları bizlerle birlikte olmazdı. Bu kadar değerli insanın görüşlerini yayınladığımız bir yayında, Cahit İstikbal?le ilgili eleştirel yazıların bile Cahit İstikbal için bir değer taşıdığını düşünüyorum. Bu arada, değerli dostum Cahit İstikbal?in, editör arkadaşlarımızdan Beste Önkol?un yaptığı haberleşme hatasını kullanarak, Virahaber?e karşı yönelttiği, ne yazık ki yine tekrar ederek söyleyeyim, ağır ithamlarını kabul edemeyeceğim. Çalışanımızın yaptığı hatadan ötürü değil itirazım. Hata çok insani bir durumdur ve çalışan insanlara özgüdür. İtirazımın nedeni; Cahit İstikbal arkadaşımın, arkadaşlarımın gönderdiği mesajları elde etme yönteminin doğru bir yöntem olmayışı ile ilgilidir. Cahit İstikbal kardeşimin bize karşı yazdığı yazının başlığı ?Cahit İstikbal?in Ayıbı? olacakken, yanlışlıkla ?Vira?nın Ayıbı? olmuş. Eski yazıyı bilenler gayet iyi bilirler, Vira?nın ?ayıb?ına bir nokta koyacağız. Böylece Cahit İstikbal?in uydurduğu bu ?ayıp?, ?gayıp? olacak ve Cahit İstikbal kardeşimin ?gayıp? etmek istediği kendi ayıb?ı gözler önüne serilecek.Bildiğiniz gibi Cahit İstikbal kardeşim, TKKD?ye hesap vereceğine, virahaber?i hedef almak için değme ?araştırmacı-gazeteciye? taş çıkartan bir tele-kulak başarısına imza atmıştı. Bizim yazışmalarımızı ele geçirmişti. Peki bunu nasıl yapmıştı? Yazısında açıklamıyor.Sevgili Cahit İstikbal kardeşim, bizim e.mail mesajlarımızı nasıl elde ettiğini, denizcilik sektörümüze, özür dileyerek anlatmalıdır. TKKD?nin eski e.mail adresinin şifresini neden derneğe geri vermediğini öğrenmek, hepimizin hakkı değil midir? Bu şifreyi vermediği için, TKKD yeni bir e.mail adresi açmıştır elbette. Ama bu adresin değiştiğini bilmeyenler, şifresi Cahit İstikbal arkadaşımın elinde olan adresle yazışmaya devam etmişler ve Cahit İstikbal arkadaşım da, kendisine gönderilmeyen, başkasına gönderilen bu mesajları elde etmeyi başarmıştır. Bu başarının sonucunda, bizim TKKD?ye gönderdiğimiz, bütünüyle meşru ve gazeteciliğin gereği mesajlarımızdan da haberdar olmuştur. Cahit İstikbal kardeşimi, denizcilik sektörünü, ?emanete? hıyanet ettiğimize dair uyarması karşısında, kendisine ?emanet? edilen e.mail şifresini TKKD?ye iade etmeye çağırmak zorundayım. Cahit İstikbal kardeşim, benim kendisinden özür dilememi talep etti. Özür dilemek insana mahsus. Ben, Virahaber çalışanlarının onu incittiğini, yazmış olduğu yanıt yazılarından anlayabiliyorum. İncindiyse ona özür borcum elbette var. Denizcilik sektörümüzün uluslararası alanda etkili bir şahsiyeti olarak Cahit İstikbal?in ?istikbali? ile ilgili olumsuz bir rol oynamak istemem. Bu arada, Cahit kardeşimin, kendisi hakkında nasıl bir duygu ve düşünceye sahip olduğumu anlaması için şu anektodu aktarmama izin veriniz:Vira dergisinin ilk sayısını çıkarma hazırlıklarını yaptığımız günlerdeydi. Dergimiz çıkacak ve ben de bir editör yazısı yazacaktım. Tartıştık. Nasıl bir yazı yazmalı ve o yazıya nasıl bir başlık atmalıydım? Tam bunları tartışırken, yakın bir arkadaşım telefon etti. Konuştuk. Konuşma arasında arkadaşım, derginin içeriğini belirlerken, ?Aman Hakkıcığım, lütfen bu konuda Cahit İstikbal?le de konuş? dedi. O anda bu ?İstikbal? sözcüğü aklıma takıldı ve arkadaşlarımın sorar bakışları arasında birden bağırdım: ?Editör yazısının başlığını buldum sevgili kardeşlerim!.?Arkadaşlarım heyecanla ?neymiş o?? diye sordular.Hiç tereddüt etmeden başlığı koymuştum bile.?İstikbal denizlerdedir!?Vira?nın birinci sayısındaki editör köşesinin başlığı işte böyle oluşmuştu. O nedenle diyorum ki, yaptığımız sert tartışmaya rağmen, ben, Hakkı Şen olarak, hala şöyle düşünüyorum: ?İstikbal ne İMPA?da, ne TKKD?nin ihracında, ne şurda, ne burdadır, İstikbal hala denizlerdedir?. Ve deniz, her türlü kötülüğü, anlaşmazlığı, kavgayı, kirliliği arındırır. Şimdi okurlarımız düşünüyor olmalı: Neydi bu tartışma? Neydi bu pür hiddet kavga? Ve şimdi bu dinginlik, anlaşma, uzlaşma, dostluk ve arkadaşlık neden?Haklıdır okurlarımız bu soruları sormakta. Yanıtı açık bizce.Bizim tartışmamız deniz gibidir. Önce kıyıya hafif dalgalarla vurur. Sonra yavaştan sular köpürür. Derken dalgalar yükselir. Ardından dersin ki, tsunami. Kıyılar tarumar. Bir fırtına, bir tayfun. Sonra?...Sonra, her fırtanın ardından gelen güzel dinginlik...Bizim Cahit İstikbal?le tartışmamız, işte tastamam böyledir. Deniz gibidir. Temizdir. Aradaki kirliliğe gelince...Deniz kirleri arındıran sonsuz bir sudur. Deniziniz bol olsun sevgili okurlarım!..

Bu yazı toplam 1337 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.