1. HABERLER

  2. ÇEVRE

  3. Atıkların Dönüştürülmesi İklim Değişikliğiyle Mücadelede Önemli Rol Oynuyor
Atıkların Dönüştürülmesi İklim Değişikliğiyle Mücadelede Önemli Rol Oynuyor

Atıkların Dönüştürülmesi İklim Değişikliğiyle Mücadelede Önemli Rol Oynuyor

İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem Görgün: "Artık Avrupa Birliği (AB) için atık dediğimiz şey, cevher haline gelmeye başladı. İklim değişikliğiyle mücadele için de bu gerekiyor." dedi.

A+A-

İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Arı Teknokent'teki İO Çevre Çözümleri Yönetici Ortağı Prof. Dr. Erdem Görgün, son günlerde gündeme gelen atık ithalatı konusunda Türkiye ve Avrupa'daki durumu değerlendirerek, geri dönüşümün hem ekonomik hem de çevresel açıdan önemini anlattı.

Atık ithalatının aslında büyük bir konunun alt komponenti olduğunu belirten Görgün, "Ana fotoğraf aslında iklim değişikliği. Dünya liderlerinin önünde duran konu iklim değişikliği. Bununla mücadele etmek için tüm ülkeler çeşitli önlemler almaya başladı." diye konuştu.

AB'nin 2019'da "Yeşil Mutabakat" adlı çok kapsamlı bir politika ortaya koyduğunu, bunun altındaki çok temel bileşenlerden birinin döngüsel ekonomi olduğunu anlatan Görgün, sözlerine şöyle devam etti:

"Döngüsel ekonomi artık üretim süreçlerinin madenden veya ana kaynağından alıp, atık haline getirip, atığın gömülmesi değil, bu atığın tekrar geri döndürülmesi demek. Dünya buraya doğru giderken çok ciddi hedefler kondu. İklim değişikliği en önemli problem olduğuna göre onunla ilgili çok temel bir hedef kondu. AB dedi ki 'Ben 2050 yılında karbon nötr ekonomiye geçeceğim.' Bu ne demek? Saldığım emisyonlarla benim yutak alanlarımın, ormanlarımın, meralarımın tuttuğu emisyonlar birbirine eşit olacak. Bu ancak üretimin döngüsel ekonomiye geçmesiyle olabilir. Hatta ara hedef koydular, '2030'da emisyonlarımızı yüzde 55 azaltacağız.' dediler. 2025 yılında pet şişelerin en az yüzde 25'inin geri dönüştürülmüş petten olması zorunluluğunu koydular, 2030'da bunu yüzde 30'a çıkardılar. Belediye atıklarının 2025 yılına kadar yüzde 55, 2030 yılına kadar da yüzde 60'ının yeniden kullanım ve geri dönüşüm için ayrılması gerektiğini söylediler. Düzenli depolama alanlarının da 2035 yılında yüzde 90 oranında kaldırılması hedefi kondu. Sayın Cumhurbaşkanımız açıklamıştı, 2053 yılında biz de karbon nötr ekonomiye geçeceğiz. Dolayısıyla bizim de taahhütlerimiz var."

"Dünyanın döngüsel ekonomiye geçmek için büyük motivasyonu var"

İngiltere'de 1 Nisan'da sanayicilere, ürünlerinin yüzde 30 oranında geri dönüştürülmüş ham madde ile üretilmemesi durumunda, ton başına 200 pound vergi ödeyeceklerinin duyurulduğunu anlatan Prof. Dr. Görgün, bunun bütün AB'ye yayılmasının beklendiğini söyledi.

Prof. Dr. Görgün, "Artık AB için atık dediğimiz şey, cevher haline gelmeye başladı. İklim değişikliğiyle mücadele için de bu gerekiyor. Bizim için de böyle olması gerekiyor. Dünyanın artık döngüsel ekonomiye geçmek için büyük bir motivasyonu var. İklim bu hızla ısınmaya devam ederse kuraklık, taşkınlar, sıcaklık yüzünden nefes alamayacak hale geleceğiz. Bir dizi sıkıntılı süreçle yüz yüze geleceğiz. Bu sebeple de döngüsel ekonomiye ülkemizin de geçmesi lazım." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de ciddi bir geri dönüşüm sektörü oluşmaya başladığını aktaran Görgün, "Türkiye'nin plastik, karton, cam, tekstil, alüminyum, bir dizi malzemede 12-13 milyon tonlara gelen bir kapasitesi var. İşlenen atık miktarı ise 9 milyon ton civarında." dedi.

Prof. Dr. Erdem Görgün, iklim değişikliyle mücadelede güçlü bir geri dönüşüm sektörü oluşturulamazsa bu hedeflere ulaşmanın çok zor olacağını, gelecek nesillerin temiz su, temiz nefes ve temiz toprak bulamayacak hale geleceğini dile getirerek, bu nedenle tüm sektörlerin yanında geri dönüşüm sektörünün de desteklenmesi gerektiğini vurguladı.

Türkiye'de geri dönüşüme ciddi yatırımlar yapan, çevreyle ilgili önlemleri ve izinleri alan sanayiciler olduğu kadar izinleri almamaya çalışan ve kurumsallaşmasını tamamlayamayan bir başka sektörün varlığına değinen Görgün, şunları söyledi:

"İlkel yöntemlerle bu işi yapmaya çalışan sektör üyeleri bakanlık tarafından çok sıkı denetleniyor. Özellikle son bir yıldır çok ciddi baskı yapıyor bakanlık ama hala kendilerini toparlayabilmiş değiller. Bunlardan kaynaklanan yanlış anlaşılma oldu. Kendine 'geri dönüşümcü' diyen hurdacılar maalesef bakiye atıklarını sağa sola attılar. Halbuki onların maliyetine katlanıp, usulüne uygunca belki yakma tesislerinde yakılması, hiçbir şekilde geri kazanılamayacak olanın doğaya verilmemesi gerekiyor. Önlemleri alamadılar ve sağda solda bu atıkları gördük. İş halk sağlığını etkilediği için hassasiyet yaratıyor."

"Ne zaman kendi atıklarımızı daha çok toplarız, o zaman atık ithalatına ihtiyaç kalmaz"

Türkiye'de kurumsallaşmış olan geri kazanım sektörünün kapasitesinin çok yüksek olduğunu ancak daha da büyümesi gerektiğini belirten Görgün, Avrupa'daki geri dönüşüm endüstrisinin iş hacimlerinin Türkiye'nin 40-50 katı büyüklüğünde olduğunu aktardı.

Prof. Dr. Görgün, Türkiye'de atığın henüz istenilen seviyede toplanamadığını, bunun nedeninin de önlemlerin yeterince hayata geçmemesi olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Depozito iade sistemi gündemde. Kanunda yeri var. Depozito sistemi hayata geçtiği zaman içecek ambalajlarını yüzde 90'lar mertebesinde çöpe, denize gitmekten, sağa sola atılmaktan kurtaracağız. Diğer ambalajlar için de buna benzer çalışmalar yapılması gerekiyor. Türkiye Çevre Ajansı aktif bir şekilde bu görevi yerine getirmek için uğraşıyor. Ne zaman ki biz kendi atıklarımızı daha çok toplarız, o zaman atık ithalatına bu kadar ihtiyaç kalmaz."

"Ülkemizde her yıl 32 milyon ton evsel atık çıkıyor"

Prof. Dr. Görgün, atık ithalatı deyince çöp ithalatı kavramını kullanmamak gerektiğini belirterek, "Biz, her türlü atığın geri dönüştürülebilir olduğunu düşünüyoruz. Bugün, ülkemizde her yıl 32 milyon ton evsel atık çıkıyor. Bunun yarısı gıda atıkları, yüzde 7-10'u plastik. Bunların ayrıştırılıp, yeniden ekonomiye kazandırılabilir hale getirilmesi lazım." değerlendirmesini yaptı.

Çok ciddi bir mikroplastik problemi yaşandığının altını çizen Görgün, Türkiye'nin de önemli bir üretici olduğunu söyledi.

Görgün, Türkiye'nin 2020 yılında 775 bin ton, 2021'de ise önlemler sıkılaştığı için 685 bin ton atık ithal ettiğini, bunun büyük bir bölümünün İngiltere'den geldiğini anlattı.

Gelenlerin işlenebilir atık olduğunun doğrulanması adına denetimlerin önemli olduğunu kaydeden Görgün, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığının denetimlerini sıkı bir şekilde gerçekleştirdiğini bildirdi.

"Avrupalı geri dönüşümcüler atığı kendileri kullanmak istiyorlar"

AB'nin koyduğu hedeflerin atığı çok kıymetli hale getirdiğini dile getiren Prof. Dr. Görgün, sözlerini şöyle tamamladı:

"Avrupa'nın, artık atığı dış ülkelere ihraç etmesi pek istenmiyor. Avrupalı geri dönüşümcüler atığı kendileri kullanmak istiyorlar. Aksi halde ciddi vergiler ödeyecekler. Dolayısıyla bize gelmeyecek o atık. Bize gelmesiyle ilgili kısıtlamaların devam edeceğini düşünüyorum ham madde kıymetli ve pahalı olduğu için. Doğal kaynaktan daha pahalı hale gelebilir atık malzeme çünkü iklim değişikliğiyle mücadelede, hepimizin hayat şartlarını bir paradigma değişikliğiyle buna uydurmamız şart. Geri dönüşümün önemini içimize sindiremezsek kuraklıklara, su kirliliklerine, taşkınlara, deniz seviyesindeki yükselmelere, milyonların yaptığı göçlere hazırlıklı olmamız gerekiyor. Önümüzde çok ciddi bir tehdit var ama umut da var. Döngüsel ekonomiyi yaşama biçimimiz haline getirmemiz gerektiğini düşünüyorum."

Bu haber toplam 4649 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.