Av balıkları 24 metreden derinde yaşıyor
Karadeniz'de yapılanı araştırmada, avlanan balık türlerinin büyük bölümünün 24 metreden daha derin sularda yayıldığı, daha sığ sularda ise yavru balıkların yaşandığı belirlendi.
ODTÜ'nün TÜBİTAK desteğiyle Karadeniz'de yaptığı araştırmada, avlanan balık türlerinin büyük bölümünün 24 metreden daha derin sularda yayıldığı, daha sığ sularda ise yavru balıkların yaşandığı belirlendi.
ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Cemal Gücü, yaptığı açıklamada, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü'nün TÜBİTAK desteğiyle Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı adına bir yıl önce Karadeniz'de "Ulusal Balıkçılık Veri Toplama Programı İçin Karadeniz'de Hamsi Stoklarının Akustik Yöntem ile Belirlenmesi ve Sürekli İzleme Modelinin Oluşturulması Projesi"ne başladıklarını anımsattı.
Projede, İğneada'dan Hopa'ya kadar Türkiye'nin kıta sahanlığı içindeki tüm Karadeniz sahilinin yeni akustik cihazlarla tarandığını ve burada ne kadar hamsi stoğunun bulunduğunun hesaplandığını anlatan Gücü, şu bilgileri verdi:
"Araştırma sonuçları, gırgır avcılığında hedeflenen türlerin yüzde 80'lik bölümünün zaten 24 metreden daha derin sularda yayıldıklarını, 24 metreden daha sığ sularda yayınlan balıkların boy dağılımlarına bakıldığında ise çok büyük bir bölümünün yavru balık olarak sınıflandırılan ve yasal olarak avlanılmasına izin verilen boyun altında olduklarını gösterdi.
Ayrıca gırgır operasyonlarının yapıldığı derinlik sığlaştıkça av içindeki hedef dışı türlerde de önemli artışlar olduğu görüldü."
Avrupa'da derinlik sınırı
Ali Cemal Gücü, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın yeni düzenlemesinde gırgır avcılığında 18 metre olan derinlik mesafe uygulamasının 24 metreye yükseltildiğini anımsattı.
Bu düzenlemeye sektörden "balıkçılar iflas edecek, balık tutamayacak" şeklinde bazı tepkiler geldiğini anımsatan Gücü, deniz tabanındaki yaşamı korumak için getirilen bu derinlik sınırının, Avrupa'da 50 metre olarak uygulandığını belirtti.
Amaç, balık stoğunun arttırılması
Düzenlemenin sebebinin aşırı avcılık baskısı nedeni ile her gün giderek azalan balık stoklarının rahatlatılması olduğunu kaydeden Gücü, yasakla fotosentezin deniz içerisinde gerçekleşebildiği alanın korunacağını söyledi.
Bilimsel verilerin gırgır ağlarının 50 metreden sığ sularda kullanılması durumunda hem kıyı ekosistemindeki deniz çayırı, deniz atı gibi birçok önemli ve koruma altındaki deniz canlısına, hem balık stoklarına hem de balıkçılara zarar verdiğini gösterdiğini anlatan Gücü, bu sebeple düzenlemenin denizin ve deniz ekosisteminin korunması bakımından eksik, ancak yerinde bir karar olduğunu belirtti.
Doç. Dr. Gücü, bakanlığın kararının sadece balıkları ve yavrularını değil, hayatın birbirine bağlı olduğu tüm diğer önemli canlıları gırgırların yıpratıcı etkisine karşı koruma amaçlı alındığını vurguladı.
Kararın balıkçılığın işletilmesi ve kaynağın etkin kullanımı açısından da olumlu etkilerinin olmasının beklendiğini ifade eden Gücü, şu açıklamalarda bulundu:
"Türkiye karasularında avlanma izni olan balıkçılık filosunun büyüklüğü balık stoklarının taşıyabileceğinin çok üstünde bir kapasiteye ulaşmıştır. Bunun doğal sonucu olarak özellikle gırgır ile avcılığı yapılan hamsi, sardalya, palamut gibi göç balıkları karasularına ulaşır ulaşmaz büyük bir hızla denizden çekilmektedir.
Filonun balık sürülerine görünür görünmez hücum etmesi sonucu günlük karaya çıkartılan balık miktarı aşırı artmakta ve ani balık bolluğu yaşanmakta, balık fiyatları aniden düşmektedir. Ancak bu bolluk sonucunda piyasa çok kısa sürede balığa doymakta, balık artık piyasada değerlendirilememektedir.
Buna rağmen balıkçılık aynı şiddette devam etmekte piyasada değerini bulamayan balık, un ve yağ fabrikalarınca kullanılmaktadır. Nihayet yoğun av baskısı sonucu çok kısa bir sürede denizdeki balık tükenmeye başladığında ise fiyatlar tekrar yükselmektedir.
Çok kısa süren bolluk döneminde büyük bölümü yok pahasına satın alınarak fabrikalarda işlenen balıktan elde edilen un ve yağ daha sonra balık yetiştiriciliğinde kullanılarak yine balığa dönüştürülmektedir.
Diğer bir deyişle uygun şekilde ve yeterince denizden çekilmesi durumunda doğal, kaliteli, besin değeri yüksek balık ucuza tüketilebilecekken kimyasal, biyolojik, farmakolojik süreçlerden geçip besin kalitesi düştükten sonra pahalı olarak halkın tüketimine sunulmaktadır."
Yöntemler uygulanamadı
Gücü, çözümün stoklar üzerindeki avcılık şiddetinin azaltılmasında olduğunu söyledi. Tekne sayısından azaltmaya gitmeden uygulanabilecek diğer bir yöntemin günlük karaya çıkartılan balık miktarının azaltılması olduğunu vurgulayan Gücü, bu konuda da pek çok uygulamanın denendiğini, ancak balıkçılardan büyük tepkiler alması nedeni ile bunların uygulanamadığını söyledi.
Stoklar üzerindeki av baskısının azaltılmasının diğer yolunun balıkçıların avlanmasına izin verilen sahaların daraltılması olduğuna işaret eden Gücü, şunları kaydetti:
"Alınan 24 metre kararı sayesinde kıyı alanları gırgırın yıpratıcı etkisinden korunurken stokların küçük bir bölümüne balıkçıdan kaçıp sığınabileceği alan sağlanarak filonun balığı denizden çekme hızı az da olsa azaltılacak ve sonuçta yine av sezonu uzayacaktır.
Sonuç olarak alınan bu karar hangi açıdan bakılırsa bakılsın denizin, uzun dönemde öz kaynaklarımızdan çok daha fazla verim almamız açısından hem balık stoklarının ve hem de balıkçının ve dolayısıyla halkımızın lehine bir uygulamadır."
virahaber.com
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.