1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. 8 Mart Dünya Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun
8 Mart Dünya Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun

8 Mart Dünya Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun

8 Mart, 1977’de Birleşmiş Milletler kararıyla Dünya Kadınlar Günü ilan edildi.

A+A-

Ancak kadınlar eğitimden iş hayatına kadar yaşamın her alanında cinsiyet eşitliği mücadelesi vermeye devam ediyor. Geçen yüzyıla kadar erkek egemen bir sektör olan denizcilikte de kadınlar güçleri ve dirayetleriyle tüm işlerin altından başarıyla kalkabileceklerini kanıtlamış durumda. Belki henüz sayıları az ama ivme hızla yukarı dönüyor. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle hazırladığımız dosyada dalgıçlıktan yönetim kademelerine; kaynak ustalığı ve balıkçılıktan terminal çekici operatörlüğüne kadar Türkiye’de denizcilik sektörünün farklı alanlarında çalışan kadınları bir araya getirdik ve bütün zorluklarına karşın mesleklerini ne kadar çok sevdiklerini anlatan seslerine kulak verdik. Gelin o seslere kulak vereli. 8 Mart Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun…

 

AYRİS DEMİR: BİR KADININ İSTEDİĞİNDE YAPAMAYACAĞI İŞ YOKTURayris-demir.jpegAYRİS DEMİR / DİPSAN-1. SINIF SANAYİ DALGICI

 

Hayatım boyunca deniz sevdam hep vardı. Sonuçta deniz sektöründe çalışmak için bu çok önemli, yaptığınız iş ne olursa olsun sevmiyorsanız devam ettirmesi çok zordur. Ben masa başı işlerde çalışamazdım, aktif olmam gerekiyordu ve doğrusunu söylemek gerekirse okula girene kadar bu meslek hakkında hiç bilgim yoktu. Okula başladığımda bu mesleğin tam bana göre olduğunu anladım. Okulum bittiğinde yapmam gereken staj için iyi bir şirket bulup başladım; işte gösterdiğim performans ve azim sayesinde şuan o şirkette dalgıç olarak çalışmaktayım.

Bizim sektörde dikkat ve kontrol çok önemlidir. En ufak gözden kaçan hata maalesef dalgıçların canına mal olabilmektedir. Çalıştığım şirket bu konuda oldukça hassas. Dalışta kullanılacak ekipmanların kontrolleri ve dalış sırasında sürekli gözlem hayati önem taşır. Ağır işler yaptığımız için suya girene kadar taşımakta zorlandığım ekipmanlar olabiliyor, ancak vücudumu güçlendirerek üstesinden geliyorum. Her işte olduğu gibi bizim işteki çalışma sistemine alışmakta zorluk çektim; çünkü tek kadın çalışan bendim. Zaman ve çaba her şeyi rayına oturttu.

ayris-demir-2.jpeg

Önceliklerim; işimi eksiksiz ve hatasız yapmak. Bu sayede işin seyri bozulmadan başarılı operasyonlar gerçekleştirebiliyoruz. Her zaman önceliğimiz güvenlik oluyor. Bir dalgıcın kendi bünyesinde bulundurması gereken şeylerden biri; pratik düşünce yapısı, çünkü sualtında her an beklenmedik bir komplikasyon gerçekleşebilir. Buna hazırlıklı olmak ve her zaman Stand-by dalgıç ile operasyonu gerçekleştirmek gereklidir. Bir dalgıç her operasyona başlamadan önce kafasında B planı oluşturması, onun ne kadar tecrübeli ve işe hâkim olduğunu gösterir. Operasyon sırasında gemilerde Alfa Kod bayrağı çekilmelidir, bu bayrak gemide dalgıç olduğunu ve diğer gemilerin düşük hızda iyi bir mesafe bırakmaları gerektiğini belirtmek için kullanılır. Ancak bir dalgıç bu bayrağa rağmen temkinli olmalıdır. Tüm bu hayati önem taşıyan gerekli tecrübelere sahip olmak en çok dikkat isteyen konudur. Ben de işe giderken gerekli ekipmanların hazırlığı ve kontrolü, gemiye yanaşıldığında imzalanması gereken Safety prosedürü, operasyon sırasında eğer sudaysam işin eksiksiz tamamlanması, güvertedeysem sudaki dalgıçların güvenliği ve ekipman gereksinimleri, iş bitiminde ekipmanların eksiksiz ve temiz bir şekilde yerlerine götürülmesi gibi daha birçok alanda dikkatle ve özenle işimi yapmaktayım.

Bir kadının istediğinde yapamayacağı iş yoktur. Sadece fazlasıyla ağır iş olduğundan buna psikolojik ve beden olarak hazır olmak önemlidir ve tabi ki bu işte azim en önemli gereksinimdir, çünkü çevrenizdeki herkes (buna hemcinslerimizde dahil) karşıt görüş sahibi olacaktır. Çünkü çoğu korkarak bakacak bu mesleğe, bizler bu korkulara göğüs geren güçlü kadınlarız. Meslektaşlarıma işlerini çevreden gelen olumsuz yorumlara aldanmadan dikkatle ve özenle yapmalarını öneririm.

Ayrımcılık yapılması konusuna gelince… Tabii ki bu en çok karşılaştığım yorumlardan biri. Şöyle ki stajdayken çoğu meslektaşım bana gülerek bakıyordu, verilen işi beceremeyeceğimi ya da korkacağımı düşünüyorlardı ve yüzlerinden ‘‘bu kadın mesleği değil’’ dedikleri rahatlıkla okunuyordu. Ancak gün geçtikçe azim ile bu görüşlerini tersine çevirdim şuan ki yorumlar ‘‘çoğu erkekten daha başarılısın’’ oluyor. Türkiye’de yapılan bu yorumlar çok normal, ancak bizler bu yorumları tersine çevirebiliriz. Erkek egemen dünyada kadın olarak başarılı olmak gurur verici; çünkü inanın sadece kadınlar için değil yeri geldiğinde erkekler için bile zorlayıcı şartlar oluyor bu meslekte. Örneğin hava şartları, akıntı ve görüş kısıtlılığı, kısıtlı zaman gibi… Bu zorluklara rağmen işimde başarılı olmak kesinlikle gurur verici…

Bu mesleği tercih etmek isteyen kadınlar olursa öncelikle bu mesleği yapmaya karar vermek, bütün zorluklara rağmen ayakta kalabilmek ve devam edebilmek önemli. Bu kadar zıt görüşe göğüs germeye karar vermek önemli. Gerisi azim ve istikrar… Meslektaşlarım için şunu söylemek isterim; bizler sanayi dalgıçlığı piyasasında sayılı kadınlarız. İşimizi büyük bir titizlik ve başarıyla yapmamız, sayımızı çoğaltarak diğer kadınlara örnek olmamız çok önemli, sizlere güvenim sonsuz.

Maalesef Türkiye’de bir kadın olmak, hayata sanki 1-0 geride başlamak gibi; çünkü hayatınız boyunca daima daha fazlasını yapmanız gerekiyor. Yeri geliyor okulda, işinizde, evinizde hatta dışarıda bizlere dayatılan bu görüşler ve görevler çok zorlayıcı olabiliyor ve ne yazık ki kadınlarımızın az bir kesimi bunlardan kendini soyutlayabiliyor. İnsan bazen düşünüyor, “Neden kadın olmak bu kadar zor?” diye, ancak Türkiye bu düşüncelere yanıt veremiyor. Kadınlar bu toplumun her şeyidir. Kadınlar şefkatlidir, düzenlidir, yaratıcıdır, sorgulayıcıdır. Ben inanıyorum ki, gelecekte kadınlara olan bu zıt görüşler ve kötü davranışlar son bulacak. Bunu yine kadınlar sağlayacak, çünkü bizlerin kim olduğumuzu ve istediğimizde neleri başarabileceğimizi göstermemiz gerekiyor.  

Güzel kalpli kadınlarımız sizler bu ülkenin en önemli varlığısınız sizlere Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözünü hatırlatmak isterim; ‘‘Dünyada her şey kadının eseridir. Kadınlarımız eğer milletin anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar.’’ Kadınlarımız isterlerse her işte başarılı olabilecek güce sahiptirler. Son olarak bana böyle değerli bir günde zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Kadınlarımızın sadece bu meslek için değil, daha birçok ‘‘erkek işi’’ denilen alanda başarılı olacağına inancım tam. Bütün kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu ve mutlu olsun.

 

AYSU GÜRGAN: İÇGÜDÜSEL OLARAK KADINLARA KATKIM OLMASI KONUSUNDA HASSAS DAVRANIYORUMaysu-gurgan.jpg

AYSU GÜRGAN

AQUA CHARTERING KURUCUSU VE YÖNETİCİSİ

Öncelikle All About Shipping tarafından belirlenen “Denizcilik sektöründeki en etkili 100 kadın” listesine girmiş olmaktan dolayı çok mutluyum. Sizlere çok teşekkür ediyorum. Çok değerli bir listede adımın olması tarifsiz bir onur… Bu başarıda, 20 senedir bir profesyonel olarak yürüdüğüm bu yolda bana destek olmuş, katkısı olmuş, yolumun kesiştiği herkesin bunda payı olduğunun altını çizmek, sizin vesilenizle kendilerine teşekkürlerimi sunmak isterim. Mesleğine aşık bir denizci olduğumu her fırsatta vurgulamaktan gurur duyuyorum. Severek ve çok çalışarak başarının elde edilebileceğinin bir kanıtı niteliğinde bu listeye layık görülmüş olmak.

Beni bir denizci olmam konusunda desteklemiş olan ailemden başlayarak, 20 yılı aşkın yolculuğum ve 20. yılımı bu sene kutladığım profesyonel kariyerimde; beraber yürüdüğüm herkes, altında çalıştığım tüm çatılar ve kendi kurduğum çatıda yoldaşım ve ailem olan herkesin katkısı muazzam. Zorlukların da olduğu bu yolda ihtiyaç duyduğum her seferde yürümeye devam etme gücünü veren, ilham aldığım, örnek aldığım ve aynı yola baş koymuş olmaktan gurur duyduğum tüm harika kadınları tanıdığım ve kendi potansiyelimi görmeme vesile olarak benden desteklerini esirgemeyen WISTA ailem ise bu noktada altını kalın puntolarla çizmem gereken değerlerimden biri…

Şirketimi 2017 senesinin şubat ayında kurma kararı verdiğimde temel değerimiz birbirinden ayrılmamak olan küçük bir guruptuk. Beraber çalıştığımız önceki çatıda değişiklikler olmuş, şirket merkezinin olduğu Yunanistan’da değişiklikler hayata geçmişti. İstanbul’da devam etmek istediğimiz mesleki ve sosyal hayatımıza devam edebilmek adına o gün için oldukça iddialı bir hamleyle şirketi kurmaya karar verdik. İlk beklentimiz hiç bir güvencemiz olmadan çıktığımız bu yolda çok çalışarak, değerlerimizden taviz vermeden hayatta ve ayakta kalabilmekti. İşler bizim için oldukça iyi gitti, yolumuza bize benzeyen insanlar çıktığında onları kaybetmememiz gerektiğini anladık ve beraberce, kurduğumuz çatıya değer katarak, mutlu insanlarla dolu, ütopya olarak anlatılan bir aile tipi şirkete evrildik. Şu anda 35 kişilik bir ekip olarak geçtiğimiz yıllarda İsviçre ve Amerika’da açtığımız aynı adı taşıyan diğer grup şirketlerimizle kontrollü ve sağlam büyüme stratejimizle iyi olduğumuzu bildiğimiz işimizi şevkle ve prensiplerimizden taviz vermeden yapmaya devam ediyoruz. 2017 senesinde, şirketi kurduğumuzu duyurmak için paylaştığımız sirküle mesajımızı “Allah utandırmasın” diyerek bitirmiştim. Hala, her güne aynı temenniyle başlıyoruz.

Gemi brokeri olmayı ben daima karşındaki insanin beklentilerini doğru okuyabilme kabiliyeti olarak tanımlarım esasen. Ortada bir yük de olsa, tarih de olsa, gemi de olsa bizden beklenen sorunsuz şekilde bu organizasyonların yapılmasıdır. Bir brokerin parçası olduğu zincir ve sağladığı en büyük değer; kazandırılan zamanla ölçülebilen organizasyon kabiliyetidir. Bunu da kanıtlayan sektörde ilk yıllarımda öğrendiğim çok sevdiğim bir söylem vardır: “Hiç bir yük limanda kalmaz, hiç bir gemi yüksüz kalmaz”. Yani bizler olmadan da yapılması mümkün olan bir işin, bizlerle nasıl çok daha iyi yapılabildiğini kanıtlamaya yönelik, alışılmışın üzerinde bir özende brokerlik hizmeti verme hayali ve vaadiyle yola çıktık. Yolumuza şevkle ve artarak devam edebilmekten dolayı çok mutlu ve gururluyuz.

Genç bir ekiple çalışıyor olmak kesinlikle bir ayrıcalık. Anlamakta ve motive etmekte en çok zorlanılan nesil olarak anlatılan Z kuşağına ben şahsen bayılıyorum. İlginç bir şekilde kolayca anlaşabiliyoruz. Zaten ofisin içinde de bizim dinamiğimiz daha çok aile dinamiği, ilişkilerimiz abla kardeş ilişkisi; ama aynı zamanda müthiş bir disiplin ve hiyerarşi de var. İhtiyaçlarının benim onların yaşında hissettiklerimden farklı olmadığını gözlemliyorum. Resmin bütününü görme ihtiyacı olan bir nesil Z kuşağı. Bizlerden çok farklılar ve bence buna tüm dünya gibi sektörümüzün de çok ihtiyacı var. İçine doğdukları teknoloji çağının nimetlerinden faydalanarak, muazzam farklar yaratabilecek kabiliyetlerle donatmışlar kendilerini. Bizim ofiste ters mentörlük çok yaygın bir işleyiştir. Seniorlar Juniorlarına zaten öğretmek zorundalar. İşin dinamiği usta çırak ilişkisi üzerine kurgulanıyor elbette; ama hayatın, hızlı akan yeni dünyanın dinamiklerine adapte olabilmek için bizlerin de gençlerden öğrenmeye devam etmesi gerekiyor. Çünkü bilgi çok kolay el değiştirebilen bir şey... Özümsemesi yıllar alıyor evet ama çağımızda özellikle bilgiye erişim çok kolay. Doğru harmoniyi yakalayabilmek için büyük resme bakmak zorundayız. Ben her işe başlayan juniorımıza daima ilk gün aynı şeyi söyledim. Boynuz kulağı geçmeli. Benim yetiştirdiğim junior eğer beni geçmiyorsa o zaman ben doğru öğretmemişim demektir.

Bizim kadın çalışan sayımız yarıdan fazla aslında. Kasten korumaya çalıştığımız bir denge değil, ama gururlandığımız bir değerimiz. Kendi yolculuğumda yürüdüğüm yolları, dönemeçleri, mihenk taşı olarak tabir edebileceğim ‘an’ları unutmadım ve içgüdüsel olarak kadınlara katkım olması konusunda hassas davranıyor olduğumu da gizlemeyeceğim. Ben kariyerimin en başında, İstanbul’a taşındığımda sektörde tanıdığım, destek ya da akıl alabileceğim yakın olduğum büyüğüm yoktu. Zannediyorum en çok da bu sebeple erkek kadın ayırmaksızın Aysu Abla olmayı çok sevdim.

Ayrımcılık konusuna gelirsek… Benim başladığım yıllarda açık konuşmak gerekirse vardı bu ayrımcılık meselesi. Zaten bir avuç kadındık. WISTA Türkiye kurulana kadar kaç kadın olduğunu sektörde bilmiyordum bile açık konuşmak gerekirse. Uzun yıllardır sektörde olan hayranlıkla takip ettiğim kadınlar bugün gibi o gün de vardı, ama çok daha az sayıdaydı. Çoğunlukla aile şirketlerinin 2. ve 3. nesilleriydi. Onların da kendi sınavları elbette bambaşkaydı, insan yıllar içinde birbirini daha iyi anlamaya başlıyor. Hepimizin ortak paydası kadın olduğumuz için kendimizi kanıtlamamız gerektiğine inanıyor oluşumuzdu. Daha çok çalışmak, daha başarılı olmak, hataya yer bırakmamak gibi keskin ve acımasız ‘must’ listelerimiz vardı hepimizin masasında görünmez harflerle kendimize yazdığımız. Ama bunların yanında gene en büyük desteği de erkeklerden gördüğümüz de çok olmuştur elbette. Hiç unutmam çok başarılı ve hayatımda olduğu için kendimi çok şanslı hissettiğim harika kadınlardan biri bize, seçimle çok üst bir mertebeye geldikten sonra kutlama için buluştuğumuzda; “Sonuçta benim o koltuğa oturmamı sağlayan oylar da erkeklerin oylarıydı” ifadesini kullanmıştı. Müthiş bir farkındalık... Kadın erkek ayrımının geride kaldığı ve işini iyi yapanın yıldızının parladığı bir dönemin keyfini kısa sayılmayacak bir süredir yaşıyoruz, daha da artacağına inanıyorum. Kariyerimin erken dönemlerinde telefonlarıma 8. aramada cevap verip  “Seninle gemi bağlamam çünkü sen kadınsın” diyen erkek egemen dönemin, olması gerektiği gibi geride kaldığını görmekten son derece mutluyum.

Bu arada yönetici olmak genel olarak kolay değil aslında. Bu talip olunması halinde hakkaniyetle taşınması gereken bir sorumluluk... Bizim alanımızda ve bence denizcilikle alakalı her sektörde yönetici olmak biraz daha zor olabilir, çünkü verdiğimiz kararların maddi karşılığının ölçülebilmesi çok daha hızlı geri dönüşlerle mümkün başka pek çok sektöre kıyasla. İmzaların karşılığındaki meblağlar oldukça yüksek, hatalardan kaynaklı olası kayıpların da karşılığı keza… Kadın erkek ayırmadan denizciliğin kara tarafında dahi olsak, denizin dinamiğinin, kudretinin tüm alanlara sirayet ettiğini hepimiz biliyoruz, ama bunu işini çok severek, dürüstçe ve adanmışlıkla yapan; kendini yetiştirmek ve her gün biraz daha ileri taşımak için çabalamaya devam eden herkesin sırası gelince talip olması gerektiği bir sorumluluk olduğuna inanıyorum. Kendi alanım özelinde, kadınlara da son derece uygun olduğunda ısrarcıyım. Takım çalışmasına yatkın, çözüm odaklı ve analitik düşünebilen bir natür kadın. Yaradılışı itibariyle zaten rasyonel ve adaptasyon yeteneği çok yüksek… Doğası gereği sonuçlandırmaya eğilimli, bir o kadar birleştirici ve bunları yaparken de son derece ısrarcı. Böyle bireylere her alanda ihtiyaç var. Çalışmaya gönlü olan, sorumluluktan kaçmayan ve baskı altında doğru kararlar verebilme kabiliyetini geliştirmeye açık herkesin kolaylıkla mutlu bir iş hayatı olacağına inanıyorum. Yeni mezunlara da tavsiyem daima aynı: Ne istediklerine karar verip bir yola baş koymaları halinde, hayat da onlara yardım edecek ve ödüllendirecek hiç şüpheleri olmasın. Genç kızlarımıza ve kız çocuklarımıza layık olacakları bir gelecek inşa etmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Tüm hemcinslerimin, meslektaşlarımın ve hayatıma dokunan tüm harika kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor ve şükranlarımı sunuyorum.

 

ELİF DOSTDOĞRU:  “HER İŞİN BAŞI SABIR VE O SABIR BİZ KADINLARDA FAZLASIYLA VAR”

elif-dosdogru-001.jpeg

ELİF DOSTDOĞRU

GÜNAL GEMİ - TIG (ARGON) KAYNAK USTASI

İki çocuk annesiyim ve 41 yaşındayım. Aslında hikayem İŞKUR’dan gelen mesajla başladı. Toplu iş görüşmesine katıldım. Tersane TIG (argon) kaynak deyince kararsız kaldım. Pelin Hanım meslekte cinsiyetçilik olmaz deyince, Gedik Eğitim Vakfı’nda iki haftalık bir eğitime başladım. Eğitim sonrası Günal Gemi, biz beş kadını test için tersane atölyesine götürdü. Alışkın olmadığımız bir ortam ve işti. Biraz kararsız kaldık, ama Günal Gemi’nin genel müdürü Ahmet Bey bize “Sizden hemen iş beklemiyoruz. Burayı bir eğitim yeri olarak görüp mesleğin tüm inceliklerini öğrenin” dedi. Kendisine teşekkür ederim. Böylece bu işe başlamış olduk.

Zor ve ince işçilik isteyen bir meslek. Daha önce fabrika deneyimim olmasına rağmen bu iş bayağı zor geldi, ama bir o kadar da zevkli. Maskeyi takıp tamamıyla işinize odaklısınız. Bir işi severek yaparsanız zamanın nasıl aktığını anlayamıyorsunuz. Ben de bu işi yapmayı sevdim. Elbette tehlikeli ve dikkat isteyen bir iş... Önce çalıştığım alana, sonra kullandığım araç gereçleri dikkatle kontrol ederek başlarım. İsteyen her kadın bu işi yapabilir. Ben de bir kadınım ve yapabiliyorum. Kadın olmak zor; çocuk doğurmak, yetiştirmek, ev hanımlığı gibi zor işlerin üstesinden geliyorsak birçok işi de yapabiliriz. Her işin başı sabır ve o sabır biz kadınlarda fazlasıyla var. Eğitimden sonra beş kadın işe başladık, 100 adamın içinde. Onların da, bizim de alışkın olmadığımız bir durumdu.  “Neden buradasınız? Neden böyle bir mesleği tercih ettiniz?” diye sordular. Yapabilirsiniz diyen de oldu, kadın işi değil diyen de… Ama zamanla alışılıyor.

Ben kadınım, anneyim, babayım, ev hanımıyım, fabrikada işçiyim. Bu erkek egemen mesleği de yapabildiysem, benden güçlüsü yoktur diyorum. Bu meslekten bahsedilince bir kadın için kulağa pek hoş gelmeyebiliyor. Evet, zorlukları var, ama denemeden kendinize zaman tanımadan vazgeçmeyin. Kadınların çok iyi yapabileceği bir meslek, bundan emin olun.

Bu ülkede kadın olmak zor… Ben bu işten önceki işimi tek başıma geç saatte evime gelemediğim için bıraktım. Yani sokaklar tehlikeli olduğu için. İnsan insandan korkar mı? Umarım kadınlar da bir erkeğin korkusuzca saati hesaplamadan yürüdüğü gibi sokakta yürüyebilir. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz kutlu olsun.

Bir bahar bahçedir kadın

Sabır taşı misali

Verimli topraktır kadın

Omuzun da yük

Avuçlarında satır

Kucağında evlat

Saçlarında aklar olan kadın

Evi yuva yapan

Evlatları bir arada tutan

Kendinden çok

Kendinden olanlar için savaşan

Kadındır…

NECLA YAZICI: “BALIKÇILIK SADECE GÜÇ İŞİ DEĞİLDİR PRATİK ZEKA DA GEREKTİRİR”

necla-yazici-3.jpg

 

NECLA YAZICI – BALIKÇI

Balıkçılık geçim kaynağımız olduğu, annem ve babam birlikte balıkçılık yaptığı için tüm çocuklar mecburiyetten kayıkta büyüdük. Önceleri ufak tefek yardım ediyordum. Babam beni sürekli motive eder, “Benim kızım çok güzel kürek çeker, çok güzel balık ayıklar” derdi; ben de kendimi başarılı hissederdim. Annem de bana rol modeli oldu diyebilirim. Eskiden kadınları tekneye almak uğursuzluk getirir diye söylemler vardı. Biz bunu hiç yaşamadık. Babam bana balıkçılığın inceliklerini öğretmişti. Sadece baba koruyuculuğuyla trakonya ve iskorpit gibi balıkları zehirli oldukları için canımı yakarlar endişesiyle elletmezdi. Yengeç de ayıklayabiliyordum. 5 yaşından itibaren artık balıkçı tayfası gibi çalışabiliyordum. Çocukluğun, biraz da merhametin verdiği duyguyla, canlı tekir balıklarını ölmesinler diye çaktırmadan denizde yüzdürüyor gibi yaparak özgürlüklerine kavuştururdum.

Böylece evlenene kadar, okula gitmediğim günlerde balıkçılığa devam ettim. Evlenip Almanya’da ikamet edince 5 yıl ara verdim. Döndükten sonra kayınpederim ile balığa çıkmaya başladım. İlk zamanlar beni rencide etmeden “Kızım bu çocuk oyuncağı değil, balıkçılık çok zorlu zanaat, yapamazsın” dedi. Sonrasında yeteneğimi görünce “Sen 10 adama bedelsin” deyip bana Kıble adını verdiğimiz 7 metrelik bir tekne aldı ve “Bu senin hakkın” deyip hediye etti. Gerçek tutkulu balıkçılığı kayınpederimden öğrendim. “Madem balıkçılık yapıyorsun, zehirli balıkları da ayıklamaya öğrenmelisin” dedi. Bana çizme ve muşamba aldı; ne zaman, nereye, ne kadar ip ekleyerek ağ atılır öğretti. Ben de kendimi tam balıkçı gibi hissedip, çalışmaya devam ettim. Ölümünden sonra eşimle birlikte balığa çıktık. Kendisi balıkçılığı sevmediği için genelde ben yalnız çıktım. Uzun yıllardan beri tek başına balıkçılık yapıyorum. Eşimin vefatından sonra ayaklarımın üzerinde durabildim ve bu mesleğe hala devam ediyorum. Tekneyi sat artık, erkeksiz yapamazsın söylemlerine karşın balıkçılığa devam ediyorum.

Balıkçılık dünyanın en zor mesleklerinden biri… Yalnız başına erkeklerin bile yapamayacağı mesleği, üstelik kadın olarak ben tek başına icra ediyorum. Ağları denizden çekerken birden havanın sertleştiği zamanlar oluyor. Ağlar denizin dibinde ilişkan dediğimiz yerlere takılınca yukarıya çekemiyoruz. Bu arada deniz trafiğine, dalgalara gözünüzü dört açıp dikkat etmek gerekiyor. Pervanenize herhangi bir cisim sarılıp, makinenin stop etmemesine dikkat edilmeli. Denizde çatışma kurallarına uyulmalı. Balıkçı olmak için aynı zamanda denizci olmak da gerekli. Denizi çok iyi tanımalıyız. Bulunduğum bölgede nerelerde, kaç tane kayalık var ezbere bilirim. Denizcilik kurallarına uyarsak, biraz da beceri ve cesaret ile üstesinden gelinmeyecek hiçbir şey yoktur diye düşünüyorum. Hava her zaman güneşli olmaz, bazen ellerim donar. Babam kollarımı kulaç attırıp kapattırarak ısınmamızı sağlamayı öğretmişti. Ben de öyle yapıyorum. Ama insan aşkla bir işi yapıyorsa hiçbir zaman zor gelmiyor.

İşimde önceliğim kadın olduğum için düzen, tertip. İşin ucu kaçtı mı toparlamak çok zor olduğu için bu kurala çok dikkat ederim. Hem ev kadınlığımı, hem balıkçılığı aksatmadan yaparım. Bir yandan üç torunuma bakıyorum. Güzel havalarda onları da balığa çıkarıyorum. Hepsine 2 yaşında yüzmeyi öğrettim. En önemlisi can güvenliğimiz. Ayrıca gemi trafiğine çok dikkat ederim. Babamın öğrettiği gibi sağlamcıyım. Riskleri göz önünde bulundururum. Örneğin geminin önünden geçebileceğim mesafe olsa da beklerim. 

53 yıl önce balıklar o kadar boldu ki istavritleri kedilere atardık. Deniz pırıl pırıl, tertemiz, mutlu, mesut balık tutacağımızı bilerek balığa çıkardık. Her şey o kadar kötüye gitti ki, tek derdimiz balık tutabilecek miyiz değil; ağlarımızı bulabilecek miyiz diye de düşünüyoruz. Çünkü geleneksel kıyı balıkçılığı bitme noktasında, köşeye sıkıştırılmış vaziyette. Şebeke troller, endüstriyel tekneler ağ attığımız sahalara müdahale ederek ağlarımızı alıyor. Ağların başında beklesek bile aynı şey oluyor. Bir gırgır reisinin teklifine çok gülmüştüm. “Siz balık tutacaksınız diye bize zarar veriyorsunuz. Koca deniz bitti mi? Ağların üzerine sarıyorsunuz” dedim. Utanacağına kıyı balıkçısını küçümseyerek “Siz ağ atmayın. Biz size tutacağınız kadar balık verelim” dedi. Biz kimseden balık istemeyiz. Kendimiz çalışıp, ekmek paramızı çıkartırız. Yeter ki sahalarımızı bize bırakın ki bizim koruduğumuz deniz çayırlarına, balık yumurtama alanlarına kazıyarak zarar vermeyin.

Kendine güvenli, cesur kadınlar tabii ki balıkçılık yapabilir. Yeter ki azimli olup istesinler. Ben de onlara örnek teşkil ediyorum. Kadının isteyip de yapamayacağı hiçbir iş kolu yoktur diyebilirim. Balıkçılık sadece güç işi değil, aynı zamanda pratik zekayı kullanarak yapılacak bir iştir. Kadın balıkçıların çoğalması, kadınların balıkçılık sahasında da görünür olması açısından çok sevindirici olur. Bu konuda babamın izin giderek çocuklara ve özellikle kadınlara deniz sevgisi aşılamak ve balıkçılığı öğretmek için çaba sarf ediyorum. Kadınlarla birlikte balığa çıkıyoruz. Bu sezon Sarıyer Kent Konseyi Başkanımız Sibel Kumbasar Bayraktar ve yürütme kurulu üyeleri ile kadın kadına balığa çıktık. Onlarla müsilaj sebebiyle kirlenen çamurlu ağlarımızı teknenin peşinde birlikte yıkadık. Çok mutlu oldular. Biri teknenin dümenine geçti. Gayet de güzel başardılar.

Yalnız burada çok önemli bir konuya değinmek istiyorum. Ben medyada görünür olduktan sonra herkes sözde kadın balıkçı görünümüyle gündemde olmaya çalıştı. Ellerinde ağ veya olta tutarak şov yapıp röportaj verdi. Neredeyse balık pişirenler bile kadın balıkçıyız demeye başladı. Bunu emeğe saygısızlık olarak görüyorum. Öncelikle balıkçılığın tanımını öğrenmeleri gerekiyor. Geçimini balıkçılıkla sağlayanlar olmalı. Amatörce erkeklerin yanında olta ile avlanan herkes kadın balıkçı sayılırsa, bu sayının altından kalkılmaz. Gerçekten geçimini balıkçılıkla sağlayan kadınların emek ve alın terine saygısızlık olur. Bu yüzden ben, benden başka içlerinde balıkçı olmayan, benim üzerimden kurulmuş Kadın Balıkçılar Derneği’nden istifa ettim. Avrupa Birliği’nden fon kazandılar. Hangi kadın balıkçıya yardım ettiler acaba. 

Ben çevremde cinsiyet ayrımına hiç rastlamadım. Çünkü çocukluğumdan beri teknede büyüdüğüm ve devamında bilfiil balıkçılık yaptığım için çok sevildim, örnek gösterildim, çok takdir edildim. Hatta erkekler bana serzenişte bulunurdu. Ben bazı dönemlerde kadınları koylara yüzmeye götürürdüm. Hava kurallarına ve dalga yönüne dikkat ettiğim için, emniyetle geri dönerdik. Bazı erkekler bu kurala dikkat etmeyince alabora durumları oluyordu. Kadınların çoğunun eşinin teknesi olduğu halde benimle gelmek isterlerdi. Cinsiyet ayrımını yabancı teknedeki kişilerden gördüm. Beni yalnız başına denizden ağ çekerken görenler uzaylı görmüş gibi bakıyor. Kimisi kadına bak, ne anlar balıkçılıktan derken balıkları görünce takdir ediyor. Cinsiyet ayrımının hiçbir meslekte olmaması gerektiğini düşünüyorum. Kadın isterse yapamayacağı hiçbir iş kolu yoktur bence. Bir de cinsiyet ayrımını şöyle yaşadım: Gemi adamı cüzdanı alırken, nüfus müdürlüğündeki memur beni görünce “Eşiniz nerede” dedi. Ben alacağım deyince şaşırdı ve kahkahalarla güldü.

Ordu Büyükşehir Belediyesi tarafından bir proje için davet edilmiştim. Oradaki toplantıda bu konuyu anlattım. Bunca kadın kaptanlar, denizciler var. Neden Gemi Adamı tabiri var; Gemici Cüzdanı olsa nasıl olur dedim. Başkan değiştiririz dedi ama bazı bozguncu insanlar burun kıvırarak karşı çıktı. TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk Hocam, bana “Sen sadece Türkiye de değil dünya çapında teksin. Senin kapasitende başka kimse yok” dedi. Ben de iltifat ettiğini sanıyordum. Brezilya’da dünyadaki kadın balıkçılarla tanışınca söylediğinin doğru olduğunu gördüm. Erkek egemen toplumda, kadın olarak balıkçılık mesleğini icra etmek ve ekmeğini kazanmak güzel bir duygu. Ben bu konuda erkeklerden hep takdir aldım. Çocuklarıma da yaşlı amcalar, annenizin kıymetini bilin. Böyle fedakar, cefakar anne kimse bulamaz. Çok şanslısınız derler. Eşim dahil kimsenin katkısı olmadan tamamen balıkçılık mesleğinden kazandıklarımla, kendi emeğimle çocuklarımı okuttum. İkisi de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu İş Bankası’nda yönetici konumunda. Bununla da gurur duyuyorum.

Türkiye’de kadınların karşılaştığı en büyük sıkıntılardan biri cinsiyet ayrımı; aile ve mahalle baskısı, kadına şiddet had safhada; tecavüzler tacizler var. Bunların önüne geçmek için eğitim ve kendine güven duygusu çok önemli bence. Bu durum yörelere ve bölgelere göre çok farklılık gösterebiliyor. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü sadece bir günle sınırlandırılmamalı. Kadın annedir, çiçektir, toparlayıcıdır, koruyucudur. Kadınlar sadece bir gün değil, her gün takdir edilmeli, sevilmeli. Sevgi göstermek büyüklüktür ve sevginin devamını çağrıştırır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mavi gözleri ışığında, cumhuriyet ilkeleriyle yürüyen tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve her günü kutlu olsun. Şiddet ve tecavüzlerin olmadığı, kadınların öldürülmediği, başımızın tacı yapıldığı nice mutlu, aydınlık günlere. Gününüz kutlu olsun.

 

NİLHAN DEĞER: SEKTÖR GENELİNDE KADIN İSTİHDAMININ ARTIRILMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM

nilhan-deger.jpg

NİLHAN DEĞER

BELDEPORT – CEO

Bir limanın yatırımını yönetmek ve işletmesini üstlenmek, disiplin, stratejik öngörü ve sürekli gelişim gerektiren bir süreçtir. Mühendislik alanındaki eğitim altyapımın, bu dinamik alana daha hızlı uyum sağlamama katkıda bulunduğunu düşünüyorum. Liman işletmeciliği sektöründeki kariyerim boyunca sektörün dinamiklerini detaylıca öğrenmeye, iş ortaklarımız ve onları temsil eden tüm paydaşlarımız ile sıklıkla bir araya gelerek onların liman işletmemizden beklentilerini dinlemeye ve beklentilerine uygun hizmet süreçleri dizayn edebilmek için sahadaki çalışmalarda aktif olarak yer almaya ve işin tüm yönlerini kavramaya odaklandım Aynı zamanda doğru insanlarla çalışmak, güçlü̈ bir ekip kurmak, verimlilik ve teknoloji odaklı sisteme dayalı iş süreçleri belirlemek ve tüm bunların katkısı ile sürdürülebilir büyüme stratejileri geliştirmek benim için her zaman öncelikli oldu, olmaya da devam edecek. Bu sektörde çalışan bir kadın olarak erkek egemen bir sektörde var olmak zorlayıcı olsa da azimli bir çalışma ile inanılan yolda kararlılıkla ve pes etmeden hedefe doğru ilerlemenin başarıya giden yolda önemli olduğunu düşünüyorum.

Liman işletmeciliği, çok çeşitli ve karmaşık operasyonel süreçleri içeren, 7/24 devamlılığı olan ve son derece dinamik bir sektördür. Operasyonel olarak, altyapı ve teknik imkanları çerçevesinde tüm limanlar benzer operasyonel süreçleri yürütmektedir. Beldeport’u diğer limanlardan ayıran en önemli unsurları, stratejik konumunun ve genişleme imkanlarının yanı sıra müşteri memnuniyeti, müşterilerin beklentilerini odak noktasına alan hizmet anlayışı ve müşteri taleplerini esnek süreçlerle karşılayabilme yeteneğidir. Aynı zamanda, dijitalleşmeye verdiği önem. Bu konudaki yatırımlarımızla, operasyon, satış ve yönetim süreçlerimizi daha verimli ve sistem odaklı hale getirmeye çalışıyoruz.  Beldeport olarak sürdürülebilir büyüme odaklı çalışmalarımızla bölgenin lider limanı olmaya emin adımlarla ilerliyoruz. Biraz limanımızdan bahsedeyim. Beldeport Limanı; 3 kıtayı, 68 ülkeyi, dünya nüfusunun 2/3’ünü, global GDP’nin %40’ını, global enerji kaynaklarının %70’ini kapsayan Çin’in Kuşak-Yol Projesi’nin orta koridoru üzerinde yer almaktadır. İzmit Körfezi’ndeki en büyük kapasiteye sahip olacak demiryolu bağlantımız ile intermodal taşımacılık açısından ihracatçılarımıza önemli bir maliyet avantajı sağlayacağız. Önümüzdeki dönemde bu altyapıyı etkin kullanarak operasyonel verimliliğimizi artırmayı, gerek karbon ayak izimizi gerekse müşterilerimizin lojistik maliyetlerini azaltmaya katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Ayrıca, dijitalleşme ve otomasyon projelerimizle liman operasyonlarını daha akıllı ve hızlı hale getirmeyi hedefliyoruz.

2021 yılında yayınladığımız İnsan Kaynakları Politikamız’da Beldeport çalışanlarına eşitlik politikası ışığında, toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyen, adil, şeffaf, verimli, sağlıklı ve gelişim odaklı bir çalışma ortamı sunarak her çalışanda farkındalık yaratmayı amaçladık. Beldeport, operasyon ve yönetim pozisyonlarında kadın istihdamına çok önem veriyor. Erkek egemen liman sektöründe şirket genelinde %20 kadın istihdamı, üst düzey yönetici pozisyonunda %50 kadın istihdamı var. Yönetim kurulumuzun çoğunluğu kadınlardan oluşuyor. Yönetim Kurulu Başkanının ve CEO'nun Türkiye'de bu sektördeki tek kadın olması ile Türkiye'de örnek bir liman olarak da öne çıkıyoruz. Ancak sektör genelinde kadın istihdamının artırılması gerektiğini düşünüyorum. 2023 TÜİK verilerine göre lojistik sektöründeki kadın istihdamı ise %11,2’dir. Maalesef, bu konuda Liman sektörü ile ilgili bir veri bulunmuyor. Liman operasyonları fiziksel olarak zorlu bir alan gibi algılansa da aslında birçok noktada kadınların yetkinlikleriyle büyük fark yaratabileceği fırsatlar mevcut. İşe alım süreçlerimizde cinsiyet eşitliğini gözetiyoruz. Amacımız, özellikle limanın operasyonel bölümünde daha fazla kadının sektöre katılımını teşvik etmek ve bu alanda kariyer yapmalarını desteklemektir.

Kadın erkek ayrımcılığı konusuna gelirsek… Bu tür söylemlere sadece liman sektöründe değil, iş dünyasının birçok alanında rastlandığını söyleyebilirim. Ancak önemli olan, bu önyargılara takılmadan ilerlemek. Benim için en büyük cevap, başarıyla elde edilen sonuçlar oldu. Zorluklara rağmen başarılı oldukça, bu tür kalıplar yavaş̧ yavaş̧ kırılıyor. Bu anlamda Beldeport’da biz kadın çalışanlar olarak da şanslıyız; çünkü birçok erkek ekip arkadaşımız bizleri her anlamda destekliyor. Bakış açılarımız ve temelde cinsiyet bağımsız emeğe bakış açımız da paralel olunca kadın istihdamı her geçen gün Beldeport’da artıyor.

Ben başarının, cinsiyetle değil; disiplin, bilgi, sabır ve azimle şekillendiğine inanıyorum. Hedefe odaklanıp, hiçbir olumsuzluğun o hedefe ulaşmak için sizi etkilemesine izin vermeden ilerlemek gerektiğini düşünüyorum. Erkek egemen bir sektörde var olmak zor olabilir, ama bunu bir engel olarak değil, değişim yaratma fırsatı olarak görüyorum. Kadınların liderlik ettiği projelerin başarısını görmek, bana her zaman daha büyük bir motivasyon sağladı. Araştırmalar, üst düzey yönetim pozisyonlarında kadınların daha fazla yer aldığı şirketlerin finansal performanslarının daha güçlü olduğunu ortaya koymuştur. İsviçre Bankası Credit Suisse’in 56 ülkeden 3.000’den fazla şirketi baz alarak yaptığı bir araştırmada, yönetim ekibi seçimiyle hisse senedi fiyat performansları arasında güçlü bağlantıların bulunduğu, üst düzey yöneticilerin %20’den fazlası kadın olan şirketlerde, son on yılda diğer şirketlerden daha fazla büyüme görüldüğü sonucuna ulaşıldı. Bu bulgular, kadınların üst düzey roller üstlendiği firmaların kültürel özellikleri ve iş modellerinin, daha güçlü finansal performansların itici gücü olduğunu ortaya koymaktadır. 

Benzer şekilde, PwC’nin “Çalışma Hayatında Kadınlar Endeksi 2021” raporu, OECD ülkelerinde kadın istihdam oranının artmasının, OECD’nin GSYİH’sine 6 trilyon ABD doları gibi dev bir katkı sağlayabileceğini belirtmektedir. Ayrıca, cinsiyete dayalı ücret eşitsizliği farkının kapanması durumunda, OECD ülkelerindeki kadınların gelirlerine 2 trilyon ABD doları eklenebileceği vurgulanmaktadır. Bu araştırma raporları, iş dünyasında cinsiyet çeşitliliğinin ve kadınların üst düzey pozisyonlarda temsil edilmesinin, şirketlerin başarıları üzerinde olumlu etkileri olduğunu açıkça göstermektedir. Liman işletmeciliği; teknoloji, lojistik, mühendislik ve stratejik yönetim gibi birçok disiplini içinde barındıran dinamik bir alan. Kadınların bu sektörde güçlü̈ bir şekilde yer almasını istiyor ve teşvik ediyorum. Yeni mezunlara tavsiyem; cesur olmaları, sahada çalışmaktan çekinmemeleri ve bıkmadan, yılmadan, sabırla kendilerini sürekli geliştirmeleridir.  Kadınların liman operasyon bölümünde yer almasının ilişkilerde daha fazla nezaket getirdiğini ve iş disiplinine katkı sağladığını gözlemliyorum.

Kadınların iş dünyasında daha fazla yer aldığı, eşit fırsatlara sahip olduğu bir gelecek için hepimize sorumluluk düşüyor. Cesaretle, kararlılıkla ve birbirimize destek olarak daha güçlü̈ bir iş dünyası inşa edebiliriz. Tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.

 

ÖZGE TUNÇ: BAŞARI CİNSİYETE DEĞİL AZME, BİLGİYE VE ÇALIŞKANLIĞA BAĞLI

ozge-tunc-son.jpg

ÖZGE TUNÇ

GOLDA MARINE KURUCU ORTAK

Denizcilik sektöründe özellikle hizmet tarafında faaliyet göstermek zor, çok yönlü bir bakış açısını ve güçlü bir organizasyon yapısını gerektiriyor. Sahada deneyim kazanarak, zorlukları ve fırsatları analiz ederek başladık. Piyasadaki eksikleri ve gelişime açık noktaları tespit edip hizmet alanlarımızı belirledik. Operasyonları etkileştirmek için deneyimli ve dinamik bir ekip kurduk. Müşterilerimize kaliteli ve güvenilir hizmet sunarak uzun vadeli iş birlikleri sağladık. Özellikle hizmet sektöründe faaliyet gösteriyorsanız, operasyonların her aşamasında dikkatli ve titiz olmak gerekiyor. Sürekli yenilenen regülasyonlara uyum sağlamak için sürekli güncel kalmak gerekiyor. 7/24 çalışan bir sektörüz, ekip yönetimi ve personel motivasyonu çok önemli. Gemi acenteliği, lojistik destek, teknik hizmetler, yedek parça tedariki ve gemi tamiri gibi çeşitli alanlarda faaliyet gösteriyoruz. Golda Marine olarak, sektördeki gelişmeleri yakından takip ederek, hizmet kalitemizi en üst seviyeye taşımaya devam edeceğiz.

Denizcilik sektöründe en önemli unsur güvenilirlik, hizmetleri eksiksiz ve zamanında sunmak. İşimizde zaman çok önemli… Liman operasyonları, lojistik süreçleri ve tedarik zincirini aksatmadan yönetmek için organize olmak, sıklıkla değişen regülasyonları takip etmek, aksaklık durumunda kriz yönetimini iyi yapabilmek, işinde deneyimli sağlam bir ekip kurmak, mali kontrolleri elden bırakmamak çok önemli bence. Bu arada şirketimizde kadın çalışanlarımız var. Kadınlar iş-özel hayat dengesini sağlamakta zorlanabiliyorlar. Ev hayatı-çocuk- iş hayatı gibi… Tabii ki bu durumu kolaylaştırmak için esnek çalışma saatleri ile iş-özel hayat dengesini kolaylaştırmak için çözümler sunmaya çalışıyoruz. Terfi süreçlerinde fırsat eşitliği sağlıyoruz.

Belirtmeliyim ki; erkek egemen bir sektörde kadın olarak başarılı olmak, hem büyük bir gurur hem de ciddi bir sorumluluk. Başarı, cinsiyete değil; azme, bilgiye ve çalışkanlığa bağlı aslında. Denizcilik sektörü sadece gemide çalışmaktan ibaret değil. Liman operasyonları, lojistik, gemi mühendisliği, deniz hukuku, brokerlik ve yönetim gibi birçok alanda kadınlar başarılı olabilir. Denizcilik küresel bir sektördür ve dünyanın dört bir yanında iş fırsatları var. Yeni mezunlara önerim; eğitim, özellikle dil eğitimi önemli, bir de sektördeki yenilikleri takip edip, networklerini güçlendirmeleri lazım.
 

Türkiye’de kadınların karşılaştığı en büyük sıkıntılar, toplumsal yapı, ekonomik fırsatlar, çalışma hayatı ve hukuki süreçlerle doğrudan bağlantılı. İş hayatında fırsat eşitsizliği, toplumsal cinsiyet rolleri ve önyargılar, kadına yönelik şiddet ve güvenlik eksikliği bunların başında geliyor. Denizcilik gibi zorlu bir sektörde  cesareti, azmi ve başarılarıyla fark yaratan kadınların sayısının her geçen gün artmasını diliyoruz. Golda Marine olarak, kadınların iş hayatında daha güçlü temsil edilmesini destekliyor ve onların başarılarını yürekten alkışlıyoruz.

 

SERRA TÜKEL: KEŞFEDİLMEYİ BEKLEYEN BÜYÜK BİR KADIN İŞ GÜCÜ POTANSİYELİMİZ VAR

serra-tukel.jpg

SERRA TÜKEL

ARKAS DENİZCİLİK GRUBU SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK DİREKTÖRÜ

Arkas’ta 21 yılı aşkın süredir farklı rollerde görev aldım. Kariyerime acente hizmetleri satış departmanında başladım ve 3,5 yıl sonra Arkas Line’ın (eski adıyla EMES) Ticaret departmanına geçiş yaptım. O dönemde Arkas Line, Akdeniz’de hızla servis ağını genişletiyordu. Ticaret departmanında hat yönetimi, gemi ortaklık anlaşmaları, acente yönetimi ve pazarlama gibi pek çok alanda deneyim kazandım. Özellikle İtalya servislerimizin kuruluşunda ve ortaklık anlaşmalarında aktif görev üstlendim. Bu süreçten sonra Global Müşteriler departmanına Direktör olarak atandım ve burada büyük ölçekli müşterilerin lojistik satın alma süreçlerinden, uzun vadeli sözleşmelerine kadar geniş bir yelpazede sorumluluk aldım. Küresel müşteriler, sürdürülebilirlik çalışmalarının hız kazanmasında kritik bir rol oynadığı için, zaman içinde sürdürülebilirlik konularını da yakından takip etmeye başladım. 2023 yılı başında Gruplar Arası Sürdürülebilirlik Programı’nın liderliğini üstlendim ve aynı yılın ortasında Arkas Denizcilik Grubu’nun sürdürülebilirlik organizasyonunu kurmakla görevlendirildim. Yaklaşık iki yıldır da bu görevi sürdürüyorum.

Arkas Line olarak Akdeniz başta olmak üzere Karadeniz, Afrika, Amerika ve en son eklenen Kızıldeniz ve Hindistan limanlarıyla birlikte dört kıtada, 32 ülkede hizmet veriyoruz. Böylesine geniş bir coğrafyada sürdürülebilirlik önceliklerimizi tüm çalışanlarımıza aynı anda aktarmak, veri toplamak ve ölçümleme yapmak oldukça zorlu bir süreç. 2024 yılında, Türkiye’de sektörümüzde bir ilk olarak sürdürülebilirlik raporumuzu yayımladık. Üç dilde hazırladığımız bu raporda, karbon ayak izi ölçümlemelerini 18 ülkede, 60 yerleşkemizde gerçekleştirdik. Çalışanlarımızın sürdürülebilirlik konusunda bilinçlenmesi için bu konuyu oryantasyon sürecimizin bir parçası haline getirdik. Ayrıca, karbon ölçümlemesi yaptığımız tüm ofislerimizde enerji verimliliğini artırmak ve sürdürülebilir davranışları teşvik etmek amacıyla “Yeşil Ofis Ödül Sistemi” başlattık. 2024 itibarıyla her ay yayınladığımız Sustain Connect Bülteni ile tüm paydaşlarımızı sürdürülebilirlik çalışmalarımız hakkında bilgilendiriyoruz. Bunun yanı sıra, bu yıl itibarıyla tüm çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY) verilerimizi dijital bir platform üzerinden takip etmeye başlıyoruz. Bu sayede veriye dayalı kararlar alarak sürdürülebilirlik performansımızı daha etkin yönetmeyi ve geleceğin raporlama standartlarına bugünden hazırlanmayı hedefliyoruz.

Arkas Line olarak, sektörde en yüksek kadın istihdam oranına sahip olmayı ve bu alanda öncülük etmeyi hedefliyoruz. Türkiye ve yurt dışındaki ofislerimizde %35 kadın çalışan oranına sahibiz ve bu oranla sektörde toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda örnek teşkil ediyoruz. Sadece ofislerde değil, gemilerimizde de kadın istihdamını artırmak için önemli adımlar attık. Bugün gemilerimizde, uzak yol kaptanı ve baş mühendis dahil olmak üzere farklı görevlerde kadın zabitan oranımız %10’a ulaştı. Dünya genelinde denizcilikte kadın istihdam oranı sadece %1,2 seviyesindeyken, bu alandaki başarımız bizim için gurur verici. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Kadının Güçlenmesi Prensipleri’ni (WEPs) 2015 yılında Türkiye’de imzalayan ilk 45 şirketten biri olduk. Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında önemli bir rol üstlenen Yanındayız Derneği’nin kurucu üyeleri arasında, Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bernard Arkas da yer alıyor.

Ayrımcılık konusuna gelirsek… Bu anlamda kendimi şanslı hissediyorum. Kariyerime Arkas’ta başladığım için ayrımcılıkla karşılaşmadım. Aksine, genç yaşta bir kadın olarak ticaret departmanında büyük sorumluluklar alma ve inisiyatif kullanma fırsatı buldum. Elbette çok yoğun çalıştığım dönemler oldu ve hâlâ da oluyor. Ancak bu, pozisyonum gereği üstlenmem gereken bir sorumluluk. Erkek egemen dünyada kadın olarak başarılı olmayı da büyük bir gurur kaynağı olarak görüyorum. Uluslararası bir iş yapıyoruz ve bu nedenle sık sık seyahat ediyorum. Birçok uluslararası toplantıda Arkas Line’ı ve sektörümüzü temsil etme fırsatım oldu. Çoğu zaman toplantılarda tek kadın olsam da bunu, Türkiye ve sektörümüz adına önemli bir örnek olarak görüyorum. Sektörde kadın rol modellerini artırmanın ve kadınları öne çıkarmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Denizcilik, kendi jargonu olan, dünyanın en eski ve en dinamik sektörlerinden biri. Sürekli değişen küresel koşullardan etkilenen bu sektörde esnek ve stratejik bir bakış açısına sahip olmak gerekiyor. Kadınlar, çok yönlü düşünme yetileri ve uzun vadeli perspektifleriyle bu alana önemli katkılar sağlayabilir. Ayrıca denizcilik sektörü asla cazibesini kaybetmeyecek mesleklerden biri. Pandemi döneminde birçok sektör durma noktasına gelirken, denizcilik hiç durmadı. Çünkü denizcilik durursa, tedarik zinciri bozulur ve hayatın akışı kesintiye uğrar. Yapay zekayla pek çok mesleğin ortadan kalkma riski taşıdığı günümüzde, bu yönüyle denizcilik sektörünün gençler için heyecan verici ve güvenli bir kariyer seçeneği olduğunu düşünüyorum.

Türkiye açısından kadınların iş hayatındaki yerine  bakacak olursak; ne yazık ki, aile içi şiddet Türkiye’de kadınların karşısındaki en büyük engellerden biri. Kadın cinayetleri ve aile içi şiddet vakaları her geçen yıl artıyor. Kadınların iş hayatındaki yerini sağlamlaştırmak istiyorsak, öncelikle bu sorunları çözmemiz gerekiyor. Bir toplumun gelişmişlik düzeyi, kadın istihdamı ve kadınların ekonomiye katkısıyla doğrudan bağlantılıdır. Türkiye’de birçok sektör nitelikli iş gücü bulmakta zorlanıyor. Oysa keşfedilmeyi bekleyen büyük bir kadın iş gücü potansiyelimiz var.

Kadınların her sektörde eşit fırsatlara sahip olması, bir tercih değil, toplumsal gelişim ve ekonomik kalkınma için bir zorunluluktur. Bu nedenle, kadınların güçlenmesini desteklemek ve her alanda toplumda hak ettikleri yeri almalarını sağlamak hepimizin ortak sorumluluğudur.

 

YEŞİM USANMAZ: “İNANIYORUM VE BİLİYORUM Kİ KADINLAR İSTERSE HER ŞEYİ BAŞARIR”

yesim-usanmaz.jpg

YEŞİM USANMAZ

BELDEPORT TERMİNAL ÇEKİCİ OPERATÖRÜ

 

Ben Beldeport Limanı’nda terminal çekici operatörü olarak çalışıyorum. Liman sektörüne 2020’de başka bir şirkette sıfır araç bilgisi ve B sınıfı dahi ehliyet olmadan başladım. Kadınların limanda çalışmasını teşvik edici bir kampanyadan faydalanarak girmiştim. Ayrı bir kurs gerektiren Terminal Çekici Operatörü Belgesini de alarak 2023 yılında Beldeport Limanı’nda görev yapmaya başladım. Operatör olarak çalışabilmem için gerekli olan Mesleki Yeterlilik Belgesini de Beldeport'dayken şirketim aldı. Atatürk Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanlığı mezunuyum.

Öncelikle herkesin bildiği üzere her sektör kendi içinde zorluklar barındırır; fakat liman sektörü hem yapılan iş bazında hem de bir kadın için ekstra zorluk içerir. Ben bu zorlukları seve seve göğüsleyen biriyim, çünkü mesleğime tam anlamıyla aşığım. İşimin zorluklarına değinmek gerekirse, öncelikle erkek ağırlıklı bir sektörde çalışıyorsunuz. Günümüzde toplumumuzda maalesef hala yıkılamayan çok fazla tabu var. Hal böyle olunca bazen özgüven anlamında noksanlığı hissedilebiliyor insan. Ayrıca ağır vasıta kullandığınız ve vardiyalı sistem çalıştığınız için ekipmanın her noktasını iyi denetlemeli ve uyku durumunuza çok dikkat etmelisiniz.

İşimdeki en büyük önceliğim; benim ve çevrenin güvenliğini sağlamak, ekipmanlarımın rutin kontrollerini yaparak olası kaza risklerini ortadan kaldırmak ve ergonomik bir şekilde çalışmaya özen göstermek. Mesleki açıdan tehlikeli sınıf olarak gösterilen bir iş, fakat dikkatimi en çok uyku durumuma ve konfor dahilinde çalışmaya veriyorum. Kesinlikle her hemcinsim bu mesleği layığıyla yerine getirebilir. Tabii ki hem zihinsel hem fiziksel zorlukları mevcut. Fakat en önemlisi şu; bu işi sevmeden yapmak size külfet gelir. Önce sevmek lazım, sonrası inanın çok daha kolay. İlk başta kendi ruh halinize ve sağlınıza ağırlık vermelisiniz. Kendinizden mesleğinize bir şeyler katarak geliştirerek devam etmelisiniz.

Şunu da söylemeliyim… Maalesef olumsuz tavırlara, sen yapamazsın, kadınsın, sana göre değil diyerek moral bozanlara şahit oldum. Ancak açıkçası çok da oralı olmadım, çünkü inanıyorum ve biliyorum ki kadınlar isterse her şeyi başarır. Yeter ki istesin. Biz kadınlar çok detaycı varlıklarız; işi en ince ayrıntısına kadar bilmek ve yapmak isteriz. Zor bir iş kolu bu, fakat imkansız değil. Söylenenlere her ne olursa olsun kulak asmadan kendi doğrularımız ve gücümüzle ilerlememiz gerektiğine inanıyorum. 

Büyüklerimizin de dediği gibi kolunuza altın bilezik olacak bir meslek bu. Erkeklerin dünyasında kadınlar her zaman önyargı malzemesi olmuştur. Ama bir kadın ister limanda, ister başka bir sektörde, gittiği yerde çiçek açtırır. Asla pes etmeden, içinizdeki sese kulak vermek ve böyle ilerlemek her zaman başarı ve kesinlikle iç huzur getirecektir.  Ben bu sektörde erkeklerin dünyasında ve hayatımın geri kalanında hiç korkmadan ilerledim. Olumsuz görüşlere kulağımı kapatarak kendime daha fazla ne katabilirim, performansımla şirkete nasıl katkıda bulunabilirim düşüncelerine yoğunlaştığım için önyargılı yaklaşımları pek göremedim. Son olarak şunu söylemek istiyorum: Ne olur içinizdeki baharın sönmesine izin vermeyin. Korkmayın, kendinize inancınız daima tam olsun. Dilerim sayımız çok daha fazla artsın ki asfaltlar çiçek açsın.

Vira Haber

Bu haber toplam 1199 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.