Artık teknede yaşamaya başladık
Birçok insanın hayalidir, emekli olunca bir tekne alıp denizde yaşamak... Maalesef birçoğu için de hayal olarak kalır, çünkü alışkanlıklardan vazgeçmek kolay değildir.
Son yıllarda sadece Batı'da değil Türkiye'de de evlerini denize taşıyanların sayısı artıyor. Farklı nedenleri var elbette. Artık kent yaşamının dayanılmaz olmasının yanı sıra 'home office' çalışma olanağının artması, gelişen teknolojiyle birlikte evlerdeki rahatlığın teknelerde de bulunabiliyor olması gibi...
Mobil iletişimin güçlenmesiyle birlikte son derece pratik ve hayatı kolaylaştıran navigasyon cihazlarıyla ya da iPad'iniz ile tekneyi yönetmek mümkün. Hal böyle olunca birçok insan işini 'denize' taşıyabiliyor. Özellikle Avrupa'da teknoloji sektöründe çalışan birçok kişinin hayatlarını teknede sürdürdüklerini biliyorum. İş toplantılarını bile görüntülü kameralarla yapan bu insanlar İtalya'nın bir koyundayken Madrid'deki bir toplantıya katılabiliyor. Türkiye'de henüz böyle bir tarz oluşmuş değil, kış aylarında İstanbul ve etrafındaki marinaları dolaştığınızda hafta sonu tatillerini teknelerinde geçiren çok sayıda 'çalışan insan' görebilirsiniz. Haliyle yaz aylarında da Ege'ye Akdeniz'e uzanıyorlar.
Türkiye'de bu akımın öncülüğünü son yıllarda sahnelerin ya da magazin dünyasının ünlü isimleri yapıyor. Örneğin ünlü oyuncu Yeşim Büber ve sevgilisi uzun süredir denizde yaşıyor. Dizilerde boy gösterdiği ve hayranlarının her geçen gün arttığı bir dönemde erkek arkadaşının deniz tutkusuna ortak olan Büber, şu günlerde ikinci teknelerini yaptırdıklarını söylüyor. 1 yıllık bir Akdeniz turunun ardından yeniden İstanbul'a gelen ve burada da teknelerinde yaşamayı sürdüren Büber ve sevgilisi ikinci teknelerinin bitmesini bekliyor. Bu kez hedefleri Kuzey'in fiyordları. Büber, denizde yaşamakla ilgili düşüncelerini şöyle anlatmıştı:
'Bundan sonra kara yaşamına geçmek çok uzak geliyor. Kara yaşamının bağlayıcılığından uzak bu özgürlükten vazgeçmek istemiyorum. Kış ise sorun olmuyor. Bugüne kadar kış dönemlerinde limana bağlanarak ısıtıcı için gereken elektriği sağlıyorduk. Ama bu yıl mazotla çalışan bir ısıtma sistemi kurmayı düşünüyoruz. Uzun süre bir projede yer almamanın mesleki açıdan bazı riskler doğurma ihtimali var. Ama her an ölme ihtimali de çok yüksek. Dolayısıyla bu kararı vermek benim için zor olmadı. Ayrıca bir süre dinlenmenin bir oyuncu için zarardan çok faydaları olduğu kanısındayım. Teknede yaşamaya karar verdiğimde evet epey bir şeyden vazgeçmiş oldum. Ama feda ettiğimi hiç düşünmedim. Denizle ilişkisi olmayanlar haliyle teknede yaşayanların sadece denizde olduğunu ve balık yediğini düşünüyor. Herkes gibi yaşamsal ihtiyaçlarımızı karadan sağlıyoruz. En hoş deneyimleri sanırım en uzunu altı gün süren açık deniz seyirlerinde yaşadık. Tiran Denizi'nde bir martı yol boyunca bize eşlik etti. Hele yakamozlu bir gece seyrinde oynaşan yunus sürüsünün yarattığı parıltıları ve bir tanesine dokununca çıkardığı sesi unutamıyorum. Bir de Cebelitarık Boğazı'nda gördüğüm balinanın ihtişamını unutamam.'
GAZETECİ KAZIM KANAT TEKNEDE YAŞIYORDU
3 yıl önce hayatını kaybeden spor yazarı Kazım Kanat da hayatının bir dönemini teknede geçirdi. Kanat bir köşe yazısında denizde yaşamakla ilgili 'Size nasıl tarif etsem ki... İlk görüşte aşık olmak gibi bir duygu. 'İşte bu benim aradığım kadın' dersiniz ya, işte öyle bir şey. Önce teknenize aşık olacaksınız sonra satın alacaksınız. Eğer sevmeden, aşık olmadan, bağlanmadan bir tekne alırsanız, sonu mutsuz evlilikler gibi olur. Ama daha tekneye ilk adımda bir başka sevgiyle dümene geçer, yelken halatlarını okşarsanız, işte o tekneye yaşam boyu bağlanırsanız.'
ÜNLÜ ŞARKICI ÇİFT DE DENİZİ SEÇTİ
Demir Demirkan, 5 yaşında denizle tanışmış bir isim. Hayatı teknelerde geçmiş desek yanlış olmaz, şimdi de sevgilisi Sertab Erener'le hayatlarının önemli bir bölümünü teknelerinde geçiriyorlar. Konser ya da çeşitli etkinlikler yani 'iş' dışındaki hayatlarının. Demir Demirkan, yeni yaptırdıkları teknenin biraz daha büyük ve konforlu olduğunu söylüyor. Öyle yardımcıları falan da yok, her işi kendileri yapıyor; tekne temizliği, teknenin bağlanması, tamiri, yemek gibi... Hatta yan teknelerde Sertab Erener'in kahvaltı hazırladığını görenler şaşırıyormuş! Demirkan, teknelerine bir de stüdyo kurmuş. 'Portable bir stüdyo, artık her şey çok kolay, bir bilgisayar yetiyor, yazma, yaratma, aranjman kısımlarını burada yapıyorum' diyor.
FOTOĞRAFÇI ÖNAL LEYLA'SINA KAVUŞTU
Bir dönemin tanınmış mankenlerinden Merve İldeniz ile evlendikten sonra Bodrum'a yerleşen fotoğrafçı Serdal Önal, yeni teknesi Leyla'ya taşınmış. Eşiyle boşanmaya karar verdikleri dönemde teknede yaşama kararı alan Önal, bir arkadaşının gösterdiği tekneyi almış. Teknesine 'metresim' diyen Önal, her şeyiyle kendi ilgileniyor. Bodrum'un en kalabalık dönemlerinde sessiz, çoğu kimsenin bilmediği koyları tercih eden Önal, diğer zamanlarda da Bodrum merkeze yakın yerlerde demirliyor. İşi olduğu zamanlarda da karaya çıkıp seyahat ediyor.
Bodrum Yarışları 'festivale' döndü
Türkiye'nin en eski yelken yarışlarından biri olan ve ahşap teknelerin yarıştığı Bodrum Yarışları bu yıl sponsorların da desteğiyle 'festival'e dönüşmüş durumda. Her yıl eylül ayının sonlarında yapılan yarışlar bu yıl 15-18 Ekim tarihleri arasında karada, 19-23 Ekim'de de denizde yapılacak. Yarışların bu yılki sponsorları da oldukça güçlü: Acıbadem'in ana sponsorluğunda ve Vodafone, Denizbank, Quantum, Marintek ve Sea Garden Otel...
Etkinlikler, 15 - 18 Ekim tarihlerinde İskele meydan girişi ve Mendirek gümrük alanı arasını kapsayan tüm alanda olacak. Bodrum Cup Yarışları: 19- 23 Ekim tarihleri arasında Bodrum-Gökova-Çökertme-Kisebükü-Bodrum rotasında organize edilecek.
Dünyanın en önemli yat yarışları organizasyonlarından biri olarak uluslararası yelken yarışları arasında yerini alan festivali bu yıl, Turizm Bakanlığı katkıları ile Avrupa'da 24 ülkede yayın yapan İtalyanların ünlü yelken kanalı Yacht&Sail de bir ekiple izleyecek ve 24 ülkede yayınlayacak.
Kaynak: Esin Gedik - Akşam
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.