ABD, Paris İklim Anlaşması'ndan çekiliyor
ABD, iklim değişikliğiyle mücadele etmeyi amaçlayan küresel Paris İklim Anlaşması'ndan çekilmek üzere Birleşmiş Milletlere resmen başvuruda bulundu. ABD, 4 Kasım 2020’de anlaşmadan tamamen çekilmiş olacak.
ABD yönetimi, 2017 yılında çekileceğini duyurduğu Paris İklim Anlaşması'ndan ayrılmak için resmi başvuruda bulundu. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, ülkesinin, Paris İklim Anlaşması'ndan ayrılma başvurusuna yönelik yazılı açıklama yaptı.
Anlaşmadan çekilmek için resmen başvuruda bulunduklarını belirten Pompeo, "Başkan Donald Trump, Amerikan halkına, vergi mükelleflerine ve işlerine yüklediği yükten dolayı Paris İklim Anlaşması'ndan çekilme kararı verdi." ifadesini kullandı.
Öte yandan uzmanlar, ABD'nin söz konusu anlaşmadan ayrılmasının gerekli prosedürler gereği bir yılı bulacağını kaydetti.
"Ekonomiye maliyeti 3 trilyon dolar olacaktı"
Donald Trump, 1 Haziran 2017'de, Beyaz Saray'da düzenlediği basın toplantısında, ABD'yi, 190'ı aşkın ülkenin imzaladığı Paris İklim Anlaşması'ndan çekeceğini duyurmuştu.
Anlaşmanın, "iklim değişikliğiyle mücadeleyi değil, diğer ülkelere ABD'ye karşı ekonomik avantaj kazandırmayı amaçladığını" savunan Trump, bunun Amerikan ekonomisinde 3 trilyon dolar ve 6,5 milyon istihdam kaybına yol açacağını iddia etmişti.
Paris İklim Anlaşması
Paris'te, Aralık 2015'te yapılan 21. BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı'nda (COP21) onaylanan İklim Anlaşması, Nisan 2016'da, 190'dan fazla ülke tarafından imzalanmıştı.
Trump'ın selefi Barack Obama'nın en büyük destekçisi olduğu ve müzakerelerine liderlik ettiği anlaşmanın ana hedefi, küresel ortalama sıcaklık artış limitinin yüzyılın sonuna kadar 1,5 ile 2 derece arasında sınırlandırılması olarak belirlenmişti.
Ülkelerin iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı hazırlıklı olması, sera gazı emisyonunu azaltan çevreci ve sürdürülebilir girişimlerin desteklenmesi gibi maddelerin öne çıktığı anlaşma, gelişmekte olan ülkelerin temiz enerjiye geçiş süreçlerinde maddi olarak desteklenmelerini öngörüyor.
Anlaşmanın yasal hükümlerine göre, BM Genel Sekreterliği, ABD'nin çekilme talebini en erken 4 Kasım 2019'da kabul edebilecek. Talebin kabul edilmesini takip eden sürecin ise yaklaşık bir sene süreceği ve ABD'nin anlaşmadan resmi olarak çekilmesinin Kasım 2020'yi bulabileceği belirtiliyor.
Trump'ın iklim anlaşmasından çekilmesi 24 trilyon doları riske atabilir
Öte yandan Dünya Kaynakları Enstitüsü Sürdürülebilir Şehirler Global Direktörü Aniruddha Dasgupta, ABD Başkanı Donald Trump'ın çağ dışı bir kararla Paris İklim Anlaşması'ndan çekilme sürecini resmen başlattığını belirterek, "Düşük karbonlu kalkınmanın 2050'ye kadar sadece şehirlerde 24 trilyon dolar net fayda sağlayacağını hesaplıyoruz. Umuyorum olmaz ama Trump ve yönetiminin bu hareketi, iklim değişikliğine karşı tüm bu çabaları olumsuz etkileyebilir." dedi.
Dasgupta, iklim değişikliğinin artık sadece mevsimsel hava olayları ya da doğal afetlere sebep olmadığını, günlük hayatı da derinden etkilediğini söyledi.
Bu yüzden kamuoyunun, iklim değişikliğiyle aktif mücadele istediğini dile getiren Dasgupta, "Birleşmiş Milletler İklim Eylem Zirvesi sırasında 7 milyon insan iklim değişikliğine dikkati çekmek için grev yaptı. Bu rakam, siyasi liderler ve hükümetler için çok önemli çünkü liderlerin iklim değişikliğine karşı sergiledikleri tutum ters tepebilir." diye konuştu.
Dasgupta, ABD Başkanı Donald Trump'ın Paris İklim Anlaşması'ndan çekilme sürecini resmen başlatmasını "çağ dışı" bir karar olarak nitelendirerek şöyle devam etti:
"Trump yönetimi, iklim eyleminin maliyetli olduğu ve istihdama zarar vereceği gibi geçerliliğini yitirmiş bir düşünceyle Paris İklim Anlaşması'ndan çekiliyor. Aksine, düşük karbonlu kalkınmanın 2050'ye kadar sadece şehirlerde 24 trilyon dolar net fayda sağlayacağını hesaplıyoruz. Akıllı iklim eylemlerinin daha büyük verimlilik sağladığı, inovasyonu desteklediği ve uzun dönemli istikrar sağladığı açık. Umuyorum olmaz ama Trump ve yönetiminin bu hareketi, iklim değişikliğine karşı tüm bu çabaları olumsuz etkileyebilir. Yani, hem ABD halkına hem de gelecek nesillere yapılmış bir haksızlık. ABD'nin bu hareketi, diğer ülkelerin de iklim değişikliğiyle mücadelesini yavaşlatabilir, hatta onların da mücadeleyi bırakmasına yol açabilir."
Dasgupta, iklim değişikliği konusunun ABD'nin 2020 seçimlerinde daha önceki tüm seçimlere göre çok daha önemli bir konu olarak öne çıkacağını vurguladı.
Demokrat adayların hepsinin iklim değişikliğine karşı bir duruşu olduğuna işaret eden Dasgupta, "Aslında, Başkan Trump Cumhuriyetçilerin de aralarında bulunduğu çoğunluk Amerikan halkının Paris İklim Anlaşması'nda kalma isteğini görmezden geliyor. Buna karşın iyi haber şu ki ABD eyaletlerinin çoğunluğu ve iş dünyası Paris Anlaşması paralelinde iklim değişikliğiyle mücadeleyi bırakmıyor. Bu grup, Çin'i de geçerek dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Vira Haber
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.